Bir Suudi önerisi olarak Washington'ın önüne sürülen 'Aramco Nükleer'

Bir Suudi önerisi olarak Washington'ın önüne sürülen "Aramco Nükleer"

Bir Suudi önerisi olarak Washington'ın önüne sürülen 'Aramco Nükleer'
TT

Bir Suudi önerisi olarak Washington'ın önüne sürülen 'Aramco Nükleer'

Bir Suudi önerisi olarak Washington'ın önüne sürülen 'Aramco Nükleer'

İsa Nehari

Suudi Arabistan ile ABD arasındaki kadim ilişkilere ve ABD'nin dünyadaki ilk nükleer üreticisi olarak işgal ettiği konuma rağmen, iki ülke arasındaki nükleer iş birliği, Arap (Basra) Körfezi'ndeki benzersiz güvenlik ve askerî iş birliğine kıyasla hep mütevazı kalmıştır. 

Dört yıl önce Suudi Arabistan ile ABD arasındaki nükleer enerji görüşmeleri, eski ABD Enerji Bakanı Rick Perry ile Suudi Kralı Selman bin Abdülaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman arasındaki görüşmelerin ardından doruğa ulaştı.

O dönemde Reuters haberleri, Riyad'ın iki nükleer enerji istasyonu inşa etmeye başlayıp bunu sonraki on yıllarda yaklaşık 80 milyar dolar değerindeki 16 reaktör inşasına kadar vardırma planlarını doğruladı.

Mart 2019'da Perry, ABD şirketlerinin Suudi Arabistan'a nükleer enerji teknolojisi satmalarına izin veren yedi gizli lisansa onay verdiğini açıkladı. 

Ancak bu çabaların akıbeti, Suudi Arabistan'ın 2008'de "Barış İçin Atom" programı çerçevesinde sivil bir nükleer programı inşa etmek için Washington'la imzaladığı anlaşma bildirisi kadar belirgin olmadı ve bu dosyada kayda değer bir ilerleme kaydedilmedi. 

Aramco Nükleer

Bununla birlikte nükleer enerji alanında ABD ile Suudi Arabistan arasındaki iş birliği, son zamanlarda yeniden ön plana çıktı.

Amerikalı internet sitesi Semaphore, Suudi Arabistan'ın Washington'a "Aramco Nükleer" adı altında sivil bir nükleer program inşa etmek için iki ülke arasında ortak bir proje yürütmeyi teklif ettiğini belirtti.

Buna göre Riyad, atom enerjisi üretme ve ihraç etme konusundaki ekonomik arzularına erişmeyi ve aynı zamanda ABD ile uluslararası toplumun nükleer silahların yayılmasına ilişkin endişelerini ele almayı hedefliyor. 

Habere göre "Biden yönetimi, savunma ve ekonomi düzeyinde iş birliğini güçlendirmenin yanı sıra Suudi Arabistan ile İsrail arasında bir barış anlaşmasına varmak için son aylarda Riyad'la görüşmeler gerçekleştirdi."

Suudi Arabistan, Washington'dan ülkede barışçıl nükleer enerji sanayisinin geliştirilmesi, güvenliğe riayetin artırılması ve yeni silah anlaşmalarının geçirilmesi konusunda kendisini desteklemesini istedi. 

Yine habere göre Riyad, Amerikan özel sektörle ortaklaşa kurulan Aramco şirketini, iki ülke arasındaki nükleer iş birliğinin gelişebileceği ve on yıllar önce iki ülkeye petrol zenginliklerinden faydalanma imkânı vermesinde olduğu gibi bu iş birliğinin de ekonomik getirilerinden iki ülkenin faydalanabileceği bir model olarak sundu. 

Suudi taraf, Suudi Arabistan Krallığı'nın kendi topraklarındaki uranyumu zenginleştirebilmesi şartıyla Amerikan şirketlerine ve kuruluşlarına Suudi Arabistan'daki nükleer enerji projelerinin geliştirilmesi ve denetlemesinde bir rol verecek olan Arap-Amerikan Nükleer Enerji Şirketi kurma ihtimalinden bahsetti. 

Riyad, Semaphore sitesinde yer alan haberi resmî olarak teyit etmedi. 

Suudi Arabistan'ın hedefleri

Suudi Arabistan dünyanın en büyük ikinci petrol rezervine sahip ülke olmakla birlikte uzun bir süredir nükleer enerjiye ilgi gösteriyor ve ülkenin elektrik ve tuzdan arındırılmış su üretmek ve tükenen hidrokarbon kaynaklarına bağımlılığı azaltmak için artan enerji ihtiyaçlarını karşılamada nükleer enerjinin gerekli olduğunu düşünüyor. 

Son 10 yıl boyunca Suudi Arabistan, aralarında Arjantin, Çin, Fransa, Macaristan, Kazakistan, Rusya, Güney Kore ve ABD'nin bulunduğu ülkelerle çeşitli düzeylerde ve türlerde ikili sivil nükleer anlaşmalar gerçekleştirdi. 

