Kuveyt ve İngiltere’den yatırım ortaklığı alanında mutabakat zaptı

Şeyh Meşal, Londra’da Sunak ile iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesini ele alan görüşmelerde bulundu.

Kuveyt Veliaht Prensi Ahmed Meşal el-Ahmed es-Sabah dün İngiltere’nin başkenti Londra’daki başbakanlık binasında İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ile bir araya geldi. (KUNA)
Kuveyt Veliaht Prensi Ahmed Meşal el-Ahmed es-Sabah dün İngiltere’nin başkenti Londra’daki başbakanlık binasında İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ile bir araya geldi. (KUNA)
TT

Kuveyt ve İngiltere’den yatırım ortaklığı alanında mutabakat zaptı

Kuveyt Veliaht Prensi Ahmed Meşal el-Ahmed es-Sabah dün İngiltere’nin başkenti Londra’daki başbakanlık binasında İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ile bir araya geldi. (KUNA)
Kuveyt Veliaht Prensi Ahmed Meşal el-Ahmed es-Sabah dün İngiltere’nin başkenti Londra’daki başbakanlık binasında İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ile bir araya geldi. (KUNA)

Kuveyt ve İngiltere dün, iki ülke arasında yatırım ortaklığına ilişkin bir mutabakat zaptı imzaladı.

Mutabakat zaptına imzalar İngiltere’nin başkenti Londra’daki başbakanlık ofisinde, Kuveyt Veliaht Prensi Ahmed Meşal el-Ahmed es-Sabah ve İngiltere Başbakanı Rishi Sunak huzurunda atıldı.

Anlaşma, Kuveyt Hükümeti adına Başbakan Yardımcısı, Petrol Bakanı, Ekonomik İşler ve Yatırımdan Sorumlu Devlet Bakanı ve Maliye Bakan Vekili Saad Hamad el-Barrak ve İngiltere hükümeti adına ise Yatırım Bakanı Lord Dominic Johnson tarafından imzalandı.

İki taraf arasındaki görüşmelere ilişkin olarak Kuveyt Haber Ajansı (KUNA), İngiltere Başbakanı’nın Şeyh Meşal el-Ahmed’i kabul ettiğini belirterek, görüşme sırasında iki halk ve iki dost ülke arasındaki yakın tarihi ilişkilerin derinliğini yansıtacak şekilde, tüm alanlarda Kuveyt ile dost İngiltere arasındaki seçkin ilişkilerin ele alındığını aktardı. Ajans haberinde “Ayrıca bir dizi ortak öneme sahip konu ile bölgesel ve uluslararası arenadaki en son gelişmeler de ele alındı” ifadesine yer verdi.

Görüşmede İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, Kuveyt Veliaht Prensi’nin ziyaretinden duyduğu mutluluğu dile getirirken, iki ülke arasında 100 yılı aşkın süredir devam eden tarihi ilişkilerin gücüne dikkat çekti. Ayrıca Kuveyt ile İngiltere arasında daha fazla ortak iş birliği arzusunu dile getirdi.

Fotoğraf Altı: Kuveyt Veliaht Prensi Ahmed Meşal el-Ahmed es-Sabah dün İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ile İngiltere’nin başkenti Londra’daki başbakanlık ofisinde, Kuveyt ile İngiltere arasındaki yatırım ortaklığına ilişkin mutabakat zaptını imzaladı. (KUNA)
Kuveyt Veliaht Prensi Ahmed Meşal el-Ahmed es-Sabah dün İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ile İngiltere’nin başkenti Londra’daki başbakanlık ofisinde, Kuveyt ile İngiltere arasındaki yatırım ortaklığına ilişkin mutabakat zaptını imzaladı. (KUNA)

Kuveyt Veliaht Prensi, İngiltere ziyareti sırasında İngiliz yetkililerle görüşmesinin yanı sıra, İngiltere’deki Kuveyt Yatırım Ofisi’nin kuruluşunun 70’inci yıl dönümü kutlamalarını da himaye etti. Kuveyt ile İngiltere arasındaki ticari ilişkiler, 200 yılı aşkın bir süredir devam ediyor. Kuveyt, özellikle Londra’daki Kuveyt yatırım ofisinin geçmişi 1953’e dayandığı için, özellikle finans ve emlak sektörlerinde İngiltere’deki en büyük yatırımcılardan biri konumunda.

