Film festivalleri ezilenlerin aynası oldu

"Coconut Head Generation" filminden bir kare (Agimat Filmleri)
"Coconut Head Generation" filminden bir kare (Agimat Filmleri)
TT

Film festivalleri ezilenlerin aynası oldu

"Coconut Head Generation" filminden bir kare (Agimat Filmleri)
"Coconut Head Generation" filminden bir kare (Agimat Filmleri)

Son iki aydır, kurgu dışı sinema ile ilgili üç özel uluslararası festival yapıldı; dördüncüsü de yolda.
Bu yıllık etkinlikler, mart ayında düzenlenen Danimarka festivali CPH:DOX (15 - 26 Mart) ile başladı, ardından Fransa festivali Cinema du Réel (23 Mart - 2 Nisan) ve daha sonra Punto de Vista Uluslararası Film Festivali (27 Mart - 1 Nisan) düzenlendi.
Dördüncü festival, bu ayın yirmi birinde başlayacak ve festivalin web sitesine göre 160'tan fazla yeni filmin gösterimiyle sona erecek olan Visions du Réel festivali.
Bu festivalleri takip eden amatör ya da profesyonel sanatseverler her zamanki deneyimlerinin dışına çıkmak için büyük bir fırsat yakaladı. Belgesellerin dramatik olmayan bir konuyu sunması ve ekranda gerçeklik ve hakikat isteyen bir hikâye anlatmaması gerekir. Kurgusal olmayan sinema, hikayesini, bu dünyada olup bitenleri ve içinde nasıl yaşadığımızı vurgulayacak şekilde sunuyor.


 "Elveda Vahşi" filminden bir kare

Belgeseller sadece karşımızdakini değil, kendimizi de tanımak için bir fırsat. Birçoğu belirli kişiliklerle ilgili konuları gündeme getirirken (inşaat işçileri, hala ormanda yaşayan kabileler veya bir biyografi) bir kısmı da şehirlerdeki veya uzak çiftliklerdeki yaşam veya genel olarak çevre sorunları ile ilgili konuları araştırıyor.

Son Kızılderili
Söz konusu üç festivalde tüm bu türler yer aldı. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ırkçılığı ele alan, olayları ve röportajları kaydeden filmler hala mevcut. Samantha Knowles ve Sidney Fossell tarafından yapılan #WhileBlack’de, esasen son yıllarda meydana gelen ırkçı olaylar değil, Batı medyasının bu olayların aynı anda teşhir edilmesine ve sömürülmesine nasıl katkıda bulunduğu anlatılıyor.
İki yönetmen TV, Youtube ve sosyal medyanın bir etkinliği tanıtmak için nasıl kullandığı ve tanıtım sağlanırsa reklamlar aracılığıyla bundan yararlanacağınızı gösteriyor. Burada teknolojinin çirkin yüzü, çıkar uğruna trajediye alet olmaya dönüştüğünde ortaya çıkıyor. Film, trajediyi kâr için kullanmayı ifşa ediyor.
Cinema du Réel Festivali’nde aynı konuyu ele alan pek çok çalışmanın yanı sıra ırkçılık konusunu farklı bir şekilde gündeme getiren bir film de gösterildi: The Coconut Head Generation. Film, Nijerya hala İngiliz egemenliği altındayken kurulan İbadan Üniversitesi öğrencilerini konu alıyor. Film, Festivalin büyük ödülünü kazandı.
Yönetmenliğini Sergio Guataquira Sarmiento’nun üstlendiği Belçika- Fransa ortak yapımı “Elveda Vahşi” (AAdieu Sauvage) ise daha iyi. Filmin başında yönetmen, Sergio’nun hikayesini anlatıyor. Yapım Sergio’nun Kolombiya'da bir Kızılderili kabilesinin mensubu olarak kimlik kaybını konu ediniyor.

