Riyad istişareleri: Yemen barış haritasını geliştirmeye yönelik fikirler ve seçenekler

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman Sana heyetiyle görüştü ve ülkesinin barış çabalarını ilerletme konusundaki kararlılığını vurguladı.

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman, Riyad'da Sana heyetini kabul etti. (SPA)
Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman, Riyad'da Sana heyetini kabul etti. (SPA)
TT

Riyad istişareleri: Yemen barış haritasını geliştirmeye yönelik fikirler ve seçenekler

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman, Riyad'da Sana heyetini kabul etti. (SPA)
Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman, Riyad'da Sana heyetini kabul etti. (SPA)

Suudi Arabistan'ın Yemen dosyasıyla ilgilenen ekibi, Umman'ın da katılımıyla dört gün boyunca Sana'dan Riyad'a gelen Husi heyetiyle kapsamlı görüşmeler gerçekleştirdi. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, detaylarını yayınlamamakla birlikte, Yemen barış sürecini destekleyecek bir yol haritasına ulaşılmasına yönelik ‘olumlu’ ve ‘ciddi’ olarak nitelendirdiği görüşmelerin sonuçlarını memnuniyetle karşıladı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, geçtiğimiz Nisan ayında Sana'yı ziyaret eden Suudi Arabistan'ın Yemen Büyükelçisi Muhammed Al Cabir başkanlığındaki ekibin toplantısının sonuç verdiği belirtildi. Bu sonuçlardan en önemlisinin de Yemenli tüm tarafların üzerinde mutabık kaldığı bir yol haritası geliştirmek için birçok fikir ve seçenek ortaya koymak olduğu ifade edildi. Açıklamada Riyad'daki görüşmelerin Muhammed Abdusselam başkanlığındaki Sana heyetiyle tamamlandığı belirtildi.

Halid bin Selman’dan Körfez ve Yemen vurgusu

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman, Sana heyetiyle yaptığı görüşmede ülkesinin Yemen’in ve halkının yanında olduğunu vurguladı. Selman, Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde Yemen’de kapsamlı ve kalıcı bir siyasi çözüme ulaşmak için Yemenli tarafları diyalog masasına oturtmaya teşvik etme konusundaki istekliliğini yineledi.

Prens Halid bin Selman, X platformundaki (eski adıyla Twitter) hesabı aracılığıyla yaptığı açıklamada, “Önemli tartışmaların hedeflerine ulaşmasını ve Yemenli tarafların bir araya gelerek saflarını birleştirmesini dört gözle bekliyoruz. Tüm bu çabalarımız Yemen’in, Körfez sisteminin kalkınma programıyla bütünleşmiş, siyasi istikrar ve kalıcı güvenlik ışığında, kardeş Yemen halkının lehine olmak üzere kapsamlı ve sürdürülebilir bir kalkınma yolunda ilerlemesi içindir” dedi.

Londra yönetimi, Dışişleri Bakanı James Cleverly aracılığıyla el-Arabiya’ya verilen mülakatta Riyad’daki görüşmeleri memnuniyetle karşılarken, İngiltere’nin Yemen Büyükelçi Yardımcısı Charles Harper da Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada “Suudi Arabistan’ın Riyad’da bir Husi heyetini ağırladığını görmek gurur verici” dedi ve Yemenli tarafların BM himayesindeki kapsamlı diyalog sürecinde ilerleme sağlamasının önemini vurguladı.

Gözlemciler, Suudi Arabistan’ın Yemenlilerin refah, istikrar ve kalkınmasını öncelik haline getirmeye çabaladığını, ayrıca farklılıkları da silahla değil diyalog yoluyla çözmeye çalıştığını belirttiler.

Uluslararası karşılama

Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Husi heyetinin Riyad'a yaptığı ziyareti memnuniyetle karşıladı. Grundberg, Suudi Arabistan ve Umman'ın BM himayesinde Yemenliler arasında siyasi sürecin yeniden başlatılmasını kolaylaştırmak amacıyla bir dizi tartışmalı konuya çözüm bulmayı amaçlayan çabalarından dolayı iki ülke yönetimine teşekkür etti.

