Kuveyt’te Merzuk el-Ganim, Ahmed el-Fahd ile mücadelesine devam ediyor

Kuveyt Veliaht Prensi Şeyh Meşal el-Ahmed, Ulusal Meclis'in açılışını yapıyor. (KUNA)
Kuveyt Veliaht Prensi Şeyh Meşal el-Ahmed, Ulusal Meclis'in açılışını yapıyor. (KUNA)
TT

Kuveyt’te Merzuk el-Ganim, Ahmed el-Fahd ile mücadelesine devam ediyor

Kuveyt Veliaht Prensi Şeyh Meşal el-Ahmed, Ulusal Meclis'in açılışını yapıyor. (KUNA)
Kuveyt Veliaht Prensi Şeyh Meşal el-Ahmed, Ulusal Meclis'in açılışını yapıyor. (KUNA)

Kuveyt Ulusal Meclisi Eski Başkanı ve Milletvekili Merzuk el-Ganim, anayasanın 125’inci maddesinin ve Anayasa Mahkemesi'nin 2008 tarihli 8 sayılı kararının ihlal edildiğini gerekçe göstererek Şeyh Ahmed el-Fahd'ın İkinci Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı olarak atanmasına itiraz etti.

Ganim, Salı günü meclisin açılışında yaptığı konuşmada şunları söyledi:

"Hiçbir şey beni yıldırmaz, ne düşünürsem onu söylerim. Şeyh Ahmed el-Fahd'ın İkinci Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı olarak atanmasına, anayasanın 125’inci maddesinin ve Anayasa Mahkemesi'nin 2008 tarihli 8 sayılı kararının ihlal edildiği gerekçesiyle itiraz ediyorum."

Kuveyt hükümeti, Şeyh Ahmed Fahd el-Ahmed es-Sabah'ın hükümet kadrosuna dönmesi karşısında şaşkın. 13 Haziran 2011 tarihinde Başbakan Yardımcılığı, İskandan Sorumlu Devlet Bakanı ve Kalkınmadan Sorumlu Devlet Bakanı görevlerinden istifa eden Şeyh Ahmed, yolsuzluk suçlamasıyla parlamentoda hakkında gensoru önergesi verilmesini istifasına gerekçe gösterdi.

Fotoğraf Altı: Şeyh Ahmed el-Fahd, Kuveyt'te Savunma Bakanı olarak yemin etti. (KUNA)
Şeyh Ahmed el-Fahd, Kuveyt'te Savunma Bakanı olarak yemin etti. (KUNA)

Çatışmaların tarihi

Ganim ve Şeyh Ahmed el-Fahd, 2011'den bu yana çetin mücadele veriyor. Fahd, Merzuk el-Ganim'i kendisini siyaset sahnesinden dışlamakla suçluyor. Fahd, Ganim’in mahkeme koridorlarında, özellikle ‘isyan ihbarı’ olarak bilinen davanın arka planında kendisiyle çatıştığını belirtiyor.

Ahmed el-Fahd, Kuveyt makamlarına Eski başbakan ve Eski Meclis Başkanı’nın Kuveyt Emirine yönelik bir darbeden bahsettiğini gösteren görüntüler sundu. 18 Mart 2015'te Şeyh Ahmed el-Fahd, Cumhuriyet Savcılığına başvuruda bulunarak ‘Eski Başbakan Şeyh Nâsır el-Muhammed el-Ahmed el-Sabah ve Eski Ulusal Meclis Başkanı Casim el-Harafi'yi (Marzuk el-Ganim'in amcası), rejimi devirmek için komplo kurmak, yabancı ülkelerle iş birliği yapmak ve yolsuzluğa karışmak’ suçlarından dava açtı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Cumhuriyet Savcılığı, bir dizi gizli soruşturmanın ardından davayı düşürdü. Ancak Şeyh Ahmed el-Fahd, Cumhuriyet Savcılığını ‘ihmal’ ile suçlayarak konuyu yeniden gündeme getirdi.

