Lübnan’dan 168 Suriyeli sığınmacı zorla geri gönderildi

Suriye İnsan Hakları Ağı, Lübnan’dan 168 Suriyeli sığınmacının zorla geri gönderildiğini açıkladı

Lübnan Ulusal Güvenliğinin daha önceki çalışmaları kapsamında Suriyeliler ülkelerine iade ediliyorken (Ulusal Haber Ajansı)
Lübnan Ulusal Güvenliğinin daha önceki çalışmaları kapsamında Suriyeliler ülkelerine iade ediliyorken (Ulusal Haber Ajansı)
TT

Lübnan’dan 168 Suriyeli sığınmacı zorla geri gönderildi

Lübnan Ulusal Güvenliğinin daha önceki çalışmaları kapsamında Suriyeliler ülkelerine iade ediliyorken (Ulusal Haber Ajansı)
Lübnan Ulusal Güvenliğinin daha önceki çalışmaları kapsamında Suriyeliler ülkelerine iade ediliyorken (Ulusal Haber Ajansı)

Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR) Nisan ayının başından bu yana 168 Suriyeli mültecinin Lübnan’dan zorla geri gönderildiğini açıkladı. Ayrıca Suriye rejiminin, göçmenlerin ülkeye geçişlerine izin vermediğini, sığınmacıların sınırlarda zorlu insani koşullara maruz kaldığını ve iki sınır arasında tampon bölgede Esed güçleri tarafından şantaj gördüklerini belirtti.
Bu açıklama, Lübnan’ın Suriyeli mültecilere yönelik katı önlemler almaya başladığı ve onları ülkelerine geri göndermeye yönelik taleplerinin arttığı bir zamanda yapıldı. Kültür Bakanı Muhammed Murtaza, bu sorunun çözümünün bireysel eylemler, geçici adımlar ve sınırlı önlemlerle olmadığını vurguladı.
Lübnan hükümeti, kuralları ihlal edenlerin yargılanması için kararlı tedbirler açıkladı. Birçok kaynak da, ülkeye yasadışı yollardan giren düzinelerce Suriyelinin sınır dışı edildiğine dair bilgiler verdi.
SNHR yaptığı açıklamada, Lübnan ordusunun 17 Nisan’dan bu yana Beyrut kentindeki Burc Hammud, diğer bazı mahalleler, Cebel-i Lübnan’daki  Aley ilçesine bağlı Reşmiye ile Hammana ve Sofar gibi Suriyeli mültecilerin yoğun olduğu bölgelere baskınlar düzenlediğini ve baskınların onlarca kişinin toplu olarak gözaltına alınması ile sonuçlandığını ve baskının halen de devam ettiğini vurguladı. Açıklamada, gözaltı operasyonlarının, başta 2019'dan beri yasadışı yollardan Lübnan'a girenler olmak üzere Lübnan’daki yasal varlıklarını haklı gösterecek resmi belgeler alamayan ayrıca ikametgahlarını güncellemeyen Suriyeli mültecileri hedef aldığını belirtti. Lübnan ordusu tarafından gözaltına alınanların tümü, Lübnan sınırlarının dışına, Lübnan ile Suriye arasındaki el-Masnaa sınır bölgesine nakledilecekleri Kara Sınır Alayı’na transfer edildi.
SNHR “Nisan ayının başından bugüne kadar, Lübnan’dan yaklaşık üçte biri çocuk ve kadın olan en az 168 Suriyeli mültecinin zorla geri gönderildiği belgelendi. Bu mültecilerin çoğunluğu evlerine ve yaşadıkları yerlere yapılan baskınlarda ağır şekilde darp edildi ve aşağılandı, kişisel eşyalarını yanlarına almaları engellendi. Ayrıca, Suriye ve Lübnan sınırlarını ayıran alanda, resmi Lübnan hükümet kurumları tarafından isimleri ve Lübnan’dan çıkışları resmi olarak kaydedilmeksizin ortada bırakıldılar” ifadelerine yer verildi.