Grundberg dün (çarşamba) yaptığı açıklamada, Yemenlilerin tüm çeşitlilikleriyle isteklerini karşılayan, sürdürülebilir barışa giden yolda Yemen'e eşlik edecek uyumlu bölgesel ve uluslararası eylemin sürdürülmesinin önemini vurguladı. Grundberg, “Yenilenen ivme, Yemenliler arasında yaşam koşullarının iyileştirilmesine yönelik tedbirler, ülke genelinde sürdürülebilir bir ateşkes ve BM himayesinde kapsayıcı bir siyasi sürece girişilmesi konusunda bir anlaşmaya varılması yönündeki BM arabuluculuk çabalarına olumlu katkıda bulunan önemli bir adımdır” dedi.

Okumalar ve incelemeler

Yemen'de barış yolunda büyük dönemeçler yaşandı. Ancak son iki yıl hatırlandığında, 2021 yılında Prens Faysal bin Ferhan tarafından açıklanan dört maddelik Suudi girişiminin iyi bir başlangıç noktası olduğu görülmektedir. Bu girişim Yemen'de atılan tek adım değildi. Aksine, koalisyonun savunma stratejisi Kasım 2021'den itibaren somut bir değişimi temsil etti. Husiler aylar sonra askeri gerilimin işe yaramayacağını anladılar ve Nisan 2022'de ateşkese girmek zorunda kaldılar. Körfez tarafından desteklenen Riyad istişarelerine katılmayan Husiler, daha sonra Eylül 2023'te katılım sağladılar. Böylece Yemen çözüm sürecine Suudi Arabistan kapılarının açık olan en uygun yol olduğunu gördüler.

asdfwer
Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'ın Sana heyetiyle Riyad'da yaptığı toplantıdan. (SPA)

Yemen tarafında gelişmelere ilişkin açıklamalar ise gelmeye devam ediyor. Bu kapsamda, Yemen eski Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Mustafa en-Numan Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte şunları söyledi:

“Suudi Arabistan ve Umman'ın Yemen savaş dosyasını kapatma hamlesi, iki yönetimin de istikrar ve bölgesel iş birliğinden ayrı tutulamayacak kalkınma ve yatırım endişeleri çerçevesinde gerçekleşmektedir. Dolayısıyla Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı'nın ciddi olarak nitelendirdiği görüşmeler doğru yolda olduklarını teyit ederken Suudi Arabistan Savunma Bakanı'nın Sana heyetiyle görüşmesi de Suudi Arabistan’ın savaşı sona erdirecek, iş birliği ve yeniden inşa için ufuklar açacak yolculuğun sonuna kadar gitme isteğini doğrulamaktadır.”

Görüşmelerden asgari beklentiler

Sana Stratejik Araştırmalar Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Macid el-Mizahci, tüm tarafların bu fırsatı değerlendirmeye kararlı olduğuna inanıyor. El-Mizahci Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “Son dönemde medyada yer alan açıklamalarda olumlu eğilimlerin ortaya çıkmasına rağmen, Riyad'daki görüşmelere eşlik eden yüksek beklentilerin biraz azalma zamanı geldi. Görüşmelerden beklendiği gibi bir açıklama çıkmamasından endişe ediliyor. Bu da tırmanılan yolda bir gerileme korkusuna yol açıyor. Daha sonra bu tür toplantıların gerçekleşmesi zorlaşacak” ifadelerini kullandı.

El-Mizahci sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hırs, herkesin siyasi iradesini ortaya koyar ve bu gibi dinamik koşullarda ortaya çıkanın asgari düzeyde olduğu söylenebilir.”

Peki bu noktada beklemeye değer olan şey nedir? Mustafa en-Numan bu soruyu şöyle cevaplıyor: “Sana'nın cevabının Riyad'ın tartışılan konuları ele alması kadar olumlu olacağını umuyoruz. Benim görüşüme göre, Yemen'de barışı yeniden tesis etmek için pratik ve dürüst bir vizyon ortaya koyan Mart 2021'deki Suudi Arabistan girişimi, Yemen krizinin çözümüne yönelik ortaya çıkan büyük fırsatlardan biridir. Sana yönetimi buna bağlı kalmalıdır.”