İngiltere, Körfez ülkeleriyle ticaret alışverişini geliştirmeyi hedefliyor. Londra yönetimi geçen yıl haziran ayında İngiliz hükümeti, karşılıklı ticaret hacminin 33,1 milyar sterline ulaştığı Körfez ülkeleriyle bir ticaret anlaşmasına varmak için Riyad’da görüşmelere başlamıştı. Anlaşmanın Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkelerindeki tüketicilere İngiliz mal ve hizmetleri için daha fazla seçenek sunabileceği belirtiliyor.

Kuveyt ve İngiltere, yakın askeri ilişkilere de sahip. Bunun en önemli göstergelerinden biri, Kuveyt’in İngiliz askeri teçhizatı satın almasını ve Kuveyt kuvvetleri için ortak manevralar ve eğitim operasyonları yürütmesini gerektiren, Kuveyt’in özgürleştirilmesinin ardından Şubat 1992’de iki ülke arasında imzalanan savunma mutabakat zaptıydı.

Diğer yandan Kuveyt’in İngiltere ve Kuzey İrlanda Büyükelçisi Bedr el-Avadi, Veliaht Prens Şeyh Meşal el-Ahmed es-Sabah’ın İngiltere ziyaretinin iki ülke arasındaki mevcut stratejik iş birliği ilişkilerini geliştireceğini açıkladı.

Avadi, yaptığı açıklamada, Veliaht Prens’in ziyaretinin ekonomik, güvenlik ve kültürel alanlarda ikili iş birliği için yeni ufuklar açacağını ve Kuveyt ile üst düzey siyasi liderliği İngiltere ve Kuzey İrlanda ile bağlayan stratejik ilişkilerin gerçekliğini yansıtacağını söyledi.

Londra Şehri Lord Belediye Başkanı Alderman Nicholas Lyons da dün yaptığı açıklamada, Kuveyt ile İngiltere arasındaki güçlü bağların ‘halen daha da güçlenmeye doğru ilerlediğini’ dile getirdi. Nicholas Lyons, “Bu bağlar, aynı zamanda Londra’daki Kuveyt Yatırım Ofisi’nin kuruluşunun 70’inci yıl dönümünün kutlanmasıyla da kanıtlanıyor” dedi.

Bu vesileyle, Kuveyt Yatırım Ofisi’nin İngiltere’nin başkentindeki şubesi aracılığıyla çeşitli sektörlerde yatırım yaptığını vurgulayan yetkili, Kuveyt’in İngiltere’ye yönelik uzun vadeli taahhüdünün, Londra’nın küresel yatırımcılar nezdindeki çekiciliğinin gücünü ve küresel ekonomik pazarlar arasındaki benzersiz yerini gösterdiğine dikkat çekti.



New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
TT

New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)

Suudi Arabistan'ın himayesinde ve Fransa'nın katılımıyla Birleşmiş Milletler’in (BM) New York’taki genel merkezinde düzenlenen konferans, ‘iki devletli çözüm’ yönünde bir siyasi hareket başlattı. Paris'in Filistin’i tanıma kararını açıklamasının ardından, başka ülkeler de art arda Filistin devletini tanıyacaklarını açıkladılar.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un izinden giderek yaz tatilinde olan kabinesini Gazze'deki durumu ele almak üzere bu hafta acil toplantıya çağıracağı açıklandı. Starmer, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki durumu iyileştirmek ve barışı sağlamak için adımlar atmaması halinde, İngiltere’nin Eylül ayında Filistin Devleti'ni tanıyacağını açıkladı. İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy de New York'taki konferansta aynı açıklamayı tekrarladı.