Kuveyt Emirlik Divanı ise 26 Mart 2015'te Şeyh Ahmed el-Fahd'ın yaydığı ‘yanıltıcı ve hatalı bilgiler’ nedeniyle Emir ve Veliaht Prens'ten, yargıdan, Şeyh Nasır el-Muhammad'den ve eski Ulusal Meclis Başkanı Casim el-Harafi'den özür dilediğini söyledi. Fahd'ın özrü, devlet televizyonundan yayınlandı. Harafi ailesi, İsviçre yargısını dolandırarak tescil belgesinde sahtecilik yaptığı suçlamasıyla Ahmed el-Fahd aleyhinde dava açtı. Cenevre Ceza Mahkemesi, Cenevre'deki sahte tahkim tedbiriyle ilgili bir davada Şeyh Ahmed el-Fahd es-Sabah ve diğer dört kişinin mahkûmiyetine karar verdi. Şeyh Ahmed El Fahd, 14 ayı infaz edilmek üzere 30 ay hapis cezasına çarptırıldı. Aynı ceza kararı yardımcısı için de alındı.

Fotoğraf Altı: Kuveyt Ulusal Meclisi milletvekili Merzuk el-Ganim. (Şarku’l Avsat)
Kuveyt Ulusal Meclisi milletvekili Merzuk el-Ganim. (Şarku’l Avsat)

Ganim halen direniyor

Ganim’in yasama döneminin açılış gününde çıkardığı kargaşa Ahmed el-Fahd'a uzanmakla kalmadı. Ganim ayrıca ülkedeki mevcut parlamento ile hükümet arasındaki krize neden olmakla suçladığı Başbakan Şeyh Ahmed el-Navaf ile de çatışma halini sürdürdü. Ganim siyasi liderliği, ‘başbakanın saçmalığı’ olarak adlandırdığı durumu durdurmak için derhal müdahale etmeye çağırdı.

Kuveytli analistler, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamalarda Merzuk el-Ganim'in önemli bir parlamento bloğuna sahip olmamasına rağmen bir sonraki mecliste en çok ses getirecek aktör olabileceğini aktardı. Analistlerden biri açıklamasında “Merzuk el-Ganim, meclis için istikrar sağlayabilecek veya meclisin hükümetle ilişkisini bozabilecek sihirli değneğe sahip” dedi.

Kuveyt Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Dr. Abdullah Seher’in açıklaması ise şöyle oldu:

“Eski Meslis Başkanı Merzuk el-Ganim, geniş bir bloğu olmasa bile bu mecliste zor bir figür olacak. Çünkü çok fazla bilgiye sahip ve siyasi manevra kabiliyetine sahip. Ganim, parlamentonun tutarlı bloklara sahip olmadığını görüyor. Bu durum onun bazı dosyaları açarak mevcut bloklara nüfuz etmesini kolaylaştırıyor. Bu da bazı milletvekillerini zor duruma sokarak kendisini desteklememelerini imkansız hale getiriyor. Eski Meclis Başkanı Merzuk el-Ganim'in varlığı, yeni meclisin işaretlerinden biri. Son seçimlerde (2022) aday olmaya isteksizdi. Uzun süre meclis başkanlığı yaptı. Dolayısıyla milletvekilliği saflarına geri döndükten sonra mecliste sakin kalmayacaktır. Aksine, bazı milletvekillerini zor durumda bırakabilecek hassas konuların gündeme getirilmesine öncülük edecektir. Özellikle de Kuveyt sokağını endişelendiren konuları dile getirebilir ve bu meselelerden bazıları, hükümet nezdindeki istikrarı baltalayabilir. Ganim’in bu mecliste önemli bir rolü olacaktır.”

Seçim işlerinde uzman olan analist Cabir Bakir “Ganim meclisteki milletvekillerinin yanında konumlanacak. Bir sonraki yasama oturumunda (ekim) gensoru önergesi sunma rolüne soyunabilecek bir muhalefet bloğu oluşturabilir” dedi. Avukat Abdülaziz Bumecdad da açıklamasında “Ganim kendisi için cumhurbaşkanlığı çerçevesi dışında bir atmosfer yaratmaya çalışacak. Ancak bunu başaramayacak ve daha az aktif bir milletvekiline dönüşecek” ifadesini kullandı.