Suudi Arabistan, nükleer programını geliştirmek, hassas atomik ekipman ve malzemelerin taşınmasına izin vermek ve Amerikan şirketlerine hızlı büyüyen Suudi pazarına girme fırsatı tanımak için Washington'la bir sözleşme imzalamaya çalıştı.

Gelgelelim Amerikan tarafının, imzalayan ülkelerin kendi toprakları içindeki reaktörleri için nükleer yakıt üretmesini yasaklayan 123 Barışçıl İş Birliği Anlaşması'nın imzalanması konusundaki ısrarı nedeniyle müzakereler sekteye uğradı.

Washington, askerî amaçlara dönüştürülmesini engellemek amacıyla 123 Anlaşması'nı imzalayan ülkelerin yakıtı yabancı kaynaklardan ithal etmesini istiyor.  

Suudi Arabistan ise nükleer programının ve dünya rezervinin yüzde 7'sini oluşturan devasa uranyum rezervleri tarafından yönlendirilen ekonomik hedeflerinin barışçıl olduğunun altını çiziyor ve nükleer yakıt pazarında bir lider rolü oynamak, hatta ABD'ye ihracatçı olmak istiyor. 

Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdülaziz bin Selman, bu yılın başlarında "Suudi Arabistan Krallığı'nın, uluslararası yükümlülüklere ve şeffaflık kriterlerine uygun olarak ve isteyen ortaklarla ortak projeler de dahil olmak üzere ulusal uranyum kaynaklarından istifade etmeye kararlı olduğunu" açıkladı.  

Washington'ın rakipleri

Suudi Arabistan'ın nükleer enerjiye yönelmesi, Amerika tarafından tereddütle karşılanırken Wall Street Journal gazetesi, Krallığın nükleer programını Çin'in yardımıyla geliştirdiğini ve ülkenin kuzeybatısındaki el-Ula şehrinde uranyum çıkarmak için bir tesis inşaatı başlattığını belirtti.  

Gazete, 2020 tarihli bir haberinde yeni tesisin kimlikleri belirlenemeyen iki Çinli kuruluşun yardımıyla kurulduğunu, tesise ilişkin ve faaliyete başlayıp başlamadığına dair bundan başka bilginin olmadığını bildirdi. Nükleer silahların yayılmasını önleme uzmanları ise "konumun, Suudi Arabistan'ın taraf sayıldığı uluslararası anlaşmalara aykırı olmadığını" söyledi. 

Suudi Arabistan Enerji Bakanlığı, coğrafi konuma ilişkin bilgileri kesin bir şekilde reddetti ve yaptığı bir açıklamada detay vermeden, "Krallık, belirli bölgelerde uranyum keşfetmek için Çinlilerle anlaştı. Suudi nükleer programı, nükleer enerji ve onun barışçıl kullanımıyla ilgili tüm uluslararası çerçevelere ve yasalara tamamen uygundur" dedi. 

Geçen yıl Riyad ile Washington arasındaki ilişkilerin gerildiği bir zamanda başta Veliaht Prens Muhammed bin Selman olmak üzere Suudi yetkililer, muhtemelen Washington ile Pekin arasındaki stratejik rekabete işaret ederek, Washington'ın Suudi Arabistan'daki yatırım fırsatlarını kaçırmasının doğuda ABD'nin karşı koymaya çalıştığı taraflar için yalnızca bir mutluluk kaynağı olacağını ima etti. 

Suudi Arabistan-ABD ilişkilerindeki bir durgunluğun ardından sular normale dönmüş görünürken ABD'li yetkililer, iki ülke arasındaki iletişimi güçlendiren ziyaretler için Riyad'a ve Cidde'ye akın ediyor. 

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken cuma günü, önümüzdeki hafta Suudi Arabistan'ı ziyaret edeceğini, orada Körfez İşbirliği Konseyi'nin bakanlar düzeyindeki toplantısına katılacağını ve uluslararası koalisyonun IŞİD'i yenilgiye uğratma hedefine matuf olarak bakanlar düzeyinde gerçekleştireceği toplantısına mevkidaşı Prens Faysal bin Ferhan ile birlikte başkanlık edeceğini açıkladı.  

Blinken bu ziyareti, Pekin'in 7 yıl süren bir husumetin ardından iki ülke arasındaki ilişkilerin yeniden tesis edilmesiyle sonuçlanan Suudi Arabistan-İran görüşmelerine ev sahipliği yapmasından aylar sonra gündeme geldi.

Eski ABD'li yetkililer, Çin'in rolünü Ortadoğu'da daha büyük bir rol oynamaya yönelik artan arzusunun bir işareti olarak görüyor. 

Semaphore internet sitesine göre Çin'in ve aynı şekilde Rusya'nın rekabeti, Riyad ile Washington arasındaki nükleer iş birliğini daha da karmaşık hale getiriyor.

Zira Riyad, ABD taleplerine karşılık vermediği takdirde Pekin veya Moskova'nın yardımına başvurabileceğini düşünüyor. 