Açıklamaya göre, Suriye rejimi bir grup mültecinin Suriye’ye geçmesine izin vermedi ve bunun için Lübnan ordusu veya Ulusal Güvenlik Servisi’nin mültecileri sınır dışı etmeden önce kendisiyle koordinasyon sağlamadığı bahanesi öne sürdü. Açıklamada “Zorla geri gönderilen kişilerin çoğu, Suriye ve Lübnan arasındaki sınır kapılarını ayıran tampon bölgede Esed güçleri tarafından gasp edilerek  şantaja maruz kaldı. Suriye rejim güçlerinin Dördüncü Tümeni üyeleri ve memurları tarafından denetlenen kaçakçılık yolları üzerinden Lübnan topraklarına dönüşlerini sağlama karşılığında, çoğundan kişi başına ortalama 100 dolardan az olmayan meblağlarda para ödemeleri istendi” ifadeleri de yer aldı.
Diğer taraftan, açıklamada, 2014 yılından itibaren Suriye rejiminin kontrolündeki bölgelere dönen mültecilere yönelik ihlallere dikkat çekildi. Aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 2 bin 500’den fazla kişinin tutuklandığı belirtildi. 700’den fazla zorla kaybetme vakasına da değinen SNHR, geri gönen mültecilere Suriye rejim güçleri saflarında zorunlu askerliğin yanı sıra mülklerine el koymayı amaçlayan birçok keyfi kanun uyguladığını da vurguladı.
Buna paralel olarak, yetkililer yerinden edilmiş Suriyelilerin ülkelerine geri dönmesini talep etmeye devam ediyor. Kültür Bakanı Muhammed Murtaza, bu konunun çözülmesinin, ne konuşmalar ne de bireysel eylemler ile sınırlı bir çerçeveye sahip geçici adımlar yoluyla olacağını belirtti.
Lübnan Ulusal Haber Ajansı’na (NNA) konuşan Murtaza, Lübnan’daki yerinden edilmiş Suriyelilerle ilgili mevcut kriz konusundaki tutumuna ilişkin bir soruya yanıt olarak, “Suriyelilerin Lübnan’a göç etmesi, insani durum, siyasi yatırım ve halk seviyesindeki tepkiler arasında bir çekim malzemesi olmamalı” dedi.
Bakan “Suriye topraklarının büyük bir bölümünde güvenlik koşullarının yeniden tesis edilmesiyle, göçe yol açan pek çok nedenin ortadan kalktığı doğrudur. Lübnan için mültecilere bakmanın her düzeyde çok külfetli ve maliyetli hale geldiği de doğrudur. Ama bunun çözümü, konuşma ve sloganlarla, bireysel eylemlerle, geçici ve sınırlı çerçeveli tedbirlerle olmaz” ifadelerini kullandı.
Buradan yola çıkarak, bu dosyanın çözümünün, iki kardeş ülkedeki yetkili makamlar arasında, yerinden edilmiş tüm kişilerin güvenli ve onurlu bir şekilde geri dönüşünü düzenleyen resmi bir ikili anlaşmayı gerektirdiğini aksi halde yerinden edilmelerin iki halk ve iki ülke için bir yara olarak kalacağını vurguladı.
Bakan “Kesin bilgilerimiz, Suriye resmi tarafının bu dosyaya radikal bir çözümü garanti eden bir mekanizma bulmak için Lübnanlı mevkidaşı ile iş birliği yapmaya tamamen hazır olduğunu gösteriyor. Bu da, Lübnan hükümetinin bu mekanizmayı kurmak için inisiyatif almasını ve Suriye makamlarıyla gerekli iletişimi kurmasını gerektiriyor” dedi.
Suriyelilerin sınır dışı edilmesi için çağrıda bulunanlar, mülteci krizinden kaynaklanan maddi kayıpları gerekçe gösterirken, dün İş ve Ulaşım Komitesi Başkanı Sagih Attia, Suriye kamplarının yılda 400 milyon dolar değerinde elektrik tükettiğini ve bu maliyetin Lübnanlılar tarafından karşılandığını açıkladı.
Attia komitenin oturumunun ardından dün “Filistin kamplarından ve Suriye kampları için para tahsil edilmesi önemli zira son 10 yılda Suriyeli kardeşlerin faturasını ödeyen Lübnanların hakkı olan 4 milyar dolarlık elektriği kaybettik. Karşılayamayacağımız 4 milyarlık meblağın yanı sıra son 10 yıldaki, yıllık 100 yüz dolarlık giderimiz su gideri de var, kanalizasyon, kirlilik ve benzerlerinden bahsetmiyorum bile” dedi.