New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
TT

New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)

Suudi Arabistan'ın himayesinde ve Fransa'nın katılımıyla Birleşmiş Milletler’in (BM) New York’taki genel merkezinde düzenlenen konferans, ‘iki devletli çözüm’ yönünde bir siyasi hareket başlattı. Paris'in Filistin’i tanıma kararını açıklamasının ardından, başka ülkeler de art arda Filistin devletini tanıyacaklarını açıkladılar.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un izinden giderek yaz tatilinde olan kabinesini Gazze'deki durumu ele almak üzere bu hafta acil toplantıya çağıracağı açıklandı. Starmer, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki durumu iyileştirmek ve barışı sağlamak için adımlar atmaması halinde, İngiltere’nin Eylül ayında Filistin Devleti'ni tanıyacağını açıkladı. İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy de New York'taki konferansta aynı açıklamayı tekrarladı.

Başbakan Starmer, çç baskıların artmasıyla İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşını durdurmaması, insani yardımların engelsiz bir şekilde ulaşması için sınır kapılarını açmaması ve Filistin-İsrail çatışmasına son vermek için ciddi barış görüşmelerine başlamaması halinde bu adımı atacağını açıkladı.

ddefrv
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, salı günü Londra'da yaptığı açıklamada, Gazze'deki durumu görüşmek üzere acil kabine toplantısı çağrısında bulundu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetindeki bakanların tutumları göz önüne alındığında İsrail'in bu şartlara uyum sağlaması imkansız görünüyor. Bu da 1917 yılında ilan edilen Balfour Deklarasyonu’ndan bu yana İsrail'in kurulmasında tarihi bir sorumluluk taşıyan Londra'nın bu adımı atacağı anlamına geliyor.

Bu adımın özel bir önemi var, çünkü İngiltere, Fransa'dan sonra G7 üyeleri içinde Filistin devletini tanıyan ikinci ülke ve BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) beş daimi üyesi arasında dördüncü ülke olacak. Ayrıca, Batı'nın bu hamlesini ‘toplu bir hareket’ haline getirmesi açısından da özel bir öneme sahip. Ki Paris de bunu bekliyor.

Aralarında Avustralya, Kanada, Finlandiya, Fransa, Norveç, İspanya, Portekiz, İrlanda, Slovenya, Lüksemburg, Malta, Yeni Zelanda, İzlanda, San Marino ve Andorra’nın bulunduğu 15 batılı ülke tarafından yayınlanan ve Filistin devletinin tanınmasını talep eden ‘New York Konferansı Çağrısı’, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot'un ifadesiyle ‘deprem’ etkisi yarattı. Zira Batılı ülkeler ilk kez ‘toplu olarak’ böyle bir adım attılar.

Söz konusu ülkelerden biri olan Malta, Filistin’i tanıyacağını resmi olarak açıklarken Kanada ve Finlandiya, bu yönde hazırlıklarını sürdürüyor. Fransız kaynaklar, Portekiz'in de Filitin’i tanıma kararını açıklamaya hazır olduğunu belirttiler.

‘Çağrı’nın bir paragrafında şöyle deniyor:

“Bizler Filistin Devleti'ni tanımaya hazır olduğumuzu veya olumlu baktığımızı kabul ettik, ifade ettik veya ifade ediyoruz. Bu, iki devletli çözüme doğru atılmış temel bir adımdır. Henüz bunu yapmamış olan tüm ülkeleri bu çağrıya katılmaya davet ediyoruz.”

Ayrıca şu ifadeler de yer alıyor:

“Gazze’de yeniden yapılanma, Hamas'ın silahsızlandırılması ve Filistin yönetiminden çıkarılmasını sağlayacak bir yapı oluşturmak için çalışmaya kararlıyız.”

Diplomatik bulaşma

Söz konusu paragrafın ifadeleri, harekete geçme ve başkalarını da harekete geçmeye teşvik etme yönündeki toplu bir arzuyu yansıtmaktadır. Bugüne kadar 149 ülke Filistin’i tanıdı.

