Bir Suudi önerisi olarak Washington'ın önüne sürülen 'Aramco Nükleer'

Bir Suudi önerisi olarak Washington'ın önüne sürülen "Aramco Nükleer"

Bir Suudi önerisi olarak Washington'ın önüne sürülen 'Aramco Nükleer'
TT

Bir Suudi önerisi olarak Washington'ın önüne sürülen 'Aramco Nükleer'

Bir Suudi önerisi olarak Washington'ın önüne sürülen 'Aramco Nükleer'

İsa Nehari

Suudi Arabistan ile ABD arasındaki kadim ilişkilere ve ABD'nin dünyadaki ilk nükleer üreticisi olarak işgal ettiği konuma rağmen, iki ülke arasındaki nükleer iş birliği, Arap (Basra) Körfezi'ndeki benzersiz güvenlik ve askerî iş birliğine kıyasla hep mütevazı kalmıştır. 

Dört yıl önce Suudi Arabistan ile ABD arasındaki nükleer enerji görüşmeleri, eski ABD Enerji Bakanı Rick Perry ile Suudi Kralı Selman bin Abdülaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman arasındaki görüşmelerin ardından doruğa ulaştı.

O dönemde Reuters haberleri, Riyad'ın iki nükleer enerji istasyonu inşa etmeye başlayıp bunu sonraki on yıllarda yaklaşık 80 milyar dolar değerindeki 16 reaktör inşasına kadar vardırma planlarını doğruladı.

Mart 2019'da Perry, ABD şirketlerinin Suudi Arabistan'a nükleer enerji teknolojisi satmalarına izin veren yedi gizli lisansa onay verdiğini açıkladı. 

Ancak bu çabaların akıbeti, Suudi Arabistan'ın 2008'de "Barış İçin Atom" programı çerçevesinde sivil bir nükleer programı inşa etmek için Washington'la imzaladığı anlaşma bildirisi kadar belirgin olmadı ve bu dosyada kayda değer bir ilerleme kaydedilmedi. 

Aramco Nükleer

Bununla birlikte nükleer enerji alanında ABD ile Suudi Arabistan arasındaki iş birliği, son zamanlarda yeniden ön plana çıktı.

Amerikalı internet sitesi Semaphore, Suudi Arabistan'ın Washington'a "Aramco Nükleer" adı altında sivil bir nükleer program inşa etmek için iki ülke arasında ortak bir proje yürütmeyi teklif ettiğini belirtti.

Buna göre Riyad, atom enerjisi üretme ve ihraç etme konusundaki ekonomik arzularına erişmeyi ve aynı zamanda ABD ile uluslararası toplumun nükleer silahların yayılmasına ilişkin endişelerini ele almayı hedefliyor. 

Habere göre "Biden yönetimi, savunma ve ekonomi düzeyinde iş birliğini güçlendirmenin yanı sıra Suudi Arabistan ile İsrail arasında bir barış anlaşmasına varmak için son aylarda Riyad'la görüşmeler gerçekleştirdi."

Suudi Arabistan, Washington'dan ülkede barışçıl nükleer enerji sanayisinin geliştirilmesi, güvenliğe riayetin artırılması ve yeni silah anlaşmalarının geçirilmesi konusunda kendisini desteklemesini istedi. 

Yine habere göre Riyad, Amerikan özel sektörle ortaklaşa kurulan Aramco şirketini, iki ülke arasındaki nükleer iş birliğinin gelişebileceği ve on yıllar önce iki ülkeye petrol zenginliklerinden faydalanma imkânı vermesinde olduğu gibi bu iş birliğinin de ekonomik getirilerinden iki ülkenin faydalanabileceği bir model olarak sundu. 

Suudi taraf, Suudi Arabistan Krallığı'nın kendi topraklarındaki uranyumu zenginleştirebilmesi şartıyla Amerikan şirketlerine ve kuruluşlarına Suudi Arabistan'daki nükleer enerji projelerinin geliştirilmesi ve denetlemesinde bir rol verecek olan Arap-Amerikan Nükleer Enerji Şirketi kurma ihtimalinden bahsetti. 

Riyad, Semaphore sitesinde yer alan haberi resmî olarak teyit etmedi. 

Suudi Arabistan'ın hedefleri

Suudi Arabistan dünyanın en büyük ikinci petrol rezervine sahip ülke olmakla birlikte uzun bir süredir nükleer enerjiye ilgi gösteriyor ve ülkenin elektrik ve tuzdan arındırılmış su üretmek ve tükenen hidrokarbon kaynaklarına bağımlılığı azaltmak için artan enerji ihtiyaçlarını karşılamada nükleer enerjinin gerekli olduğunu düşünüyor. 

Son 10 yıl boyunca Suudi Arabistan, aralarında Arjantin, Çin, Fransa, Macaristan, Kazakistan, Rusya, Güney Kore ve ABD'nin bulunduğu ülkelerle çeşitli düzeylerde ve türlerde ikili sivil nükleer anlaşmalar gerçekleştirdi. 

