Güvenlik konusundaki endişelerden kapsamlı hizmetlere 70 yıllık Hac yolculuğu

Kurucu Kral dönemindeki 250 bin hacıdan, yedinci kral döneminde milyonlarcasına…

Hacılar huzur ve sükunet yolculuklarında Kabe'yi tavaf ediyor. (AP)
Hacılar huzur ve sükunet yolculuklarında Kabe'yi tavaf ediyor. (AP)
TT

Güvenlik konusundaki endişelerden kapsamlı hizmetlere 70 yıllık Hac yolculuğu

Hacılar huzur ve sükunet yolculuklarında Kabe'yi tavaf ediyor. (AP)
Hacılar huzur ve sükunet yolculuklarında Kabe'yi tavaf ediyor. (AP)

Başta Hac kapsamında olmak üzere kutsal yerlere erişim yüzyıllar önce, dünyanın her yerinden Müslümanların büyük endişe duyduğu konulardan biriydi. Ancak İslam'ın bu beşinci şartına ulaşmak bazen zorluklarla, bazen de risklerle doluydu. Zorluklara ek olarak, hacıların önündeki tek engel, çeşitli limanlardan Arap Yarımadası'na girdiklerinde güvenliği kaybetmeleriydi. Yıllık mevsim, gelirlerini artırmak için bireyler, ülkeler ve kabileler arasında yağma ve talan yoluyla veya hisselere mali ödeme veya bilinen adıyla ‘itavat’ karşılığında kutsal mekanlara erişimlerini sağlama şeklinde bir tür mevsimsel yatırım yarattığından, yağma ve talanla karşı karşıya kalıyorlardı.

Üçüncü Suudi egemenliğinin başlangıcında, deve sırtındaki bir hacı. (SPA)
Üçüncü Suudi egemenliğinin başlangıcında, deve sırtındaki bir hacı. (SPA)

Hacıları durdurup ellerindeki tüm yiyecek, ilaç ve malzemeleri yağmalayan, ardından onları elleri boş bırakan organize çeteler ortaya çıkmıştı. Bazıları yolda ölürken bazıları da Mekke’ye ulaşana kadar bitkin halde yürümeye devam ediyordu. Bazıları da direndikleri için bu çeteler tarafından öldürülüyordu.

Hac yolculuğu sırasında güvenlik endişesi

Bu bağlamda, söz konusu atmosfer ve görüntüler hakkında gerçeğe uygun olmayan halk hikayeleri yayıldı. Bunlardan biri, bu rüknü yerine getirmeyi planlayan her hacının, öleceğine inandığı için vasiyetini yazdığı ve yakınlarıyla vedalaştığı şeklindeydi. Ayrıca geçmiş zamanlarda bir annenin, erkek çocuğunu oyalarken "Ne zaman büyüyeceksin de hacıları soyacaksın?" dediği anlatılır. Bu, güvenlik eksikliği, bölünmüşlük, yoksulluk ve yoksunluk döneminde bazı insanlar için para, malzeme ve yiyecek elde etme aracı oldu. Öte yandan, birçok kabileden ve ülkeden insanlar, taraflarca anlaşılan ‘itavat’ karşılığında hacıların kutsal mekanlara ulaşmasını sağlamak için kişiler görevlendirmişti.

asd
Kurucu Kral’ın 1935'te oğlu Kral Suud ile birlikte hac ziyareti sırasında çekilmiş fotoğrafı.

Tarihçi yazar Emin Said, yaklaşık 100 yıl önce 1927 yılında Kahire’de çıkarılan Şarku’l Edna dergisinde, Kral Abdulaziz saltanatının başlangıcını ve Hac ile ilgili olayları kaydetti. Söz konusu dergide Hicaz ve Necd bölgesi ile ilgili haberler ön planda yer alıyordu. Suudi Arabistan’da ikamet eden Suriyeli tarihçi Abdulkerim İbrahim es-Semek, Şarku2l Edna dergisinde yer alan her şeyi ve Kral Abdulaziz'in benimsediği inşa politikasında hacılarla ilgili konuları takip etti. Bu politika, özellikle hacılarla ilgili olarak, Kral Abdulaziz'in izlediği inşa politikasında güvenliği sağlama amacını taşıyordu. Hacıların varışından ülkesine dönüşüne kadar her aşamada güvenliği temin etmek için çaba sarf ediyordu. Dergiye göre Hac faaliyetlerinin geçmişi ve bugünü arasında büyük fak olduğuna dikkat çekiyor.

Kral Abdulaziz ve hacıların gözetimi

Suudi Arabistan devletinin üç aşamasında görev yapan liderlerin, Arabistan Yarımadası içinde güvenliği sağladığı kesinlikle söylenebilir. Ancak üçüncü devletin kurucusu Kral Abdulaziz, Hicaz ve Necd arasında bir bölgesel birlik oluşturduktan sonra güvenliği sağlamanın yanı sıra Mekke'deki Kabe'yi geliştirmek için önemli iyileştirmeler yaptı. İlk kez elektrik getirildi, hoparlörler kuruldu, hacıların taşınması düzenlendi ve onların kutsal mekanlara kolay ve rahat bir şekilde ulaşmaları sağlandı. Ardından, Kral Abdulaziz'in oğulları olan Kral Suud, Kral Faysal, Kral Halid, Kral Fahd ve Kral Abdullah aynı çabaları sürdürdüler ve Harem-i Şerif’te tarihteki en büyük genişleme projelerini kaydettiler.

