Yarım yüzyıllık siyasi tecrübe: Türki bin Muhammed bin Suud el-Kebir

Siyaset bilimi profesörlüğünden Suudi Arabistan'ın yedinci kralının danışmanlığına uzanan yol…

Prens Türki bin Muhammed bin Suud el-Kebir’in biyografisi birçok görev ve çok sayıda eserle dolu.
Prens Türki bin Muhammed bin Suud el-Kebir’in biyografisi birçok görev ve çok sayıda eserle dolu.
TT

Yarım yüzyıllık siyasi tecrübe: Türki bin Muhammed bin Suud el-Kebir

Prens Türki bin Muhammed bin Suud el-Kebir’in biyografisi birçok görev ve çok sayıda eserle dolu.
Prens Türki bin Muhammed bin Suud el-Kebir’in biyografisi birçok görev ve çok sayıda eserle dolu.

Suudi Arabistan’ın diplomatik ve siyasi çalışmaların ve uluslararası örgütlerin sembol isimlerinden olan, Kral Selman bin Abdülaziz’in danışmanlığını da yürüten Prens Dr. Türki bin Muhammed bin Suud el-Kebir cuma günü yaşamını yitirdi. Cenazesi bugün öğleden sonra başkent Riyad'daki İmam Türki bin Abdullah Camii'nden kaldırılacak.Suudi Arabistan Kraliyet Sarayı, biyografisi birçok makam ve çok sayıda eserle dolu olan merhum Prens’in yasını tutuyor.

Kebir, 1974'te Riyad'daki Kral Suud Üniversitesi’nden siyaset bilimi alanında lisans derecesi, ardından 1978'de Birleşik Krallık'taki Cambridge Üniversitesi'nden ekonomi alanında yüksek lisans derecesi ve 1982'de Londra Üniversitesi'nden siyaset bilimi alanında doktora derecesi aldı. Diplomatik çalışma hayatına atılmadan önce sekiz yıl boyunca Kral Suud Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü'nde profesör olarak çalıştı. 1983 yılında Dışişleri Bakanlığı'na katılarak Batı Dairesi başkan yardımcısı ve Riyad'daki Diplomatik Çalışmalar Enstitüsü'nde profesör olarak görev yaptı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Kebir, 11 yıl sonra büyükelçi sıfatıyla Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Örgütler Genel Daire Başkanlığı'na atandı. 1999 yılında Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşar Yardımcılığı görevine atandı. 2001 yılında Diplomatik Araştırmalar Enstitüsü'nün yönetimini denetlemekle görevlendirildi. Önceki görevine ek olarak, 2008 yılında Dışişleri Bakanlığı Çok Taraflı İlişkiler Müsteşarı olarak atandı. Bir dizi komitede Krallık delegasyonlarına başkanlık etti, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantılarına katıldı ve Mayıs 2016'da Kral Selman bin Abdulaziz'in danışmanı olarak atanmıştı.

Merhum Prens Dr. Turki'nin biyografisi Türki bin Muhammed bin Suud el-Kebir’in biyografisinde birçok önemli görev bulunuyor. Çeşitli komitelere başkanlık ettiği ve katıldığı gibi Kimyasal ve Biyolojik Silahların Yasaklanması Sözleşmelerinin Uygulanması Ulusal Komisyonu, Ortadoğu'da Barışın Korunması Yönlendirme Komitesi, Ortadoğu'da Silahsızlanma ve Bölgesel Güvenlik Komitesi, Irak'taki Suudi Tutuklular ve Kayıp Kişiler Üçlü Komisyonu Başkanı ve Cenevre'de İnsan Hakları Komitesi Başkanı olarak görev yaptı ve ülkesinde uzmanlaşmış siyasi ve güvenlik komitelerine başkanlık etti.



Suudi Arabistan, Filistin davasının tasfiyesini doğrudan reddetti

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)
TT

Suudi Arabistan, Filistin davasının tasfiyesini doğrudan reddetti

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı tarafından bugün şafak vakti yapılan açıklamada, Suudilerin Filistin konusundaki tutumunun tutarlılığı vurgulanarak, ‘Suudi Arabistan’ın bir Filistin devletinin kurulmasına ilişkin tutumunun kesin ve değişmez olduğu’ belirtildi. Veliaht Prens ve Başbakan Muhammed bin Selman'ın bu tutumu ‘yoruma yer bırakmayacak açık ve net bir şekilde’ teyit ettiği hatırlatıldı. “Suudi Arabistan, bir Filistin devleti kurulmadan İsrail ile ilişki kurmayacaktır” denilen açıklamada, Riyad'ın bu konudaki tutumunun ‘değişmez olduğu ve müzakere ya da teklife tabi olmadığı’ vurgulandı.

Açıklamada Suudi Arabistan'ın, ‘İsrail'in yerleşim politikaları, Filistin topraklarının ilhakı ya da Filistin halkını topraklarından sürme çabaları yoluyla Filistin halkının meşru haklarından taviz verilmesini kategorik olarak reddettiği’ yinelendi. Açıklamanın devamında, “Bugün uluslararası topluma düşen görev, topraklarına sahip çıkmaya devam edecek ve ondan asla vazgeçmeyecek olan Filistin halkının çektiği acımasız insani ıstırabı hafifletmek için çalışmaktır. Bu kesin tutum, müzakereye ya da teklife tabi değildir. Filistin halkı uluslararası meşruiyet kararlarına uygun olarak meşru haklarını elde etmeden kalıcı ve adil barışa ulaşılamayacaktır. Bu, önceki ABD yönetimine ve mevcut yönetime zaten açık bir şekilde ifade edildi” ifadeleri yer aldı.