Suudi Arabistan, nükleer programını geliştirmek, hassas atomik ekipman ve malzemelerin taşınmasına izin vermek ve Amerikan şirketlerine hızlı büyüyen Suudi pazarına girme fırsatı tanımak için Washington'la bir sözleşme imzalamaya çalıştı.

Gelgelelim Amerikan tarafının, imzalayan ülkelerin kendi toprakları içindeki reaktörleri için nükleer yakıt üretmesini yasaklayan 123 Barışçıl İş Birliği Anlaşması'nın imzalanması konusundaki ısrarı nedeniyle müzakereler sekteye uğradı.

Washington, askerî amaçlara dönüştürülmesini engellemek amacıyla 123 Anlaşması'nı imzalayan ülkelerin yakıtı yabancı kaynaklardan ithal etmesini istiyor.  

Suudi Arabistan ise nükleer programının ve dünya rezervinin yüzde 7'sini oluşturan devasa uranyum rezervleri tarafından yönlendirilen ekonomik hedeflerinin barışçıl olduğunun altını çiziyor ve nükleer yakıt pazarında bir lider rolü oynamak, hatta ABD'ye ihracatçı olmak istiyor. 

Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdülaziz bin Selman, bu yılın başlarında "Suudi Arabistan Krallığı'nın, uluslararası yükümlülüklere ve şeffaflık kriterlerine uygun olarak ve isteyen ortaklarla ortak projeler de dahil olmak üzere ulusal uranyum kaynaklarından istifade etmeye kararlı olduğunu" açıkladı.  

Washington'ın rakipleri

Suudi Arabistan'ın nükleer enerjiye yönelmesi, Amerika tarafından tereddütle karşılanırken Wall Street Journal gazetesi, Krallığın nükleer programını Çin'in yardımıyla geliştirdiğini ve ülkenin kuzeybatısındaki el-Ula şehrinde uranyum çıkarmak için bir tesis inşaatı başlattığını belirtti.  

Gazete, 2020 tarihli bir haberinde yeni tesisin kimlikleri belirlenemeyen iki Çinli kuruluşun yardımıyla kurulduğunu, tesise ilişkin ve faaliyete başlayıp başlamadığına dair bundan başka bilginin olmadığını bildirdi. Nükleer silahların yayılmasını önleme uzmanları ise "konumun, Suudi Arabistan'ın taraf sayıldığı uluslararası anlaşmalara aykırı olmadığını" söyledi. 

Suudi Arabistan Enerji Bakanlığı, coğrafi konuma ilişkin bilgileri kesin bir şekilde reddetti ve yaptığı bir açıklamada detay vermeden, "Krallık, belirli bölgelerde uranyum keşfetmek için Çinlilerle anlaştı. Suudi nükleer programı, nükleer enerji ve onun barışçıl kullanımıyla ilgili tüm uluslararası çerçevelere ve yasalara tamamen uygundur" dedi. 

Geçen yıl Riyad ile Washington arasındaki ilişkilerin gerildiği bir zamanda başta Veliaht Prens Muhammed bin Selman olmak üzere Suudi yetkililer, muhtemelen Washington ile Pekin arasındaki stratejik rekabete işaret ederek, Washington'ın Suudi Arabistan'daki yatırım fırsatlarını kaçırmasının doğuda ABD'nin karşı koymaya çalıştığı taraflar için yalnızca bir mutluluk kaynağı olacağını ima etti. 

Suudi Arabistan-ABD ilişkilerindeki bir durgunluğun ardından sular normale dönmüş görünürken ABD'li yetkililer, iki ülke arasındaki iletişimi güçlendiren ziyaretler için Riyad'a ve Cidde'ye akın ediyor. 

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken cuma günü, önümüzdeki hafta Suudi Arabistan'ı ziyaret edeceğini, orada Körfez İşbirliği Konseyi'nin bakanlar düzeyindeki toplantısına katılacağını ve uluslararası koalisyonun IŞİD'i yenilgiye uğratma hedefine matuf olarak bakanlar düzeyinde gerçekleştireceği toplantısına mevkidaşı Prens Faysal bin Ferhan ile birlikte başkanlık edeceğini açıkladı.  

Blinken bu ziyareti, Pekin'in 7 yıl süren bir husumetin ardından iki ülke arasındaki ilişkilerin yeniden tesis edilmesiyle sonuçlanan Suudi Arabistan-İran görüşmelerine ev sahipliği yapmasından aylar sonra gündeme geldi.

Eski ABD'li yetkililer, Çin'in rolünü Ortadoğu'da daha büyük bir rol oynamaya yönelik artan arzusunun bir işareti olarak görüyor. 

Semaphore internet sitesine göre Çin'in ve aynı şekilde Rusya'nın rekabeti, Riyad ile Washington arasındaki nükleer iş birliğini daha da karmaşık hale getiriyor.