New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
TT

New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)

Suudi Arabistan'ın himayesinde ve Fransa'nın katılımıyla Birleşmiş Milletler’in (BM) New York’taki genel merkezinde düzenlenen konferans, ‘iki devletli çözüm’ yönünde bir siyasi hareket başlattı. Paris'in Filistin’i tanıma kararını açıklamasının ardından, başka ülkeler de art arda Filistin devletini tanıyacaklarını açıkladılar.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un izinden giderek yaz tatilinde olan kabinesini Gazze'deki durumu ele almak üzere bu hafta acil toplantıya çağıracağı açıklandı. Starmer, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki durumu iyileştirmek ve barışı sağlamak için adımlar atmaması halinde, İngiltere’nin Eylül ayında Filistin Devleti'ni tanıyacağını açıkladı. İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy de New York'taki konferansta aynı açıklamayı tekrarladı.

Başbakan Starmer, çç baskıların artmasıyla İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşını durdurmaması, insani yardımların engelsiz bir şekilde ulaşması için sınır kapılarını açmaması ve Filistin-İsrail çatışmasına son vermek için ciddi barış görüşmelerine başlamaması halinde bu adımı atacağını açıkladı.

ddefrv
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, salı günü Londra'da yaptığı açıklamada, Gazze'deki durumu görüşmek üzere acil kabine toplantısı çağrısında bulundu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetindeki bakanların tutumları göz önüne alındığında İsrail'in bu şartlara uyum sağlaması imkansız görünüyor. Bu da 1917 yılında ilan edilen Balfour Deklarasyonu’ndan bu yana İsrail'in kurulmasında tarihi bir sorumluluk taşıyan Londra'nın bu adımı atacağı anlamına geliyor.

Bu adımın özel bir önemi var, çünkü İngiltere, Fransa'dan sonra G7 üyeleri içinde Filistin devletini tanıyan ikinci ülke ve BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) beş daimi üyesi arasında dördüncü ülke olacak. Ayrıca, Batı'nın bu hamlesini ‘toplu bir hareket’ haline getirmesi açısından da özel bir öneme sahip. Ki Paris de bunu bekliyor.

Aralarında Avustralya, Kanada, Finlandiya, Fransa, Norveç, İspanya, Portekiz, İrlanda, Slovenya, Lüksemburg, Malta, Yeni Zelanda, İzlanda, San Marino ve Andorra’nın bulunduğu 15 batılı ülke tarafından yayınlanan ve Filistin devletinin tanınmasını talep eden ‘New York Konferansı Çağrısı’, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot'un ifadesiyle ‘deprem’ etkisi yarattı. Zira Batılı ülkeler ilk kez ‘toplu olarak’ böyle bir adım attılar.

Söz konusu ülkelerden biri olan Malta, Filistin’i tanıyacağını resmi olarak açıklarken Kanada ve Finlandiya, bu yönde hazırlıklarını sürdürüyor. Fransız kaynaklar, Portekiz'in de Filitin’i tanıma kararını açıklamaya hazır olduğunu belirttiler.

‘Çağrı’nın bir paragrafında şöyle deniyor:

“Bizler Filistin Devleti'ni tanımaya hazır olduğumuzu veya olumlu baktığımızı kabul ettik, ifade ettik veya ifade ediyoruz. Bu, iki devletli çözüme doğru atılmış temel bir adımdır. Henüz bunu yapmamış olan tüm ülkeleri bu çağrıya katılmaya davet ediyoruz.”

Ayrıca şu ifadeler de yer alıyor:

“Gazze’de yeniden yapılanma, Hamas'ın silahsızlandırılması ve Filistin yönetiminden çıkarılmasını sağlayacak bir yapı oluşturmak için çalışmaya kararlıyız.”

Diplomatik bulaşma

Söz konusu paragrafın ifadeleri, harekete geçme ve başkalarını da harekete geçmeye teşvik etme yönündeki toplu bir arzuyu yansıtmaktadır. Bugüne kadar 149 ülke Filistin’i tanıdı.

