Umman Dışişleri Bakanı Şarku'l Avsat’a konuştu: Sultan’ın Tahran ziyaretinin bölgenin istikrarı için olumlu yansımaları olacak

Sultan Heysem bin Tarık ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin, Maskat'ta önceki görüşmesinden bir kare (Omannews)
Sultan Heysem bin Tarık ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin, Maskat'ta önceki görüşmesinden bir kare (Omannews)
TT

Umman Dışişleri Bakanı Şarku'l Avsat’a konuştu: Sultan’ın Tahran ziyaretinin bölgenin istikrarı için olumlu yansımaları olacak

Sultan Heysem bin Tarık ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin, Maskat'ta önceki görüşmesinden bir kare (Omannews)
Sultan Heysem bin Tarık ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin, Maskat'ta önceki görüşmesinden bir kare (Omannews)

Umman Sultanı Heysem bin Tarık, 2020 yılında iktidara gelmesinden bu yana dün ilk kez İran’a resmi bir ziyaret gerçekleştirdi.

Umman Sultanı'nın iki günlük ziyareti sırasında üst düzey İranlı liderlerle bir araya gelmesi planlanıyor. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile de resmi görüşmelerde bulunması bekleniyor.

Sultan Heysem'e, Savunma ve Dışişleri Bakanlarının yanı sıra Ekonomi ve Yatırım Desteği Bakanlarının da yer aldığı geniş bir resmi heyet eşlik ediyor.

Ziyaret, bölgeyi saran bölgesel uzlaşma dalgasının ortasında gerçekleşti. Bunlardan en önemlisi, geçtiğimiz 13 Mart’ta Çin'in himayesinde Suudi Arabistan ile İran arasındaki uzlaşma ve Suriye'nin Arap Birliği'ne dönüşü oldu. Öte yandan Yemen kriz dosyasının çözüm yoluna gidileceğine dair iyimserlik ve Washington ile Tahran arasında durdurulan nükleer müzakerelerin yeniden başlamasına ilişkin mesaj alışverişinde bulunulduğu haberleri söz konusu.

Umman Dışişleri Bakanı Bedr bin Hamad el-Busaidi konuyla ilgili olarak Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Heysem bin Tarık'ın Tahran ziyaretinin zamanlaması, ‘bölgesel ilişkilerin yeni ve olumlu bir aşamasının’ ortasına denk geliyor. Umman ve İran'ın karşılıklı güven ve saygıya dayalı sağlam ilkeler üzerine inşa edilen tarihi komşuluk ilişkileri olduğu iyi bilinmektedir” ifadelerini kullandı.

Busaidi ayrıca “Hiç şüphe yok ki Sultan'ın İran'a yaptığı bu önemli ziyaretin zamanlaması, bölgesel ilişkiler açısından yeni ve olumlu bir dönemin ortasına denk geliyor. Güvenlik ve istikrar temellerini güçlendirmeye hizmet edecek şekilde, şüphesiz iki lider arasındaki tartışmanın odak noktası olacak birçok mevcut dosya ve sorunun çözümüne yönelik desteğini ve istişare ve işbirliğini derinleştirmesi çağrısında bulunuyor” dedi.

Umman Dışişleri Bakanı, Sultan'ın İran ziyaretinin ‘iki dost ülke ile Umman ve İran halkları arasındaki ikili ilişkilere’ olan ilgisini teyit ettiğini doğruladı. Bakan, “Umman Sultanlığında bu tarihi ziyaretin bölgenin istikrar ve güvenliğine ve bölgesel komşuluk ilişkilerine olumlu yansıyacağı konusunda iyimseriz. Sonuçlarını bölgesel ve uluslararası düzeyde fayda sağlamak için kristalize etmeye çalışacağız” şeklinde konuştu.

Ziyaretin ‘iki ülke liderlerinin aralarındaki işbirliği ilişkilerine ve bölgesel ve uluslararası arenadaki çeşitli endişe ve konulara ilişkin istişare ve yapıcı işbirliğinin sürdürülmesine verdiği önemden kaynaklandığını’ söyledi.

