Göz kırpan balık, yaşamın denizden karaya geçişine ışık tutuyor

Çamur zıpzıpları üzerinde yapılan inceleme insanların kendi evrimlerinin tarihini anlamasını sağladı

Cambridge Üniversitesi'nden Daniel J. Field, iki çamur zıpzıpını kavga ederken görüntülemişti (Daniel J. Field)
Cambridge Üniversitesi'nden Daniel J. Field, iki çamur zıpzıpını kavga ederken görüntülemişti (Daniel J. Field)
TT

Göz kırpan balık, yaşamın denizden karaya geçişine ışık tutuyor

Cambridge Üniversitesi'nden Daniel J. Field, iki çamur zıpzıpını kavga ederken görüntülemişti (Daniel J. Field)
Cambridge Üniversitesi'nden Daniel J. Field, iki çamur zıpzıpını kavga ederken görüntülemişti (Daniel J. Field)

Bilim insanları göz kırptığı bilinen nadir bir balığı inceleyerek insanlarda ve karadaki diğer hayvanlarda görülen bu davranışın evrimsel kökenine ışık tuttu.
ABD'deki Georgia Teknoloji Enstitüsü ve Pensilvanya Eyalet Üniversitesi'nden araştırmacılar, Latince adı Boleophthalmus caeruleomaculatus olan ve genellikle "çamur zıpzıpı" diye anılan balık türünün ilkel bir mekanizma sayesinde göz kırpabildiğini keşfetti.
Çamur zıpzıpları gününün çoğunu karada geçiren amfibi benzeri bir balık türü olduğu için göz kırpmanın karada yaşamakla ilgisi olduğunu düşündürüyor.
Zira sadece suda yaşayan balıkların yüzdükleri su gözlerini nemli ve temiz tuttuğu için bunların göz kırpmasına gerek kalmıyor.
Ancak kurbağanınkine benzeyen çıkıntılı gözlere sahip olan çamur zıpzıpları göz kırpma ihtiyacı duyuyor. Bunlar, insanları ve diğer 4 uzuvlu omurgalıları içeren ve "tetrapod" diye adlandırılan canlılarla da uzaktan akraba.
Bu yüzden söz konusu balıkları incelemek, insanların ve diğer kara canlılarının neden göz kırptığını ve göz kırpmaya ne zaman başladığını anlamak için önemliydi.
Hakemli bilimsel dergi PNAS'ta yayımlanan yeni araştırmaya göre, bu balıklar, gözlerini aşağı doğru göz yuvalarına çekerek göz kırpabiliyor.
Yani bu canlılarda göz kırpmak için yeni kaslar veya özel bezlerin evrimleşmedi. Bunun yerine, çamur zıpzıpları mevcut göz kaslarını farklı biçimde kullanmaya başladı.
BBC'ye göre çamur zıpzıpları göz kırpan tek balık olarak da biliniyor.
Araştırmacılar çamur zıpzıplarının neden göz kırptığını da anlamaya çalıştı. Yapılan bir dizi deneyde hayvanların üç ana işlev için bu davranışı sergilediği tespit edildi: Gözü nemlendirmek, temizlemek ve korumak.
Bu işlevler aynı zamanda insanların ve karada yaşayan diğer omurgalıların gözlerini kırpmasının da temel nedenleri.
Araştırmanın yazarlarından Brett Aiello, "Bu bulgular sadece insanların kendi tarihini anlamasını sağlamakla kalmıyor. Aynı zamanda sudan karaya geçiş için gereken uyarlamaları değerlendirmemize olanak tanıyor" ifadelerini kullandı.
Modern kara tetrapodlarının atalarının, yaklaşık 375 milyon yıl önce sudan çıktığı düşünülüyor.
Makalenin bir diğer yazarı Saad Bhamla'ya göre göz kırpma sadece benzersiz bir araştırma sorusu değil, aynı zamanda mutlaka anlaşılması gereken önemli bir mekanizma.
Bhamla, "Hepimiz düşünmeden göz kırparız ve neden göz kırptığımızı anlamak çok güzel bir bilmecedir" diye konuştu:
Çamur zıpzıpları üzerine yaptığımız araştırmayla göz kırpmanın su dışındaki hayata uyum sağlamak için çok sayıda işleve hizmet ettiğini ortaya koyduk.
Independent Türkçe, Georgia Teknoloji Enstitüsü, Pensilvanya Eyalet Üniversitesi, Science Alert



Güney Çin koronavirüs atmosferine geri dönüyor... Chikungunya virüsü hakkında ne biliyoruz?

Güney Çin koronavirüs atmosferine geri dönüyor... Chikungunya virüsü hakkında ne biliyoruz?
TT

Güney Çin koronavirüs atmosferine geri dönüyor... Chikungunya virüsü hakkında ne biliyoruz?

Güney Çin koronavirüs atmosferine geri dönüyor... Chikungunya virüsü hakkında ne biliyoruz?

Son birkaç hafta içinde, Çin'in güneyinde binlerce kişi sivrisineklerin taşıdığı Chikungunya virüsüne yakalandı. Bu, virüsün yaklaşık yirmi yıl önce ülkede ilk kez keşfedilmesinden bu yana en önemli salgınlardan biri olarak kabul ediliyor.