Başbakan Starmer, çç baskıların artmasıyla İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşını durdurmaması, insani yardımların engelsiz bir şekilde ulaşması için sınır kapılarını açmaması ve Filistin-İsrail çatışmasına son vermek için ciddi barış görüşmelerine başlamaması halinde bu adımı atacağını açıkladı.

ddefrv
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, salı günü Londra'da yaptığı açıklamada, Gazze'deki durumu görüşmek üzere acil kabine toplantısı çağrısında bulundu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetindeki bakanların tutumları göz önüne alındığında İsrail'in bu şartlara uyum sağlaması imkansız görünüyor. Bu da 1917 yılında ilan edilen Balfour Deklarasyonu’ndan bu yana İsrail'in kurulmasında tarihi bir sorumluluk taşıyan Londra'nın bu adımı atacağı anlamına geliyor.

Bu adımın özel bir önemi var, çünkü İngiltere, Fransa'dan sonra G7 üyeleri içinde Filistin devletini tanıyan ikinci ülke ve BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) beş daimi üyesi arasında dördüncü ülke olacak. Ayrıca, Batı'nın bu hamlesini ‘toplu bir hareket’ haline getirmesi açısından da özel bir öneme sahip. Ki Paris de bunu bekliyor.

Aralarında Avustralya, Kanada, Finlandiya, Fransa, Norveç, İspanya, Portekiz, İrlanda, Slovenya, Lüksemburg, Malta, Yeni Zelanda, İzlanda, San Marino ve Andorra’nın bulunduğu 15 batılı ülke tarafından yayınlanan ve Filistin devletinin tanınmasını talep eden ‘New York Konferansı Çağrısı’, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot'un ifadesiyle ‘deprem’ etkisi yarattı. Zira Batılı ülkeler ilk kez ‘toplu olarak’ böyle bir adım attılar.

Söz konusu ülkelerden biri olan Malta, Filistin’i tanıyacağını resmi olarak açıklarken Kanada ve Finlandiya, bu yönde hazırlıklarını sürdürüyor. Fransız kaynaklar, Portekiz'in de Filitin’i tanıma kararını açıklamaya hazır olduğunu belirttiler.

‘Çağrı’nın bir paragrafında şöyle deniyor:

“Bizler Filistin Devleti'ni tanımaya hazır olduğumuzu veya olumlu baktığımızı kabul ettik, ifade ettik veya ifade ediyoruz. Bu, iki devletli çözüme doğru atılmış temel bir adımdır. Henüz bunu yapmamış olan tüm ülkeleri bu çağrıya katılmaya davet ediyoruz.”

Ayrıca şu ifadeler de yer alıyor:

“Gazze’de yeniden yapılanma, Hamas'ın silahsızlandırılması ve Filistin yönetiminden çıkarılmasını sağlayacak bir yapı oluşturmak için çalışmaya kararlıyız.”

Diplomatik bulaşma

Söz konusu paragrafın ifadeleri, harekete geçme ve başkalarını da harekete geçmeye teşvik etme yönündeki toplu bir arzuyu yansıtmaktadır. Bugüne kadar 149 ülke Filistin’i tanıdı.

Fransız kaynaklar, Cumhurbaşkanı Macron'un birkaç gün önce Filistin’i tanıma kararını açıklamasının, birincisi tereddüt eden Avrupa ülkelerine baskı yapmak, ikincisi 21 Eylül'e kadar onlara yeterli zaman tanımak olmak üzere iki amacı olduğunu söylediler. 21 Eylül, New York'ta BM Genel Kurulu toplantılarının başlayacağı tarih ve zirvede kararın kesinleşmesi bekleniyor.

dfgthyuı
BM Genel Sekreteri, New York'ta düzenlenen İki Devletli Çözüm Konferansı sırasında Fransa Dışişleri Bakanı ile tokalaşırken (AFP)

Yol haritasının son paragrafı, konferansın en önemli hedefini özetliyor:

“Bu tarihi bir fırsat. Savaşı sona erdirmek, Filistin devletini kurmak ve her iki halk için barış ve onuru sağlamak için kararlı ve toplu bir şekilde harekete geçme zamanı geldi.”