Fransız kaynaklar, Cumhurbaşkanı Macron'un birkaç gün önce Filistin’i tanıma kararını açıklamasının, birincisi tereddüt eden Avrupa ülkelerine baskı yapmak, ikincisi 21 Eylül'e kadar onlara yeterli zaman tanımak olmak üzere iki amacı olduğunu söylediler. 21 Eylül, New York'ta BM Genel Kurulu toplantılarının başlayacağı tarih ve zirvede kararın kesinleşmesi bekleniyor.

dfgthyuı
BM Genel Sekreteri, New York'ta düzenlenen İki Devletli Çözüm Konferansı sırasında Fransa Dışişleri Bakanı ile tokalaşırken (AFP)

Yol haritasının son paragrafı, konferansın en önemli hedefini özetliyor:

“Bu tarihi bir fırsat. Savaşı sona erdirmek, Filistin devletini kurmak ve her iki halk için barış ve onuru sağlamak için kararlı ve toplu bir şekilde harekete geçme zamanı geldi.”

Baskılara ve uyarılara rağmen

Konferansa 125 ülke, Avrupa Birliği (AB) ve Arap Birliği (AL) gibi birçok uluslararası ve bölgesel kuruluş ve en az 40 dışişleri bakanı katıldı. İsrail ve ABD'nin baskılarına rağmen konferansa geniş bir katılım vardı.

Tüm bu baskıların yanında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un BM Genel Kurulu’nda düzenlenen ‘Başkanlar ve Liderler Haftası’nda Eylül ayında Filistin devletini resmen tanımayacağını açıklamasının ardından, Macron'u hedef alan bir iç kampanya başlarken bu girişimin Ortadoğu'daki olayların gidişatına ‘hiçbir etkisi olmayacağı’ empoze ediliyor. Ayrıca, hiçbir Avrupa veya Batı ülkesinin ona katılmayacağı için ‘diplomatik olarak dışlanacağı’ uyarısı yapılıyor.

dert
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)

‘Şüpheciler’, iki devletli çözümü destekleyen ‘diplomatik-siyasi dinamizmin’ yeniden canlanmasını imkansız gördüler. Onlara göre bu çözüm, sadece siyasi ve sahadaki değişiklikler nedeniyle değil, aynı zamanda İsrail'in Filistin devletinin kurulmasını kökten reddetmesi nedeniyle de ‘geçmişte kalmış’ bir seçenek haline gelmişti.

İsrail parlamentosu Knesset geçtiğimiz yıl Filistin devletinin kurulmasını reddeden bir kararı oyladı. Geçtiğimiz hafta da 71 oyla hükümeti Batı Şeria'yı ilhak etmeye çağıran bir kararı kabul etti. Kısacası, şüpheciler iki devletli çözümü ‘bir hayal’ olarak gördüler.

İsrail, Filistin devletinin tanınmasını kınamaya devam etti. Bunu ‘Hamas ve terörizme ödül’ olarak değerlendiren İsrail, bunun Gazze'deki ‘barışçıl çözüm çabalarını’ ve ‘savaşı sona erdirme çabalarını’ baltalayacağını iddia etti.

Ancak bunların hiçbiri gerçekleşmediği gibi bir de tam tersi oldu.

Riyad ve Paris, uzun süredir ortada olmayan ‘iki devletli çözümü’ yeniden canlandırma çabalarında başarılı oldular.

Sadece iki gün içinde, dünya ülkelerinin üçte ikisi, sekiz adet Arap ve uluslararası çift başkanlı çalışma grubunun haftalarca süren çabalarıyla hazırlanan ‘yol haritasına’ odaklandı. Bu gruplar, çatışmaya son verilmesi ve güvenlik, ekonomi ve insani açıdan entegre bir Ortadoğu'ya doğru ilerlenmesi konusunda genel, kapsamlı ve pratik öneriler hazırlamak için yoğun bir şekilde çalıştı.

Bu durum, konferansın sona ermesiyle birlikte salı günü yayınlanan 7 sayfalık sonuç bildirgesinde de öne çıktı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, belgenin siyasi, güvenlik, ekonomik, insani, hukuki ve stratejik anlatı eksenlerini kapsayan kapsamlı öneriler içerdiğini ve iki devletli çözümü uygulamak ve herkes için barış ve güvenliği sağlamak için entegre ve uygulanabilir bir çerçeve oluşturduğunu söyledi.

Bakan Prens Ferhan, BM 79. Genel Kurulu oturumu sona ermeden önce sonuç bildirgesinin desteklenmesi ve bunun New York'taki Suudi Arabistan ve Fransa misyonlarına bildirilmesi çağrısında bulundu.