Ayrıca, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü konuyu, "Biz diplomatik görüşmeleri tartışmıyoruz ve bizzat bu konuyla ilgili haberlerin çoğunun yanlış ve abartılı olduğunu görüyoruz" ifadeleriyle yorumladı. 

Biden yönetiminin tutumu

Semaphore'un haberinde Biden yönetiminin Suudi Arabistan'ın önerisini ciddiye alıp almayacağının belirli olmadığına, ancak bir hatırlatma olarak ABD'nin Ortadoğu'da nükleer silahlanma yarışını önlemeye çalıştığı bir zamanda zor bir seçimle karşı karşıya kaldığına işaret edildi. 

Haber, 2015 yılında eski ABD Başkanı Barack Obama'nın İran'la imzaladığı nükleer anlaşmaya dikkat çekerek bu anlaşmanın Tahran'ı, Birleşmiş Milletler'in desteğiyle kapsamlı bir dahili uranyum zenginleştirme altyapısıyla bırakacağı vurgulandıktan sonra üst düzey ABD'li yetkililerin İran'ın nükleer programını etkisiz hale getirmek için güç kullanımını ihtimal dışı görmemekle birlikte bu anlaşmayı canlandırmaya kararlı oldukları belirtildi. 

Amerikalı internet sitesi Suudi Veliaht Prens'in, ülkesini azılı rakibinden daha az yetenekli bırakan herhangi bir seçeneği kabul etmesinin muhtemel olmadığına dikkat çekerek 2018 yılındaki şu açıklamasını hatırlattı:

Suudi Arabistan, nükleer bir bombaya sahip olmak istemiyor. Ancak İran'ın nükleer bir bomba geliştirmesi halinde aynısını yapacaktır.

Nükleer reaktör teknolojisi, ABD'nin tekelinde değil. Nitekim ABD Demokrasileri Savunma Vakfı'nın geçen nisan ayında yayınladığı bir araştırmaya göre Çin ve Rusya gibi ülkeler, ABD'nin 123 Anlaşması ile yaptığı gibi nükleer silahların yayılmasını önleme yükümlülükleri dayatmaksızın, çeşitli sivil nükleer ürünler ve hizmetler sağlayabilir.

Bununla birlikte Rusya, Çin veya başka herhangi bir taraf, Suudi Arabistan'a zenginleştirme ve yeniden işleme teknolojisi sağlarsa ABD bu gelişmelere Nükleer Madde Tedarikçileri Grubu (NSG) aracılığıyla karşı koyabilir.

NSG, ihracatı kontrol etmek için tasarlanmış ve bağlayıcı olmayan bir sistemdir ve üyelere nükleer silahlanmayı önleme standartlarına uymayı şart koşar.

Bu standartlara, bu tür teknoloji transferleri için getirilen ek protokol de dahil. Bilindiği üzere bu protokol, Atom Enerjisi Kurumu'na bilgi edinme ve ülkelerdeki ilgili bölgelere girme için geniş haklar tanıyor ve Ajans'ın ülkelerin nükleer programları, planları, nükleer malzeme stokları ve nükleer ticaretleri hakkında daha yeterli bir şekilde bilgi edinmesine imkân sağlıyor.  

 

Independent Arabia



Suudi Arabistan Film Forumu Riyad’da başladı

Katılımcılar, Suudi pazarının teşvik edici olduğuna ve gelecek vadeden toplum için sunacak bir şeyleri olduğuna dikkat çekti (Şarku’l Avsat)
Katılımcılar, Suudi pazarının teşvik edici olduğuna ve gelecek vadeden toplum için sunacak bir şeyleri olduğuna dikkat çekti (Şarku’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan Film Forumu Riyad’da başladı

Katılımcılar, Suudi pazarının teşvik edici olduğuna ve gelecek vadeden toplum için sunacak bir şeyleri olduğuna dikkat çekti (Şarku’l Avsat)
Katılımcılar, Suudi pazarının teşvik edici olduğuna ve gelecek vadeden toplum için sunacak bir şeyleri olduğuna dikkat çekti (Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistan Film Forumu, dünyanın dört bir yanından yönetmen, yapımcı, sektör uzmanları ve yatırımcıların katılımıyla dün Riyad Sergi ve Kongre Merkezi’nde başladı.

Suudi Arabistan Film Komisyonu’nun ev sahipliği yaptığı dört günlük etkinlik, sinemanın sosyal, kültürel ve ekonomik değerini tanıtmayı amaçlıyor.

Forumda ayrıca, Suudi Arabistan’daki film endüstrisinin geleceği gözden geçirilecek. Film yapımını geliştirmek ve teşvik etmenin yanı sıra bunun ulusal ekonomi için önemine vurgu yapılacak.

4 Ekim’e kadar devam edecek olan forum kapsamında düzenlenen oturumlar, film endüstrisindeki eğilim trendleri, küresel uygulamalar ve zorluklar gibi üç ana eksende yoğunlaşıyor.

Dünyanın dört bir yanından yöneticilerin, yatırımcıların ve uzmanların da aralarında bulunduğu yaklaşık 50 konuşmacı, film endüstrisine yönelik en son konuları ve teknolojileri tartışacak.