as
Kral Selman döneminde Hac ve Umre ziyaretçilerine gösterilen ilgi zirveye ulaştı. (SPA)

Şarku’l Edna dergisine göre, Kral Abdulaziz'in Hicaz ve Necd'in birleşmesinden sonra dünya çapındaki Müslüman alimlere ilk hac davetiyesini gönderdi. Bu alimler, Kral'ın Mekke ve Medine'deki kutsal mekanlarda yaptığı gelişmeleri, hacıların ve ziyaretçilerin konforunu ve iyi ağırlandığını gözlemlediklerinde, Kral'ı Hicaz'ın yönetimindeki başarısı ve kutsal alanların korunmasındaki liderliğinden ötürü tebrik ettiler. Müslüman alimlerin Kral'ı kutlamaları ve desteklemeleriyle birlikte, sonraki yıllarda hacı sayısı arttı. Kral Abdulaziz'in Haremeyn’in yönetimi ve düzenlemelerindeki başarılarının ünü, dünya genelindeki Müslümanlara ulaşarak genişledi.

250 bin hacıdan 30 milyon hacıya ve umre ziyaretçisine

Geçtiğimiz onlarca yıl boyunca hac ibadetini eda etmek için Suudi Arabistan’a giden hacı sayısı kaydedilmemiş olsa da Kral Abdulaziz döneminde bu sayı kaydedilmişti. Kayıtlara göre hacı sayısı 250 bine ulaşmıştı. O dönemde bu sayı yüzlerce yıldır kabul edilen en büyük sayıydı.

Kral Selman'ın liderliğindeki mevcut Suudi yönetimi, Mescid-i Haremeyn'e olan ilgiyi zirveye taşıdı. Veliaht Prens'in çabalarıyla yıl boyunca Umre ziyaretçisi sayılarını artırmak için düzenlemeler kabul edildi. Geçtiğimiz Ramazan Ayı boyunca umre yapan ziyaretçi sayısı yaklaşık 30 milyona ulaştı. Hacı sayısı ise dünya ülkelerinin belirlenen ve sınırlı kotalarına tabi tutuldu. Suudi hükümeti, hacıların ülkelerinden ayrıldıkları andan itibaren Mekke'ye ulaşana kadar her türlü kolaylığı sağladı. Bazı hacılar, sağlık hizmetlerinden faydalanabilmek ve kalp, kemik veya göz ameliyatları gibi operasyonlar yaptırabilmek için hac öncesinde aylar önce Mekke'ye gelmeyi tercih ediyor ve ardından ülkelerine iyileşmiş bir şekilde geri dönüyorlar. Hamile kadınlar da hacı adaylarına sunulan hizmetlerden yararlanmak için Hac'dan aylar önce gelip orada doğum yapmak istiyor.

asds
Beşinci rüknü tamamlayana kadar hacılar için entegre tıbbi hizmetler sağlanıyor. (SPA)

Hicaz ve Necd bölgelerinin birleşmesi, modern Suudi devletinin inşasında en önemli dönem olarak kabul edildiğinden, bölgesel ve uluslararası düzeyde dikkate değer bir tarihi olay oluşturdu. Ayrıca tanınan ülkelerle diplomatik ilişkilerin kurulması, elçi ve konsolosların atanması, iç ve dış düzenlemelerin kabul edilmesi ve modern bir devletin inşasıyla birlikte gerçekleşmişti. Bunun üzerine, Krallığın topraklarında güvenlik ve emniyetin yayılması, hacıların hizmet edilmesi ve mütevazi imkanlar altında ihtiyaç duydukları hizmetlerin sağlanması, bu Krallığın kurulduğu önceki dönemlerde karşılaştıkları sıkıntılardan korunmaları sağlandı. Tüm bunlar, bölgesel ve uluslararası zor koşullarda gerçekleşti. Nitekim Fransa ve İngiltere'nin sömürgeci projeleri, Arap ülkelerinin sınırlarını çizmeye, birlik özelliklerini silerek, çıkarları doğrultusunda Arap ülkelerine hegemonya kurmaya ve bölge için yeni bir harita oluşturmaya devam ediyordu.

Suudi dönemi, kolaylık sunma ve refah

Hac yolları tarihte uzun dolambaçlı ve güvensizdi. Bu nedenle Mekke'ye yapılan yolculuk, sonuçları belirsiz bir riskti. Hacıların özellikle de bu tehlikelerle dolu, aylar süren ve zorlu yollardan geçen bir yolculuk olması göz önüne alındığında ailelerine veda sahneleri, bu yolculuğun başarılı olma umudunu kaybetme izlerini taşıyordu. Ancak Suudi Arabistan devleti döneminde durum daha iyi hale geldi ve Hac fikri daha kolay bir hal aldı. Haremeyn bölgesi ülkelerinde güvenlik ve huzur yaygınlaştı ve yıllar geçtikçe ulaşım araçları gelişti. Günümüzde, hava taşımacılığı, hacıları dünyanın dört bir yanından Mekke'ye birkaç saat içinde taşıyan en hızlı yöntem haline geldi. Deniz yolu ise modern gemilerle, konforlu olanaklara sahip olarak okyanusları ve denizleri geçerek hacıları Cidde İslam Limanı'na yorulmadan ve zahmetsizce taşıyan bir seçenek oldu.

Kara yollarına gelince; ikram ve hizmetlerin sunulduğu klimalı otobüsler, hacıları asfalt yollarda ve dinlenme, yakıt ikmali ve gıda maddeleri için istasyonlarda taşımanın modern aracı haline geldi.