Barış için arabuluculuk

Umman Sultanlığının oynadığı rol, genellikle İran ile Körfez ve Arap ülkeleri arasındaki bakış açılarını yakınlaştırmada öne çıkıyor. Umman, İran'ın nükleer dosyasında da arabulucu bir rol oynuyor. Tahran ile ABD arasında mesaj alışverişinde bulunmak için bir platform oldu.

Bu ziyaret, İran Dışişleri Bakanı’nın Washington ile nükleer müzakerelerin yeniden başlamasına ilişkin bir mesaj alışverişinde bulunduğunu açıkladığı bir zamana denk geliyor. Ayrıca Sultan Heysem geçtiğimiz hafta da Kahire'ye resmi bir ziyaret gerçekleştirmişti. Ziyaretin ardından medya kaynakları, Umman’ın Kahire ile Tahran arasındaki arabuluculuğu yaptığından bahsetmişti.

Şarku’l Avsat’ın Umman Haber Ajansı ONA’dan aktardığı habere göre bu görüşmelerin istişareye, görüş alışverişine ve birkaç bölgesel ve uluslararası konunun siyasi koordinasyonuna ek olarak, özellikle ekonomik, yatırım ve ticaret konularında yeni ortak işbirliği ufukları açması bekleniyor.

Ziyaret sırasında Sultan Heysem bin Tarık’a, Savunma İşlerinden Sorumlu Başbakan, Şihab bin Tarık Al Said, Umman Dışişleri Bakanı Bedr bin Hamad el-Busaidi, Maliye Bakanı Sultan bin Salim el-Habsi, Umman Yatırım Otoritesi Başkanı Abdusselam bin Muhammed el-Murşidi, Ticaret, Sanayi ve Yatırım Teşvik Bakanı Kays bin Muhammed el-Yusuf, Enerji ve Madenler Bakanı Mühendis Salim bin Nasır el-Afvi ve Sultan'ın Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı  Abdullah bin Hamis’in de aralarında bulunduğu üst düzey bir resmi heyet eşlik etti.

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, 2022 yılının Mayıs ayında Umman Sultanlığı'na iki ülke arasındaki yatırım ve ticaret hacmini artırmaya odaklanan bir ziyaret gerçekleştirmişti. Ziyarette başta petrol ve gaz, ticaret, yatırım, hizmetler, ulaştırma, tarım, hayvancılık ve Balıkçılık olmak üzere bir dizi alanda sekiz mutabakat zaptı ve dört işbirliği programı imzalanmıştı.

Son iki yılda Umman Sultanlığı ile İran arasındaki ticaret alışverişi yüzde 27,9 artarak 2022 sonunda 320,8 milyon Umman riyaline (yaklaşık 834 milyon dolar) ulaştı.

Ulusal İstatistik ve Enformasyon Merkezi tarafından yayınlanan istatistikler, 2022'de İran'a yapılan toplam Umman ihracatının yaklaşık 207,4 milyon Umman riyali (539 milyon ABD doları) olduğunu ortaya koydu. Bu,2021 yılındaki ihracatı yüzde 244’üne denk geliyor.

Umman'ın 2022'de İran'dan yaptığı toplam ithalat, 2021'deki 98,7 milyon Umman riyali (256 milyon dolar) ile karşılaştırıldığında yaklaşık 113,4 milyon Umman riyali (294 milyon dolar) oldu.



Moody's, güçlü petrol dışı büyümenin desteğiyle Suudi Arabistan'ın Aa3 notunu teyit etti

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad (SPA)
Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad (SPA)
TT

Moody's, güçlü petrol dışı büyümenin desteğiyle Suudi Arabistan'ın Aa3 notunu teyit etti

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad (SPA)
Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad (SPA)

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Suudi Arabistan’ın kredi notunu ‘Aa3’ olarak teyit etti ve görünümünü ‘durağan’ olarak belirledi. Kuruluş, Suudi ekonomisinin önümüzdeki yıl güçlü ekonomik büyüme göstermesine olumlu bakıyor; özellikle ekonomik çeşitlendirme çabaları sayesinde petrol dışı sektörlerdeki güçlü büyümeyi destekliyor.