Fransız kaynaklar, Cumhurbaşkanı Macron'un birkaç gün önce Filistin’i tanıma kararını açıklamasının, birincisi tereddüt eden Avrupa ülkelerine baskı yapmak, ikincisi 21 Eylül'e kadar onlara yeterli zaman tanımak olmak üzere iki amacı olduğunu söylediler. 21 Eylül, New York'ta BM Genel Kurulu toplantılarının başlayacağı tarih ve zirvede kararın kesinleşmesi bekleniyor.

dfgthyuı
BM Genel Sekreteri, New York'ta düzenlenen İki Devletli Çözüm Konferansı sırasında Fransa Dışişleri Bakanı ile tokalaşırken (AFP)

Yol haritasının son paragrafı, konferansın en önemli hedefini özetliyor:

“Bu tarihi bir fırsat. Savaşı sona erdirmek, Filistin devletini kurmak ve her iki halk için barış ve onuru sağlamak için kararlı ve toplu bir şekilde harekete geçme zamanı geldi.”

Baskılara ve uyarılara rağmen

Konferansa 125 ülke, Avrupa Birliği (AB) ve Arap Birliği (AL) gibi birçok uluslararası ve bölgesel kuruluş ve en az 40 dışişleri bakanı katıldı. İsrail ve ABD'nin baskılarına rağmen konferansa geniş bir katılım vardı.

Tüm bu baskıların yanında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un BM Genel Kurulu’nda düzenlenen ‘Başkanlar ve Liderler Haftası’nda Eylül ayında Filistin devletini resmen tanımayacağını açıklamasının ardından, Macron'u hedef alan bir iç kampanya başlarken bu girişimin Ortadoğu'daki olayların gidişatına ‘hiçbir etkisi olmayacağı’ empoze ediliyor. Ayrıca, hiçbir Avrupa veya Batı ülkesinin ona katılmayacağı için ‘diplomatik olarak dışlanacağı’ uyarısı yapılıyor.

dert
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)

‘Şüpheciler’, iki devletli çözümü destekleyen ‘diplomatik-siyasi dinamizmin’ yeniden canlanmasını imkansız gördüler. Onlara göre bu çözüm, sadece siyasi ve sahadaki değişiklikler nedeniyle değil, aynı zamanda İsrail'in Filistin devletinin kurulmasını kökten reddetmesi nedeniyle de ‘geçmişte kalmış’ bir seçenek haline gelmişti.

İsrail parlamentosu Knesset geçtiğimiz yıl Filistin devletinin kurulmasını reddeden bir kararı oyladı. Geçtiğimiz hafta da 71 oyla hükümeti Batı Şeria'yı ilhak etmeye çağıran bir kararı kabul etti. Kısacası, şüpheciler iki devletli çözümü ‘bir hayal’ olarak gördüler.

İsrail, Filistin devletinin tanınmasını kınamaya devam etti. Bunu ‘Hamas ve terörizme ödül’ olarak değerlendiren İsrail, bunun Gazze'deki ‘barışçıl çözüm çabalarını’ ve ‘savaşı sona erdirme çabalarını’ baltalayacağını iddia etti.

Ancak bunların hiçbiri gerçekleşmediği gibi bir de tam tersi oldu.

Riyad ve Paris, uzun süredir ortada olmayan ‘iki devletli çözümü’ yeniden canlandırma çabalarında başarılı oldular.

Sadece iki gün içinde, dünya ülkelerinin üçte ikisi, sekiz adet Arap ve uluslararası çift başkanlı çalışma grubunun haftalarca süren çabalarıyla hazırlanan ‘yol haritasına’ odaklandı. Bu gruplar, çatışmaya son verilmesi ve güvenlik, ekonomi ve insani açıdan entegre bir Ortadoğu'ya doğru ilerlenmesi konusunda genel, kapsamlı ve pratik öneriler hazırlamak için yoğun bir şekilde çalıştı.

Bu durum, konferansın sona ermesiyle birlikte salı günü yayınlanan 7 sayfalık sonuç bildirgesinde de öne çıktı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, belgenin siyasi, güvenlik, ekonomik, insani, hukuki ve stratejik anlatı eksenlerini kapsayan kapsamlı öneriler içerdiğini ve iki devletli çözümü uygulamak ve herkes için barış ve güvenliği sağlamak için entegre ve uygulanabilir bir çerçeve oluşturduğunu söyledi.

Bakan Prens Ferhan, BM 79. Genel Kurulu oturumu sona ermeden önce sonuç bildirgesinin desteklenmesi ve bunun New York'taki Suudi Arabistan ve Fransa misyonlarına bildirilmesi çağrısında bulundu.