Kutsal mekanlar arasında hizmet veren tren, Mekke'de Rahman’ın misafirlerine sunulan diğer ulaşım ve lojistik hizmetleriyle entegre bir şekilde çalışıyor. Bu, hacıların ulaşımını kolaylaştırmak ve onları yüksek kalite ve güvenli seyahat standartlarına uygun bir şekilde rahatlıkla taşımak için entegre bir hizmet sistemi aracılığıyla gerçekleştiriliyor. Şarku’l Avsat’ın gözlemlerine göre böylece trafik yoğunluğu azaltılıp hızlı ve güvenli seyahati kolaylaştırma amaçlanıyor.

asasdw
Hacılara, yaşlılar ve gücü yetmeyenler tarafından kullanılan elektrikli araçlar da dahil olmak üzere çeşitli hizmetler sunuluyor. (SPA)

Açılışını Suudi Arabistan Kralı Kral Selman bin Abdulaziz'in yaptığı Haremeyn Ekspres Treni, Rahman'ın misafirlerine hizmet ve kolaylık sağlama konusundaki bu çabaların bir devamı niteliğinde. Kral Selman açılış konuşmasında şu ifadeleri kullanmıştı:

“Suudi Arabistan'dayız ve Allahu Teala bizi Haremeyn-i Şerifeyn’in hizmetiyle onurlandırdı. Bu hizmet için kendimizi ve yeteneklerimizi adadık. Yönetim, hükümet ve halk olarak Rabb'in misafirlerinin rahatı için gösterdiğimiz çaba ve emeği elde ettik. Misafirlerin güvenliği ve sağlığı konusuna önem veriyoruz.”

Hacılara hizmet etmek için entegre bir sistem

Hac ve Umre sistemleri, önemli başarılar elde etmiş ve yıllar içinde büyük gelişmeler kaydetti. Bu başarılar, güvenlik, sağlık ve lojistik alanlarında aktif bir iş birliğiyle gerçekleştirildi. Suudi Arabistan'ın gurur duyduğu en önemli başarılar arasında yer aldı. Liderlik tarafından, Rahman’ın misafirlerine hizmet etmek için maddi ve insani kaynakların seferber edildiği ve en büyük sayıda Müslümanın hac ve umre ziyaretlerini yerine getirmesi için fırsatlar sunuldu. Kral Selman bin Abdulaziz, bu hedefe ulaşmak için Suudi Arabistan'ın 2030 Vizyonu’nun bir parçası olarak ‘Rahman'ın Misafirlerine Hizmet’ programını başlattı. Bu program, misafirlere sunulan hizmet seviyesini yükseltmeyi, dini ve kültürel deneyimlerini zenginleştirmeyi amaçlıyor.

sad

Hac ve Umre sistemi son birkaç yılda çok önemli gelişmeler kaydetti. Hac ve Umre sektörünün öncelikli bir öneme sahip olması nedeniyle, sektörü düzenlemek ve hizmet kalitesini yükseltmek için birçok girişim başlatıldı. Örnek olarak, tüm ülkelerden Hac ve Umre ziyaretçileri için elektronik vize imkanının sunulması, Umre sezonunun uzatılması, Mekke otobüs projesinin başlatılması ve İslami tarihi mekanların geliştirilmesi gibi önlemler alındı. Ayrıca yurt dışından gelen umre ziyaretçilerinin gelişini kolaylaştırmak için turistik vize, elektronik turistik vize, ziyaretçi vizesi gibi çeşitli vize türleri sunuldu. Bunun yanı sıra, Elektronik Hac ve Umre Bakanlığı tarafından başlatılan girişimler de mevcut. Örneğin ‘Aetamarna’ uygulaması, ‘Akıllı Hac Kartları’ ve ‘Valizsiz Hac’ girişimi bunlardan sadece birkaçı. Ayrıca, ‘Mekke Yolu’ girişimi de çeşitli paydaşlarla işbirliği içinde, Rahman'ın misafirlerinin giriş işlemlerini beklemeden sınır kapılarından kolaylıkla geçmelerini sağlamayı amaçlıyor. Bu gibi girişimler ve hizmetler, hacıların ibadetlerini kolaylıkla ve huzur içinde yerine getirmelerini sağlamak ve onlara iman dolu bir atmosferde hizmet etmek amacıyla geliştirildi.

Suudi Arabistan Krallığı 2023 yılı Hac sezonunda (1444 Hicri yılı) mümkün olan en büyük sayıda Müslümanın Hac ibadetini yerine getirmesi için çalışıyor. Bu doğrultuda, Kral Selman bin Abdulaziz'in başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, bu yılın Hac sezonunda hacı sayısının Kovid-19 salgını öncesi döneme döneceğini duyurdu. Bu karar, Müslümanlara Hac ibadetini daha geniş kapsamda gerçekleştirme fırsatı sunmayı amaçlıyor.

Suudi Arabistan Genel İstatistik Kurumu'nun verilerine göre,Genel İstatistik ve Bilgi Dairesi adı altında 1390 Hicri yılında istatistik işlemlerine başlamasından itibaren, 1443 Hicri yılına kadar toplam hacı sayısı 99 milyonu aştı. Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 kapsamında 2030 yılında 30 milyondan fazla Umre ziyaretçisi ağırlamak hedefleniyor.

