Bir Suudi önerisi olarak Washington'ın önüne sürülen 'Aramco Nükleer'

Bir Suudi önerisi olarak Washington'ın önüne sürülen "Aramco Nükleer"

Bir Suudi önerisi olarak Washington'ın önüne sürülen 'Aramco Nükleer'
TT

Bir Suudi önerisi olarak Washington'ın önüne sürülen 'Aramco Nükleer'

Bir Suudi önerisi olarak Washington'ın önüne sürülen 'Aramco Nükleer'

İsa Nehari

Suudi Arabistan ile ABD arasındaki kadim ilişkilere ve ABD'nin dünyadaki ilk nükleer üreticisi olarak işgal ettiği konuma rağmen, iki ülke arasındaki nükleer iş birliği, Arap (Basra) Körfezi'ndeki benzersiz güvenlik ve askerî iş birliğine kıyasla hep mütevazı kalmıştır. 

Dört yıl önce Suudi Arabistan ile ABD arasındaki nükleer enerji görüşmeleri, eski ABD Enerji Bakanı Rick Perry ile Suudi Kralı Selman bin Abdülaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman arasındaki görüşmelerin ardından doruğa ulaştı.

O dönemde Reuters haberleri, Riyad'ın iki nükleer enerji istasyonu inşa etmeye başlayıp bunu sonraki on yıllarda yaklaşık 80 milyar dolar değerindeki 16 reaktör inşasına kadar vardırma planlarını doğruladı.

Mart 2019'da Perry, ABD şirketlerinin Suudi Arabistan'a nükleer enerji teknolojisi satmalarına izin veren yedi gizli lisansa onay verdiğini açıkladı. 

Ancak bu çabaların akıbeti, Suudi Arabistan'ın 2008'de "Barış İçin Atom" programı çerçevesinde sivil bir nükleer programı inşa etmek için Washington'la imzaladığı anlaşma bildirisi kadar belirgin olmadı ve bu dosyada kayda değer bir ilerleme kaydedilmedi. 

Aramco Nükleer

Bununla birlikte nükleer enerji alanında ABD ile Suudi Arabistan arasındaki iş birliği, son zamanlarda yeniden ön plana çıktı.

Amerikalı internet sitesi Semaphore, Suudi Arabistan'ın Washington'a "Aramco Nükleer" adı altında sivil bir nükleer program inşa etmek için iki ülke arasında ortak bir proje yürütmeyi teklif ettiğini belirtti.

Buna göre Riyad, atom enerjisi üretme ve ihraç etme konusundaki ekonomik arzularına erişmeyi ve aynı zamanda ABD ile uluslararası toplumun nükleer silahların yayılmasına ilişkin endişelerini ele almayı hedefliyor. 

Habere göre "Biden yönetimi, savunma ve ekonomi düzeyinde iş birliğini güçlendirmenin yanı sıra Suudi Arabistan ile İsrail arasında bir barış anlaşmasına varmak için son aylarda Riyad'la görüşmeler gerçekleştirdi."

Suudi Arabistan, Washington'dan ülkede barışçıl nükleer enerji sanayisinin geliştirilmesi, güvenliğe riayetin artırılması ve yeni silah anlaşmalarının geçirilmesi konusunda kendisini desteklemesini istedi. 

Yine habere göre Riyad, Amerikan özel sektörle ortaklaşa kurulan Aramco şirketini, iki ülke arasındaki nükleer iş birliğinin gelişebileceği ve on yıllar önce iki ülkeye petrol zenginliklerinden faydalanma imkânı vermesinde olduğu gibi bu iş birliğinin de ekonomik getirilerinden iki ülkenin faydalanabileceği bir model olarak sundu. 

Suudi taraf, Suudi Arabistan Krallığı'nın kendi topraklarındaki uranyumu zenginleştirebilmesi şartıyla Amerikan şirketlerine ve kuruluşlarına Suudi Arabistan'daki nükleer enerji projelerinin geliştirilmesi ve denetlemesinde bir rol verecek olan Arap-Amerikan Nükleer Enerji Şirketi kurma ihtimalinden bahsetti. 

