Parmesan peynirinin neyden yapıldığını öğrenenler, bir daha yemek istemeyebilir

Çoğu üretici, peynirlerinde geleneksel yöntemleri kullanmayı tercih ediyor.

Parmesan, genellikle servis anında yemeklerin üzerine rendeleniyor (Pixabay)
Parmesan, genellikle servis anında yemeklerin üzerine rendeleniyor (Pixabay)
TT

Parmesan peynirinin neyden yapıldığını öğrenenler, bir daha yemek istemeyebilir

Parmesan, genellikle servis anında yemeklerin üzerine rendeleniyor (Pixabay)
Parmesan, genellikle servis anında yemeklerin üzerine rendeleniyor (Pixabay)

Ünlü İtalyan lezzetlerinden parmesan peyniri, çok tüketildiğinde yüksek kolesterol ve yüksek tansiyona yol açan bazı peynirlerin aksine sağlık yararlarıyla biliniyor.
Protein ve probiyotik bakımından yüksek olan bu sert peynir, diğer popüler peynirlere göre daha düşük kalori ve yağ içeriyor. Bu da parmesanın çeşit çeşit tarifte kullanılmasına ve dünya genelinde yaygın tüketilmesine olanak tanıyor.
Öte yandan geleneksel parmesan peyniri üretiminde kullanılan bir madde, midesi hassas olan kişileri ve özellikle vejetaryenleri rahatsız edebilir.
Parmesan bakır fıçılarda en az 12 ay bekletilen inek sütünden ve peynir altı suyuyla peynir mayası gibi diğer bileşenlerden yapılıyor.
Ancak pek çok kişi, peynir mayasının nasıl elde edildiğini öğrendiğinde parmesan yemeyi bırakabilir. Zira bu madde, yavru ineklerin ve oğlakların mide sularından oluşuyor.
Üstelik mide suyunun alınması için buzağıların kesilmesi gerekiyor.
Bu maya aslında, daha sütten kesilmemiş bir buzağının midesinden elde edilen bir enzim. Maya, inek yavrusu, kuzu ve oğlaklardan elde edilebiliyor.
Bu yavrular hayatlarının o döneminde sadece süt tükettikleri için midelerinde sütü pıhtılaştıran doğal enzime (kimozin) büyük miktarda rastlanıyor. Kimozin de sütün katı ürünlerini sıvıdan ayırmaya yardımcı oluyor.
Peynir tarifleri sitesi Cheesemaker, bu süreci, "Peynir mayası, sert lorlar oluşturmayı sağlar ve peyniriniz için doğru dokuyu bulmakta çok önemlidir" diye açıklıyor:
"Bazı tariflerde bunu yapmak için asit veya asit üreten bir bakteriye başvurulur. Ancak peynirciler, ürünlerinin nihai lezzetini sağlamak için peynir mayası kullanır."
Türkiye'de de buzağıların mide asidinden elde edilen enzimler, peynir yapımında kullanılabiliyor. Buna da şirden mayası adı veriliyor.
Bu arada bazı peynir üreticilerinin bitkisel mayalardan yararlandığı da biliniyor. Ancak çoğu üretici peynirlerinde geleneksel yöntemleri kullanmayı tercih ediyor.
Bu yüzden özellikle vejetaryenlerin, bitkisel mayayla üretilmiş peynirleri tercih etmek istediklerinde bunu özellikle belirtmesi gerekebilir.
 
Independent Türkçe, IFL Science, Mashed, Cheese Maker



Kanser ilaçlarının alındığı saat etkiyi yüzde 30 oranında değiştiriyor

Bilim insanları, kişiye özel tedaviler geliştirilmesini öngörüyor (Reuters)
Bilim insanları, kişiye özel tedaviler geliştirilmesini öngörüyor (Reuters)
TT

Kanser ilaçlarının alındığı saat etkiyi yüzde 30 oranında değiştiriyor

Bilim insanları, kişiye özel tedaviler geliştirilmesini öngörüyor (Reuters)
Bilim insanları, kişiye özel tedaviler geliştirilmesini öngörüyor (Reuters)

Kanserli hücrelerin sirkadiyen ritmini inceleyen bilim insanları, ilaçların günün hangi saatinde daha etkili olduğunu belirledi.

Biyolojik bir saat işlevi gören sirkadiyen ritim, 24 saatlik döngü içinde metabolizmanın işleyişini düzenliyor.  

Uyku düzeninden hormon üretimine kadar pek çok şeye etki eden bu biyolojik saat, ilaçların başarısı üzerinde de rol oynuyor. 

Tedavinin ne zaman uygulandığı fark yaratırken, örneğin kemoterapinin tümör hücreleri bölünürken daha etkili olduğu bulunmuştu. 

Nature Communications adlı hakemli dergide 22 Ağustos Perşembe günü yayımlanan bir çalışmada, kanser ilaçlarının günün hangi saatinde daha iyi performans gösterdiği tespit edildi. 

Araştırmacılar üçlü negatif meme kanseri hastalarından alınan hücreleri laboratuvarda geliştirerek inceledi. Meme kanserinin şiddetli bir versiyonu olan bu hastalık için çok az tedavi yöntemi var. 

Bilim insanları kanserli hücrelerin sirkadiyen ritimlerini birkaç gün boyunca takip ederek biyolojik saatlerinin detaylı bir haritasını çıkardı. Ardından hücrelerin farklı zamanlarda verilen tedaviye tepkisini izlediler. 

Analizler sonucunda ilaçların veriminin, günün hangi saatinde uygulandığına bağlı olarak yüzde 30'a kadar değişebildiği ortaya kondu.

Örneğin 5-fluorouracil adlı ilaç sabah 8 ila 10'da daha başarılı bir performans sergiliyordu. Bazıları da akşam saatlerinde daha etkiliydi.

Araştırmacılar ayrıca hangi genlerin, sirkadiyen ritimle ilacın başarısı arasındaki ilişkide önemli bir rol oynadığını da saptadı. 

Yeni çalışmada öne sürülen yaklaşım, etkili tedaviler geliştirmenin yanı sıra ilaçların yaratacağı etkiyi de en aza indirme potansiyeli taşıyor.

Aynı zamanda yanıt alınamayan tedavilerde başka bir ilaca geçmek veya dozu artırmak yerine sadece uygulandığı saati değiştirmek yeterli olabilir. 

Öte yandan sirkadiyen ritim kişiden kişiye değiştiği için bu bulgulara dayanarak geliştirilecek tedavilerin de hastaya özel olması gerekiyor. Ayrıca çalışma umut verici olsa da laboratuvar ortamında test edilen bulguların gerçek hastalar için geçerli olup olmadığı henüz bilinmiyor. 

Almanya'daki Charité Kapsamlı Kanser Merkezi'nden Dr. Adrián Enrique Granada, liderliğini üstlendiği çalışma hakkında "En etkili ilaç kombinasyonlarının belirlenmesini sağlayabilir" diyerek ekliyor:

Bulgularımız genel olarak, bireysel sirkadiyen ritimlere dayalı kişiselleştirilmiş tedavi planlarının kanser tedavisinin verimini kayda değer derecede artırabileceğini gösteriyor.

Independent Türkçe, News Medical, Study Finds, Nature Communications