Mekke Yolu Girişimi

Mekke Yolu Girişimi, Suudi Arabistan İçişleri Bakanlığı tarafından başlatılan en önemli girişimlerden biri olarak kabul ediliyor. Bu girişim, Hacıların hizmetine yönelik bir program olan ‘Rahman'ın Misafirlerine Hizmet’ programı kapsamında yer alıyor. Bu program, 2017 yılında başlatılan ‘Vizyon 2030 projelerinden biri ve inisiyatiften faydalanan Hacılar için yüksek kalitede hizmetler sunmayı amaçlanıyor.

Bu inisiyatif kapsamında, Hacıların işlemlerini ülkelerinden başlayarak tamamlamaları hedefleniyor. Bu işlemler arasında elektronik vize çıkarılması, biyometrik özelliklerin alınması, kalkış ülkesindeki pasaport işlemlerinin tamamlanması ve sağlık gereksinimlerinin kontrol edilmesi yer alıyor. Ayrıca eşyaların kodlanması, sıralanması, taşıma düzenlemelerine göre tasnif edilmesi, Mekke ve Medine'deki konaklama yerlerinde yerleştirilmesi de bu inisiyatifin bir parçası. Hacılar, varışlarının ardından özel hatlara sahip otobüslerle Mekke ve Medine'deki konaklama yerlerine doğrudan transfer edilirken, hizmet sağlayıcılar da eşyalarını konaklama yerlerine teslim ediyor.

Bu yıl, inisiyatifin çalışmaları Fas, Endonezya, Malezya, Pakistan, Bangladeş, Türkiye ve Fildişi Sahili'nde tamamlandı. Bu ülkelerden inisiyatifi kullanan tüm kişiler, bu yılki Hac ibadetini yerine getirmek için Suudi Arabistan'a ulaştı. Bu inisiyatif, 242 bin 272 hacıya hizmet vermiş olup, gerçekleştirilen seyahat sayısı 667 olarak kaydedildi. Söz konusu seyahatler, Cidde'deki Kral Abdulaziz Uluslararası Havalimanı ve Medine'deki Prens Muhammed bin Abdulaziz Uluslararası Havalimanı'na yapıldı.



Suudi Arabistan-Katar Demiryolu Projesi: Daha verimli ve sürdürülebilir bir Körfez ulaşım sistemi geliştirmeye yönelik ortak vizyonların somut bir örneği

Suudi Arabistan-Katar Demiryolu Projesi: Daha verimli ve sürdürülebilir bir Körfez ulaşım sistemi geliştirmeye yönelik ortak vizyonların somut bir örneği
TT

Suudi Arabistan-Katar Demiryolu Projesi: Daha verimli ve sürdürülebilir bir Körfez ulaşım sistemi geliştirmeye yönelik ortak vizyonların somut bir örneği

Suudi Arabistan-Katar Demiryolu Projesi: Daha verimli ve sürdürülebilir bir Körfez ulaşım sistemi geliştirmeye yönelik ortak vizyonların somut bir örneği

Suudi Arabistan’ın Ankara Büyükelçiliği Kültür Ateşesi Dr. Faysal b. Abdurrahman Usra

Ortak iş birliğinde yeni bir dönemin tesis edilmesi, bölgede ekonomik ve lojistik entegrasyona yeni bir yapı taşı eklenmesi ve Suudi Arabistan-Katar Koordinasyon Konseyi çalışmaları kapsamında, Körfez ülkeleri arasında modern altyapı alanındaki en büyük adımlardan biri atıldı. Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani’nin himayesinde, Suudi Arabistan ile Katar arasında yolcu taşımacılığına yönelik hızlı tren projesinin hayata geçirilmesine ilişkin bir anlaşma imzalandı. İki ülke ayrıca, Riyad ile Doha’yı birbirine bağlayacak söz konusu tren projesinin resmen başlatıldığını duyurdu. Hayati öneme sahip proje, iki kardeş ülke arasındaki köklü ve tarihi ilişkilerin derinliğini yansıtmasının yanı sıra, kalkınma alanında iş birliği ve entegrasyonu güçlendirmeye yönelik stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor. Proje, sürdürülebilir kalkınmanın pekiştirilmesi ve bölgede daha geniş bir refah ve gelişim ufkuna yönelik ortak iradeyi de ortaya koyuyor. Suudi Arabistan-Katar Hızlı Tren Projesi’nin ilanı, iki ülke arasındaki ilişkilerin ulaştığı düzeyi teyit eden tarihi bir dönüm noktası olarak öne çıkarken, ulaşım sektöründe ikili iş birliğinin somut bir yansıması ve bölge için ortak gelecek vizyonunun sembolü niteliği taşıyor. Modern ve sürdürülebilir bir ulaşım sisteminin geliştirilmesinde iki ülke arasındaki entegrasyonu temsil eden proje, aynı zamanda turizmin büyümesine önemli katkı sağlamayı hedefliyor. Projenin, Suudi Arabistan ve Katar’daki turistik destinasyonlara erişimi kolaylaştırarak ziyaretçi sayısını artırması ve iki başkent arasında kısa ve sık seyahatleri teşvik etmesi bekleniyor.