Riyad, Semaphore sitesinde yer alan haberi resmî olarak teyit etmedi. 

Suudi Arabistan'ın hedefleri

Suudi Arabistan dünyanın en büyük ikinci petrol rezervine sahip ülke olmakla birlikte uzun bir süredir nükleer enerjiye ilgi gösteriyor ve ülkenin elektrik ve tuzdan arındırılmış su üretmek ve tükenen hidrokarbon kaynaklarına bağımlılığı azaltmak için artan enerji ihtiyaçlarını karşılamada nükleer enerjinin gerekli olduğunu düşünüyor. 

Son 10 yıl boyunca Suudi Arabistan, aralarında Arjantin, Çin, Fransa, Macaristan, Kazakistan, Rusya, Güney Kore ve ABD'nin bulunduğu ülkelerle çeşitli düzeylerde ve türlerde ikili sivil nükleer anlaşmalar gerçekleştirdi. 

Suudi Arabistan, nükleer programını geliştirmek, hassas atomik ekipman ve malzemelerin taşınmasına izin vermek ve Amerikan şirketlerine hızlı büyüyen Suudi pazarına girme fırsatı tanımak için Washington'la bir sözleşme imzalamaya çalıştı.

Gelgelelim Amerikan tarafının, imzalayan ülkelerin kendi toprakları içindeki reaktörleri için nükleer yakıt üretmesini yasaklayan 123 Barışçıl İş Birliği Anlaşması'nın imzalanması konusundaki ısrarı nedeniyle müzakereler sekteye uğradı.

Washington, askerî amaçlara dönüştürülmesini engellemek amacıyla 123 Anlaşması'nı imzalayan ülkelerin yakıtı yabancı kaynaklardan ithal etmesini istiyor.  

Suudi Arabistan ise nükleer programının ve dünya rezervinin yüzde 7'sini oluşturan devasa uranyum rezervleri tarafından yönlendirilen ekonomik hedeflerinin barışçıl olduğunun altını çiziyor ve nükleer yakıt pazarında bir lider rolü oynamak, hatta ABD'ye ihracatçı olmak istiyor. 

Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdülaziz bin Selman, bu yılın başlarında "Suudi Arabistan Krallığı'nın, uluslararası yükümlülüklere ve şeffaflık kriterlerine uygun olarak ve isteyen ortaklarla ortak projeler de dahil olmak üzere ulusal uranyum kaynaklarından istifade etmeye kararlı olduğunu" açıkladı.  

Washington'ın rakipleri

Suudi Arabistan'ın nükleer enerjiye yönelmesi, Amerika tarafından tereddütle karşılanırken Wall Street Journal gazetesi, Krallığın nükleer programını Çin'in yardımıyla geliştirdiğini ve ülkenin kuzeybatısındaki el-Ula şehrinde uranyum çıkarmak için bir tesis inşaatı başlattığını belirtti.  

Gazete, 2020 tarihli bir haberinde yeni tesisin kimlikleri belirlenemeyen iki Çinli kuruluşun yardımıyla kurulduğunu, tesise ilişkin ve faaliyete başlayıp başlamadığına dair bundan başka bilginin olmadığını bildirdi. Nükleer silahların yayılmasını önleme uzmanları ise "konumun, Suudi Arabistan'ın taraf sayıldığı uluslararası anlaşmalara aykırı olmadığını" söyledi. 

Suudi Arabistan Enerji Bakanlığı, coğrafi konuma ilişkin bilgileri kesin bir şekilde reddetti ve yaptığı bir açıklamada detay vermeden, "Krallık, belirli bölgelerde uranyum keşfetmek için Çinlilerle anlaştı. Suudi nükleer programı, nükleer enerji ve onun barışçıl kullanımıyla ilgili tüm uluslararası çerçevelere ve yasalara tamamen uygundur" dedi. 