Zira Riyad, ABD taleplerine karşılık vermediği takdirde Pekin veya Moskova'nın yardımına başvurabileceğini düşünüyor. 

Ayrıca, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü konuyu, "Biz diplomatik görüşmeleri tartışmıyoruz ve bizzat bu konuyla ilgili haberlerin çoğunun yanlış ve abartılı olduğunu görüyoruz" ifadeleriyle yorumladı. 

Biden yönetiminin tutumu

Semaphore'un haberinde Biden yönetiminin Suudi Arabistan'ın önerisini ciddiye alıp almayacağının belirli olmadığına, ancak bir hatırlatma olarak ABD'nin Ortadoğu'da nükleer silahlanma yarışını önlemeye çalıştığı bir zamanda zor bir seçimle karşı karşıya kaldığına işaret edildi. 

Haber, 2015 yılında eski ABD Başkanı Barack Obama'nın İran'la imzaladığı nükleer anlaşmaya dikkat çekerek bu anlaşmanın Tahran'ı, Birleşmiş Milletler'in desteğiyle kapsamlı bir dahili uranyum zenginleştirme altyapısıyla bırakacağı vurgulandıktan sonra üst düzey ABD'li yetkililerin İran'ın nükleer programını etkisiz hale getirmek için güç kullanımını ihtimal dışı görmemekle birlikte bu anlaşmayı canlandırmaya kararlı oldukları belirtildi. 

Amerikalı internet sitesi Suudi Veliaht Prens'in, ülkesini azılı rakibinden daha az yetenekli bırakan herhangi bir seçeneği kabul etmesinin muhtemel olmadığına dikkat çekerek 2018 yılındaki şu açıklamasını hatırlattı:

Suudi Arabistan, nükleer bir bombaya sahip olmak istemiyor. Ancak İran'ın nükleer bir bomba geliştirmesi halinde aynısını yapacaktır.

Nükleer reaktör teknolojisi, ABD'nin tekelinde değil. Nitekim ABD Demokrasileri Savunma Vakfı'nın geçen nisan ayında yayınladığı bir araştırmaya göre Çin ve Rusya gibi ülkeler, ABD'nin 123 Anlaşması ile yaptığı gibi nükleer silahların yayılmasını önleme yükümlülükleri dayatmaksızın, çeşitli sivil nükleer ürünler ve hizmetler sağlayabilir.

Bununla birlikte Rusya, Çin veya başka herhangi bir taraf, Suudi Arabistan'a zenginleştirme ve yeniden işleme teknolojisi sağlarsa ABD bu gelişmelere Nükleer Madde Tedarikçileri Grubu (NSG) aracılığıyla karşı koyabilir.

NSG, ihracatı kontrol etmek için tasarlanmış ve bağlayıcı olmayan bir sistemdir ve üyelere nükleer silahlanmayı önleme standartlarına uymayı şart koşar.

Bu standartlara, bu tür teknoloji transferleri için getirilen ek protokol de dahil. Bilindiği üzere bu protokol, Atom Enerjisi Kurumu'na bilgi edinme ve ülkelerdeki ilgili bölgelere girme için geniş haklar tanıyor ve Ajans'ın ülkelerin nükleer programları, planları, nükleer malzeme stokları ve nükleer ticaretleri hakkında daha yeterli bir şekilde bilgi edinmesine imkân sağlıyor.  

 

Independent Arabia



Suudi Arabistan, Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Komisyonu başkanlığına seçildi

Suudi Arabistan'ın Birleşmiş Milletler Daimî Temsilcisi Abdulaziz Al-Wasil (BM fotoğrafları)
Suudi Arabistan'ın Birleşmiş Milletler Daimî Temsilcisi Abdulaziz Al-Wasil (BM fotoğrafları)
TT

Suudi Arabistan, Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Komisyonu başkanlığına seçildi

Suudi Arabistan'ın Birleşmiş Milletler Daimî Temsilcisi Abdulaziz Al-Wasil (BM fotoğrafları)
Suudi Arabistan'ın Birleşmiş Milletler Daimî Temsilcisi Abdulaziz Al-Wasil (BM fotoğrafları)

Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Komisyonu, üyelerinin oybirliğiyle, Komisyonun 2025 yılındaki altmış dokuzuncu oturum başkanlığına Suudi Arabistan Krallığını seçti.

Büyükelçi Dr. Abdulaziz Al-Wasel, 1946 yılında kuruluşundan sonra komiteye başkanlık eden ilk Krallık daimî temsilcisi oldu.

Kadının Statüsü Komisyonu, Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi'nin oluşturduğu teknik bir komite ve kadının statüsünü geliştirme konusunda çalışmalarda bulunuyor. Komisyon, bu alandaki gelişmeleri değerlendirmek, standartları belirlemek ve dünya çapında kadının statüsünü geliştirmeye yönelik politikalar oluşturmak için her yıl toplanıyor.

