Bir İngiliz hükümdarının taç giyme töreninde şarkı söyleyecek ilk Afrikalı: Pretty Yende

Pretty Yende (Getty Images)
Pretty Yende (Getty Images)
TT

Bir İngiliz hükümdarının taç giyme töreninde şarkı söyleyecek ilk Afrikalı: Pretty Yende

Pretty Yende (Getty Images)
Pretty Yende (Getty Images)

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre Pretty Yende, uluslararası opera sahnelerinde yer aldıktan sonra 3. Charles'ın taç giyme töreni sırasında dünyanın dört bir yanından gelen milyonlarca insanın önünde şarkı söyleyecek.
38 yaşındaki şarkıcı, bir İngiliz hükümdarının taç giyme töreni sırasında Westminster Abbey'de solo şarkı söyleyen ilk Afrikalı olacağını söylüyor. Kral Charles’ın bizzat davet ettiği Yende, “Kendimi çok gururlu hissediyorum çünkü bu daha önce hiç olmamıştı. Sonraki nesiller İngiliz Kraliyet ailesi hakkında bir şeyler okuyacak ve orada Afrikalı bir kızın adının da yazılı olduğunu göreceksiniz” dedi.
1985'te Güney Afrika'nın doğusundaki bir kasabada ırkçılığın en yoğun yaşandığı dönemde doğan Yende, kiliseye giderken geleneksel Zulu şarkıları ve koroyla birlikte gospel müziği söylüyordu.
Ancak bir British Airways reklamında Leo Dulip'in opera eseri ‘Flower Duet’i duyması hayatını değiştirdi.
Yende, operanın ‘insanlığa bir armağan olduğunu ve bunda ilahi bir yan bulunduğunu’ ifade ederek, performansının daha fazla insanı operaya teşvik etmesini umduğunu da sözlerine ekledi.
Bazı eleştirmenler, İngiltere'nin sömürgeci geçmişini protesto etmek için taç giyme törenini boykot etmesi çağrısında bulundu ancak bu Yende’nin sahne tarzına uymuyor.
“Elime geçen her fırsatı, yeteneğimle uzlaşmak, iyileşmek, sevmek, neşe vermek, umut etmek ve gelecek için hayaller kurmak için bir fırsat olarak görüyorum” diyen Yende “Geçmişi değiştiremeyiz ama her nesil küçük bir eylemle yarın için umut verebilir” diyor.
İngiliz besteci Sarah Clas'ın ‘Kutsal Ateş’ adlı yeni eserini seslendirecek olan Yende, on yıldır dünyanın en prestijli opera sahnelerinde gösteriler düzenliyor.
Bir klasik müzik hayranı olan 3.Charles, bir yıl önce henüz Galler Prensi iken onu Windsor Kalesi'nde konser verirken izlemişti.
Yende, “Bu bir hayalin gerçekleşmesi, bu yeteneğe sahip olduğumu keşfettiğimde, yeteneğimi mümkün olduğunca çok insanla paylaşmak istedim" diyor.
Sosyal medyayı aktif olarak kullanan şarkıcı, büyük gün için heyecanlı olduğunu söylüyor ve ekliyor:
“Saatleri sayıyorum. Hazırlıklar iyi gidiyor ve büyük gün için sabırsızlanıyorum. Hayatımın bir daha asla eskisi gibi olmayacağını biliyorum.”



ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
TT

ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)

Amerika'daki kolonilerle bağlantılı ticaret rotalarına daha fazla ışık tutan yeni bir çalışma, ABD'de bilinen en eski mezar taşının İngiliz bir şövalyeye ait olduğunu ve muhtemelen Belçika'dan geldiğini ileri sürdü.

Arkeologlar, mezar taşının bir şövalyeye ait olduğunu ve 1627'de Amerika'daki ilk kalıcı İngiliz yerleşim yeri olan Virginia eyaletinin Jamestown kentine yerleştirildiğini biliyordu. Ancak siyah kireçtaşından yapılan levhanın Avrupa'nın tam olarak neresinden geldiği net değildi.

Yakın zamanda International Journal of Historical Archeology isimli akademik dergide yayımlanan çalışma, mezar taşının oyma ve kakmalarını inceleyerek kökeninin izini sürdü.

Bilim insanları, mezar taşında bir zamanlar muhtemelen bir kalkan, açılmış bir parşömen ve zırhlı bir adam tasvirinin pirinç kakmalarını barındıran, oyulmuş bir girinti olduğunu tespit etti.

Tarihi kayıtlar, 17. yüzyılda Jamestown'da, 1618'de Sör Thomas West ve Sör George Yeardley olmak üzere iki şövalyenin hayatını kaybettiğine işaret ediyor.

Sör Yeardley'nin üvey torunu, 1680'lerde kendisi için siyah kireçtaşındakiyle aynı yazıtlara sahip bir mezar taşı sipariş etmişti.

Araştırmacılar bu sebeple, 1627'den kalan mezar taşının Sör George Yeardley'ye ait olduğundan şüphelendi.

1588'de İngiltere, Southwark'ta doğan Sör Yeardley, Bermuda yakınlarında bir gemi kazasından sağ çıkarak 1610'da Jamestown'a gelmişti.

Sör Yeardley 1617'de İngiltere'ye döndüğünde, I. James onu şövalye ilan etmişti. Sör Yeardley, 1621'de Jamestown'a dönmüş ve 1627'de orada hayatını kaybetmişti.

Bilim insanları, mezar taşından parçalar inceledi ve birçoğu Kuzey Amerika'da olmayan küçük fosil mikroplar tespit etti. Araştırmacılar, mikrop fosillerinin günümüzde Belçika ve İrlanda'yı oluşturan bölgelerde birlikte bulunduğunu söyledi.  

Mezar taşının kaynağını daha da daraltarak, o dönemde bu tür kireçtaşlarının en yaygın kaynağı olduğu bilinen Belçika'yla sınırlandırdılar.

Bilim insanları "Bu nedenle, şövalyenin mezar taşı Avrupa'dan ithal edilmiş olmalı. Tarihi kanıt Belçika'ya işaret ediyor, oradan gemiyle Londra'ya ve Jamestown'a taşınmış" diye yazdı.

Mezar taşının Belçika'da taş ocağından çıkarılıp kesildiğini, Maas Nehri'nden Manş Denizi'ni geçerek Londra'ya taşındığını, burada oyulduğunu ve pirinç kakmaların yerleştirildiğini, sonrasında da Jamestown'a gönderildiğini tahmin ediyoruz.

Bulgular, koloni döneminde Avrupa ve Jamestown'ı birbirine bağlayan ticaret ağlarının kapsamını gösteriyor.

öıüaoçzd
Virginia'daki Jamestown kazı alanı (Marcus Key et al International Journal of Historical Archaeology)

Çalışmada, bu simsiyah taşların o dönemde Avrupa'da "en çok rağbet gören ve en pahalı" taşlar olduğu belirtiliyor.  

Araştırmacılar "Londra'da yaşadıktan sonra Virginia'ya gelen başarılı sömürgeciler, son İngiliz modalarından haberdar olur ve bunları kolonilerde taklit etmeye çalışırdı" dedi.

Bulgular, ilk Amerikan kolonilerinin en zorlu dönemlerinde bile bazı sömürgecilerin kendilerini anmak için ne kadar çaba sarf edebildiğini gösteriyor.

Independent Türkçe