Dünya Sağlık Örgütü’nden Sudan’da salgın hastalık uyarısı

Askeri personelin bulaşıcı virüslerin bulunduğu bir laboratuvarın kontrolünü ele geçirmesinin ardından Dünya Sağlık Örgütü salgın hastalıkların yayılması için önlemler alıyor.

WHO Bölge Direktörü Ahmed el-Manzarî (Şarku’l Avsat)
WHO Bölge Direktörü Ahmed el-Manzarî (Şarku’l Avsat)
TT

Dünya Sağlık Örgütü’nden Sudan’da salgın hastalık uyarısı

WHO Bölge Direktörü Ahmed el-Manzarî (Şarku’l Avsat)
WHO Bölge Direktörü Ahmed el-Manzarî (Şarku’l Avsat)

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Sudan'daki çatışmanın taraflarından birinin, Ulusal Halk Sağlığı laboratuvarını işgal etmesinin ülkede zaten vahim olan insani ve tıbbi durumu daha da kötüleştireceği uyarısında bulundu. Laboratuvarda bulunan bulaşıcı hastalık virüslerinin yayılması halinde beklenen riskleri belirlemek için şu anda uyguladığı prosedürlerin neler olduğunu da açıkladı.
WHO Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Dr. Ahmed el-Manzarî konuyla ilgili olarak Şarku’l Avsat’a şunları söyledi: “Ciddi riskleri nedeniyle bu eylemleri şiddetle kınıyor ve laboratuvarı kontrol eden tarafa, çatışmalarda ölenlerin sayısının arttığı bir dönemde, çevre ve halk sağlığı için tehlike arz eden her türlü önlemden kaçınması çağrısında bulunuyoruz. Ordu ve Hızlı Destek Güçleri arasındaki çatışmalarda ölenlerin sayısı 512'ye, yaralananların sayısı ise 4193'e yükseldi.” el-Manzarî Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Dünya Sağlık Örgütü'nün şiddetin taraflarından birinin Sudan'da biyolojik numuneler ve bulaşıcı virüsler içeren ulusal halk sağlığı laboratuvarını işgal ettiğine dair raporlar aldığını söyledi, “ancak örgüt laboratuvarı işgal eden tarafın kimliğini doğrulayamıyor.” dedi.
el-Manzarî sözlerini şöyle sürdürdü: “Laboratuvarı işgal edenlerin amaçları hakkında spekülasyon yapmak çok zor ancak Dünya Sağlık Örgütü bu durumun sonuçları konusunda endişe duyuyor. Şu anda halk sağlığına yönelik riskleri daha iyi tespit edebilmek için bir değerlendirme yürütüyoruz” diyerek Sudanlı sağlık yetkililerinin laboratuvarı bir an önce kurtarmaları için desteklenmesi gerektiğini vurguladı. el-Manzarî’ye göre, laboratuvarın işgal edilmesinin sağlık açısından yarattığı başlıca tehlike, çalışanların ayrılması ve temel laboratuvar ekipmanlarını çalıştıracak yakıt ve elektriğin olmaması nedeniyle bulaşıcı hastalıkların teşhis ve kontrolünde halk sağlığı alanındaki hayati rolünü oynamayı bırakacak olmasından ileri geliyor.
el-Manzarî, eğitimsiz kişilerin bulaşıcı örnekleri yanlış kullanması ve böylece önce kendilerine sonra da başkalarına bulaştırması riskinin de bulunduğuna işaret ederek, sürekli değerlendirmenin bu olasılığın boyutunu ve ciddiyetini belirlemeye yardımcı olacağını belirtti. el-Manzarî, elektrik kesintileri nedeniyle laboratuvar dondurucularının sıcaklığının artacağını ve bunun da zamanla tüm virüslerin olmasa da bazılarının etkisiz hale gelmesine yol açacağını vurguladı ancak virüslerin tehlike olmaktan çıkmasının aylar süreceğini de belirtti.
el-Manzarî, “Dünya Sağlık Örgütü yönetimi, Sudan halkının sağlığı ve güvenliği ile ilgili diğer konular hakkında Sudan'daki temsilcisiyle her gün temas kuruyor ve şiddet olayları nedeniyle tüm laboratuvarı çalışanlarının bölgeyi terk etti. Şu ana kadar gelinen aşamada, saldırıya uğrayan diğer sağlık tesisleri gibi laboratuvarın da akıbetini tahmin etmek mümkün değil. Ancak teknik olarak konuşmak gerekirse, elektrik kesintisi laboratuvar dondurucularının aşırı ısınmasına neden oluyor; bu da bir dizi virüsün zamanla etkisiz hale gelmesine yol açıyor.” dedi.



Hamas'ın askeri operasyonları Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi nasıl etkiliyor?

 Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Getty Images)
Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Getty Images)
TT

Hamas'ın askeri operasyonları Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi nasıl etkiliyor?

 Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Getty Images)
Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Getty Images)

Hamas'ın Gazze Şeridi'nde İsrail askerlerine karşı yürüttüğü nitelikli askeri operasyonlar, ateşkes müzakereleri ve Gazze Şeridi'nde bir ateşkes anlaşmasına varma şansı üzerindeki etkilerinin boyutu hakkında soru işaretleri yaratıyor.