Krallığın komite başkanlığı, kadınların haklarını ve güçlendirilmesini artıracak her konuda uluslararası toplum çerçevesinde iş birliğine olan ilgisini teyit ediyor ve Krallığın bu alanda gerçekleştirdiği niteliksel başarılarla da uyumlu. Suudi kadınlar, Krallık'ta liderliğin ilgisi ile kendilerine yeni yetkiler sağlandı ve ülkenin ilerlemesi ve kalkınmasında aktif bir ortak haline gelerek, birçok alanda niteliksel başarılar elde ettiler.

Krallığın 2030 Vizyonu, kadınların her düzeyde toplumsal yaşama katılımına ve enerjilerini yetenekleriyle uyumlu olarak harcamalarına odaklanan öncelikleri ve hedefleri içeriyor.


Suudi Arabistan, İsrail'in Filistin'in Ürdün Vadisi bölgesindeki topraklara el koymasını ‘en güçlü ifadelerle’ kınadı

Suudi Arabistan, İsrail'in Filistin'in Ürdün Vadisi bölgesindeki topraklara el koymasını ‘en güçlü ifadelerle’ kınadı
TT

Suudi Arabistan, İsrail'in Filistin'in Ürdün Vadisi bölgesindeki topraklara el koymasını ‘en güçlü ifadelerle’ kınadı

Suudi Arabistan, İsrail'in Filistin'in Ürdün Vadisi bölgesindeki topraklara el koymasını ‘en güçlü ifadelerle’ kınadı

Suudi Dışişleri Bakanlığı, Krallığın “İsrail işgalinin, uluslararası yasaları ve ilgili kararları açıkça ihlal ederek ve İsrail işgalinin zorunlu yerleşim operasyonlarının acımasız uygulamalarının bariz bir uzantısı olarak, işgal altındaki Filistin topraklarındaki Ürdün Vadisi bölgesinden 8.000 dönümlük araziye el konulacağını duyurmasını en güçlü ifadelerle kınadığını” ifade etti.

Suudi Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada ayrıca: “Krallık, uluslararası hukuk kurallarını ve uluslararası meşruiyet kararlarını caydırıcılık olmaksızın ihlal ederek devam eden İsrail işgalinin, uluslararası sistemin güvenilirliğini zayıflattığını ve iki devletli çözüme dayalı adil ve sürdürülebilir bir barış şansını baltaladığını teyit etmektedir. Krallık, uluslararası topluma el konulan Filistin topraklarının derhal iade edilmesi ve İsrailli yerleşimcilere yönelik sistematik ihlallerin durdurulması çağrısını yineliyor" ifadeleri yer aldı.


Suudi Arabistan’da göreve başlayacak büyükelçiler, Veliaht Prens’e güven mektuplarını sundu

Suudi Arabistan’da göreve başlayacak büyükelçiler, Veliaht Prens’e güven mektuplarını sundu
TT

Suudi Arabistan’da göreve başlayacak büyükelçiler, Veliaht Prens’e güven mektuplarını sundu

Suudi Arabistan’da göreve başlayacak büyükelçiler, Veliaht Prens’e güven mektuplarını sundu

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman, Kral Selman bin Abdulaziz adına, ülkede göreve başlayacak olan bazı kardeş ve dost ülkelerin büyükelçilerinin güven mektuplarını Cidde’deki Selam Sarayı’nda kabul etti.

veliaht

Moğolistan Büyükelçisi Boubacar Goro Dial (yerleşik olmayan), Güney Afrika Büyükelçisi Mojobo David Majabe, Zambiya Büyükelçisi Duncan Molema, Finlandiya Büyükelçisi Anu Erika Villianen, Nepal Büyükelçisi Nava Raj Subedi, Brezilya Büyükelçisi Sergio Augio Auguno de Rossiosios Paz, Ukrayna Büyükelçisi Anatoly Gregory Peter Yenko, İsveç Büyükelçisi Petra Minander, Danimarka Büyükelçisi Lezalothe Plezner, Malezya Büyükelçisi Wani Ben Wan Abdullah, Slovakya Büyükelçisi Rudolf Michalca, Litvanya Büyükelçisi (yerleşik olmayan) Ramunas Davidonis, Güney Sudan John Samuel Bojo Kiir, Çad Büyükelçisi Hassan Saleh Al-Qad, İsviçre Büyükelçisi Yasmine Shatila Zalvin, Hindistan Büyükelçisi Suhail Ajaz Khan, Şili Büyükelçisi (yerleşik değil) Patrio Diaz Bruton, Polonya Büyükelçisi Robert Rostek, Malavi Büyükelçisi (yerleşik değil) Younis Abdul Karim Pew, ABD Büyükelçisi Michael Alan Ratney, Paraguay Büyükelçisi (yerleşik değil) Jose Rafael Aguero Avila, Pakistan Büyükelçisi Ahmed Farouk, Irak Büyükelçisi Safia Taleb Al-Suhail, Kanada Büyükelçisi Philippe Linto, Singapur Büyükelçisi Sadasivan Premjith ve Çek Büyükelçisi Pavel Kafka güven mektuplarını Veliaht Prens’e sundu.

veliaht

Veliaht Prens, büyükelçilere Suudi Arabistan ile ülkeleri arasındaki ilişkileri güçlendirme görevlerinde başarılar dileyerek, büyükelçilerin ülkelerindeki liderlere kendisi ve Kral Selman’ın selamlarının iletilmesini istedi.

