Analistler: Körfez, Doğu ve Batı arasında merkeze dönüştü

Suudi Arabistan Enformasyon Bakanı Selman Dusari medya merkezini denetledi.

Analistler: Körfez, Doğu ve Batı arasında merkeze dönüştü
TT

Analistler: Körfez, Doğu ve Batı arasında merkeze dönüştü

Analistler: Körfez, Doğu ve Batı arasında merkeze dönüştü

Suudi Arabistan Enformasyon Bakanı Selman Dusari, Cidde'de 100'ü aşkın yerli ve yabancı medya çalışanının katılımıyla düzenlenen organizasyonda Körfez ve Orta Asya Zirvesi Medya Merkezi’nde incelemelerde bulundu.

Bakan, yaklaşık 12 stüdyo, prodüksiyon merkezi ve muhabirlerin kullanımına yönelik teknik ve lojistik ekipmanların yanı sıra Suudi Arabistan Radyo ve Televizyon Kurumu tarafından sağlanan çeşitli imkanlarla donatılan medya merkezini ziyaret etti.

Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Sekreterliği'nin medya kanadı için özel bir platform kuruldu. Platformun amacının tüm medya kuruluşlarındaki medya uzmanlarının kariyerleri boyunca Körfez’in en önde gelen kanallarını inceleyebilmesi ve ortak Körfez eyleminin başarılarını belgeleyen en son medya yayınlarını görmelerini sağlamak olduğu belirtildi.

(foto altı) Körfez ve Orta Asya Zirvesi sırasında medya merkezi içinde bulunan medya mensupları (Şarku’l Avsat)
Körfez ve Orta Asya Zirvesi sırasında medya merkezi içinde bulunan medya mensupları (Şarku’l Avsat)

Sekretarya, uzman ekibi aracılığıyla KİK’in sağlam bağlantısını sembolize edecek şekilde “Körfezimiz Birdir” sloganı altında, medya platformunun kurucu devletlerinin renklerinden hareketle kanalın tasarımını yapmaya çalıştı.

Medya merkezindeki uzmanlar, siyasi analistler aracılığıyla bilgi aktarımı konusunda büyük bir harekete tanıklık etti. Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkelerinin Orta Asya ile yürüttüğü bu zirveden tahmin edildiği üzere birtakım anlaşmalar yapılmasının beklendiği de aktarıldı.

Bu bağlamda Kuveytli uzman ve Siyaset Bilimci Prof. Dr. Ayed el-Muna, Şarkul Avsat’a şunları söyledi: “Körfez ve Orta Asya Zirvesi, Suudi Arabistan'ın bir bütün olarak Körfez bölgesinin yararına, diğer ülkelerle geniş ölçekte yeni resmi bağlantılar ve ilişkiler kurmak için attığı harika girişimlerden biridir.”

(foto altı) Körfez ve Orta Asya Zirvesi için hazırlanan medya merkezinin bir bölümü (Şarku’l Avsat)
Körfez ve Orta Asya Zirvesi için hazırlanan medya merkezinin bir bölümü (Şarku’l Avsat)

El-Muna sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün burada 1991'den sonra Sovyetler Birliği kisvesinden çıkan ve kendilerini geliştirmeye talip, tarımsal ve endüstriyel anlamda çok büyük kabiliyetlere sahip olan ve bunlara yatırım yapmak isteyen beş ülke bulunuyor. Bu ülkelerle takas edebileceğimiz özelliklerimiz var ve mutlaka ortak faydalar ortaya çıkacaktır.”

El-Muna, “Bu ülkeler öyle çok büyük değiller. Öyle ki yüz ölçümleri toplamda 4 milyon kilometrekaredir. Ancak bu devletler aslında servet sahibi devletlerdir. Onlarla iş yapmaya ve kendilerine sunulan fırsatlardan da yararlanmaya talipler” dedi.