Şarku’l Avsat’ın Time dergisinden aktardığına göre, Çin'in güneyindeki Foshan şehrinde 7 binden fazla kişi virüse yakalandı. Guangdong eyaletindeki diğer komşu şehir ve beldelerde de münferit vakalar görüldü.

Yerel yetkililer şu anda Chikungunya virüsünün yayılmasını önlemek amacıyla, enfeksiyona müdahale etmek için denenmiş ve test edilmiş bazı epidemiyolojik önlemlerin yanı sıra, virüse neden olan sivrisineklerin sayısını azaltmak için daha yenilikçi çabalar da sarf ediyorlar.

Chikungunya virüsü hakkında ne biliyoruz?

Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre, bu virüs genellikle Asya kaplan sivrisineği (Aedes albopictus) ve Sarıhumma sivrisineği (Aedes aegypti) gibi enfekte sivrisineklerin ısırıklarıyla insanlara bulaşır. Bu sivrisinek türlerinin, Dang Humması ve Zika enfeksiyonlarına neden olanlar gibi başka hastalık etkenlerini de taşıdığı bilinmektedir.

Chikungunya semptomları, ortalama olarak, kişinin enfekte bir sivrisinek tarafından ısırılmasından 4 ila 8 gün sonra ortaya çıkar.

Bu semptomlar arasında ateş, yorgunluk ve mide bulantısı ile birlikte aylarca veya yıllarca sürebilen şiddetli eklem ağrıları yer alabilir.

Chikungunya adı, hastalığın ilk kez 1952 yılında keşfedildiği Güney Tanzanya'daki Kimakonde dilinde ‘bir şeyin bükülmesi’ anlamına gelen bir kelimeden türemiştir ve hastalığa yakalanan kişilerin şiddetli eklem ağrıları nedeniyle vücutlarının bükülmüş halini ifade eder.

Ancak Chikungunya hastalığı insandan insana bulaşmaz ve nadiren ölümcül bir hastalıktır.

WHO, bebeklerin ve yaşlıların hastalığın şiddetli semptomlarına daha yatkın olduğunu belirtmektedir.

Chikungunya hastalığının tedavisi yoktur. Ağrıyı hafifletmek ve ateşi düşürmek için parasetamol kullanılması önerilir.

Chikungunya salgını ne kadar yaygın?

WHO'ya göre Chikungunya, 1952 yılında Tanzanya'da ortaya çıktıktan sonra, Afrika ve Asya'daki diğer ülkelerde de görülmeye başlandı.

1967 yılında Tayland'da ve 1970'lerde Hindistan'da salgın vakaları kaydedildi.

2004 yılında, Doğu Afrika'da, özellikle Kenya'nın Lamu adasında yaygın bir şekilde yayıldı ve ada nüfusunun yüzde 70'ini etkiledi. Daha sonra hastalık, Mauritius ve Seyşeller gibi diğer komşu adalara da yayıldı.

Hindistan, 2006 yılında hastalığın yaygın bir şekilde yayılmasıyla karşı karşıya kaldı ve çoğu Karnataka ve Maharashtra eyaletlerinden olmak üzere yaklaşık 1,3 milyon şüpheli Chikungunya vakası kaydedildi.

Aynı yıl Sri Lanka'da da Chikungunya salgını yaşandı ve sonraki yıllarda Singapur ve Tayland gibi Güneydoğu Asya ülkelerinde de salgın görüldü; binlerce kişi bu hastalığa yakalandı.

sdfrgtyu
Çin'deki yerel yetkililer şu anda Chikungunya salgınıyla mücadele ediyorlar. (AFP)

Hastalık geçen yıl Fransız adası Reunion’da yaygın bir şekilde yayıldı.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’ne (CDC) göre ABD'deki ilk vakalar 2014 yılında Florida, Teksas, Porto Riko ve Virgin Adaları'nda kaydedildi.

WHO 2016 yılında, ‘Chikungunya virüsünün ABD'de yaygın bir şekilde yayılma riskinin düşük olduğunu’ belirtti.

2010 ile 2019 yılları arasında Çin'de çeşitli bölgelerde hastalık vakaları kaydedildi.

Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi'ne (ECDC) göre, bu yıl dünya çapında yaklaşık 240 bin Chikungunya virüsü vakası ve 90 ölüm kaydedildi; Güney Amerika ülkeleri en çok etkilenen ülkeler olarak öne çıkıyor.

Chikungunya’dan korunmak için Kovid-19 kılavuzu

Hastalığın yayılmasına yanıt olarak Çinli yetkililer, toplu testler, enfekte olmuş kişilerin izolasyonu ve mahallelerin tamamen dezenfekte edilmesini içeren Kovid-19 kılavuzunu kullanıyor.

Çin'in resmi haber ajansı olan Xinhua’ya göre, Foshan yetkilileri onlarca hastaneyi tedavi merkezi olarak belirledi ve enfekte olanlar için sivrisinek geçirmez izolasyon yataklarının sayısını 7 binden fazla yatak artırdı.

Güney Çin'de yetkililer, sivrisineklerin üreme alanı olabilecek şehir göllerine larvaları yiyen balıklar salmak veya insanları ısırmayan, ancak Chikungunya virüsünü taşıyan sivrisineklerle beslenen fil sivrisinekleri sürülerini salmak gibi alışılmadık çözümler de araştırıyor.