Kültür Bakanı Yardımcısı Hamed Fayez açılışta yaptığı konuşmada, sanat ve kültürün Suudi toplumunun ruhunu temsil ettiğini ve bunların ülke gelişiminin temel direkleri olduğunu vurguladı.

Fayez, Kültür Bakanlığı ve Suudi Arabistan Film Komisyonu’nun, Veliaht Prens Muhammed bin Selman bin Abdulaziz tarafından parlak bir dünya inşa etmek için başlatılan 2030 Vizyonu ışığında gösterdiği çabalara dikkat çekti.

Fayez, film yapımının, Kültür Bakanlığı’nın, film yapımında değer zinciri için bir buluşma noktası olmak, bilgi alışverişini sağlamak ve Suudi Film Forumu gibi sektörde özel forumlar kurup, geliştirerek desteklemeye çalıştığı ana hedeflerden biri olduğunu vurguladı.

Fayez, “Sinemanın ve filmlerin gücüne, gerçekliğin daha iyiye doğru değişmesinde ve kültürümüzün dünyaya yayılmasında önemli rol oynadığına inanıyoruz. Bu nedenle Film Komisyonu sanatsal ve sinemasal girişimleri desteklemeye, becerilerin geliştirilmesine katkıda bulunmaya devam edecek. Tüm bunlar ülkemizde sanat ve sinema sektörünü geliştirmeye olan kararlılığımızın bir parçası” diye ekledi.


BAE Devlet Başkanı Al Nahyan, Ankara'daki terör saldırısının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı telefonla aradı

Erdoğan, 18'nci G20 Liderler Zirvesi'nde Al Nahyan ile bir araya gelmişti (AA)
Erdoğan, 18'nci G20 Liderler Zirvesi'nde Al Nahyan ile bir araya gelmişti (AA)
TT

BAE Devlet Başkanı Al Nahyan, Ankara'daki terör saldırısının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı telefonla aradı

Erdoğan, 18'nci G20 Liderler Zirvesi'nde Al Nahyan ile bir araya gelmişti (AA)
Erdoğan, 18'nci G20 Liderler Zirvesi'nde Al Nahyan ile bir araya gelmişti (AA)

BAE resmi ajansı WAM'da yer alan habere göre, Al Nahyan, Ankara'daki terör saldırısının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'la telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Al Nahyan görüşmede, BAE'nin, Türkiye ve kardeş Türk halkıyla dayanışma içerisinde olduğunu vurguladı.

BAE Devlet Başkanı Al Nahyan, terörün her türlüsüyle mücadele için ortak uluslararası çabaya ihtiyaç olduğunu ifade etti.

Saldırıda yaralanan güvenlik güçlerine acil şifalar temennisinde bulunan Al Nahyan, Türkiye ve kardeş Türk halkına her türlü kötülükten güvende ve istikrar içinde selamette olmaları temennisinde bulundu.


Dünya Posta Birliği’nin 4.Olağanüstü Konferansı Riyad’da başladı

Ulaştırma Bakanı Mühendis Salih el-Casir, UPU 4.Olağanüstü Konferansı’nın açılış konuşmasını yapıyor (SPA)
Ulaştırma Bakanı Mühendis Salih el-Casir, UPU 4.Olağanüstü Konferansı’nın açılış konuşmasını yapıyor (SPA)
TT

Dünya Posta Birliği’nin 4.Olağanüstü Konferansı Riyad’da başladı

Ulaştırma Bakanı Mühendis Salih el-Casir, UPU 4.Olağanüstü Konferansı’nın açılış konuşmasını yapıyor (SPA)
Ulaştırma Bakanı Mühendis Salih el-Casir, UPU 4.Olağanüstü Konferansı’nın açılış konuşmasını yapıyor (SPA)

Dünya Posta Birliği’nin (UPU) 4.Olağanüstü Konferansı, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da, Kral Selman bin Abdulaziz’in himayesinde bugün başladı.

Suudi Arabistan Ulaştırma Bakanı Mühendis Salih el-Casir, 190’dan fazla ülkenin katılım gösterdiği konferansın açılışını yaptı.

Casir açılış konuşmasında, ülkesinin bu önemli etkinliğe ev sahipliği yapmaktan duyduğu mutluluğu dile getirerek, şu ifadeleri kullandı;

“Suudi hükümetinin, UPU’ya üye devletler arasındaki işbirliğini artırma, posta hizmetleri sağlama standartlarını geliştirme, e-ticareti destekleme, dijital ekonomiyi canlandırma ve posta ve lojistik alanında en iyi yenilikçi teknolojileri benimseme konusunda büyük ilgisi var.”

Casir, 2030 Vizyonu’nun ülkedeki posta sektörünün olağanüstü dönüşümüne yönelik rolüne vurgu yaparak, Ulaştırma ve Lojistik Hizmetleri Ulusal Stratejisi’nin, 2021 yılında Veliaht Prens Muhammed bin Selman bin Abdulaziz tarafından başlatıldığını hatırlattı.