Gözlemciler, direniş operasyonlarının ‘İsrail hükümeti üzerinde ateşkes anlaşmasını kabul etmesi için bir baskı kartı’ oluşturduğuna inanıyor ve ‘askeri operasyonların devam etmesinin, özellikle artan sokak baskısıyla birlikte İsrail tarafını ateşkesi kabul etmeye itebileceğini’ belirtiyor.

Mısır, Katar ve ABD öncülüğünde Gazze Şeridi'nde bir ateşkes anlaşması imzalanması için yürütülen arabuluculuk çalışmaları aksamaya devam ediyor. Gazze şehrinin doğu bölgelerindeki Refah ve Han Yunus'un yanı sıra Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Hanun ve Beyt Lahiya'da son zamanlarda sık sık düzenlenen direniş operasyonlarında çok sayıda İsrail askeri öldürüldü ve yaralandı.

Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerleri (Arşiv - Reuters)Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerleri (Arşiv - Reuters)

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, bu hafta Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde İsrail askerlerinin, tanklarının ve buldozerlerinin hedef alındığını ve İsraillilerin kayıplar verdiğini duyurdu.

Hamas'ın askeri operasyonları, İsrail hükümetinin 19 Mart'ta ateşkes anlaşmasını bozmasından bu yana İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının devam ettiği bir ortamda gerçekleşti.

19 Ocak'ta Hamas ve İsrail uluslararası arabulucuların (Mısır, ABD ve Katar) çabalarıyla Gazze Şeridi'nde bir ateşkes anlaşmasına vardı. Anlaşmanın ilk aşaması 42 gün sürecek ve bu süre zarfında ikinci ve üçüncü aşamaların uygulanması için görüşmeler yapılacaktı. Ancak İsrail tarafı ilk aşamanın sona ermesinin ardından Gazze Şeridi'nde askeri operasyonlarına yeniden başladı.

Uluslararası Filistin Halkının Haklarını Destekleme Komitesi Başkanı Salah Abdulati, Filistin direnişinin operasyonlarının ‘Filistinlilerin haklarını desteklemek ve saldırganlığı durdurmak için devam eden uluslararası baskı ile Gazze Şeridi'ndeki ateşkes sürecini hızlandırdığına’ inanıyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan Abdulati, “Askeri operasyonların devam etmesi, Tel Aviv'de devam eden savaşın kayıpları nedeniyle İsrail sokağının baskısı ve protestoları yoluyla İsrail hükümeti üzerinde bir baskı kartı oluşturuyor. Savaşın İsrail hükümetine yüksek maliyeti, onu saldırganlığı uzatma politikalarını yeniden gözden geçirmeye itiyor” ifadelerini kullandı.

Abdulati'ye göre İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik devam eden saldırganlığı karşısında Hamas'ın elinde ‘İsrailli esirler, direniş, uluslararası ve Arap baskıları’ gibi İsrail tarafına yönelik baskı kartları var.

Hamas 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerinden yaklaşık 250 kişiyi esir aldı ve İsrail hükümeti 57 esirin bugün halen Gazze Şeridi'nde olduğunu söylüyor.

Yerlerinden edilmiş Filistinliler, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan yardım alıyor. (AFP)Yerlerinden edilmiş Filistinliler, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan yardım alıyor. (AFP)

Askeri operasyonlar İsrailli karar alıcılar üzerinde bir baskı unsuru oluştursa da uluslararası ilişkiler profesörü Dr. Tarık Fehmi bu operasyonları ateşkes çabalarını ilerletmek için yeterli görmüyor. Fehmi'ye göre bu operasyonlar, İsrail sokağının Netanyahu hükümetine ateşkes anlaşmasını hızlandırması için baskı yapması yoluyla ateşkes süreci için sadece bir katalizör olabilir.

Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan Fehmi, Hamas’ın askeri operasyonlarının ‘ateşkes sürecinde güvenilebilecek tek motor olmayacağına’ ve ‘İsrail tarafı üzerindeki etkilerinin sınırlı olduğuna’ inanıyor. Fehmi, İsrail ve Hamas'ın yakında, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un Gazze Şeridi'nde ateşkes için değiştirilmiş önerisine yanıt vereceğini umuyor.

Witkoff kısa bir süre önce Gazze Şeridi'nde 60 günlük ateşkes, halen esir tutulan 57 kişiden 28'inin bin 200'den fazla Filistinli mahkûmla takas edilmesi ve Gazze Şeridi'ne insani yardım girişini öngören bir öneri sundu.

Gazze Şeridi'ndeki ateşkes, Hamas'ın kalan esirleri ancak İsrail'in savaşı sona erdirmeyi kabul etmesi halinde serbest bırakacağını söylemesi ve Netanyahu'nun Hamas silahsızlandırılmadan ve Gazze Şeridi'nden çıkarılmadan savaşı sona erdirmeyeceğini taahhüt etmesi nedeniyle zorluklarla karşı karşıya.

Fehmi, İsrail'in ‘önümüzdeki dönemde Güney Lübnan'daki gelişmelere ve Yemen'deki Husilerin defalarca bombalanmasının ardından Yemen cephesine odaklanacağını’ düşünüyor. Fehmi, bu gelişmelerin İsrail hükümetini Gazze Şeridi'ndeki durumu sakinleştirmeye itebileceğini ifade etti.