Barış sürecini yöneterek aşiretleri kızdıran Ürdünlü kadının hikayesi

Ürdün Milletvekili Miyade Şirim, 3 aile arasındaki anlaşmazlığı çözmeyi başardı ve davranışları şeyhlerin eleştirilerine ve insan hakları aktivistlerinin memnuniyetle karşılamasına yol açtı

Miyade Şirim, Ürdün'ün başkenti Amman'da bir aşiret uzlaşmasına öncülük ediyor
Miyade Şirim, Ürdün'ün başkenti Amman'da bir aşiret uzlaşmasına öncülük ediyor
TT

Barış sürecini yöneterek aşiretleri kızdıran Ürdünlü kadının hikayesi

Miyade Şirim, Ürdün'ün başkenti Amman'da bir aşiret uzlaşmasına öncülük ediyor
Miyade Şirim, Ürdün'ün başkenti Amman'da bir aşiret uzlaşmasına öncülük ediyor

Tarık Dilvani
Türünün ilk örneği olarak, Ürdünlü bir kadın, iki aile arasındaki tartışmanın ardından, destekçiler ve muhalifler arasında pek çok tartışmaya ve bölünmeye yol açan olayda aşiret uzlaşmasına öncülük etti.
Ürdün Parlamentosu Kadın ve Aile İşleri Komitesi Başkanı olan Milletvekili Miyade Şirim, şiddetli eleştirilere maruz kalmasına rağmen, bir aşiret uzlaşmasına öncülük etme konusundaki tutumunu şu sözlerle savundu:
"Amacım, yıllardır başkanlığını yaptığım Kalkilya Aşiretler Konseyinde, saldırıya uğrayan bir kişinin annesinin isteği üzerine, üç aşiret arasında devam eden bir davayı uzlaştırmaktı. Bir aşiret anlaşmazlığını ilk kez çözmüyorum ve bu son olmayacak. Erkeklerin ve aşiretlerin rolünü atlamadım veya kuralları ihlal etmedim."

Lehinde ve aleyhinde
Miyade Şirim'in girişimi, bazı aşiret şeyhleri tarafından yerleşik gelenek ve göreneklerin ihlali olarak eleştirilirken, bazı aşiret üyeleri tarafından övgüyle karşılandı.
Ürdün'deki Beni Hasan aşiretinin en önde gelen temsilcilerinden biri olan Şeyh Dayf el-Kallab, Şirim'i şu sözlerle eleştirdi:
"Bir kadının bir aşirete başkanlık etmesi caiz değildir. Aşiret geleneğine göre, aşiret reisinin bir kadın değil, erkek olması gerekmektedir. Yaşananlar, Ürdün toplumunun daha önce tanık olmadığı bir aşiret geleneğinin ihlalidir ve devam ettirilmesi caiz değildir."
Yazar ve insan hakları aktivisti Nidal Mansur verilen tepkileri şöyle değerlendirdi:
"Milletvekili Miyade Şirim, bir anlaşmazlığı çözmek için bir aşirete başkanlık ediyor ve bunun ortaya çıkardığı tartışma, kadınlar ve erkekler arasındaki ayrımcılığın devam ettiğini veya bazılarının statülere ilişkin aşağılık görüşünü doğruluyor. Sorunları çözmek için hala bu sosyal kalıplara ihtiyacımız var mı, yoksa herkesin başvurduğu hukukun varlığı bir şeyleri değiştirmedi mi?"
Yazar Faris Habaşine, Şirim'in tavrını şu sözlerle değerlendirdi:
"Şirim'in yaptığı, onun bir milletvekili olarak rolüyle tutarlı bir sosyal reformdur. Arap kültürü kadınların yanında yer aldı ve bazı karanlık fikirler onu işgal etmeden önce kadınları sosyal, politik ve insani bir figür olarak kabul etti. Şirim'in ortaya koyduğu tavır, Arap ve İslam medeniyetindeki ilk kadınların eylemleriyle tutarlıdır. Ürdün'de reform mücadelesi, kadınların her alanda tanınmasıyla başlıyor."
Twitter'da paylaşım yapan aktivistler, Ürdünlü kadınların hakim ve avukat olarak kabul edilmesi, ancak sosyal konumlardan reddedilmeleri nedeniyle ortaya çıkan toplumsal çelişkiye olan şaşkınlıklarını dile getirdi.  
Yazar Bilal Zuneybat, şu sorgulamalarla durumu analiz etti:
"Ürdün'de bir aşiret uzlaşma otoritesinin başına geçen ilk kadın Miyade Şirim miydi ve bu, Ürdün aşiret tarihine girdiği anlamına mı geliyor? Olanlar, araştırma hevesini artıran bir sosyal değişimi temsil ediyor."

Yasalara eşlik eden aşiret kanunları
Bugün aşiret yasaları normal kanunların destekleyicisi haline geldi. Onu devletin tamamlayıcısı olarak görenler var.
Aşiret reislerinin sayısı veya Krallık'taki dağılımı hakkında kesin resmi tahminler yok. Bununla birlikte, büyük Ürdün aşiretlerinin reislerinin arasında tek bir kadın yoktur.
Uzmanlar, Ürdün'deki aşiret reisinin, cinayet ve namustan iftira ve karalamaya kadar toplumdaki tüm davaları Bedevi aşiret mahkemelerinin ve onların geleneklerinin yetki alanına nasıl dahil ettiğini, aşiret mahkemeleri kuralını kaldırılıp yerine normal mahkemeleri nasıl dahil ettiğini izledi.
Ürdün'deki aşiret hukuku, ülkenin yargı sisteminin bir parçasıdır ve aşiret üyeleri arasındaki anlaşmazlıkları, aşiretin sosyal ve kültürel yaşamının gelenek ve göreneklerine uygun olarak çözme konusunda uzmanlaşmıştır.

