Tümgeneral Farac Salemin el-Bahsani, konseyin kuzey ve güneydeki aşamayı istikrara doğru yönlendireceğini söyleyerek, ulusal projeyi diğer tüm projelerin üzerine koyma çağrısında bulundu.
Bahsani, Şarku’l Avsat’a verdiği bir röportajda, şu anda görüşülmekte olan barış haritası taslağının, ‘ateşkesi istikrara kavuşturmak için altı aylık bir ilk aşama, ardından üç aylık bir hazırlık aşaması ve ardından devletin şeklini tartışmak üzere iki yıllık bir geçiş aşaması’ etrafında döndüğünü açıkladı.
Başkanlık Konseyi üyesi, Hadramut’un ‘birçok hizmet, güvenlik ve askeri konuyla ilgilenilmesi amacıyla’ Başkanlık Konseyi Başkanı Dr. Reşad el-Uleymi’nin geç kalan ziyaretinden büyük umutlar beslediğine dikkat çekti. Suudi Arabistan’ın Yemen meşru hükümeti ile Husi milisler arasında iki ülke arasındaki iyi komşuluk ve kardeşliğe dayalı yakınlaşma sürecine öncülük ettiğini de belirten Bahsani, Suudi Arabistan’ın Başkanlık Konseyi ve meşru hükümetin yanında olmaya devam edeceğinden emin olduğunu vurguladı.
Barış haritası
Bahsani, önerilen barış haritasının henüz ileri bir konuma ulaşmadığını söylerken, “Herhangi bir çaba veya tartışma, başlangıçta diyaloğu erteleyerek ve sonra engelleyerek İran’ın yöntemini uygulayan Husi milislerinin uzlaşmazlığıyla çatışacaktır” açıklamasında bulundu. Tümgeneral Farac el-Bahsani, “Bu milisler, Yemen’e barış getirmek için bölgesel ve uluslararası fırsatlar aracılığıyla savaşı veya halkın acısını sona erdirmeyi umursamıyorlar. Tek umursadıkları savaş ve devlete karşı darbe ve iktidarı ele geçirerek kurumlarının kontrolü” dedi.
Barış haritası taslağının en önemli ekseninin ise ‘ticari hareketi kolaylaştırmak için uçuşlar, limanlar ve darbeci Husi milisler tarafından silah zoruyla kontrol edilen bölgelerde vatandaşların hareketleriyle ilgili’ milislerin müdahalesi olmadan ateşkesin tesis edileceği ve diğer tedbirlerin alınacağı altı aylık ilk aşama olduğunu belirtti. Bahsani, “İkinci aşamanın süresi ise üç ay. Bu aşamada, geçiş aşamasının yani iki yıl süren, devlet ve hükümet biçiminin tartışılacağı üçüncü aşamanın plan ve programlarının hazırlıkları yapılır. Bu aşama, aslında uluslararası toplumun gözetiminde gerçekleşen bir geçiş aşamasıdır” ifadelerini kullandı.
Suudi Arabistan uzlaşıya öncülük ediyor
Yemen Başkanlık Konseyi üyesi, Suudi Arabistan’ın meşru hükümet ile Husiler arasındaki yakınlaşma sürecine öncülük ettiğini belirtti. Başkanlık Konseyi ve meşru hükümetin Husi milislerle herhangi bir doğrudan diyaloğa katılmadığına dikkati çeken Bahsani, “İki kardeş ülke arasındaki iyi komşuluk ve kardeşliğe dayalı bu çabalara liderlik etmede Krallığın rolünü takdir ediyoruz. Eminiz ki Suudi Arabistan, Yemen’e yardım etmeye başladığı andan itibaren nasıl onurlu bir duruş sergilediyse ve bugüne kadar çabalarını sürdürdüyse, Yemen meselesinde de dağlar kadar sebatlı ve sağlam bir duruş sergileyecek ve Başkanlık Konseyi ve meşru hükümetin yanında yer alacaktır. Ayrıca Başkanlık Konseyi’nde, kalıcı ve sürdürülebilir bir barışa yol açan her türlü çabaya karşı kararlı duruşumuzu yeniden vurguluyoruz” dedi.
Bahsani ayrıca, 10 Mart’ta imzalanan Suudi Arabistan- İran anlaşmasının sadece Yemen meselesine değil, önemli meselelere de olumlu yansıyacağını vurguladı.
Yemen meselesiyle ilgili olarak ise Tümgeneral Farac Salemin el-Bahsani, Suudi Arabistan’ın İran Cumhuriyeti ile bu konuda çözüme kavuşmak ve İran’ın, ‘Yemen halkını öldürmek ve sadece Yemen’in değil, bir bütün olarak bölgenin istikrarını bozmak için kullandığı’ Husi milislere verdiği desteği durdurmak üzere tüm diplomatik ağırlığını ortaya koyduğunu dile getirdi.