Libya'nın başkentinde şiddetli çatışmalar yaşanırken mahkumlar firar etti

Libya'nın başkenti Trablus'ta UBH’ye bağlı güçler ile Özel Caydırıcı Güç arasındaki silahlı çatışmalar şiddetlendi (AFP)
Libya'nın başkenti Trablus'ta UBH’ye bağlı güçler ile Özel Caydırıcı Güç arasındaki silahlı çatışmalar şiddetlendi (AFP)
TT

Libya'nın başkentinde şiddetli çatışmalar yaşanırken mahkumlar firar etti

Libya'nın başkenti Trablus'ta UBH’ye bağlı güçler ile Özel Caydırıcı Güç arasındaki silahlı çatışmalar şiddetlendi (AFP)
Libya'nın başkenti Trablus'ta UBH’ye bağlı güçler ile Özel Caydırıcı Güç arasındaki silahlı çatışmalar şiddetlendi (AFP)

Libya'nın başkenti Trablus'ta Ulusal Birlik Hükümeti'ne (UBH) bağlı güçler ile Özel Caydırıcı Güç (RADA) arasındaki silahlı çatışmalar şiddetlendi.

Görgü tanıkları, çatışma seslerinin dün gece yarısından bu yana kesilmediğini ve RADA’nın Suk el-Cuma ve Mitiga Uluslararası Havalimanı yakınları gibi çeşitli bölgelerde konuşlandığını söyledi.

Trablus Kızılayı, Trablus’ta olağanüstü hal İ(OHAL) ilan etti ve alarm seviyesini yükseltti. Sosyal medya üzerinden yapılan açıklamada, vatandaşlara dikkatli olmaları ve güvenlikleri için yetkili makamlar tarafından verilen talimatlara uymaları çağrısında bulunuldu. Uçuş takip kayıtlarına göre uçuşlar Mitiga Uluslararası Havalimanı'ndan Misrata Uluslararası Havalimanı'na yönlendirildi.

Libya'daki Birleşmiş Milletler Destek Misyonu (UNSMIL), Trablus'ta sivillerin yoğun olarak yaşadığı mahallelerde son iki gecedir yaşanan ve sivillerin hayatını riske atan şiddet olaylarından derin endişe duyduğunu ifade etti. UNSMIL’in resmi internet sitesi üzerinden yapılan açıklamada, sivillerin yaşadığı tüm bölgelerde derhal ve koşulsuz ateşkes çağrısında bulunulurken çatışmaların devam etmesinin başkenti ve tüm ülkeyi daha da istikrarsızlaştıracağına karşı uyarı yapıldı.

UNSMIL açıklamada ayrıca sükûnet ve arabuluculuk amaçlı tüm çabalara tam destek verdiğini ve Libyalıların can ve mal güvenliği ile istikrarın korunması amacıyla çatışmaların sona erdirilmesi ve diyaloğun kolaylaştırılması için iyi niyet misyonunu yerine getirmeye hazır olduğunu vurguladı.

Öte yandan polis, el-Cedide Hapishanesi yakınlarında devam eden çatışmaların mahkumlar arasında korku ve paniğe neden olduğunu belirtti. Yapılan basın açıklamasında, çoğu ağır cezalı olmak üzere çok sayıda mahkûmun kaçmayı başardığı belirtildi.

Suk el-Cuma’nın ileri gelenleriyle bir araya gelen Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Başkanlık Konseyine bağlı bir medya platformu tarafından yayınlanan açıklamasında, başkentte toplumsal barışın korunmasının taviz verilemeyecek ortak bir sorumluluk olduğunu ve devlet kurumlarının siyasi gerilimlerden uzak durması gerektiğini söyledi. Menfi, mevcut sürecin en yüksek derecede bilgelik ve ulusal disiplin gerektirdiğini, iç cepheyi birleştirmeyi ve kapsayıcı bir ulusal proje etrafında toplanmayı ve ‘kaos savunucularının’ önünü kesmeyi gerektirdiğini de sözlerine ekledi.

Diğer taraftan UBH, bu gece yaşanan olaylar ve devam eden çatışmalar hakkında yorum yapmaktan kaçındı.