Büyükelçiler de, kendi ülkelerinden liderlerin Kral Selman ve Veliaht Prens’e selamlarını ve iyi dileklerini ileterek, gördükleri misafirperverlik için teşekkür etti.

Törene Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bir Ferhan ve Kraliyet Divanı Danışmanı Fahd el- İsa da katıldı.


Suudi Dışişleri Bakanı Fransız mevkidaşı ile Gazze'deki gelişmeleri görüştü

Prens Faysal bin Ferhan (Şarkul Avsat)
Prens Faysal bin Ferhan (Şarkul Avsat)
TT

Suudi Dışişleri Bakanı Fransız mevkidaşı ile Gazze'deki gelişmeleri görüştü

Prens Faysal bin Ferhan (Şarkul Avsat)
Prens Faysal bin Ferhan (Şarkul Avsat)

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Farhan, Fransız mevkidaşı Stephane Ségournet ile Gazze Şeridi'ndeki gelişmeleri ve bu konuda yapılan çalışmaları değerlendirdi.

Suudi Haber Ajansı'nın (SPA) aktardığına göre dün (Salı), Prens Faysal bin Ferhan’ın Bakan Sigourney'den gelen, bölgesel ve uluslararası gelişmelerin ele alındığı bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Suudi Dışişleri Bakanlığı, Ramazan ayı boyunca Gazze'de derhal ateşkes yapılması çağrısında bulunan, kalıcı ve sürdürülebilir bir ateşkese ve tüm rehinelerin serbest bırakılmasını isteyen ve pazartesi günü yayınlanan Güvenlik Konseyi kararını memnuniyetle karşıladı.

Suudi Dışişleri Bakanlığı, ülkesinin uluslararası topluma "İsrail işgalinin Gazze Şeridi'ndeki sivillere yönelik saldırılarını durdurma sorumluluğunu üstlenmesi, acılara son verilmesi, Filistin halkına umut sağlanması ve onların güvenlik içinde yaşama ve kendi kaderini tayin etme haklarını elde etmelerinin sağlanması" çağrısını yineledi.


Eski İstihbarat Başkanı Prens Turki Faysal yanıtladı: Suudi Arabistan'ın Gazze Savaşı'ndaki gerçek pozisyonu nedir?

Prens Turki, 7 Ekim'de başlayan Gazze savaşının Filistin'deki durumun gerçekliğini dünyaya gösterdiğini söylemişti (AP)
Prens Turki, 7 Ekim'de başlayan Gazze savaşının Filistin'deki durumun gerçekliğini dünyaya gösterdiğini söylemişti (AP)
TT

Eski İstihbarat Başkanı Prens Turki Faysal yanıtladı: Suudi Arabistan'ın Gazze Savaşı'ndaki gerçek pozisyonu nedir?

Prens Turki, 7 Ekim'de başlayan Gazze savaşının Filistin'deki durumun gerçekliğini dünyaya gösterdiğini söylemişti (AP)
Prens Turki, 7 Ekim'de başlayan Gazze savaşının Filistin'deki durumun gerçekliğini dünyaya gösterdiğini söylemişti (AP)

Suudi Arabistan'ın eski istihbarat başkanı Prens Turki el-Faysal, Suudilerin Gazze savaşını nasıl gördüklerini anlattı.

Suudi Arabistan'ın İngilizce yayımlanan gazetesi Arab News'ün "Frankly Speaking" adlı podcastine katılan Faysal, Riyad yönetiminin Gazze'de barışın sağlanmasında önemli rol oynadığını belirterek şu ifadeleri kullandı: 

Suudi Arabistan bunu yapmak için tüm imkanları seferber ediyor. Çatışmanın başından bu yana Krallık'ta düzenlenen zirveler, Suudi Arabistan'ın sadece İsrailliler değil herkes için barış ve güvenliği tesis etmeyi çok istediğini gösteriyor.

1977-2001'de Suudi Arabistan'ın dış istihbarat servisi Genel İstihbarat Direktörlüğü'nün başında olan Prens Turki, 7 Ekim'de başlayan Gazze savaşından önce İsrail ve Suudi Arabistan arasındaki normalleşme sürecine de değindi.

Faysal, ABD arabuluculuğunda gerçekleşen ve savaşın ardından askıya alınan görüşmelerde Riyad yönetiminin bağımsız Filistin devleti talebinden vazgeçmediğini vurgulayarak şöyle devam etti: 

Suudi yetkililerin, veliaht prensin ve dışişleri bakanımızın açıklamalarından gördüğüm kadarıyla İsrail'le sözümona normalleşme süreci, kendi ayakları üzerinde durabilen ve varlığını sürdürebilen bir Filistin devletinin kurulması adına gerekli tüm düzenlemeler yapılmadan gerçekleşmeyecektir. Suudi Arabistan'ın resmi pozisyonu başından beri bu olmuştur. Suudi Arabistan, İsrail ile Arap dünyası arasında tam barışın sağlanmasının tek geçerli yolu olarak Arap Barış Girişimi'ne bağlılığını yinelemiştir.