El-Muna, “İster hizmetlerde, ister teknolojide veya gıda maddelerinde olsun, Batı ülkeleriyle olan ilişkilerimizde olduğu gibi tek bir kaynağa veya belirli bir tarafa güvenmemenin bir yolu olduğunu düşünüyorum. Dostların sayısının artmasıyla gelirler çoğalır ve tek bir tarafa dayanma arzusu ortadan kalkar” ifadelerini kullandı.

El-Muna, Körfez’in dünyanın merkezi ve arabulucusu haline geldiğine dikkat çekerek, bu durumun aynı zamanda bölgemizi dünyada söz sahibi olmaya talip kılan Suudi Arabistan'ın harika genç zihniyetinin de bir sonucu olduğunu vurguladı.

El-Muna, zirvenin şahit olacağı anlaşma ve mutabakat muhtırası ile ilgili olarak şu ifadeleri kullandı: “İmzalamaktan daha önemlisi, üzerinde anlaşma sağlanan hususları uygulama arzusunun olmasıdır. Öyle düşünüyorum ki bölgemizle ilişki içerisinde olanlar uygulamaya hevesliler. Çünkü dünya üzerinde bizim bir ağırlığımız ve Suudi Arabistan'ın uluslararası bir konumu ve önemi var. Dünyanın her tarafından elçilerin Suudi Arabistan’a gelmesi de bunu gösteriyor. Dün Türkiye Cumhurbaşkanı, daha öncesinde Japonya Cumhurbaşkanı ve bunların dışındakiler örnek olarak verilebilir. Bugün bu bölge dünyanın önemli gördüğü bir noktadır. Dolayısıyla herkesin ilgi göstermesinin garipsenecek bir tarafı yok.”

El-Muna, “Bugün diğer devletler Körfez ile yakın ilişkiler kurmak istiyorlar. Böylece bizim zenginliğimizden yararlanmak istiyorlar. Biz de onların sahip olduğu insan gücü ve uzmanlıktan yararlanıyoruz. Şahsen 2030 Vizyonu ve diğer Körfez vizyonları aracılığıyla sürdürülen bu amansız çabayla, bu bölgenin sadece Arap dünyasında değil, Ortadoğu'da da en büyük ağırlığa sahip olması gerektiğine inanıyorum” dedi.

(foto altı) Cidde'deki Körfez ve Orta Asya Zirvesi’ni izlemeye ayrılan medya merkezindeki prodüksiyon odasının bir kısmı (Şarku’l Avsat)
Cidde'deki Körfez ve Orta Asya Zirvesi’ni izlemeye ayrılan medya merkezindeki prodüksiyon odasının bir kısmı (Şarku’l Avsat)

“Orta Asya’da bulunan süper güçlerin onlara el uzatma mücadelesi verdiğine, ancak KİK ülkelerinin birçok seçici özelliği olduğuna” dikkat çeken el-Muna, “KİK ülkeleri dini yönden birbiriyle bağlantılıdır. Biz, karışmak için ilişki kuranlar gibi değiliz. Biz ilişki kurarız ancak karşı tarafın iç işlerine burnumuzu sokmayız. İç işlerini diğer ülkelere bırakarak sadece ortak menfaatler için ilişki kurarız. Bu da bizden başkasında olmayan bir şeydir. Bizim asıl amacımız faydaların dolaşıma sokulması olduğu için herhangi bir şey şart koşmadan diğerlerinin liderine ve değerlerine saygı gösteririz” ifadelerini kullandı.

Siyasi danışman ve analist Dr. İsa el-Amiri, Suudi Arabistan'ın KİK ülkelerinin liderleriyle görüşerek Körfez toplumunun ve ülkelerin ilerlemesi için onlarla istişare edip petrole tamamen bağımlı olmamakla ilgili söylediklerinin yanı sıra Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın 2030 Vizyonu aracılığıyla her zaman ve sonsuza dek dünyanın gözünü kamaştırdığını söyledi. El-Amiri, “Petrol yerin altından çıkabileceği gibi yıllar içinde bitebilir de. Bu nedenle gelir kaynaklarını çeşitlendirmek önemlidir. Bugün bu beş ülkenin (C5) birikimleri ve doğal kaynakları var, ancak fonları azalıyor” dedi.