En kötü olasılıklar
Başkanlık Konseyi üyesi olan Bahsani, savaşın henüz bitmediğini ve Husiler yeni bir savaş turunda ısrar ederse Yemen ordusunun en kötü olasılıklara hazır olduğunu vurguladı. Yetkili, “Her hâlükârda savaş henüz bitmedi. Bu nedenle Husilerin yeni bir saldırıya hazırlanması mümkün. Ancak biz tetikteyiz ve en kötü olasılıklara hazırız. Biz meydandan geldik. Bu ülkenin askerleri ve onun sadık savunucuları olarak kalacağız. Milisler, yeni bir savaş turuna hazırlanırken silahlı kuvvetlerimiz beklemede ve hazır durumda” dedi.
Birleşmiş Milletler (BM) Özel Temsilcisi, Suudi Arabistan ve bir dizi ‘kardeş ve dost’ ülkenin öncülüğünde son yıllarda yürütülen barış çabalarına atıfta bulunan Bahsani, Husilerin bu anlaşmaları sürekli olarak reddettiğini dile getirdi.
Tümgeneral Farac el-Bahsani, “Husi milislerin son anda reddettiği Kuveyt Anlaşması, Stockholm Anlaşması ve diğer ateşkes anlaşmaları da dahil olmak üzere geçtiğimiz yıllarda çeşitli anlaşmalar yapıldı. Husi milisler, sürekli olarak herhangi bir anlaşmadan vazgeçiyor. Anladık ki onun bir ahdi yok. Bu nedenle ve bu barbar milislerle daha önceki deneyimlerimiz aracılığıyla, biçimleri ne olursa olsun garantilerin varlığı için bir koşul belirleme ihtiyacı konusunda istekliydik. Ancak içeriği, bu milisleri uluslararası, BM veya Arap garantileri dışındaki herhangi bir anlaşmayı uygulamaya mecbur ediyor” dedi.
Silahların teslimi
Tümgeneral Farac el-Bahsani, Husilerin taahhüdüne ve silahlarının teslim edilmesine olanak tanıyan barış haritasını uygulamasına karşı şüphe duyduğunu söylerken, “Husi milislerin barış haritasına ayak uydurma ve silahların teslim edilmesine olanak tanıyan hükümlerini uygulama yeteneğinden oldukça şüpheliyim. Öte yandan kuzeyde ve güneyde devletin şekli ve Yemenlilerin akıbeti, Husi milislerin kontrolünde olmayan güneyin akıbeti konusunda herkesin hemfikir olması ışığında, önümüzdeki düzenlemeler sırasında belirlenecek” şeklinde konuştu.
Bahsani, “Bu çerçevede bu milislerden ve onların silahlarından kurtulmak için kuzeydeki kardeşlerimizin büyük bir sorumluluğu olacak. Güneyliler olarak biz de bu silahlardan kurtulmak için her türlü rolün destekçisi olacağız. Ama en büyük sorumluluk kuzeydeki kardeşlere düşecek. Çünkü güneyliler olarak önümüzde, güneydeki savaşın etkilerinden kurtulmak, istikrar ve koşulların normalleşmesi için bir çerçeve oluşturmak adına daha önemli adımlar var. Güney, küçük bir mezhepsel grubun kontrolü altındaki kuzeyin istikrarsızlığına rehin kalamaz. Herkes, kendi sorumluluğunu üstlenecektir” değerlendirmesinde bulundu.0
Başkanlık Konseyi
Kuruluşundan bir yıl sonra Bahsani, bu koşullarda oluşturulan Başkanlık Konseyi’nin, sorumluluğu kolektif hale getirdiğini dile getirdi. Yetkili, Yemen halkının konseyin istikrara yönelik sahneyi kuzeyde ve güneyde yönetmesini ve Husi milislerinin dayattığı savaş koşullarının bir sonucu olarak vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamasını dört gözle beklediğine dikkati çekti.
Bahsani’ye göre Başkanlık Konseyi, bir yıl içinde başarılar elde etmeyi başardı. Bu başarıların başında, silahlı kuvvetlerin savaş hazırlığını artıracak güvenlik ve askeri düzeylerde birçok çözüm geliştirmek için çalışan bir askeri komitenin yanı sıra, ‘yargının yeniden yapılandırılması ve askıya alındıktan sonra yeniden etkinleştirilmesi, Başkanlık Konseyi’nin barış sürecini ilerletme ve kurtarılan vilayetlerde istikrarı sağlama çabalarına özel önem vermesi ve askerî açıdan pek çok şeyi düzeltme’ geliyor.