Moody’s, Suudi Arabistan’a yönelik düzenli not gözden geçirmesinde, ülke ekonomisinin gücüne ve mali politikalarının istikrarına dikkat çekerek, Aa3 notunun büyük ekonomik hacim, yüksek gelir düzeyi ve güçlü kamu bütçesi ile desteklendiğini vurguladı. Kuruluş ayrıca, ülkenin ekonomik çeşitlendirme programlarında kaydettiği ilerlemeyi de öne çıkardı.

Moody’s’in Aa3 notunu teyit etmesi ve durağan görünümü, Suudi Arabistan’ın kredi değerliliğinin istikrarlı olduğunu gösteriyor. Bu durum, kuruluşun Kasım 2024’te ülke notunu A1’den Aa3’e yükseltmesinin ardından geldi; yükseltme, ekonomik reformlarda sağlanan ilerlemeye dayanıyordu. Diğer büyük uluslararası derecelendirme kuruluşları da Suudi Arabistan’ın güçlü kredi profilini onaylıyor. Standard & Poor’s ve Fitch, ülkeye A+ notu ve durağan görünüm verirken, bu yüksek dereceler ülkenin mali ve dış pozisyonunun gücünü ve artan ekonomik esnekliğini teyit ediyor.

Ekonomik ivme ve beklenen büyüme

Ekonomik momentum güçlü seyrini sürdürüyor; özellikle petrol dışı sektörler güçlü büyüme oranları yakalamaya devam ediyor. Moody’s, Suudi Arabistan’ın gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) 2025’te yaklaşık yüzde 4 oranında büyümesini bekliyor; bu oran, 2024’teki yüzde 2’lik büyümenin üzerine çıkıyor. 2026 yılında ise büyümenin yüzde 4,5’e ulaşması öngörülüyor. Bu dönemde petrol sektörü, OPEC+ ittifakının üretimi artırmaya başlamasıyla birlikte yeniden büyüme eğilimine girecek.

frg
Riyad'da açık havada futbol maçı izleyen insanlar (Reuters)

Suudi Arabistan hükümeti, gelecek yıl için ekonomik büyüme tahminini önceki yüzde 3,5 seviyesinden yüzde 4,6’ya yükseltmişti. Bu artış, büyük ölçüde petrol dışı sektörlerin beklenen büyümesine dayanıyor. Moody’s de açıklamasında, petrol dışı faaliyetlerin büyük projelerin kesintisiz şekilde yürütülmesini desteklediğine dikkat çekti.

Uluslararası Para Fonu (IMF) ise Suudi ekonomisinin 2025 ve 2026 büyüme tahminlerini yüzde 4’e yükseltti. IMF, bu büyümenin arkasında petrol dışı sektörlerdeki önemli genişleme ve OPEC+ çerçevesinde kademeli petrol üretim kesintilerinin bulunduğunu belirtti. Kuruluş, Suudi Arabistan ekonomisinin şoklara karşı güçlü bir dayanıklılık gösterdiğini vurguladı ve enflasyonun yaklaşık yüzde 2 seviyesinde istikrarlı kalacağını öngördü.

Kredi derecelendirme gücü

Suudi Arabistan’ın ekonomik gücü, büyük ekonomik hacmi, yüksek kişi başı gelir seviyesi ve düşük üretim maliyetleriyle birlikte bol hidrokarbon kaynaklarına dayandırılıyor. Moody’s’in açıklamasına göre, ülkenin güçlü kurumları ve iyi yönetim yapısı, 2016’dan bu yana uygulanan kapsamlı reform ajandasındaki önemli ilerlemeyi destekliyor. Mali gücü ise nispeten düşük kamu borç yükü, borçlanma maliyetlerini karşılayabilme kapasitesi ve güçlü devlet mali varlıklarına dayanıyor.

frg
Kral Abdullah Finans Bölgesi'ndeki (KAFD) Riyad tren istasyonu dışında yürüyen insanlar (Reuters)

Buna karşın, Suudi Arabistan’ın risklere maruz kalabilirliği, daha çok siyasi risklerden kaynaklanıyor; bu riskler, bölgesel jeopolitik dinamiklerin zorluklarını yansıtıyor.