Suudi Arabistan Ulaştırma ve Lojistik Hizmetleri Bakanı Mühendis Salih el-Casir ile Katar Ulaştırma Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdullah Al Sani tarafından yakın zamanda imzalanan anlaşma, Suudi Arabistan-Katar Hızlı Tren Projesi’nin fiilen başlamasının işaretini veriyor. Proje, İki Kutsal Caminin Hizmetkârı ve Veliaht Prens ile Katar Emiri’nin doğrudan ilgi ve desteği altında yürütülüyor; bu durum, iki kardeş ülke arasındaki entegrasyon projeleri arasında stratejik önemini ortaya koyuyor. Bu devasa proje, aynı zamanda Suudi Arabistan’ın 2030 Vizyonu ve Katar Ulusal 2030 Vizyonu’nun somut bir uygulaması olarak değerlendiriliyor. Proje, iki ülke liderliğinin, daha bağlantılı ve refah dolu bir gelecek yaratma vizyonunu yansıtıyor ve bölgedeki altyapı entegrasyonuna yönelik daha geniş bir çerçevede konumlanıyor; özellikle ulaşım, enerji ve ticaret alanlarında iş birliğini güçlendiriyor. Proje, sürdürülebilir kalkınmanın gerçek bir örneği olarak öne çıkıyor; vatandaşlar arasındaki bağları güçlendirirken, iki ülke arasındaki seyahati daha hızlı, konforlu ve güvenli hâle getiriyor. Ayrıca modern ve sürdürülebilir altyapının geliştirilmesi yoluyla ekonomik büyümeyi destekliyor, yaşam kalitesini artırıyor ve ileri düzeyde ulaşım seçenekleri sunuyor. Hızlı tren hattı, ekonomik çeşitliliğin sağlanmasına, turizmin canlandırılmasına ve ulaşım sektörünün etkinliğinin artırılmasına katkıda bulunacak. Projenin, başta havaalanları ve büyük ekonomik şehirlerle entegrasyonu sayesinde, iki ülke arasındaki ticaret, yatırım ve iş hareketliliğinde önemli değişiklikler yaratması bekleniyor. Böylece proje, iki halk için daha bağlantılı ve refah dolu bir geleceğin inşasında merkezi bir rol oynayacak ve Körfez’deki stratejik bağlantı zincirinin en önemli halkalarından biri olarak değerlendirilecek.

Suudi Arabistan ile Katar arasında inşa edilecek hızlı tren projesi, Riyad ile Doha’yı birbirine bağlamanın ötesinde, iki halk arasındaki tarihi ve kültürel bağların derinliğini de yansıtıyor. Proje, yalnızca bir altyapı yatırımı değil; ortak dini ve kültürel değerleri paylaşan, gelenek ve alışkanlıklarıyla birbirine yakın iki halkın birleşik geleceğini simgeleyen bir sembol niteliği taşıyor. Proje, ülkedeki ulaştırma ve lojistik sektörüne de önemli katkılar sağlayacak. Sektör, Kral Selman bin Abdulaziz’in liderliğinde ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın desteğiyle kapsamlı yapısal reformlar ve 280 milyar Suudi riyalini aşan ulusal ve uluslararası yatırım sözleşmeleriyle güçlendirilmiş durumda. Suudi Arabistan, güçlü ve yatırım çekici ulaşım ile lojistik altyapısına sahip bir ülke olarak öne çıkıyor. Riyad-Doha hızlı tren hattı, toplam 785 kilometrelik uzunluğuyla yolculara hızlı ve sürdürülebilir bir seyahat imkânı sunacak. Proje, Riyad’daki Kral Selman Uluslararası Havalimanı ile Doha’daki Hamad Uluslararası Havalimanı’nı birbirine bağlayarak iş ve turizm amaçlı seyahatlerde esneklik sağlayacak. Hattın güzergâhı Riyad, Hufuf ve Dammam olmak üzere üç önemli Suudi şehrine de uzanacak ve toplamda 5 ana yolcu istasyonu yer alacak. Bu istasyonlar, konfor, hız ve akıllı teknolojileri bir araya getirerek modern bir yolculuk deneyimi sunacak. Trenin saatte 300 kilometreyi aşan hızı, iki başkent arasındaki seyahat süresini yaklaşık iki saate indirecek. Bu sayede ticaret ve turizm hareketliliği artacak, ekonomik büyüme desteklenecek ve yaşam kalitesi yükseltilecek. Proje, yıllık 10 milyondan fazla yolcuya hizmet verecek ve Suudi Arabistan ile Katar’daki önemli turistik ve kültürel noktaların keşfini kolaylaştıracak. Ayrıca proje, hafif ve orta ağırlıktaki yük taşımacılığını geliştirerek sınır ötesi lojistik çözümler sunacak, iki ülke arasındaki ticaret hacmini artıracak ve teslim sürelerini kısaltarak operasyonel maliyetleri düşürecek. Yapım ve işletme aşamalarında ise Suudi Arabistan ve Katar’da 30 binden fazla doğrudan ve dolaylı istihdam yaratması öngörülüyor. Tüm bu özellikleriyle proje, bölgesel kalkınmayı destekleyen ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri arasındaki entegrasyonu güçlendiren stratejik bir altyapı yatırımı olarak öne çıkıyor.

