Wes Anderson tarzındaki Star Wars fragmanı hayranları ikiye böldü

Bir hayranın yaptığı "The Galactic Menagerie" adlı video, Star Wars'u Wes Anderson'ın gözünden hayal ediyor

The Galactic Menagerie (YouTube/Curious Refuge)
The Galactic Menagerie (YouTube/Curious Refuge)
TT

Wes Anderson tarzındaki Star Wars fragmanı hayranları ikiye böldü

The Galactic Menagerie (YouTube/Curious Refuge)
The Galactic Menagerie (YouTube/Curious Refuge)

Yönetmen Wes Anderson tarzındaki bir Yıldız Savaşları (Star Wars) fragmanı, hem bilimkurgu serisinin hem de sinemacının hayranları arasında tartışmalara yol açtı.
Son haftalarda içerik üreticiler, Anderson'ın yönetmenlik tarzına benzeyen videolar hazırlama trendine katılıyor.
Andersonvari bir videonun unsurları arasında simetrik kompozisyonlar, doğrudan kameraya bakan insanlar, pastel renk paletleri ve alışılmadık bir mizah anlayışı yer alıyor.
Curious Refuge YouTube kanalında yayımlanan hayran yapımı bir fragman, The Galactic Menagerie (Galaktik Hayvanat Bahçesi) adlı kurgusal bir projenin videosuyla Yıldız Savaşları'nı bu trendin bir parçası haline getiriyor.
Bir dakikalık klipte Prenses Leia, Luke Skywalker ve Darth Vader gibi bilindik karakterler tanıtılıyor.
Yapay zeka üretimi animasyon sayesinde Scarlett Johansson, Owen Wilson ve Jeff Goldblum gibi oyuncuların benzerleri fragmanın bir parçası olarak yer alıyor.
Video açıklamasında "Eksantrik yaratıklar, büyüleyici droidler ve Anderson'ın Moonrise Kingdom ve Büyük Budapeşte Oteli (The Grand Budapest Hotel) gibi sevilen filmlerini anımsatan tuhaf mekanlarla dolu bir evren olan Galaktik Hayvanat Bahçesi'nde nasıl gezindiklerini izleyin" yazıyor.
Video 28 Nisan Cuma günü yayımlandığından beri YouTube'da 580 binden, Twitter'da ise 2 milyondan fazla izlendi.

Pek çok kişi fragmanda bu kadar farklı varlıkların bir arada yer almasını heyecanla karşıladı.
Bir hayran "Tek kelimeyle harika" yorumunu yazarken, bir diğeri "Vay canına, buna hayatımda ihtiyacım var, bunu izlemek gerçekten eğlenceli olurdu" sözlerini ekledi.
Bir başka övgü dolu yanıttaysa "Buradaki ayrıntılar hayret verici" dendi.

"Aslında bunun bir Wes Anderson kısa filmi olduğunu düşünmüştüm. Çok, çok iyi yapılmış!"

Yine de, videodan pek memnun olmayanlar da var.
Eleştirel bir izleyici, "Evet, Yıldız Savaşları'nın bu yönünü daha önce hiç görmemiştim! Umarım görmem de" yorumunu yazdı.
Bir diğeri, videoda "insanlığın, sanatın ve ruhun eksikliğinin neredeyse elle tutulur olduğunu" iddia ederken, farklı bir Twitter kullanıcısı bu trendin Anderson'ın uygulamalarının indirgemeci bir yorumu olduğundan bahsetti.
Eleştiren kişi, "Wes Anderson'ın filmlerinin tamamının pastel renklere, simetrik çerçevelemeye ve Futura yazı tipine indirgenebilmesine bayılıyorum" yorumunu yazdı.

"Tüm kariyerinizin bir mim haline gelmesi harika bir şey olmalı."



ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
TT

ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)

Amerika'daki kolonilerle bağlantılı ticaret rotalarına daha fazla ışık tutan yeni bir çalışma, ABD'de bilinen en eski mezar taşının İngiliz bir şövalyeye ait olduğunu ve muhtemelen Belçika'dan geldiğini ileri sürdü.