Moody’s, petrol fiyatlarının yüksek harcamaları destekleme kapasitesinin azaldığını belirtmesine rağmen, hükümetin ekonomik dönüşüm sürecini desteklemek amacıyla ekonomik dalgalanmalara karşı mali politika uyguladığını vurguladı.

Durağan görünüm

Moody’s, durağan görünümün, ülkenin kredi notunu etkileyen risklerin dengede olduğunu gösterdiğini belirtti. Kuruluş, büyük ölçekli çeşitlendirme projelerinin daha fazla ilerlemesinin, özel sektörü çekebileceğini ve petrol dışı ekonominin mevcut tahminlerden daha hızlı şekilde gelişmesini teşvik edebileceğini kaydetti.

Suudi Arabistan Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim geçen ay yaptığı açıklamada, ülkenin doğrudan ve dolaylı olarak petrol bağımlılığının yüzde 90’dan yüzde 68’e gerilediğini, bugün petrol dışı faaliyetlerin ise GSYİH’nin yüzde 56’sını oluşturduğunu duyurmuştu.


Suudi Arabistan, yapay zekâ modellerinde dünya çapında üçüncü sırada yer alıyor

Suudi Arabistan, yapay zekâ alanında dünya çapında en iyi on ülke arasında yer alarak uluslararası alanda adından söz ettirdi. (SPA)
Suudi Arabistan, yapay zekâ alanında dünya çapında en iyi on ülke arasında yer alarak uluslararası alanda adından söz ettirdi. (SPA)
TT

Suudi Arabistan, yapay zekâ modellerinde dünya çapında üçüncü sırada yer alıyor

Suudi Arabistan, yapay zekâ alanında dünya çapında en iyi on ülke arasında yer alarak uluslararası alanda adından söz ettirdi. (SPA)
Suudi Arabistan, yapay zekâ alanında dünya çapında en iyi on ülke arasında yer alarak uluslararası alanda adından söz ettirdi. (SPA)

Suudi Arabistan, yapay zekâ alanında yeni bir başarıya imza atarak, Stanford Üniversitesi İnsan Merkezli Yapay Zekâ Enstitüsü’nün (HAI) 2025 Yapay Zekâ Endeksi’ne göre, büyük dil modellerinde ABD ve Çin’in ardından üçüncü; yapay zekâ alanındaki istihdam oranında da Hindistan ve Brezilya’nın ardından üçüncü sırada yer aldı.

Stanford Üniversitesi’nin küresel yapay zekâ göstergesinde Suudi Arabistan’ın çeşitli kategorilerde kaydettiği belirgin ilerleme, ülkeyi yapay zekâ alanında dünyanın ilk on ülkesi arasına taşıdı. Bu sonuçlar, Vizyon 2030 doğrultusunda veriye dayalı ekonomi ve yapay zekâ teknolojilerinde ülkeyi lider ülkeler arasına yükseltmeyi hedefleyen Suudi Arabistan Veri ve Yapay Zekâ Kurumu’nun (SDAIA) yürüttüğü çalışmaların etkisini ortaya koyuyor.

Yapay zekâ modellerinde ve yapay zekâ istihdamının büyüme oranında dünya üçüncülüğü, ülkenin yüksek yenilik kapasitesine ve ileri model geliştirme yeteneğine işaret ediyor. Bu modeller arasında, Arapça üretilen içeriklerde dünyanın en güçlü üretken yapay zekâ modellerinden biri olarak gösterilen ‘ALLAM’ modeli de bulunuyor. Ülke ayrıca, yapay zekâ teknolojileriyle ilişkili yeni istihdam fırsatlarını genişletmeye devam ediyor.

Aynı endekste Suudi Arabistan, yapay zekâ yeteneklerini çekmede dünya yedincisi olurken, gelişmiş teknoloji ekosistemi ve küresel uzmanlar için cazip düzenleyici ortamıyla da öne çıktı. Ülke, yapay zekâ konusunda kamuoyu farkındalığı ve bilimsel atıf sayıları kategorilerinde de dünya sekizincisi oldu.