Baskılara ve uyarılara rağmen

Konferansa 125 ülke, Avrupa Birliği (AB) ve Arap Birliği (AL) gibi birçok uluslararası ve bölgesel kuruluş ve en az 40 dışişleri bakanı katıldı. İsrail ve ABD'nin baskılarına rağmen konferansa geniş bir katılım vardı.

Tüm bu baskıların yanında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un BM Genel Kurulu’nda düzenlenen ‘Başkanlar ve Liderler Haftası’nda Eylül ayında Filistin devletini resmen tanımayacağını açıklamasının ardından, Macron'u hedef alan bir iç kampanya başlarken bu girişimin Ortadoğu'daki olayların gidişatına ‘hiçbir etkisi olmayacağı’ empoze ediliyor. Ayrıca, hiçbir Avrupa veya Batı ülkesinin ona katılmayacağı için ‘diplomatik olarak dışlanacağı’ uyarısı yapılıyor.

dert
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)

‘Şüpheciler’, iki devletli çözümü destekleyen ‘diplomatik-siyasi dinamizmin’ yeniden canlanmasını imkansız gördüler. Onlara göre bu çözüm, sadece siyasi ve sahadaki değişiklikler nedeniyle değil, aynı zamanda İsrail'in Filistin devletinin kurulmasını kökten reddetmesi nedeniyle de ‘geçmişte kalmış’ bir seçenek haline gelmişti.

İsrail parlamentosu Knesset geçtiğimiz yıl Filistin devletinin kurulmasını reddeden bir kararı oyladı. Geçtiğimiz hafta da 71 oyla hükümeti Batı Şeria'yı ilhak etmeye çağıran bir kararı kabul etti. Kısacası, şüpheciler iki devletli çözümü ‘bir hayal’ olarak gördüler.

İsrail, Filistin devletinin tanınmasını kınamaya devam etti. Bunu ‘Hamas ve terörizme ödül’ olarak değerlendiren İsrail, bunun Gazze'deki ‘barışçıl çözüm çabalarını’ ve ‘savaşı sona erdirme çabalarını’ baltalayacağını iddia etti.

Ancak bunların hiçbiri gerçekleşmediği gibi bir de tam tersi oldu.

Riyad ve Paris, uzun süredir ortada olmayan ‘iki devletli çözümü’ yeniden canlandırma çabalarında başarılı oldular.

Sadece iki gün içinde, dünya ülkelerinin üçte ikisi, sekiz adet Arap ve uluslararası çift başkanlı çalışma grubunun haftalarca süren çabalarıyla hazırlanan ‘yol haritasına’ odaklandı. Bu gruplar, çatışmaya son verilmesi ve güvenlik, ekonomi ve insani açıdan entegre bir Ortadoğu'ya doğru ilerlenmesi konusunda genel, kapsamlı ve pratik öneriler hazırlamak için yoğun bir şekilde çalıştı.

Bu durum, konferansın sona ermesiyle birlikte salı günü yayınlanan 7 sayfalık sonuç bildirgesinde de öne çıktı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, belgenin siyasi, güvenlik, ekonomik, insani, hukuki ve stratejik anlatı eksenlerini kapsayan kapsamlı öneriler içerdiğini ve iki devletli çözümü uygulamak ve herkes için barış ve güvenliği sağlamak için entegre ve uygulanabilir bir çerçeve oluşturduğunu söyledi.

Bakan Prens Ferhan, BM 79. Genel Kurulu oturumu sona ermeden önce sonuç bildirgesinin desteklenmesi ve bunun New York'taki Suudi Arabistan ve Fransa misyonlarına bildirilmesi çağrısında bulundu.