Muhammed bin Selman'ın yedi mesajı

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ülkesinin iç politikalarının dış politika yönelimlerinin merkezinde olduğunu vurgulamak için mesajlarını Kızıldeniz'deki güzel Sindala Adası'ndan yayınlamayı seçti.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman. (Reuters)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman. (Reuters)
TT

Muhammed bin Selman'ın yedi mesajı

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman. (Reuters)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman. (Reuters)

Hişam el-Gannam

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın ABD'li Fox News kanalına verdiği röportajı Çin'in Yanzhou şehrinde, eski İpek Yolu'nun kalıntılarının bulunduğu ‘Bir Kuşak Bir Yol’ projesinin en önemli duraklarından birinde, Sarı Deniz'in muhteşem kıyısında izledim.

Bu görüşmenin, birçok bölgesel ve uluslararası taraf tarafından beklendiğine şüphe yok. Bu, birkaç aydır ABD ve Suudi Arabistan arasında devam eden müzakerelerin içeriği hakkında birbiri ardına medyaya sızan bilgilerden sonra geldi. Bu müzakereler, birçok dosyaya temas ediyor. Bunların en önemlileri arasında, İsrail ile Suudi Arabistan'ın normalleşmesinin şekli, Çin, Rusya ve İran ile ilişkiler, Yemen krizi, Suudi Arabistan'ın rolü ve geleceği ve sosyal ve ekonomik dönüşüm sürecini tamamlamak için gerçekleştirmesi gereken iç reformlar yer alıyor.

Görüşme hem iç hem de dış siyaseti ilgilendiren en önemli dosyaları ele alan açık sözlü bir görüşmeydi. Ancak aynı zamanda, Veliaht Prens'in halkına, komşu ülkelere ve başlıca süper güçlere iletmek istediği mesajlar açısından da dikkatli bir şekilde hazırlanmış bir görüşmeydi.

Belki de Prens Muhammed bin Selman'ın göndermek istediği ilk mesaj halkınaydı ve bu mesaj üç unsurdan oluşuyordu:

İlki, Suudi Arabistan'ın dış politikalarının ana itici gücü, ekonomik ve sosyal dönüşüm için Vizyon 2030’u gerçekleştirme çıkarıdır. Bu, ekonomik büyüme ve refahın devamını sağlamak için ekonomik çeşitlendirme ile başlar. Bunun sağlanması, bölgesel sorunların sıfırlanması ile organik olarak bağlantılı. Bu, bölgedeki çatışmalara çözümler bulmak ve ortak çıkarlar ve karşılıklı saygı temelinde herkesle dengeli uluslararası ilişkiler kurmak gerektirir.

İkincisi, Suudi Arabistan'daki ekonomik ve sosyal dönüşüm, ciddi ve kaçınılmaz bir projedir. İç veya dış medya tüketimi için değil, sürekli ve gerekli bir süreçtir. Krallık, bilgi ekonomisine dayalı, modern teknolojiye sahip ve geleceğine güvenen bir devlete dönüştürülmeden sona ermeyecek.

Üçüncüsü, Suudi Arabistan, hukukun üstünlüğünü güçlendirmek ve çağın ruhuna uygun olmak için yasalarını ve devlet kurumlarını büyük bir şekilde güncellemeye ve reform etmeye hazırlanıyor. Bu, Veliaht Prens’in ‘istemediği yasaların varlığından utanç duyduğunu’ söylemesinden çıkarılabilir.

Bu, hem iç hem de dış siyaseti ilgilendiren en önemli dosyaları ele alan açık sözlü bir görüşmeydi. Ancak aynı zamanda, Veliaht Prens'in halkına, komşu ülkelere ve başlıca süper güçlere iletmek istediği mesajlar açısından da dikkatli bir şekilde hazırlanmıştı.

İkinci mesaj, İsrail'e yönelikti ve şunu içeriyordu: Suudi Arabistan, İsrail ile bir barış süreci için açıktır ve bu bağlamda ABD'nin çabalarını destekliyor. Suudi Arabistan, İsrail ile barışa ulaşılmasının Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana en önemli uluslararası olay olacağını düşünüyor.

Ancak Veliaht Prens ayrıca, Filistin meselesinin Suudi Arabistan için özel bir öneme sahip olduğunu ve İsrail ile barış için bir ön koşul olarak ABD tarafından sağlanacak bir anlaşmanın ‘Filistinlilere istediklerini vermesi, hayatlarını kolaylaştırması ve bölgeyi daha huzurlu ve güvenli hale getirmesi’ gerektiğini açıkça belirtti. Veliaht Prens, "Bu yolda ilerleme var. Ama sona ulaştığımızı görmek için beklememiz gerekecek" dedi.

Üçüncü mesaj, İran'a yönelikti. Suudi Arabistan, İran'ın Çin'in himayesinde imzalanan anlaşma kapsamındaki taahhütlerini yerine getirme konusundaki ciddiyetine saygı duyuyor ve iki ülkenin çıkarlarına hizmet edecek şekilde ilişkileri geliştirmek istiyor. Ancak, Suudi Arabistan, ulusal güvenliğini garanti etmek için İran'ın nükleer bombaya sahip olmasına izin vermeyecek ve bunun gerçekleşmesi, Suudi Arabistan'ın güvenliğini ve güç dengesini sağlamak için nükleer silah edinmeye çalışacağı anlamına geliyor.

Suudi Arabistan'daki ekonomik ve sosyal dönüşüm, ciddi ve kaçınılmaz bir projedir. İç veya dış medya tüketimi için değil, Suudi Arabistan'ı bilgi ekonomisine dayalı, modern teknolojiye sahip ve geleceği için güven veren bir ülke haline getirmeye yönelik sürekli ve gerekli bir süreçtir.