Tüm sektörlerdeki ulaştırma ve lojistik sisteminin, operasyonel verimlilik, performans göstergeleri ve iş büyümesinde büyük reformlara ve niteliksel sıçramalara tanık olduğunu da ekledi.

dfer
Dünya Posta Birliği’nin 4.Olağanüstü Konferansı’nın açılış töreninden bir kesit (SPA)

Dünya Posta Birliği Genel Müdürü Masahiko Metoki ise, Riyad’ın ev sahipliği yaptığı konferansın, posta sektöründeki ara bağlantıyı geliştirmeyi ve çeşitli alanlarda büyüme fırsatlarını araştırmayı amaçladığını söyledi.

Metoki, “Bu olağanüstü konferansı, posta sektörüne yönelik bazı reform konularında ortak karara varmak ve birliğe yeni üyelerin dahil edilmesi konusunu görüşmek üzere düzenliyoruz” diye ekledi.

5 Ekim’e kadar devam edecek olan beş günlük konferansta, üyeliğin genişletilmesine yönelik fırsatlar incelenecek ve küresel posta sisteminin karşı karşıya olduğu acil sorunlara değinilecek.

Konferansta posta hizmetlerinden yararlananlar, şirketler ve hükümetler için ortak işbirliği fırsatları tartışılacak ve trendler, görüşler ve yenilikçi stratejiler de gözden geçirilecek.


Suudi Arabistan Ankara'daki terör saldırısını "en güçlü şekilde" kınadı

(AA)
(AA)
TT

Suudi Arabistan Ankara'daki terör saldırısını "en güçlü şekilde" kınadı

(AA)
(AA)

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, X sosyal medya platformundan Ankara'daki terör saldırısına ilişkin yazılı bir açıklama yayınladı.

Açıklamada, "Suudi Arabistan, Ankara'da İçişleri Bakanlığı önündeki terör saldırısını en güçlü şekilde kınıyor." ifadelerine yer verilerek, Suudi Arabistan'ın her türlü şiddet, terörizm ve aşırıcılığı tamamen reddettiği vurgulandı.

Suudi Arabistan'ın terörizmi, aşırıcılığın her biçimini ve tezahürünü ortadan kaldırmayı ve finansman kaynaklarını kurutmayı amaçlayan tüm çabalara desteğinin yinelendiği açıklamada, saldırıda yaralananlara acil şifalar dilendi.


Suudi Arabistan, İsveç’in Malmö kentinde Kur’an-ı Kerim’in yakılmasını kınadı

Suudi Arabistan, İsveç’in Malmö kentinde Kur’an-ı Kerim’in yakılmasını kınadı
TT

Suudi Arabistan, İsveç’in Malmö kentinde Kur’an-ı Kerim’in yakılmasını kınadı

Suudi Arabistan, İsveç’in Malmö kentinde Kur’an-ı Kerim’in yakılmasını kınadı

Suudi Arabistan, İsveç’in Malmö kentinde yerel yetkililerin bilgisi dahilinde Kur’an-ı Kerim’in yakılmasını kınadı.

Dışişleri Bakanlığı tarafından bugün yapılan açıklamada, Suudi Arabistan’ın, dünya çapında milyonlarca Müslümanın duygularını kışkırtmak amacıyla, ‘ifade özgürlüğü bahanesi altında’ Avrupa’nın bazı başkentlerinde sistematik olarak tekrarlanan tüm bu eylemleri reddettiği bir kez daha ifade edildi.

Açıklamaya göre, Suudi Arabistan, İsveç yetkililerine bu eylemleri acilen ele almaları, nefreti ve ırkçılığı körüklemeye katkıda bulunan radikallere izin vermeyi durdurmaları yönündeki çağrısını yineledi.


Suudi Arabistan’ın 2024 Bütçesi: 1,251 milyar riyal harcama ve 1,172 milyar riyal gelir beklentisi

Suudi ekonomisine ilişkin beklentiler, 2021 yılı başından bu yana fiili performansında yaşanan olumlu gelişmelerin bir uzantısı olarak ortaya çıkıyor (SPA)
Suudi ekonomisine ilişkin beklentiler, 2021 yılı başından bu yana fiili performansında yaşanan olumlu gelişmelerin bir uzantısı olarak ortaya çıkıyor (SPA)
TT

Suudi Arabistan’ın 2024 Bütçesi: 1,251 milyar riyal harcama ve 1,172 milyar riyal gelir beklentisi

Suudi ekonomisine ilişkin beklentiler, 2021 yılı başından bu yana fiili performansında yaşanan olumlu gelişmelerin bir uzantısı olarak ortaya çıkıyor (SPA)
Suudi ekonomisine ilişkin beklentiler, 2021 yılı başından bu yana fiili performansında yaşanan olumlu gelişmelerin bir uzantısı olarak ortaya çıkıyor (SPA)

Suudi Arabistan Maliye Bakanlığı, 2024 yılı için harcamaların 1.251 milyar riyal, gelirlerin ise 1.172 milyar riyal ( yaklaşık 312.4 milyon dolar ) olmasını beklediklerini bildirdi.