Bu başarılar; yapay zekâ araştırmalarına yapılan yatırımların, bilgi toplumunun güçlendirilmesine yönelik projelerin ve geniş katılımlı eğitim programlarının etkisini yansıtıyor. Bu programlar arasında, yapay zekâ alanında bir milyon kişiyi yetkinleştirmeyi hedefleyen ‘SAMAI’ girişimi de yer alıyor ve toplumun farklı kesimlerinden yoğun ilgi görüyor.

Bu sıralamalar, Suudi Arabistan’ın veri ve yapay zekâ alanlarında uluslararası alanda örnek gösterilen bir model haline geldiğini ortaya koyuyor. Aynı zamanda ülkenin insan kaynağını geliştirme ve teknolojik farkındalığı artırma çabalarının, Vizyon 2030’un hedefleriyle uyumlu şekilde, kapsamlı bir dijital dönüşüme ve ulusal ekonominin güçlenmesine katkı sunduğunu gösteriyor.


Katar, İsrail'e Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçişi engellememesi çağrısında bulundu

Katar, İsrail'e Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçişi engellememesi çağrısında bulundu
TT

Katar, İsrail'e Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçişi engellememesi çağrısında bulundu

Katar, İsrail'e Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçişi engellememesi çağrısında bulundu

Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, İsrail’in Gazze’de iki rehinenin cesedinin hâlâ bulunamadığını gerekçe göstererek ateşkes planının ikinci aşamasına geçişi geciktirmemesi gerektiğini söyledi.

Bakanlık Sözcüsü Macid el-Ensari bugün yaptığı basın açıklamasında, “İsrail’in bu iki cesedi gerekçe göstererek anlaşmanın uygulanmasını aksatmasına izin verilmemesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi. Sözcü, aynı zamanda Filistin tarafının, İsrail’in bahane üretmesini önlemek adına cesetlerin bulunması için çalıştığını ifade etti.

ABD arabuluculuğunda varılan ve 10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasına göre Hamas, elinde tuttuğu 48 rehinenin tamamını -aralarında 20 canlı rehinenin de bulunduğu- teslim etmeyi taahhüt etmişti. Hamas şimdiye kadar 46 rehineyi teslim etti; son iki rehinenin cesedi ise hâlâ Gazze’de bulunuyor.

Ensari, Katar ve bölgedeki ortaklarının mevcut çabasının planın ilk aşamasından ikinci aşamasına geçişi sağlamak olduğunu belirterek, bu adımın Gazze’deki savaş halini tamamen sona erdirecek kalıcı bir barışa kapı açacağı değerlendirmesinde bulundu.

Ensari, “Ateşkesin ikinci aşamasına geçişte büyük zorluklar bulunuyor, ancak şu anda öncelik, anlaşmayı yeterince uzun süre koruyarak tüm bölgesel aktörlerin, uluslararası toplum ve ABD ile birlikte siyasi bir çözüm üzerinde çalışmasını sağlamak” dedi.

Ensari, Doha ile Tel Aviv arasında olası bir normalleşmenin yalnızca Filistin meselesinde kapsamlı bir çözüm sağlanması durumunda gündeme gelebileceğini vurguladı.

Diğer yandan İsrail’deki Rehine ve Kayıp Aileleri Forumu, dün Tel Aviv’de son iki rehinenin cesetlerinin Gazze’den geri getirilmesini talep eden bir gösteri düzenledi.

İsrail, iki ceset tamamen teslim edilmeden ikinci aşamaya geçmeye yanaşmıyor. Filistinli kaynaklar ise Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, söz konusu cesetleri bulmanın zorluk taşıdığını belirtti. Bu zorluk, İsrail’in rehine sorumlularını hedef alması ve ilgili bölgelerde geniş çaplı bombardıman ve yıkım operasyonları yürütmesinden kaynaklanıyor.

Ateşkes planının ikinci aşamasında öngörülen maddeler arasında, Gazze yönetiminin geçici bir otoriteye devredilmesi, uluslararası bir istikrar gücünün konuşlandırılması, İsrail ordusunun sarı hattan tamamen çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılması yer alıyor.