Geçen yıl Riyad ile Washington arasındaki ilişkilerin gerildiği bir zamanda başta Veliaht Prens Muhammed bin Selman olmak üzere Suudi yetkililer, muhtemelen Washington ile Pekin arasındaki stratejik rekabete işaret ederek, Washington'ın Suudi Arabistan'daki yatırım fırsatlarını kaçırmasının doğuda ABD'nin karşı koymaya çalıştığı taraflar için yalnızca bir mutluluk kaynağı olacağını ima etti. 

Suudi Arabistan-ABD ilişkilerindeki bir durgunluğun ardından sular normale dönmüş görünürken ABD'li yetkililer, iki ülke arasındaki iletişimi güçlendiren ziyaretler için Riyad'a ve Cidde'ye akın ediyor. 

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken cuma günü, önümüzdeki hafta Suudi Arabistan'ı ziyaret edeceğini, orada Körfez İşbirliği Konseyi'nin bakanlar düzeyindeki toplantısına katılacağını ve uluslararası koalisyonun IŞİD'i yenilgiye uğratma hedefine matuf olarak bakanlar düzeyinde gerçekleştireceği toplantısına mevkidaşı Prens Faysal bin Ferhan ile birlikte başkanlık edeceğini açıkladı.  

Blinken bu ziyareti, Pekin'in 7 yıl süren bir husumetin ardından iki ülke arasındaki ilişkilerin yeniden tesis edilmesiyle sonuçlanan Suudi Arabistan-İran görüşmelerine ev sahipliği yapmasından aylar sonra gündeme geldi.

Eski ABD'li yetkililer, Çin'in rolünü Ortadoğu'da daha büyük bir rol oynamaya yönelik artan arzusunun bir işareti olarak görüyor. 

Semaphore internet sitesine göre Çin'in ve aynı şekilde Rusya'nın rekabeti, Riyad ile Washington arasındaki nükleer iş birliğini daha da karmaşık hale getiriyor.

Zira Riyad, ABD taleplerine karşılık vermediği takdirde Pekin veya Moskova'nın yardımına başvurabileceğini düşünüyor. 

Ayrıca, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü konuyu, "Biz diplomatik görüşmeleri tartışmıyoruz ve bizzat bu konuyla ilgili haberlerin çoğunun yanlış ve abartılı olduğunu görüyoruz" ifadeleriyle yorumladı. 

Biden yönetiminin tutumu

Semaphore'un haberinde Biden yönetiminin Suudi Arabistan'ın önerisini ciddiye alıp almayacağının belirli olmadığına, ancak bir hatırlatma olarak ABD'nin Ortadoğu'da nükleer silahlanma yarışını önlemeye çalıştığı bir zamanda zor bir seçimle karşı karşıya kaldığına işaret edildi. 

Haber, 2015 yılında eski ABD Başkanı Barack Obama'nın İran'la imzaladığı nükleer anlaşmaya dikkat çekerek bu anlaşmanın Tahran'ı, Birleşmiş Milletler'in desteğiyle kapsamlı bir dahili uranyum zenginleştirme altyapısıyla bırakacağı vurgulandıktan sonra üst düzey ABD'li yetkililerin İran'ın nükleer programını etkisiz hale getirmek için güç kullanımını ihtimal dışı görmemekle birlikte bu anlaşmayı canlandırmaya kararlı oldukları belirtildi. 

Amerikalı internet sitesi Suudi Veliaht Prens'in, ülkesini azılı rakibinden daha az yetenekli bırakan herhangi bir seçeneği kabul etmesinin muhtemel olmadığına dikkat çekerek 2018 yılındaki şu açıklamasını hatırlattı:

Suudi Arabistan, nükleer bir bombaya sahip olmak istemiyor. Ancak İran'ın nükleer bir bomba geliştirmesi halinde aynısını yapacaktır.

Nükleer reaktör teknolojisi, ABD'nin tekelinde değil. Nitekim ABD Demokrasileri Savunma Vakfı'nın geçen nisan ayında yayınladığı bir araştırmaya göre Çin ve Rusya gibi ülkeler, ABD'nin 123 Anlaşması ile yaptığı gibi nükleer silahların yayılmasını önleme yükümlülükleri dayatmaksızın, çeşitli sivil nükleer ürünler ve hizmetler sağlayabilir.