Tümgeneral Farac el-Bahsani, Yemen’in geleceği meselesinin, Yemenlilerin ‘devletin biçimi ve geçmişin kalıntılarından ve kinlerinden kurtulma, onları terk etme ve ulusal projeyi diğer tüm projelerin üstünde tutma’ istekliliği konusunda uzlaşmak için nereye varacaklarıyla bağlantılı olduğunu vurguladı. Bahsani ayrıca, “Her şey yolunda giderse yeniden yapılanma için Marshall Kalkınma Planına ihtiyacımız olacak. Bu, uluslararası toplumu ve kardeş ve dost ülkeleri Yemen’deki yeniden inşa sürecini desteklemek için büyük bir uluslararası konferansı seferber etmekten sorumlu tutuyor. Yemen’in önemli stratejik konumu göz önüne alındığında bu destek, Yemen’i ilerletecek ve bölgenin ve dünyanın istikrarına ve güvenliğine katkıda bulunacaktır” açıklamasında bulundu.
Başkanlık Konseyi ve güney
Başkanlık Konseyi’nin önümüzdeki istişarelerde güney meselesiyle ilgili bir vizyon geliştirmek üzere oluşturduğu komitede yer alması nedeniyle Bahsani, herkesin yakın olduğu bir çözüm vizyonu geliştirmek için güneyin tüm güney güçleri, unsurları ve şahsiyetleriyle diyalog çemberini genişletmesi gerektiğine dikkati çekti.
Tümgeneral, “Güney meselesi sadece güneylilerin buna bir çözüm bulma talebi değil, aynı zamanda kuzey halkları ile Arap ve bölge çevresinin de bir talebi haline geldi. Biz, Başkanlık Konseyi’nin güneyli üyeleri olarak, herkesin hemfikir olduğu ve etrafında topladığı herhangi bir çerçevenin oluşturulmasına katkıda bulunacağız ve bir bütün olarak bölgenin istikrarının habercisi olacağız. Yakın zamanda güneyli şahsiyetler ve bileşenlerle iletişim kurmaya başlayacağız ve herkes güneyin geleceğine dahil olacak” dedi.
Tümgeneral Farac el-Bahsani, Başkanlık Konseyi Başkanı Dr. Raşid el-Uleymi’nin yakın zamanda Hadramut vilayetine yaptığı ziyarette, birçok hizmet, güvenlik ve askeri dosyaya değinmesinin umut ettiğini vurguladı.
Biraz geç kaldığını söylediği ziyaret hakkında ise Bahsani, Hadramut’un dikkatli ve özel dikkat gerektiren ağır meseleleri olduğunu, sosyal, siyasi, ekonomik ve kabilesel ağırlığı, zenginliği ve bölgesi nedeniyle bu vilayete özel önem verdiğini dile getirdi. Yetkili, “Sizden gizlemeyeceğim. Pek çok umut var ve ziyaret haberinden bu yana, Hadramut’un birçok şahsiyeti ve vatandaşı bunun için sabırsızlanıyor. Elektrik ve su meselesinde, emniyet ve askeri konularında acil çözüm ve acil tedavilerin devreye girmesini, vilayetteki idari ve disiplin dengesizliklerinin bir an önce giderilmesini umut ediyorlar” dedi.
Başkanlık Konseyi, “Hadramut, teröre karşı savaşta ve terör unsurlarının Hadramut kıyılarını işgal etmesinden sonra nihai olarak bertaraf edilmesinde bir model teşkil etti. İster El-Kaide, ister DEAŞ olsun varlıkları son bulana kadar Hadramut sahilinin her yerinde teröristleri kavuşturdu” dedi. Bahsani, “Hadramut ayrıca, örgütün kontrolü sırasında yaşanan endişe ve korkunun ardından güvenlik ve istikrarın yeniden tesis edilmesinde bir modeli temsil ediyordu. 24 Nisan 2016’da terör unsurlarının buradan çıkarılmasının ardından devlet kurumlarının korunmasında ve kalkınmaya hızlı geçişte bir modeli temsil ediyordu” ifadelerini kullandı.
Hadramut’un, savaştan dolayı yerinden edilmiş binlerce kişiye ev sahipliği yaptığını söyleyen Bahsani, “Bu, hizmetler üzerindeki çifte bir yük. Bugün Hadramut, halkının ilkelere ve haklara bağlı kalmak için her zamankinden daha fazla birleşmesine ihtiyaç duyuyor. Ülkenin bir bütün olarak buna ihtiyacı var. Ülke ancak bu şekilde hak ettiği ortamda ve hak ettiği konumda olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.