Bakanlık 2026 yılı için de, 1.368 milyar riyal harcama ve 1.259 milyar riyal gelirle 2026 mali yılına ilişkin beklentileri de paylaştı.

Maliye Bakanı Muhammed el-Cedan dün yaptığı açıklamada, hükümetin ekonomisini geliştirmek, çeşitlendirmek ve finansal sürdürülebilirliği korurken, sürdürülebilir ekonomik büyüme oranlarını artırmak için mali ve ekonomik yönlerde yapısal reformları sürdüreceğini bildirdi.

2030 Vizyonu’nun, ekonomik sektörleri geliştirmeye, yatırım çekiciliğini artırmaya ve endüstriyel büyümeyi teşvik etmeye odaklanarak, merkezi bir rol üstlendiğini söyleyen Cedan, “Yapısal reformlar, orta vadede petrol dışı GSYH’yi yüksek ve sürdürülebilir oranlarda artırmayı hedefliyor” dedi.

Cedan, Kamu Yatırım Fonu (PIF) ve kalkınma fonlarının etkin ve önemli rolü ile yapısal reformların uygulanmasının sürekliliğine dikkat çekti.

Bakan, ülke ekonomisinin karşı karşıya olduğu mali ve ekonomik riskleri analiz etme sürecinin, mevcut durumu anlamanın hayati bir parçası olduğunu, çünkü bunlarla başa çıkmak için etkili politika ve stratejilerin benimsenmesine katkıda bulunduğunu ekledi.

Cedan, “Koronavirüs salgınının yanı sıra dünyanın tanık olduğu krizlere ve bunların küresel ekonomi üzerindeki olumsuz etkilere ve küresel tedarik zincirlerini olumsuz etkileyen jeopolitik gerilimler nedeniyle küresel ekonomideki yavaşlamaya etkisine rağmen, Suudi ekonomisi, güçlü hükümet rezervleri ve gelecekte ortaya çıkabilecek krizleri kontrol altına alabilecek sürdürülebilir kamu borç seviyeleriyle sağlam bir mali konuma sahip” ifadelerini kullandı.

Suudi Bakan, 2030 Vizyonu kapsamında hayata geçirilen yapısal reformların yanı sıra sektörel ve bölgesel stratejilerin, hükümetin vatandaşları yerel ve küresel mali yansımalardan koruma konusundaki kararlılığını gösterdiğine dikkat çekti.

Cedan, Suudi ekonomisinin 2024 yılı için olumlu beklentilerinin, 2021 yılı başından bu yana fiili performansında yaşanan olumlu gelişmelerin bir uzantısı olarak ortaya çıktığını kaydetti.

Maliye Bakanı’na göre, Suudi ekonomisinde gözle görülür ve beklenen toparlanmanın orta vadede gelir tarafında olumlu gelişmelere yol açacağı tahmin ediliyor.

Hükümet, 2024 yılında beklenen bütçe açığının finansmanı ve borç yükümlülüklerinin yerine getirilmesi için onaylanmış yıllık borçlanma planını takip etmeyi planlıyor. 

Finansman kanallarının çeşitlendirilmesi ve sermaye verimliliğinin sürdürülmesi amacıyla, piyasa koşulları dikkate alınarak, stratejik projelerin ve altyapının finansmanına yönelik fırsatlar da araştırılacak.


Geri adım atan Avusturya Parlamentosu, Suudi Arabistan'ın dinler arası diyalogdaki rolünü övgü ile karşıladı

Viyana'daki Avusturya Parlamentosu üyesi Ömer er-Ravi (resmi Facebook hesabı)
Viyana'daki Avusturya Parlamentosu üyesi Ömer er-Ravi (resmi Facebook hesabı)
TT

Geri adım atan Avusturya Parlamentosu, Suudi Arabistan'ın dinler arası diyalogdaki rolünü övgü ile karşıladı

Viyana'daki Avusturya Parlamentosu üyesi Ömer er-Ravi (resmi Facebook hesabı)
Viyana'daki Avusturya Parlamentosu üyesi Ömer er-Ravi (resmi Facebook hesabı)

Avusturya Parlamentosu, beş yıl önce Kral Abdullah bin Abdulaziz Uluslararası Diyalog Merkezi (KAICIID) aleyhinde kampanya başlatmıştı. Bugün ise Suudi rolünü, KAICIID’ı ve genel merkezinin Avusturya'nın başkenti Viyana'da olduğu dönemde sağladığı hizmetlere övgüde bulundu.

Viyana'daki Avusturya Parlamentosu üyesi Ömer er-Ravi, KAICIID’ın çabalarına, 12 yıldır sağladığı faaliyetlere, merkezin eski müdürü ve Avusturya'nın Suudi Arabistan Büyükelçisi Faysal bin Muammer'e övgüde bulundu.