Bununla birlikte Rusya, Çin veya başka herhangi bir taraf, Suudi Arabistan'a zenginleştirme ve yeniden işleme teknolojisi sağlarsa ABD bu gelişmelere Nükleer Madde Tedarikçileri Grubu (NSG) aracılığıyla karşı koyabilir.

NSG, ihracatı kontrol etmek için tasarlanmış ve bağlayıcı olmayan bir sistemdir ve üyelere nükleer silahlanmayı önleme standartlarına uymayı şart koşar.

Bu standartlara, bu tür teknoloji transferleri için getirilen ek protokol de dahil. Bilindiği üzere bu protokol, Atom Enerjisi Kurumu'na bilgi edinme ve ülkelerdeki ilgili bölgelere girme için geniş haklar tanıyor ve Ajans'ın ülkelerin nükleer programları, planları, nükleer malzeme stokları ve nükleer ticaretleri hakkında daha yeterli bir şekilde bilgi edinmesine imkân sağlıyor.  

 

Independent Arabia



Suudi Arabistan, Gazze'deki durumun ve Lübnan'daki olayların yansımalarının ele alınmasına yönelik çabalarının devam ettiğini yineledi

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (SPA)
TT

Suudi Arabistan, Gazze'deki durumun ve Lübnan'daki olayların yansımalarının ele alınmasına yönelik çabalarının devam ettiğini yineledi

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (SPA)

Suudi Arabistan, Gazze Şeridi ve çevresindeki mevcut durumun ve Lübnan'da devam eden olayların yansımalarının ele alınmasına katkıda bulunmak için devam eden siyasi çaba ve gayretlerini yineledi. Bakanlar Kurulu'nun bugün (Salı) Riyad'da Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman başkanlığında gerçekleştirdiği oturumda bu konular ele alındı.

Muhammed bin Selman oturumun başında Fransa Cumhurbaşkanı ile yaptığı telefon görüşmesinin içeriği ve İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı ile bölgesel gelişmelerin ve bu konuda sarf edilen çabaların gözden geçirildiği görüşmenin sonuçları hakkında Bakanlar Kurulu’na bilgi verdi.

Suudi Arabistan Enformasyon Bakanı Selman ed-Dusari, Bakanlar Kurulu'nun daha sonra ortak çıkarlara ulaşmak ve uluslararası öneme sahip konular ve zorluklarla ilgili koordinasyonu desteklemek için çeşitli alanlarda dünyanın dört bir yanındaki ülkelerle ilişkilerini güçlendirmeye yönelik ilgisinin bir parçası olarak Krallığın ikili ve çok taraflı toplantılara katılımını görüştüğünü açıkladı.

zxcdv
Riyad'daki Bakanlar Kurulu oturumundan (SPA)

Bakanlar Kurulu, aşırılık yanlısı ideoloji ve söylemleri engellemek, terörizmin kökünü kazımak, tüm terör mağdurlarına destek ve bakım sağlamak ve eğitim ve rehabilitasyon almalarını sağlamak için her düzeyde uyumlu uluslararası çabaların önemini yineledi.

Dusari, Bakanlar Kurulu’na Birleşmiş Milletler (BM) Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi'nin 89’uncu oturumunda Krallığın açılış bildirisinin içeriğini vurguladığını söyledi. Dusari bu bildiride, kadın haklarına bağlılığın, toplumdaki statülerinin iyileştirilmesinin, kadınların güçlendirilmesi alanında gerçekleştirilen reformların devam ettirilmesinin ve çeşitli düzeylerde kalkınmaya katılımlarının desteklenmesinin yer aldığını belirtti.