Bu stratejik projenin altyapı inşaatları, yerel müteahhitlik şirketleri tarafından gerçekleştirilecek; modern tren teknolojileri ise alanında uzman uluslararası şirketler tarafından sağlanacak. Projenin tamamlanması, altı yıllık bir zaman çizelgesine göre yürütülecek ve en yüksek uluslararası kalite ve güvenlik standartlarına uygun olarak gerçekleştirilecek. Tren hattında en son demiryolu teknolojileri ve akıllı mühendislik çözümleri kullanılacak, böylece güvenli ve sorunsuz bir işletme sağlanacak. Proje, çevresel sürdürülebilirliği destekleyerek karbon emisyonlarını azaltacak ve bölgedeki akıllı ve sürdürülebilir ulaşım çözümlerine geçişi teşvik edecek. Böylece ekonomik ve lojistik entegrasyonda yeni bir dönemin temelleri atılmış olacak. Hızlı tren, iki ülke arasındaki ticaret ve turizm hareketliliğinin haritasını yeniden çizecek. Geleneksel ulaşım yollarının ötesine geçerek bireylerin hareketini kolaylaştıracak, turizm ile büyük spor ve eğlence etkinliklerini canlandıracak ve yaşam kalitesini yükseltecek. Projede tamamen temiz enerji kullanılacak; elektrikli trenler sayesinde çevreye olumlu katkı sağlanacak ve bireysel taşımacılıktan toplu taşımaya geçiş, çevresel yükü büyük ölçüde hafifletecek. Altı yıl içinde tamamlanması planlanan proje, güvenli ve sorunsuz işletmeyi garanti eden en son demiryolu ve akıllı mühendislik teknolojilerini bir araya getirecek. Suudi Arabistan-Katar hızlı tren hattı, hız, sürdürülebilirlik ve benzersiz yolculuk deneyimini bir araya getirerek bölgede ulaşım ve seyahat geleceği için yeni bir standart oluşturacak ve yenilik ile ilerlemenin sembolü olacak.

Başarıyı veren Allah’tır…


Suudi Arabistan, ocak ayında yabancıların mülk sahibi olmasına izin vermeye hazırlanıyor

Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)
Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)
TT

Suudi Arabistan, ocak ayında yabancıların mülk sahibi olmasına izin vermeye hazırlanıyor

Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)
Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)

Suudi Arabistan, gayrimenkul sektöründe yabancı yatırımcılara yönelik yeni bir döneme hazırlanıyor. Ülke, ocak ayında yürürlüğe girecek güncellenmiş yabancı mülkiyet yasası ile yabancı birey ve kuruluşların ülke genelinde gayrimenkul edinimini düzenleyecek. Bu sistem, gayrimenkul sektörünün gayri safi yurt içi hasılaya (GSYİH) katkısını artırmayı ve gelir kaynaklarını petrolden bağımsız olarak çeşitlendirmeyi hedefleyen stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor. Söz konusu hedefler, Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 programıyla uyumlu bir yaklaşım sergiliyor.

Uygulamadan sorumlu olan Gayrimenkul Genel Otoritesi, yürütme yönetmeliğini hazırlıyor ve yabancıların mülkiyet ve yatırım yapabileceği bölgeleri belirlemeye çalışıyor. Belirlenen detaylar, sistemin yürürlüğe girmesinden önce kamuoyuna açıklanacak.

Yeni yasa ayrıca, uluslararası profesyonellerin ülkede kalmasını desteklemeyi, şehirleşme ve kentsel yaşam kalitesini artırmayı amaçlıyor.

Mülkiyet kapsamı

Suudi Arabistan Belediye, Köy İşleri ve İskân Bakanı Macid el-Hakil, geçtiğimiz hafta yaptığı bir televizyon röportajında, gelecek ay yabancıların konut amaçlı gayrimenkul edinme sisteminin yürürlüğe gireceğini açıkladı. Bakan, uygulamanın Suudi Arabistan’daki tüm şehirlerde geçerli olacağını, ancak Mekke, Medine, Cidde ve Riyad olmak üzere dört şehirde yalnızca belirlenen bölgelerde mülkiyetin mümkün olacağını belirtti. Ülkede ikamet eden yabancılar ise birer konut sahibi olabilecek.

Öte yandan, sistemin ekonomik sektörler açısından daha esnek olacağı ve ticari, sanayi ve tarım alanlarında yabancıların tüm şehirlerde mülkiyet ediniminin sınırlama olmadan mümkün olacağı kaydedildi.

Suudi Arabistan Belediye, Köy İşleri ve İskân Bakanı Macid el-Hakil (SPA)Suudi Arabistan Belediye, Köy İşleri ve İskân Bakanı Macid el-Hakil (SPA)

Suudi Arabistan Gayrimenkul Genel Otoritesi’nde yabancılar için mülkiyetten sorumlu icra direktörü Fahd bin Süleyman, kasım ayında yaptığı açıklamada, Riyad, Cidde ve kutsal şehirler (Mekke ve Medine) için yabancılara ayrılan bölgelerin hâlâ gözden geçirildiğini ve ‘yakın zamanda’ yeni mülkiyet kurallarını belirleyen yönetmeliklerle birlikte ilan edileceğini duyurdu. Bin Süleyman, söz konusu bölgelerin ‘çok geniş’ olacağını ve büyük ölçekli projeleri kapsayacağını belirterek, bu alanlarda yabancı mülkiyet oranının yüzde 70 ile yüzde 90 arasında olması beklendiğini aktardı. Kutsal şehirlerde satın alma yapacak kişilerin Müslüman olması gerektiğini vurgulayan Bin Süleyman, bunun dışında büyük bir kısıtlama bulunmayacağını ifade etti. Bin Süleyman, “Büyük şartlar yok ve sınırlamalar getirmek istemiyoruz; mevcut yasa ile güncellenmiş yasa karşılaştırıldığında belirgin bir fark görülecek” dedi.