Parlamento oturumunda söz alan Ravi, geçtiğimiz günlerde Riyad'da düzenlenen, parlamento heyetinin Kral Abdulaziz Halk Kütüphanesi'ni ziyaret ettiği UNESCO konferansında Suudi Arabistan'ın tarihi miras dosyasında Viyana'ya verdiği destek ve yardımı takdir ile karşıladı. Bu heyette Kültür İşlerinden Sorumlu Devlet Müsteşarı Christoph Thun-Hohenstein, Avusturya'nın Krallık Büyükelçisi Oskar Wüstinger, Viyana Kent Konseyi ve parlamento üyesi Ravi, Dışişleri Bakanlığı UNESCO Dairesi Başkanı Büyükelçi Peter Brezovszky, Avusturya'nın UNESCO Paris Büyükelçisi Regina Figl ve UNESCO'nun kültürel miras dosyasını yönetmek üzere Viyana Şehri Komiseri Rudolf Zunke bulunuyordu.

Ravi, Parlamento heyetinin Riyad'daki Kral Abdülaziz Halk Kütüphanesi ziyareti sırasında Faysal bin Muammer ile birlikte (resmi Facebook hesabı)
Ravi, Parlamento heyetinin Riyad'daki Kral Abdülaziz Halk Kütüphanesi ziyareti sırasında Faysal bin Muammer ile birlikte (resmi Facebook hesabı)

2012’de Suudi Arabistan, Avusturya, İspanya ve Vatikan tarafından kurulan uluslararası kuruluş KAICIID’ın merkezi Genel Sekreter Zuheyr el-Harisi’nin başkanlığında Portekiz'in başkenti Lizbon'da yer alıyor. Öncesinde Viyana'da bulunan bu merkezin yönetim kurulunda birçok ülkeden çeşitli dini liderler bulunuyordu.

KAICIID, çeşitli din ve kültürlere mensup kişiler arasında diyalog ve anlayış sürecini ilerletmeyi, çeşitliliğe saygı kültürünü teşvik etmeyi, uluslar ve halklar arasında adalet ve barışın temellerini oluşturmayı amaçlıyor. Dinlerin insanlığın iyiliğine ulaşmak için diyalog ve işbirliği kültürünü teşvik etmede etkili bir güç olduğuna inanan KAICIID, toplumların karşı karşıya olduğu çağdaş zorlukların ele alınmasında, din adına zulüm, şiddet ve çatışma politikalarına karşı çıkılmasında, diyalog ve bir arada yaşama kültürünün geliştirilmesi konusunda aktif bir role sahip.


Husilerin saldırısında ölen Bahreyn askerlerinin sayısı 4'e yükseldi

Bahreyn Savunma Kuvvetleri Üsteğmen Hamed Halife el-Kubeysi'nin yasını tutuyor
Bahreyn Savunma Kuvvetleri Üsteğmen Hamed Halife el-Kubeysi'nin yasını tutuyor
TT

Husilerin saldırısında ölen Bahreyn askerlerinin sayısı 4'e yükseldi

Bahreyn Savunma Kuvvetleri Üsteğmen Hamed Halife el-Kubeysi'nin yasını tutuyor
Bahreyn Savunma Kuvvetleri Üsteğmen Hamed Halife el-Kubeysi'nin yasını tutuyor

Bahreyn, Husilerin 25 Eylül'de Suudi Arabistan-Yemen sınırında düzenlediği saldırıda yaralanan bir askerinin daha öldüğünü duyurdu.

Bahreyn resmi ajansı BNA'nın haberine göre, Savunma Kuvvetleri Genel Komutanlığı, konuya ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.

Açıklamada, 25 Eylül Pazartesi günü Husilerin "hain" saldırısı sonucu ağır yaralanan Üsteğmen Hamed Halife el-Kubeysi'nin bugün vefat ettiği bildirildi.

Böylece Husilerin saldırısında ölen Bahreyn askerlerinin sayısı 4'e yükseldi.

Bahreyn Savunma Kuvvetleri Genel Komutanlığı, 25 Eylül'de Husilerin, Yemen sınırındaki Suudi Arabistan topraklarında Arap koalisyon güçleri bünyesinde görev alan Bahreynli askerlerin mevzilerine İHA ile düzenlediği saldırı sonucu 2 askerin öldüğünü, bazı askerlerin de yaralandığını bildirmişti. 27 Eylül'de yapılan açıklamada da yaralı askerlerden birinin daha öldüğü duyurulmuştu.

Yemen'deki iç savaş ve siyasi çözüm çabaları

Yemen'de İran destekli Husiler, Eylül 2014'ten bu yana başkent Sana ve bazı bölgelerin denetimini elinde bulunduruyor.

Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri ise Mart 2015'ten itibaren Husilere karşı Yemen hükümetine destek veriyor.

Yemen'de 9 yıldır süregelen krizi sona erdirecek kapsamlı bir anlaşmanın hazırlanması için Suudi Arabistan ve Umman, aylardır Yemen hükümeti ile Husiler arasında arabuluculuk yapıyor.