Arab News'ün sitesinde dün yayımlanan söyleşide Prens Turki, Gazze savaşının sonlanması için görüşmelerin dengeli ve kapsayıcı şekilde yürütülmesi gerektiğini belirterek, "Eğer Filistin tarafındaki bazı partiler, örneğin Hamas 7 Ekim'de yaptıklarından dolayı dışlanacaksa, aynı şekilde İsrailli siyasi partiler de Gazze'de yaptıklarından dolayı sürece dahil edilmemelidir" dedi.

2005-2007'de Suudi Arabistan'ın ABD Büyükelçisi olarak görev yapan Faysal, "Bu temelde, eğer doğru ifade buysa, Filistinliler ve İsrailliler için adil bir suç dağılımı ya da temsiliyet olmalıdır. Dolayısıyla İsrailliler de Hamas'taki herhangi bir savaşçı ya da Filistin tarafındaki herhangi bir taraf kadar suçlu ve kötü niyetlidir" ifadelerini kullandı.

Söyleşide, Güney Afrika'nın ocakta Uluslararası Adelet Divanı'nda (UAD) İsrail'e karşı açtığı soykırım davası da gündeme geldi. UAD, İsrail'in Gazze'de soykırımı önlemek için tüm tedbirleri alması gerektiğine hükmetmişti.

79 yaşındaki Prens Turki, İsrail'in Gazze'deki operasyonunun Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi'ni ihlali ettiğini düşündüğünü belirterek şu değerlendirmeyi yaptı: 

Buna inanan tek kişi ben değilim. Dünya halklarının tepkisini, Avrupa'da, Amerika'da, Asya'da, Afrika'da, Latin Amerika'da büyük şehirlerin sokaklarında yapılan gösterileri her yerde gördük. Nereye giderseniz gidin insanlar sokaklara dökülüyor, İsrail'in Filistin halkına ve Gazze'ye yönelik acımasız saldırılarını kınıyor. UAD'de de İsrail'in bu topraklarda soykırım yaptığına inanmak için gerekçeler olduğunu zaten söyledi. Yani buna inanan tek kişi ben değilim.

Faysal, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın öncülüğünde 2020'de imzalanan İbrahim Anlaşmaları'na dair yorumlarını da paylaştı. Anlaşma kapsamında 2020-2021'de aralarında Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Fas ve Sudan'ın yer aldığı ülkeler İsrail'le ilişkileri normalleştirmeyi kabul etmişti. 

Ancak Prens Turki, İbrahim Anlaşmaları'nın Ortadoğu'ya barış getirmekte başarısız olduğunu savunarak şu yorumu paylaştı: 

Bu sadece İbrahim Anlaşmaları'nın başarısızlığı değil, İsrail'in Filistin'i işgalinden bu yana dünya toplumunun başarısızlığıdır. İsrail'in kuruluşundan bu yana 75 yıldan fazla süre geçti. Bizse halen Filistinlilerin haklarının korunacağı bir Filistin devletinin kurulması ve İsrail'le komşuları arasında barışın gerekliliği konusunda ilerleme kaydedemeden yerimizde sayıyoruz.

Faysal ayrıca Gazze Şeridi'ndeki yeraltı tünel ağının Hamas tarafından silah deposu ve karargah olarak kullanıldığına dair iddiaları destekleyecek kanıtlar bulunmadığını da savunarak, "İsrail'in bu tünellerin Hamas'ın komuta karargahı olarak kullanıldığı yönündeki iddialarına ilişkin somut bir kanıt görmedim" dedi.

Suudi Arabistanlı yetkili, İran destekli Husilerin Kızıldeniz'deki saldırılarının ardından ABD'nin örgütü tekrar terör listesine almasını "ironik bir durum" diye niteledi. ABD'nin Husileri 2021'de terör listesinden çıkardığını ve Yemen'deki iç savaşla ilgili barış görüşmelerinde Suudi Arabistan'la birlikte hareket ettiğini hatırlatan Faysal, Gazze savaşının ardından durum değişince Washington'ın kendi çıkarlarını korumak için farklı pozisyon aldığını belirtti.

Faysal, ABD Başkanı Joe Biden'ın 2019'daki seçim kampanyasında Suudi Arabistan'ı "parya" diye tanımladığını hatırlatarak, gelinen noktada Washington'ın artık Riyad'ın önemli bir partner olduğunu anladığını söyledi.