Piyasa tahmini

Uzmanlar ve gayrimenkul sektörü profesyonelleri, güncellenmiş yabancı mülkiyet yasasının yürürlüğe girmesine kısa süre kala, söz konusu sistemin hazır konutlara yönelik ek bir talep yaratacağını ve gayrimenkul piyasasındaki likiditeyi artıracağını belirtti. Uzmanlar, uluslararası şirketlerin Suudi Arabistan’da ofis ve projeler kurmasını teşvik edecek bu sistemin ekonomik aktiviteyi canlandıracağını ve gayrimenkul sektöründe daha istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyüme dönemini başlatacağını öngörüyor. Etkinin özellikle Riyad, Cidde, Mekke, Taif, Medine ve turistik bölgelere yakın şehirlerde hissedileceği, yasanın etkilerinin 2026’nın üçüncü ve dördüncü çeyreği ile 2027 yılı boyunca netleşmeye başlayacağı tahmin ediliyor.

Gayrimenkul uzmanı ve pazarlamacı Sakr ez-Zehrani, konuyla ilgili açıklamasında, yasanın uygulanmaya başlamasının Suudi Arabistan gayrimenkul piyasasında dönüm noktası oluşturacağını belirtti. Zehrani, sistemin, geniş bir kesimin kiralamadan mülkiyete geçmesine yol açarak işlem yapan kullanıcı tabanını genişleteceğini vurguladı.

Zehrani, bu dönüşümün hazır konutlar ve planlı konut projelerine yönelik ek talep yaratacağını, satış ve alım hareketliliğini artıracağını ve piyasadaki likiditeyi güçlendireceğini kaydetti.

Gayrimenkul kalitesinin iyileştirilmesi

Zehrani, yabancıların ticari, sanayi ve tarım sektörlerinde tüm şehirlerde mülkiyet edinmesine izin verilmesinin, uluslararası şirketler için Suudi Arabistan’da ofis ve projeler kurma motivasyonunu artıracağı ve bunun ekonomik faaliyetleri canlandırarak gayrimenkul sektöründe daha istikrarlı bir büyüme dönemini başlatacağı öngörüsünde bulundu.

Zehrani’ye göre piyasadaki ilk değişiklikler, gayrimenkul ürünlerinin kalitesinin yükselmesi, geliştiricilerin daha yüksek standartlı ve iyi planlanmış projeler üretmesiyle daha geniş bir alıcı kitlesinin taleplerini karşılamaya yönelik olacak. Ayrıca, yerli ve yabancı yatırımcıların pazara girmesiyle organize arz hacminde de artış yaşanacak.

Yeni sistemin fiyat istikrarını da destekleyeceğini belirten Zehrani, çünkü hem yerleşiklerin hem de yabancıların mülkiyeti genellikle uzun vadeli olup kısa vadeli spekülasyonları sınırlayacağını ifade etti. Yasa ile birlikte uygulanacak yasal ve denetim mekanizmalarının şeffaflığı artıracağını ve finans sektörüne, hem yerleşikler hem de yabancılar için özel finansal ürünler sunma fırsatı sağlayacağını söyledi. Bu durumun kredi hacmi ve piyasa likiditesi üzerinde olumlu etkisi olacağı kaydedildi.

Zehrani, yasanın yürürlüğe girmesinin ilgiyi ve sorgulamaları doğrudan artıracağını, ancak piyasadaki işlemler üzerindeki gerçek etkinin kademeli olarak hissedileceğini belirtti. İlk sinyallerin 2026’nın ikinci çeyreğinde, yabancılar ve yerleşikler için ilk işlemlerin tamamlanmasıyla ortaya çıkmasının beklendiğini söyledi.

Açık göstergelerin 2026’nın üçüncü ve dördüncü çeyreğinde netleşeceğini belirten Zehrani, uygulamanın ilk yılının geçiş dönemi olacağını, en somut etkilerin ise 2026’nın ikinci yarısı ve sonrasında gözlemleneceğini vurguladı.

Coğrafi konuma bağlı olarak değişen etki

Gayrimenkul ve değerleme uzmanı Mühendis Ahmed el-Fekih, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, yeni mülkiyet yasasının etkisinin coğrafi konuma göre farklılık göstereceğini belirterek, en olumlu etkilerin Mekke ve çevresindeki şehirler (Cidde ve Taif) ile Medine’de hissedileceği öngörüsünde bulundu. Riyad’daki gayrimenkul piyasasının ise gayrimenkul mülkiyeti ve yatırımı için yabancı sermayeyi çekmede önemli bir rol oynayacağını ifade etti.

El-Fekih, turizm sektörüne yatırım yapmayı hedefleyen sermayenin, Mekke’ye yakınlığı nedeniyle Taif gibi turistik bölgelere, ayrıca Abha ve Cizan ile Neom projesine yakınlığı sebebiyle Tebük’e yönelmesinin muhtemel olduğunu belirtti.

Uzman, yeni sistemin uygulanmasının ilk yılının piyasanın test edilmesi ve fırsatların değerlendirilmesi açısından bir geçiş dönemi olacağını, gerçek etkinin ise 2027’de, yani ikinci yıl itibarıyla hissedilmeye başlanacağını vurguladı. Ayrıca, yasanın Vizyon 2030 hedefleri doğrultusunda ulusal ekonomide gelir kaynaklarını çeşitlendirmeye ve petrol bağımlılığını azaltmaya katkı sağlayacağını, bu yatırımların Suudi vatandaşlar için yüzbinlerce yeni istihdam fırsatı yaratacağını kaydetti.