Kadınların yetkilendirilmesi
Ürdün hükümetinin kadınları güçlendirmek ve tüm sektörlere katılımlarını artırmak için çalıştığı bir dönemde, Ürdünlü kadınlar mevzuattaki eşitsizlikten mustariptir.
Kadınların birçoğu hâlâ, onları suistimale maruz bırakan ve güçlenmelerini ve onlara temel hakların verilmesini engelleyen toplumsal gelenek ve göreneklerin tutsağı olarak yaşıyor.
Ürdün hükümetinin başına, başta ekonomi dosyası olmak üzere tüm çözülmemiş sorunları çözmeyi başaracağı ümidiyle bir kadının atanması için iç talepler artıyor.
Şimdiye kadar Krallık, İçişleri Bakanı veya Dışişleri Bakanı pozisyonu için bir kadının seçilmesine tanık olmadı ve neredeyse tüm durumlarda, hükümet başkanları, egemen olmayan pozisyonlara kadın bakanları seçiyor.
1921'de ilk Ürdün hükümetinin kurulmasından bu yana Bakan unvanına sahip Ürdünlü kadınların sayısı 30'a ulaştı.
İnam el-Müfti, 1979'da sosyal işler bakanlığı görevine sahip olan ilk kadınken, Leyla Şeref 1985'te Ürdün'ün ilk enformasyon bakanıydı.
Ürdün Kadın Dayanışma Enstitüsü'ne göre Ürdünlü kadınların eğitim oranında, erkeklerden daha yüksek olmasına rağmen, liderlik pozisyonlarında daha düşüktür.

Independent Türkçe



Suriye'deki Arap aşiretlerinden 50 bin savaşçı Süveyda şehrine yaklaşıyor

 Suriyeli aşiret savaşçıları Süveyda’ya doğru yola çıkmaya hazırlanıyor (Reuters)
Suriyeli aşiret savaşçıları Süveyda’ya doğru yola çıkmaya hazırlanıyor (Reuters)
TT

Suriye'deki Arap aşiretlerinden 50 bin savaşçı Süveyda şehrine yaklaşıyor

 Suriyeli aşiret savaşçıları Süveyda’ya doğru yola çıkmaya hazırlanıyor (Reuters)
Suriyeli aşiret savaşçıları Süveyda’ya doğru yola çıkmaya hazırlanıyor (Reuters)

Suriye'deki Arap aşiretleri dün, Suriye'nin güneyindeki Süveyda vilayetindeki Bedevi aşiretlerinin yardımına koşmak üzere genel seferberlik ilan etti.

Alman Haber Ajansı'nın (DPA) bir nüshasını elde ettiği açıklamada, ”Suriyeli aşiretlerin üyeleri olarak bizler, el Hicri terörist milislerinin Süveyda vilayetindeki Bedevi aşiretlere karşı işlediği suçları ve masum insanların yerlerinden edilmesini büyük bir endişeyle takip ediyoruz. Ahlaki ve kabilevi görevimize dayanarak, Suriye hükümetini, ezilenleri savunmak, kadınlara, çocuklara ve yaşlılara yönelik saldırıyı püskürtmek için meşru haklarını kullanan Bedevi aşiretlerinden kardeşlerini desteklemek üzere bölge dışından gelen savaşçıların hareketine müdahale etmemeye ya da engellememeye çağırıyoruz" ifadeleri yer aldı.

Açıklamada, “Bu savaşçılara yönelik herhangi bir eylem, suçların faillerine yönelik açık bir önyargıdır ve katliamların devam etmesinden ahlaki ve tarihsel olarak arkasındakileri sorumlu tutar. Suriyeli aşiretler, savundukları evlatlarının arkasında birlik içinde durmaktadır ve onlara karşı herhangi bir önyargı, taviz verilmeyecek birleşik bir duruşla karşılanacaktır” denildi.

Aşiret savaşçıları Süveyda kentine saldırmaya başladı, başta el Mazraa kasabası olmak üzere bir dizi köy ve kasabayı kontrol altına aldı ve Şam yolunun kuzey tarafından Süveyda'ya yaklaştı. Şarku’l Avsat’ın DPA’dan aktardığına göre Aşiret güçlerinden bir kaynak, saldırıya katılan aşiret savaşçılarının sayısının 50 bini aştığını ve bugün (Cuma) şafak vakti Suriye'nin doğusundan, Halep vilayetinden ve kırsalından on binlerce kişinin daha gelmesinin beklendiğini ifade etti.

Kaynak, “41 aşiretin savaşlara katıldığını ve bu aşiretlerin Suriye nüfusunun %70'inden fazlasını oluşturduğunu” ve “aşiret mensuplarının Ürdün Kralı Abdullah II ve Irak'taki Anbar aşiretlerinin ileri gelenlerine başvurmasının ardından Irak, Ürdün ve Lübnan'daki Arap aşiretlerinin Süveyda'ya gitmeye hazırlandığını” belirtti.

Aşiret kaynaklarına göre dün Şeyh Hikmet el Hicri'ye bağlı gruplar tarafından düzenlenen saldırıda 100'den fazla kişi öldürüldü ve on binlerce kişi köylerinden sürüldü ve evleri yakıldı.