ABD'de yaklaşan başkanlık seçimlerine işaret eden Prens Turki, hem Biden hem de Trump'ın Suudi Arabistan'ın dünya politikasındaki yerini tanıdığını belirtirken, seçim yarışının "çok zorlu geçeceğini" ifade etti. Faysal, söyleşisini şu sözlerle noktaladı: 

Söylediğim gibi tek dileğim, her iki tarafın da Suudi Arabistan'ı arada bir yumruklamaktan çekinmeyecekleri siyasi bir kum torbası olarak değil, dünyanın ekonomik refahının sürdürülmesi, bizim bölgemizde barışın sağlanması ve insanlığın daha iyiye gitmesi için önemli bir ortak olarak görmesidir.

 

Independent Türkçe, Arab News, CNN, NPR


Kuveyt, sosyal medya yoluyla çatışmayı körüklememe ve ulusal birliğe zarar vermeme konusunda uyardı

Kuveyt, sosyal medya yoluyla çatışmayı körüklememe ve ulusal birliğe zarar vermeme konusunda uyardı
TT

Kuveyt, sosyal medya yoluyla çatışmayı körüklememe ve ulusal birliğe zarar vermeme konusunda uyardı

Kuveyt, sosyal medya yoluyla çatışmayı körüklememe ve ulusal birliğe zarar vermeme konusunda uyardı

Kuveyt Bakanlar Kurulu dün düzenlenen toplantıda, sosyal medya yoluyla çatışmayı körüklememe ve ulusal birliğe zarar vermeme konusunda uyarıda bulunarak, bu ihlallere kararlı bir şekilde yanıt verileceğine dair söz verdi.

Hükümet Sözcüsü Amer el-Acmi dün yaptığı açıklamada, “Bakanlar Kurulu, sosyal medyada gündeme getirilen fitneyi ve ulusal birliğe zarar verme girişimlerini kınadı” dedi.

Acmi, “Bakanlar Kurulu, toplumun tüm kesimlerine ve çeşitli bileşenlerine saygı duyduğunu ifade ederek, söylem veya eylemlerde meydana gelen suiistimali, fitneyi, her türlü nefret ile ayrımcılığı kışkırtmayı veya bunları teşvik etme girişimini reddetti” diye ekledi.

Bakanlar Kurulu, İçişleri Bakanlığı’nın bu tür vakalarla sıkı bir şekilde ilgilenip, sosyal medya ve diğer yollarla tacizde bulunan herkesi sorumlu tutarak, kimsenin hukukun üstünde olmadığı ilkesini güçlendirmesine övgüde bulundu.

Kuveyt Başsavcılığı ise, Ulusal Birlik Kanunu’nu ihlal ederek, sosyal medya üzerinden aşiretlere hakaret ettiği iddiasıyla İçişleri Bakanlığı tarafından gözaltına alınan bir vatandaşın, soruşturma kapsamında tutuklanmasına karar verildiğini açıkladı.

Güvenlik İlişkileri ve Medya Genel Müdürlüğü de dün yaptığı basın açıklamasında, kimsenin hukukun üstünde olmadığını ve bu konunun kararlılıkla ele alacağını vurgulayarak, herkese söz ve eylemlere dikkat etme ve ulusal birliği koruyacak şekilde davranma çağrısında bulundu.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD'li temsilcilerle görüştü

Suudi Veliaht Prens, Cidde'de ABD Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komisyonu Başkanını kabul etti (SPA)
Suudi Veliaht Prens, Cidde'de ABD Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komisyonu Başkanını kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD'li temsilcilerle görüştü

Suudi Veliaht Prens, Cidde'de ABD Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komisyonu Başkanını kabul etti (SPA)
Suudi Veliaht Prens, Cidde'de ABD Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komisyonu Başkanını kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Prens Muhammed bin Selman bin Abdulaziz, ABD Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komisyonu Başkanı Temsilci Michael Rogers ve komisyon üyeleri Temsilci Adam Smith, Temsilci Salud ile görüştü. Carbajal ve Temsilci Veronica Escobar ile ortak çıkarları ilgilendiren bir dizi konuyu görüştü.

Suudi Veliaht Prensi, bugün (Salı) Cidde'de gerçekleşen görüşmede Amerikalı temsilcilerle, ikili dostane ilişkileri ve iki ülke arasındaki iş birliğinin geliştirilme yollarını değerlendirdi.

Cidde'deki görüşmeye, Savunma Bakanı Prens Halid bin Salman bin Abdülaziz, Suudi Arabistan'ın ABD Büyükelçisi Prenses Reema bint Bandar bin Sultan bin Abdülaziz, Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan bin Abdullah ve bazı üst düzey yetkili katıldı.

Amerika tarafında ise Suudi Arabistan Büyükelçi Yardımcısı Alison Dilworth ve Riyad Büyükelçiliği Askeri Ataşesi Tuğgeneral Richard J. Quirk görüşmede yer aldı.