Sistem teşvikleri

Suudi Arabistan, Ocak 2026’dan itibaren yürürlüğe girecek olan yeni yabancı mülkiyet yasasıyla gayrimenkul sektöründe kapsamlı bir açılım gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Yasayla, Suudi Arabistan’da yabancıların belirlenen coğrafi alanlarda taşınmaz mülkiyeti edinmeleri yasal olarak düzenlenecek. Bu adım, Vizyon 2030 hedefleri doğrultusunda yabancı yatırımları çekmeyi, gayrimenkul sektörünün GSYİH’ye katkısını artırmayı ve ulusal ekonomide petrol dışı gelir kaynaklarını çeşitlendirmeyi amaçlıyor. Yasa ayrıca uluslararası yeteneklerin ülkede istikrarlı şekilde kalmasını ve yaşam kalitesinin yükselmesini hedefliyor.

Yasa kapsamında, yabancılar yalnızca Bakanlar Kurulu’nun belirleyeceği coğrafi alanlarda mülk edinme yetkisine sahip olacak. Bu alanlar, Gayrimenkul Genel Otoritesi’nin önerisi ve Suudi Arabistan Ekonomi ve Kalkınma İşleri Konseyi onayıyla belirlenecek.

Buna göre, Suudi Arabistan’da ikamet eden yabancılar, belirlenen coğrafi alan dışında sadece bir adet konut satın alabilecek. Mekke ve Medine’de mülk edinmek isteyenlerin ise Müslüman olması zorunlu.

Şirketler açısından ise Suudi şirketler yasasına göre kurulan ve hisselerinde yabancı ortak bulunan şirketlere, belirlenen coğrafi alanlarda mülk edinme hakkı tanınıyor; alan dışında ise faaliyet veya çalışan konutları için mülk edinilebilecek.

Yasa, borsaya kayıtlı şirketler, yatırım fonları ve özel amaçlı kuruluşlar için ise Suudi Arabistan genelinde mülk edinme imkânı sağlıyor. Bu haklar, Sermaye Piyasası Kurumu (CMA) tarafından Gayrimenkul Genel Otoritesi ve ilgili kurumlarla koordineli olarak belirlenen düzenlemelerle uygulanacak.

Yasa, özel ikamet programları veya Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleriyle yapılan anlaşmalarla tanınan hakları etkilemiyor ve yabancı mülkiyetine ekstra ayrıcalık sağlamıyor.

Ayrıca, yabancılardan yapılacak taşınmaz işlemleri için değerinin yüzde 5’ini aşmayan bir harç alınacak; detaylar yürütme yönetmeliğinde belirlenecek. Kurallara uymayanlar para cezası veya uyarı ile karşı karşıya kalacak; yanlış beyanda bulunanlara 10 milyon riyale kadar ceza uygulanabilecek ve mahkeme kararıyla gayrimenkulün satışı sağlanabilecek.


Guterres,'ten Suudi Arabistan’ın dijital hükümet alanındaki nitelikli ilerlemesine övgü

Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)
Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)
TT

Guterres,'ten Suudi Arabistan’ın dijital hükümet alanındaki nitelikli ilerlemesine övgü

Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)
Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Suudi Arabistan’ın dijital hükümet alanında kaydettiği nitelikli ilerlemeyi övgüyle değerlendirerek, ülkenin ulaştığı seviyenin uluslararası ölçekte örnek teşkil ettiğini ve yenilikçi, etkili kamu hizmetlerinin geliştirilmesine yönelik açık bir kararlılığı yansıttığını söyledi.

Guterres, beraberindeki heyetle birlikte Riyad’daki Dijital Hükümet Kurumu (DGA) İnovasyon Merkezi’ni ziyaret etti. Ziyarette Kurum Başkanı Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Suudi Arabistan’ın New York’taki Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Dr. Abdulaziz el-Vasıl da hazır bulundu.

BM Genel Sekreteri, gelişmiş bir dijital geleceğin inşasına katkı sağlayacak girişimleri desteklemek için ortak iş birliğinin güçlendirilmesinin önemini vurguladı.

cds
Fotoğraf: DGA

Taraflar, görüşmede dijital hükümetlerin geliştirilmesi, inovasyonun desteklenmesi, dijital dönüşüm ekosistemlerinin sürdürülebilirliğinin artırılması gibi ortak konuları ele aldı. Ayrıca Suudi Arabistan’ın sürdürülebilir kalkınma hedeflerini desteklemek ve kamu sektörünün etkinliğini yükseltmek için yürüttüğü dijital yetkilendirme çabaları da değerlendirildi.

Toplantıda, kurum ile BM kuruluşları arasındaki iş birliği imkânları; özellikle bilgi paylaşımı, dijital standartların geliştirilmesi, ortaya çıkan teknolojiler ve yapay zekânın etkinleştirilmesi, kapasite geliştirme ve hizmet kalitesini uluslararası ölçekte yükseltecek ortaklıkların kurulması konularında incelendi.

dsec
Guterres'e Suudi hükümetinin dijital stratejisi hakkında görsel bir sunum yapıldı (SPA)

Guterres, İnovasyon Merkezi’nin dijital kapsayıcılık, hizmet tasarımı, eğitim deneyimleri, yapay zekâ ve yeni teknolojiler gibi alanlarda uzmanlaşmış laboratuvarlarını gezerek merkezde sunulan imkânlara ilişkin bilgi aldı.

Kurum ekibi, Suudi Arabistan’ın dijital hükümet stratejisine ve ilgili BM göstergelerinde kaydedilen ilerlemeye dair bir sunum gerçekleştirerek ülkenin dijital altyapısının olgunlaştığını ve ulusal deneyimin gelişmişliğini ortaya koydu.