Suudi Arabistan’da işsizlik düşüyor

Suudi Arabistan'da iş arayanları şirketlerle bir araya getiren istihdam forumlarından biri (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan'da iş arayanları şirketlerle bir araya getiren istihdam forumlarından biri (Şarku’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan’da işsizlik düşüyor

Suudi Arabistan'da iş arayanları şirketlerle bir araya getiren istihdam forumlarından biri (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan'da iş arayanları şirketlerle bir araya getiren istihdam forumlarından biri (Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistan, vatandaşları arasında 2030 Vizyonu’nda belirlediği yüzde 7 işsizlik hedefine ulaşmaya yakın görünüyor. Suudi Arabistan işsizlik oranı 2023’ün ikinci çeyreğinde 8,3’e düştü. Geçtiğimiz yılın aynı döneminde bu oran 9,7 idi. Bu, hükümetin yerel pazarda iş fırsatları sağlayarak Suudiler arasındaki işsizliği ortadan kaldırma konusundaki kararlılığını yansıtıyor.

Suudi Arabistan2ın 2030 Vizyonu ile toplumdaki kadınları güçlendirme ve ekonomik katılımlarını arttırma hedefleri doğrultusunda Riyad’ın çabaları, Suudi kadınların işsizlik oranının 2022'nin ikinci çeyreğindeki yüzde 19,3'ten yüzde 15,7'ye ulaşmasını sağladı.

Şarku’l Avsat’ın aktardığı veriler, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) Suudi Arabistan'ın işgücü piyasası ve dijitalleşme alanında gerçekleştirdiği reformlara övgüyle örtüşüyor. İşgücü piyasası ve dijitalleşme alanında gerçekleştirilen reformlar, Suudi Arabistan’da meydana gelen büyük dönüşüm sürecine katkı sağladı. IMF, bu yıl, Suudi Arabistan Krallığı'nın 2030 Vizyonu’na yönelik iddialı yolculuğunun orta noktası olması nedeniyle önemli bir dönüm noktasını temsil ediyor.

IMF, yüksek becerilere sahip Suudilerin oranının 2016'da yüzde 32'den 2022'de yüzde 42'ye yükseldiğini açıkladı. Suudi kadınların işgücü piyasasına katkısı son dört yılda ikiye katlanarak yüzde 37'ye ulaştı ve 2030 hedeflerinin çok ötesine geçti. Dijital sektörün genel büyümeye katkısı da 2016'da yüzde 0,2'den 2022'de yüzde 15'e çıktı.

Bu karşılık IMF, petrole bağımlılığı azaltmak, gelir kaynaklarını çeşitlendirmek ve rekabet gücünü artırmak için uygulanan reformlar nedeniyle Suudi ekonomisinin bir dönüşüme tanık olduğunu doğruladı. Petrol dışı gelirlerin, katma değer vergisinin uygulanması ve üst düzey mevzuat uyumu sayesinde sadece dört yılda iki katına çıktığına dikkat çekti. Petrol dışı ihracatın 2022'de 84,4 milyar dolar ile rekor seviyeye ulaştığını, hizmet ve imalatın payının ise son yirmi yılda yüzde 15 arttığını bildirdi. Turizm sektörü de gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 4,5'ini oluşturuyor.

IMF, güçlü iç talebin etkisiyle petrol dışı büyümenin 2023'te yüzde 5'e yakın kalacağı yönündeki beklentisini yineledi.


KİK ve Pakistan, Serbest Ticaret Anlaşması imzaladı

KİK Genel Sekreteri Casim el-Budeyvi. (Reuters)
KİK Genel Sekreteri Casim el-Budeyvi. (Reuters)
TT

KİK ve Pakistan, Serbest Ticaret Anlaşması imzaladı

KİK Genel Sekreteri Casim el-Budeyvi. (Reuters)
KİK Genel Sekreteri Casim el-Budeyvi. (Reuters)

Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Genel Sekreteri Casim el-Budeyvi, KİK ile Pakistan’ın Serbest Ticaret Anlaşması imzaladığını duyurdu. Budeyvi, anlaşma ile uluslararası ülkeler ve bloklarla ticari ilişkilerin ve ekonomik işbirliğinin güçlendirilmesinin amaçlandığını vurguladı.

Budeyvi’nin bu açıklaması, dün, Riyad’daki KİK Genel Sekreterlik merkezinde Pakistan Ticaret Bakanı Dr. Cevher İcaz ile Serbest Ticaret Anlaşması’nın imza töreni sırasında geldi.

Budeyvi, bu tarihi ekonomik anlaşmanın işbirliğinde önemli bir dönüm noktası teşkil ettiğine ve her iki tarafın ortak çıkarlarına hizmet edecek büyüme ve refaha katkıda bulunacağının altını çizdi. KİK Genel Sekreteri ayrıca iki ülke arasında ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi için işbirliğinin önemine vurgu yaptı.

Budeyvi, Genel Sekreterliğin, KİK ülkeleri için bölgesel ve uluslararası düzeyde ticari ve ekonomik işbirliği umutlarını geliştirmek amacıyla diğer ülkelerle serbest ticaret müzakereleri dosyasıyla ilgilendiğine dikkati çekti.

Budeyvi, KİK ülkelerinden gelen müzakere heyetlerine bu anlaşmanın imzalanması için gösterdikleri çabadan dolayı teşekkür etti.