Suudi Veliaht Prens, Irak Ulusal Hikmet Hareketi liderini kabul etti

Suudi Veliaht Prensi, Cidde'de Irak Hikmet Hareketi liderini kabul etti (SPA)
Suudi Veliaht Prensi, Cidde'de Irak Hikmet Hareketi liderini kabul etti (SPA)
TT

Suudi Veliaht Prens, Irak Ulusal Hikmet Hareketi liderini kabul etti

Suudi Veliaht Prensi, Cidde'de Irak Hikmet Hareketi liderini kabul etti (SPA)
Suudi Veliaht Prensi, Cidde'de Irak Hikmet Hareketi liderini kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Prens Muhammed bin Salman bin Abdülaziz, Irak Ulusal Hikmet Hareketi lideri Ammar El Hekim ile iki ülke arasındaki ikili ilişkileri gözden geçirdi.

Dün (Pazartesi) gerçekleşen Cidde'deki görüşmeye Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan bin Abdullah da katıldı.


Bahreyn Kralı, Kuveyt Emiri’ni Mayıs ayında yapılacak Arap Birliği Zirvesi’ne davet etti

Kuveyt Emiri Şeyh Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, Bahreyn’in Kuveyt Büyükelçisi Salah El Maliki’yi kabul etti (KUNA)
Kuveyt Emiri Şeyh Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, Bahreyn’in Kuveyt Büyükelçisi Salah El Maliki’yi kabul etti (KUNA)
TT

Bahreyn Kralı, Kuveyt Emiri’ni Mayıs ayında yapılacak Arap Birliği Zirvesi’ne davet etti

Kuveyt Emiri Şeyh Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, Bahreyn’in Kuveyt Büyükelçisi Salah El Maliki’yi kabul etti (KUNA)
Kuveyt Emiri Şeyh Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, Bahreyn’in Kuveyt Büyükelçisi Salah El Maliki’yi kabul etti (KUNA)

Bahreyn, önümüzdeki Mayıs ayında Bahreyn’in ev sahipliği yapacağı 33. Arap Birliği Zirvesi’ne katılmaları için Arap liderlere davetiye göndermeye başladı.

Kuveyt Emiri Şeyh Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, Bahreyn Kralı Hamad bin İsa Al Halife’nin Mayıs ayında başkent Manama’da düzenlenecek 33. Arap Birliği Zirvesi’ne davetini içeren yazılı mesajını bugün teslim aldı.

Söz konusu mesaj, bugün Beyan Sarayı’nda kabul edilen Bahreyn’in Kuveyt Büyükelçisi Salah El Maliki tarafından iletildi.

Son Arap Birliği zirvesi, 19 Mayıs 2023’te Suudi Arabistan başkanlığında Cidde’de düzenlendi.

Zirve, Suriye’nin Arap Birliği üyeliğinin 16 Kasım 2011’de askıya alınmasından bu yana ilk kez Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’ın katılımına sahne oldu.

7 Mayıs 2023’te Suriye’nin üyeliğine ve Arap Birliği’ne dönüşüne ilişkin kısıtlamalar kaldırıldı.

Bundan önce de 13 Nisan 2023’te Suudi Arabistan-Suriye ilişkilerinde yeniden canlanma yaşandı.

Cidde zirvesine Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy de onur konuğu olarak katıldı.


Suudi Arabistan Kralı ve Veliaht Prens Jood Eskan Kampanyası’na 150 milyon riyal bağışladı

Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman (Şarku’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan Kralı ve Veliaht Prens Jood Eskan Kampanyası’na 150 milyon riyal bağışladı

Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman (Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman, Jood Housing platformuna bağlı Jood Eskan Kampanyası’na toplamda 150 milyon riyal (40 milyon dolar) değerinde iki cömert bağışta bulundu.

Bu katkı, ülke liderlerinin Suudi Arabistan’daki en muhtaç ailelere konut sağlamayı amaçlayan konut programlarına, ulusal çabalara ve girişimlere verdikleri destek çerçevesinde yer alıyor.

Suudi Arabistan Belediye, Kırsal İşler ve Konut Bakanı Macid el-Hugail, Kral Selman’ın 100 milyon riyal, Veliaht Prens’in ise 50 milyon riyal değerindeki bağışına övgüde bulundu.

Bakan, bu bağışların uygun konut birimlerinin sağlanmasında muazzam bir etkiye sahip olacağını vurguladı.

Jood Eskan kampanyası, düşük gelirli ailelere konut sağlamayı amaçlıyor ve en çok ihtiyaç duyan kişileri desteklemek için hayırseverler ve kurumlardan gelen hayır tekliflerini harekete geçirmeye odaklanıyor.

Bakan, Kral Selman ve Veliaht Prens’in bağışlarının, toplum üyelerinin yanı sıra hükümet, özel ve kar amacı gütmeyen kurumların yer aldığı ulusal topluluk girişimlerine olan ilginin bir devamı olduğunu belirtti.

Toplumun katkılarıyla, en çok ihtiyaç sahibi olan ailelere 10 binden fazla konut sağlamayı amaçlayan Jood Eskan Kampanyası’nın hedeflerine ulaşacağını da sözlerine ekledi.