Filistinlilerin takdiri

ABD Başkanı Donald Trump'ın dün Beyaz Saray'da İsrail Başbakanı ile düzenlediği basın toplantısında yaptığı dikkat çekici açıklamalardan yaklaşık 60 dakika sonra gelen Suudi açıklaması Filistin Yönetimi tarafından takdirle karşılandı.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas yaptığı açıklamada, yerleşim, ilhak ve yerinden edilmeyi reddeden, bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını savunan kardeş Suudi Arabistan yönetiminin art arda yayınladığı samimi ve kardeşçe tutumları memnuniyetle karşıladı. Abbas, Suudilerin cesur ve onurlu tutumlarını takdir etti. Abbas ayrıca, Suudi Arabistan'ın Filistin halkına verdiği büyük desteğin yanı sıra uluslararası forumlarda Filistin davasına verilen destekten, Filistin devletinin tanınması için uluslararası koalisyonun kurulmasından ve önümüzdeki haziran ayında uluslararası barış konferansı düzenlenmesi çabalarından övgüyle bahsetti.

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) İcra Komitesi Genel Sekreteri Hüseyin eş-Şeyh ise “Suudi Arabistan'ın Filistin halkının hakları ve uluslararası hukuka uygun iki devletli çözümün bölgede güvenlik, istikrar ve barışın teminatı olduğu konusundaki sağlam, kararlı ve tarihi tutumunu takdirle karşılıyoruz” dedi.

Filistinlilerin haklarının güvence altına alınması

Yazar ve siyasi analist Munif el-Harbi, “Araplar, Müslümanlar ve vicdan sahibi herkes, Kral Abdulaziz'in 80 yıl önce ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt ile görüşmesinden bu yana Suudi Arabistan'ın Filistin davasına yönelik tutarlı tutum ve ilkelerini kaydedecektir. Veliaht Prens Muhammed bin Selman, Şura Konseyi önünde ve Arap Birliği-İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ortak zirvesine başkanlık ettiği sırada yaptığı konuşmalarda, Filistin hakkından herhangi bir şekilde taviz vermeye yönelik girişimlere yanıt vermekte gecikmediğini ve gecikmeyeceğini vurguladı” ifadelerini kullandı.

Filistin devletini tanıma fırsatı

El-Harbi, “Bugün dünyanın tüm barışsever ülkeleri, Filistin devletini tanımak için Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın doğrudan gözetiminde Suudi Arabistan tarafından yürütülen yorulmak bilmeyen çabalara katılma fırsatına sahiptir” dedi. El-Harbi, ‘Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun Filistin'i BM'ye tam üye olarak kabul eden kararlarında da ifade edildiği üzere, uluslararası toplumu Filistin halkının haklarını desteklemek üzere harekete geçirmenin önemini’ vurguladı. Egemen ve bağımsız bir karara sahip olan Suudi Arabistan'ın ‘Filistinlilerin haklarını en önemli önceliği haline getirdiğini’ ve Riyad ile Tel Aviv arasında barış için uluslararası ya da bölgesel güçler tarafından sarf edilen her türlü çabanın Filistin devletinin kurulmasına açılan kapıdan geçmesi gerektiğini belirten el-Harbi, bunun dışındaki her türlü çabayı ‘ikili barışa ve ardından bölge için adil ve kapsamlı bir barışa ulaşmaya yol açmayacak boşa harcanmış bir çaba’ olarak nitelendirdi.

El-Harbi, askeri güç kullanımı, suikastlar, toprakların zorla ilhakı, zorla yerinden etme ve devletlerin egemenliğinin ihlalinin kendileri için güvenlik ve istikrar sağlamayacağı; ancak 1967 sınırlarını gözeterek başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasına dayanan Suudi barış denklemiyle sükûnetin sağlanacağını söyledi.

Hızlı reaksiyon

Siyasi analist Nidal es-Seb ise Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, ‘Suudilerin ilkesel tutumunun ahlaki ve tarihi bir tutum olduğunu, aynı zamanda Arap Birliği-İİT ortak toplantısı aracılığıyla ortak tutum çağrısında bulunulduğunu ve Suudi Arabistan'ın ABD’nin tutumuna karşı duran tek ülke olmaması gerektiğini’ belirtti. Es-Seb, Suudilerin Filistin davasının tasfiyesini reddeden açıklamasıyla verdiği yanıtın hızının, Suudi kararının egemenliğini ve bağımsızlığını teyit eden kesin bir mesaj ortaya koyduğunu ifade etti. “Filistin halkı uluslararası meşruiyet kararlarına uygun olarak meşru haklarını elde etmeden kalıcı ve adil bir barışa ulaşılamayacaktır” diyen es-Seb, bu dosyanın müzakereye, tavize veya ihaleye tabi olmadığını doğruladı. Es-Seb, Suudilerin bu hakkı tasfiye etmeye veya ortadan kaldırmaya yönelik her türlü girişim karşısında Filistin halkının yanında yer aldığı yönünde doğrudan bir mesaj daha gönderdiğini kaydetti.

Es-Seb, Riyad'ın sarsılmaz bir kararlılıkla sergilediği tutumun, İsrail'in yerleşim politikaları, Filistin topraklarının ilhakı ya da Filistin halkını topraklarından sürme çabaları yoluyla Filistin halkının meşru haklarını zayıflatmaya yönelik her türlü girişimi engelleyeceğine dair Filistinlilerin inancını kuvvetlendirdiğini vurguladı.