Kuveyt Üniversitesi’nde karma eğitimi yasaklayan yasa uygulanacak mı?

Kuveyt Üniversitesi Direktör Vekili Dr. Fayez Ez-Zafiri yeni öğretim yılının ilk gününde eğitim sürecini denetliyor (Kuveyt Üniversitesi)
Kuveyt Üniversitesi Direktör Vekili Dr. Fayez Ez-Zafiri yeni öğretim yılının ilk gününde eğitim sürecini denetliyor (Kuveyt Üniversitesi)
TT

Kuveyt Üniversitesi’nde karma eğitimi yasaklayan yasa uygulanacak mı?

Kuveyt Üniversitesi Direktör Vekili Dr. Fayez Ez-Zafiri yeni öğretim yılının ilk gününde eğitim sürecini denetliyor (Kuveyt Üniversitesi)
Kuveyt Üniversitesi Direktör Vekili Dr. Fayez Ez-Zafiri yeni öğretim yılının ilk gününde eğitim sürecini denetliyor (Kuveyt Üniversitesi)

Kuveyt Üniversitesi yeni akademik yılına dün başlarken, üniversitede karma sınıfları yasaklayan yasanın kabul edileceğine ilişkin işaretler artıyor.

Kuveyt Üniversitesi Direktör Vekili Dr. Fayez Ez-Zafiri, 7 bin 533’ü yeni olmak üzere yaklaşık 43 bin 500 erkek ve kız öğrenci bulunduğunu açıkladı. Söz konusu öğrencilerin edebi ve bilimsel uzmanlık alanlarındaki 15 fakültede eğitim aldığını bildirdi.

FOTO: Kuveyt’teki öğrenci birliklerine, karma eğitimi yasaklama kararını protesto etmek için pazartesi günü oturma eylemi yapılması çağrısında bulunuldu
Kuveyt’teki öğrenci birliklerine, karma eğitimi yasaklama kararını protesto etmek için pazartesi günü oturma eylemi yapılması çağrısında bulunuldu

Kuveyt Üniversitesi ve diğer üniversitelerdeki öğrenci birlikleri pazartesi günü oturma eylemi çağrısında bulundu. Üç Kuveytli milletvekili ise Milli Eğitim Bakanı’ndan uygulamanın durdurulacağına dair güvence aldıklarını söyledi.

Milletvekilleri Usame ez-Zaid, Muhannad Es-Sayer ve Abdullah El-Mudhaf, Eğitim ve Yüksek Öğretim Bakanı Dr. Adel El-Manea’nın, Kuveyt Üniversitesi’nde ‘ihtiyaç duyulduğunda’ karma eğitimin sürdürüleceğine dair söz verdiğini açıkladı.

Üç milletvekili, ortak bir telefon görüşmesi sırasında bakanın kendilerine söz verdiğini söyledi. Karma eğitimi yasaklayan yasanın çarpık uygulanması nedeniyle öğrencilerin önlerine engeller koymayı kabul etmediklerini ifade eden vekiller, öğrencilerin eğitim ve mezuniyetlerini aksatmayı reddettiklerini dile getirdi.

Milletvekili Jenan Boushehri ise karma eğitimi yasaklayan yasanın kaldırılmasına yönelik mevzuat değişikliğini meclise sunacağını açıkladı.

Boushehri konuya ilişkin açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

Erkek ve kız öğrencilerimizin aynı sınıflarda oturma kararlılığı gurur vericidir. Bu, onların birbirlerine olan saygısının, şerefli aileler tarafından iyi yetiştirildiğinin delilidir. Ayrı eğitim görme kavramına ilişkin Anayasa Mahkemesi de bunu tespit edip onaylamıştır. Anayasa Mahkemesi’nin kararları yasaların üstünde olduğundan, karma eğitimi yasaklama yasasının bir değeri yoktur. Pazar günü karma eğitimi yasaklayan yasanın kaldırılmasına yönelik bir mevzuat değişikliği sunacağım.

Kuveyt Üniversitesi’nde çalışan bir profesör de Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “İlk eğitim günü iyi geçti ve cinsiyetler arasında hiçbir ayrım yoktu. Özellikle de ilk hafta, yeni öğrencilere yönelik kayıt ve programlar tamamlandığı için bir ayrım olmadı” dedi.

FOTO: Kuveyt Üniversitesi’ndeki erkek ve kız öğrenciler bir etkinlikte (Arşiv)
Kuveyt Üniversitesi’ndeki erkek ve kız öğrenciler bir etkinlikte (Arşiv)

Değerleri Teşvik Komitesi’ne başkanlık eden Kuveyt Milletvekili Muhammed Haif, karma eğitimi yasaklama kararının devam edeceğini ve iptal edilmeyeceğini vurguladı.

Kuveyt Üniversitesi’nin bu yıl karma dersler açtığını teyit eden Haif, “Hukuk Fakültesi en çok talep gören üniversite ve bu konuda şikayetçi olanları gördük. Çünkü bu fakültenin yasalara en çok uyanlardan biri olması gerekiyordu” dedi.

Haif, Ulusal Meclis TV’ye verdiği röportajda, “Bakan ve üniversite yönetimi konuyu anladı ve tutumları olumluydu. İşbirliği ve komitenin gözlemlerini anlayışla karşıladılar. Özellikle bu yasa yürürlükte olduğundan, karma eğitimi önleyen yasaya uyulması gerektiğini vurguladılar” ifadelerini kullandı.

Bakan ve üniversite yönetimiyle yaptığı görüşmede tüm karma derslerin iptal edileceğini dile getiren Haif, bu derslerde kayıtların yeniden açılması konusunda mutabakata varıldığını açıkladı.

Haif şu ifadelerle devam etti;

Bu durumda kişisel özgürlük tartışılmayacak bir şeydir. Çünkü bu bir yasadır ve bizim ona karşı yükümlülüğümüz vardır. Yasaya bağlı kalarak meşru vizyonumuza sahip olmuş oluruz. Kuveyt halkı, İslam ve İslam hukukundan kaynaklanan örf ve adetlerine bağlıdır.

Değerleri Teşvik Komitesi’nin, bu yasanın uygulanmasını engelleyebilecek her türlü zorluk veya engeli aşmak için hazır olduğunu ifade eden Haif, “Örf ve adetleri temsil etmeyen, şeriata ve hukuka uymayan bazı profesörler var. Bu anormal durumların kontrol edilmesi gerekiyor. Çünkü sonuçta Kuveyt Üniversitesi’ni temsil ediyorlar. Dolayısıyla tüm profesörlerin üniversite tüzüğüne uyması gerekiyor” diye ekledi.



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.