El-Amiri, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün, Suudi Arabistan’ın Körfez kardeşleri hakkında üstlendiği rol, doğalgaz, hayvansal zenginlik gibi doğal kaynaklardan istifade ederek gelir kaynaklarını çeşitlendirmek, diğer körfez devletleriyle ekonomi, entegrasyon ve istişare köprüleri kurarak onlara katkıda bulunmaktır.”

Bu beş ülkenin Rusya'dan ayrılarak bağımsız hale geldiğini, fakat göz önüne çıkan zenginliklerinin bir kısmının dünyanın birçok ülkesini ve süper güçlerini bu ülkelere çektiğini ifade eden el-Amiri, “Suudi Arabistan'ın liderliği ve KİK ülkeleri ile farklı yollardan birtakım anlaşmalar yapılması Orta Asya ülkeleriyle buluşmanın başladığına işaret ediyor” dedi.



Rahman'ın misafirleri, Akabe Cemresi'ne taş atıyorlar

Rahman'ın misafirleri, bu sabahı şafak vakti Mina'ya vardıklarında Cemretü'l-Akabe'ye taş atıyorlar (Fotoğraf: Beşir Salih)
Rahman'ın misafirleri, bu sabahı şafak vakti Mina'ya vardıklarında Cemretü'l-Akabe'ye taş atıyorlar (Fotoğraf: Beşir Salih)
TT

Rahman'ın misafirleri, Akabe Cemresi'ne taş atıyorlar

Rahman'ın misafirleri, bu sabahı şafak vakti Mina'ya vardıklarında Cemretü'l-Akabe'ye taş atıyorlar (Fotoğraf: Beşir Salih)
Rahman'ın misafirleri, bu sabahı şafak vakti Mina'ya vardıklarında Cemretü'l-Akabe'ye taş atıyorlar (Fotoğraf: Beşir Salih)

Hacılar, bugün şafak vakti, Zilhicce ayının onuncu günü, sevinç ve coşku içinde, Allah'ın onlara Arafat'ta durma şerefini bahşetmesinden sonra, haccın en önemli kısmını yerine getirip, Allah'ın koruması altında “Muzdelife”de gecelediler.

Suudi Arabistan hükümeti, misafirlerin inanç dolu bir ortamda rahat ve huzur içinde ibadetlerini yerine getirebilmeleri için çeşitli alanlarda entegre ve kapsamlı bakım hizmetleri sunmaktadır.

Mina'ya vardıklarında, hacılar Peygamber Efendimiz'in sünnetine uyarak Akabe taşını attılar. Ardından bugün içinde kurbanlarını kesip başlarını kazıttılar, Kabe'yi tavaf ettiler ve Safa ile Merve arasında sa'y yaptılar.

Mina'da hacılar, hac ibadetlerini tamamlamak için birkaç gün daha kalırlar. Bu günlerde Allah'ı çok anar, hac ibadetini kendilerine bahşettiği için şükrederler ve üç taş atma ritüelini tamamlarlar. Önce küçük taş, sonra orta taş ve en son büyük taş olmak üzere her birine yedi taş atarlar.

Mina'da hacılar ibadetlerini yerine getirmeye devam ediyor, Teşrik günlerini geçiriyor, Allah’ı ​​sık sık anıyor ve Hacc'ı kendilerine bahşettiği için O'na şükrediyorlar. Daha sonra en küçüğünden başlayarak, sonra ortadaki ve en son olarak en büyüğü olmak üzere, her biri yedi çakıl taşıyla üç Cemarat'ın taşlanmasını tamamlıyorlar.

Rahman'ın misafirlerinin gelişi, Allah'ın şefkati ve hac ibadetini yerine getirenlerin gayretleri ile huzur ve sükunet içerisinde gerçekleşti ve bu durum hacıların rahat bir şekilde hareket etmesine, ibadetlerini kolaylıkla ve güvenle yerine getirmelerine vesile oldu.