Yerel konularla ilgili olarak Bakanlar Kurulu, İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Kral Selman bin Abdulaziz'in himayesinde Riyad'da düzenlenen Dünya Lojistik Forumu'nun başarısını överek, sonuçlarının ekonomik büyümeyi desteklemek ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için ortak iş birliğinin arttırılmasına ve lojistik hizmetlerin ve tedarik zincirlerinin geliştirilmesine katkıda bulunmasının umulduğunu ifade etti.

(tweet)

Bakanlar Kurulu, Kral Selman bin Abdulaziz Kraliyet Koruma Alanı'nın, Dağ Keçisi Koruma Alanı'na ek olarak Uluslararası Doğa Koruma Birliği'nin Yeşil Listesi'ne dahil edilmesinin, Krallığın çevre koruma alanındaki sürekli çabalarıyla ve 2030 yılına kadar kara-deniz alanlarının korunmasını amaçlayan Yeşil Suudi Girişimi hedeflerine ulaşılmasına katkıda bulunan her şeyle uyumlu olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Muhammed bin Selman başkanlığında gerçekleşen oturumda, devletin kamu kurumlarının geçtiğimiz dönemdeki performansı, 2030 Vizyonu hedeflerine ulaşılmasına katkıları ile ulusal stratejilerin gösterge ve girişimlerinde tanık olunan kayda değer ilerlemeye ilişkin bir dizi rapor gözden geçirildi.

Bakanlar Kurulu, Şura Konseyi'nin çalışmalarına katıldığı konular da dahil olmak üzere gündemindeki konuları gözden geçirdi. Kurul; Siyasi ve Güvenlik İşleri Konseyi, Ekonomik İşler ve Kalkınma Konseyi, Bakanlar Kurulu Genel Komitesi ve Bakanlar Kurulu Uzmanlar Makamı tarafından varılan sonuçları inceledi. Oturum sırasında Bakanlar Kurulu, Enerji Bakanı tarafından imzalanmak üzere Suudi-Kazak Koordinasyon Konseyi'nin kurulmasına ilişkin anlaşmanın onaylanmasına karar verdi. Ayrıca Kurul, Suudi Arabistan Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanlığı ile Pakistan Sanayi ve Üretim Bakanlığı arasında sanayi alanında mutabakat zaptı taslağına ilişkin olarak Pakistan tarafıyla müzakerelerde bulunmak üzere Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanı veya temsilcisine yetki verilmesine karar verdi.

Bakanlar Kurulu ayrıca, Suudi Arabistan hükümeti ile Venezuela arasında doğrudan yatırımların teşviki alanında iş birliğine yönelik taslak mutabakat zaptını Venezuela tarafıyla görüşmek ve imzalamak üzere Yatırım Bakanı’na veya yardımcısına yetki verilmesine karar verdi.

Oturum sırasında Bakanlar Kurulu, İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanı’na veya yardımcısına, Suudi Arabistan Dijital Devlet Kurumu ile Yeni Zelanda Devlet Dijitalleştirme Bakanlığı arasında dijital devlet alanlarında iş birliğine yönelik bir mutabakat zaptı taslağını Yeni Zelanda tarafıyla görüşmek ve imzalamak üzere yetki verdi.

fvd

Suudi Arabistan İnsan Hakları Komisyonu Başkanı veya yardımcısına, Suudi Arabistan İnsan Hakları Komisyonu ile Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) arasında teknik alanda iş birliğini öngören taslak mutabakat zaptını UNHCR ile görüşmek ve imzalamak üzere yetki verildi.

Bakanlar Kurulu, Cazan'da bir teknik kolej kurulmasını da onayladı.

Bakanlar Kurulu ayrıca, Adalet Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü, Kızıldeniz'deki Mercan Resifleri ve Kaplumbağaları Koruma Genel Müdürlüğü, Bilimsel Araştırma ve İfta Genel Müdürlüğü, Kalkınma Organları Destek Merkezi ve Kamu Yönetimi Enstitüsü'nün yıllık raporları da dahil olmak üzere gündemindeki bir dizi genel konuyu gözden geçirdi. Sonrasında Kurul, bu konulara ilişkin gerekli tedbirleri ele aldı.