Arkeologlar, mezar taşının bir şövalyeye ait olduğunu ve 1627'de Amerika'daki ilk kalıcı İngiliz yerleşim yeri olan Virginia eyaletinin Jamestown kentine yerleştirildiğini biliyordu. Ancak siyah kireçtaşından yapılan levhanın Avrupa'nın tam olarak neresinden geldiği net değildi.

Yakın zamanda International Journal of Historical Archeology isimli akademik dergide yayımlanan çalışma, mezar taşının oyma ve kakmalarını inceleyerek kökeninin izini sürdü.

Bilim insanları, mezar taşında bir zamanlar muhtemelen bir kalkan, açılmış bir parşömen ve zırhlı bir adam tasvirinin pirinç kakmalarını barındıran, oyulmuş bir girinti olduğunu tespit etti.

Tarihi kayıtlar, 17. yüzyılda Jamestown'da, 1618'de Sör Thomas West ve Sör George Yeardley olmak üzere iki şövalyenin hayatını kaybettiğine işaret ediyor.

Sör Yeardley'nin üvey torunu, 1680'lerde kendisi için siyah kireçtaşındakiyle aynı yazıtlara sahip bir mezar taşı sipariş etmişti.

Araştırmacılar bu sebeple, 1627'den kalan mezar taşının Sör George Yeardley'ye ait olduğundan şüphelendi.

1588'de İngiltere, Southwark'ta doğan Sör Yeardley, Bermuda yakınlarında bir gemi kazasından sağ çıkarak 1610'da Jamestown'a gelmişti.

Sör Yeardley 1617'de İngiltere'ye döndüğünde, I. James onu şövalye ilan etmişti. Sör Yeardley, 1621'de Jamestown'a dönmüş ve 1627'de orada hayatını kaybetmişti.

Bilim insanları, mezar taşından parçalar inceledi ve birçoğu Kuzey Amerika'da olmayan küçük fosil mikroplar tespit etti. Araştırmacılar, mikrop fosillerinin günümüzde Belçika ve İrlanda'yı oluşturan bölgelerde birlikte bulunduğunu söyledi.  

Mezar taşının kaynağını daha da daraltarak, o dönemde bu tür kireçtaşlarının en yaygın kaynağı olduğu bilinen Belçika'yla sınırlandırdılar.

Bilim insanları "Bu nedenle, şövalyenin mezar taşı Avrupa'dan ithal edilmiş olmalı. Tarihi kanıt Belçika'ya işaret ediyor, oradan gemiyle Londra'ya ve Jamestown'a taşınmış" diye yazdı.

Mezar taşının Belçika'da taş ocağından çıkarılıp kesildiğini, Maas Nehri'nden Manş Denizi'ni geçerek Londra'ya taşındığını, burada oyulduğunu ve pirinç kakmaların yerleştirildiğini, sonrasında da Jamestown'a gönderildiğini tahmin ediyoruz.

Bulgular, koloni döneminde Avrupa ve Jamestown'ı birbirine bağlayan ticaret ağlarının kapsamını gösteriyor.

öıüaoçzd
Virginia'daki Jamestown kazı alanı (Marcus Key et al International Journal of Historical Archaeology)

Çalışmada, bu simsiyah taşların o dönemde Avrupa'da "en çok rağbet gören ve en pahalı" taşlar olduğu belirtiliyor.  

Araştırmacılar "Londra'da yaşadıktan sonra Virginia'ya gelen başarılı sömürgeciler, son İngiliz modalarından haberdar olur ve bunları kolonilerde taklit etmeye çalışırdı" dedi.

Bulgular, ilk Amerikan kolonilerinin en zorlu dönemlerinde bile bazı sömürgecilerin kendilerini anmak için ne kadar çaba sarf edebildiğini gösteriyor.

Independent Türkçe