Yorgunluk ve samimiyet
Şarku’l Avsat’ın izlenimlerine göre festivalde şu ya da bu şekilde ırkçılıktan bahseden filmlerin yanı sıra, başka filmlerle birlikte Fransız taksi şoförleri hakkında bir film görüyoruz. Burada akla gelen ilk şey, taksi şoförünün dünyanın her yerinde en yaygın meslek olması ve onların etrafında dönen filmlerde en az yer alan kişi olmaları.
Vadim Domus imzalı Zemin, Fransa, Charles de Gaulle Havalimanı civarındaki taksi şoförlerini konu alan bir belgesel. Erkeklerin büyük bir kısmı ve bazı kadınlar evlerinde olduğundan daha çok arabalarında yaşıyor. Çünkü zamanlarının çoğunu gelen yolcu kapısından çıkan yolcuları bekleyerek geçiriyorlar. Bazıları kitap okuyarak, bazıları şarkı söyleyerek veya müzik çalarak ve bazıları da farklı bitkiler dikmek için boş bir arazi parçasını kullanarak saatlerce boş vakit geçiriyor. Bazıları squash oynuyor, Müslümanlar namaz kılıyor.
Afrikalı bir taksi şoförünün karısı, kocasının orada bir belgesel çekildiğini söylediğini duymuş olmalı ki, ertesi gün bir taksi şoförü koca ile hayatın nasıl olduğu hakkında konuşmak için geldi. Taksi şoförünün eşi şunları söyledi: “Yorgun dönüyor ama yine de görevlerini sıcak bir şekilde yerine getiriyor.” Kadın, konuşmasına şöyle devam etti: “Fransızlar, eşleri onları belirli bir saatte akşam yemeği yemeye zorladığı için taksi şoförü olarak başarılı olamıyorlar. Biz bunun için en uygun göçmenleriz ve Fransızların bize ihtiyacı var.”
Filmin benzersizliğine rağmen, ondan daha fazla fayda ve sunulan malzemede daha zengin bir çeşitlilik beklenirken film, sanki dünya sadece boş havaalanlarının kaldığı bir zamanın eşiğindeymiş gibi sessiz sahnelerden biriyle bitiyor.



Hız Tuzağı'nın yıldızları yeniden bir araya geliyor

İkili, 2006 yapımı Göl Evi'nden sonra ilk kez aynı projede yer alıyor (AFP)
İkili, 2006 yapımı Göl Evi'nden sonra ilk kez aynı projede yer alıyor (AFP)
TT

Hız Tuzağı'nın yıldızları yeniden bir araya geliyor

İkili, 2006 yapımı Göl Evi'nden sonra ilk kez aynı projede yer alıyor (AFP)
İkili, 2006 yapımı Göl Evi'nden sonra ilk kez aynı projede yer alıyor (AFP)

Gişe canavarı aksiyon Hız Tuzağı'nın (Speed) yıldızları Keanu Reeves ve Sandra Bullock, bir romantik gerilim filmi için yeniden bir araya gelmeye hazırlanıyor.

60 yaşına gelen ikili hem filmde oynayacak hem de yapımcılar arasında yer alacak.

Amazon MGM Stüdyoları'nın hazırladığı filmin konusu henüz açıklanmadı. Ancak senaryoyu, Jackie ve Zero Day gibi projelere imza atan Noah Oppenheim'ın yazdığı biliniyor.

1994 tarihli Hız Tuzağı'nın 30. yıldönümü vesilesiyle yönetmen Jan de Bont ve rol arkadaşı Sandra Bullock'la geçen sene bir araya gelen Keanu Reeves, filmin aksiyon sahnelerine hâlâ inanamadıklarını belirtmişti. 

Hız Tuzağı'nda Reeves, Bullock'un canlandırdığı yolcu Annie Porter'la birlikte bomba yüklü otobüsün patlamaması için çabalayan polis memuru Jack Traven'a hayat veriyordu.

Filmde Dennis Hopper, Jeff Daniels, Alan Ruck, Joe Morton ve Beth Grant gibi yıldızlar da var.

1997'de çekilen devam filminde Bullock yer alsa da Reeves dönmemişti. 

90'ların sevilen aksiyon filmi, Sandra Bullock'u Hollywood'a kazandırırken Keanu Reeves'in yükselişini hızlandırmıştı. 

İkili, 2006 yapımı Göl Evi'nin (The Lake House) başrollerinde oynayarak yeniden bir araya gelmişti. 

2021'de Esquire'ın hazırladığı Keanu Reeves dosyası için konuşan Bullock, "İkimiz de ölmeden önce her şeyden çok Keanu'yla bir komedi yapmayı isterim" demişti.

Bullock, 2018'de Hız Tuzağı'nın çekimleri sırasında Reeves'ten hoşlandığını ama bunun karşılıklı olmadığını düşündüğünü de söylemişti. Reeves de 2019'da, "Ona karşı boş olmadığımı besbelli bilmiyordu" ifadesini kullanmıştı. 

Independent Türkçe, Variety, People