Dördüncü mesaj ABD’ye gönderilmişti ve bir dizi konuya değiniyordu; bunlardan en önemlileri şunlardır:

Suudi Arabistan, 80 yıldır devam eden güçlü askeri ve siyasi ilişkilerini ABD ile korumak istiyor. Suudi Arabistan'ın ABD ile imzalamak istediği savunma antlaşması, ABD için olduğu kadar Suudi Arabistan’ın da çıkarına. Çünkü bu, ABD'nin bölgedeki bölgesel rolünü güçlendirecek ve özellikle ABD'nin askeri sanayisini güçlendirmeye katkıda bulunacak. Şarku’l Avsat’ın Al-Majalla’dan aktardığına göre Suudi Arabistan'ın ABD'den yaptığı askeri satın almalar, ABD'den silah satın alan en önemli beş ülkenin toplam satın almalarından daha büyüktür.

Veliaht Prens, ABD'nin savunma anlaşmasını reddetmesi halinde Suudi Arabistan'ın silahlarını alternatif kaynaklardan satın alacağı konusunda açık ve doğrudan bir mesaj göndermek konusunda da ısrarcıydı. Suudi Arabistan, bu seçeneği tercih etmese de alternatif tedarikçi ile satın alma, eğitim ve bakım müzakerelerini içeren ek çabalara yol açacağı için bunu yapmak zorunda kalacaktı. Veliaht Prens, ‘ihtiyacımız olmayan bir baş ağrısı’ ifadesiyle muhtemelen bunu kastetti.

Diğer yandan Veliaht Prens, ABD'ye, Suudi Arabistan'ın BRICS ekonomik grubuna katılımının Çin ve Rusya ile siyasi bir saflaşma anlamına gelmediğini temin etmeye çalıştı. Çünkü bu grubun siyasi bir projesi yok. Suudi Arabistan, tüm bu ülkeler BRICS grubunda yer almasına rağmen ABD ile Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika gibi diğer ülkelerle güçlü ilişkiler paylaşıyor.

Reuters
Reuters

Veliaht Prens, ABD'deki Demokrat ve Cumhuriyetçi partilerden uzak durmaya da dikkat etti. Bir yandan Başkan Biden'ı överek, onu ‘zeki, odaklanmış ve toplantılarına iyi hazırlanmış bir adam’ olarak nitelendirdi. Yönetimiyle çalışma gündeminin güvenlik, politika, teknoloji, uzay ve ekonomik projeler gibi ortak ilgi alanlarıyla dolu olduğunu söyledi. Diğer yandan, birçok Cumhuriyetçinin favori televizyon kanalından Amerikan halkına hitap etmeye özen gösterdi.

Beşinci mesaj, Çin'e yönelikti. Suudi Arabistan, Çin ile ilişkilerini sınırlandırmaya veya azaltmaya çalışmadığını, bu ilişkilerin gelecekte de devam edeceğini ve güçleneceğini belirtti. ABD'nin bunu kabul etmesi gerektiğini söyledi. Çünkü ABD'nin de Çin'i ticari ortak olarak kaybetmeyi kaldıramayacağını, Çin'in ekonomik çöküşünün küresel ekonomi için bir felaket olacağını belirtti. Veliaht Prens ayrıca Çin'e, Suudi Arabistan'ın Tayvan konusunda farklı bir pozisyon almadığını ve Çin'in resmi ‘tek Çin’ politikasını benimsediği konusunda güvence verdi.

Suudi Arabistan, 80 yıldır devam eden güçlü askeri ve siyasi ilişkilerini ABD ile korumak istiyor. Suudi Arabistan'ın ABD ile imzalamak istediği savunma antlaşması, ABD için olduğu kadar Suudi Arabistan’ın da çıkarına.

Altıncı mesaj Rusya'ya yönelikti. Suudi Arabistan, OPEC+ çerçevesinde petrol fiyatları konusundaki koordinasyonun devam edeceğini ve Suudi Arabistan'ın ABD'nin baskıları nedeniyle onunla olan ilişkilerini değiştirmeyeceğini belirtti. Veliaht Prens, "Dünya piyasasındaki petrol fiyatlarını belirleyen şey arz ve taleptir" dedi ve bunun için petrol üreten ülkelerle, Rusya da dahil olmak üzere, koordinasyon yapılması gerektiğini belirtti.

Veliaht Prens ayrıca, Suudi Arabistan'ın Rusya-Ukrayna Savaşı'na ilişkin tutumunun, tüm tarafların uluslararası hukuka saygı duyması gerektiği gerekliliğine dayandığını açıkladı. Bu, Rusya'ya yönelik bir mesajdı ve Suudi Arabistan'ın Ukrayna konusundaki tutumunu paylaşmadığını gösteriyordu.

Reuters
Reuters

Yedinci mesaj, Yemen halkınadır. Bu mesajda, Suudi Arabistan'ın Yemen'in en büyük destekçisi olduğu ve olmaya devam edeceği belirtiliyor. Ayrıca, siyasi çözüm yolunun Yemen'in yeniden inşasına açılan kapı olduğu vurgulanıyor. Suudi Arabistan, Husiler sınır güvenliğini sağlamaya ve siyasi bir süreç başlatmaya açık olursa, Yemen'in istikrarlı ve gelişen bir ülke olması için Yemenli tüm aktörlerin siyasi iktidarda yer almasına yardımcı olmak için belirleyici bir rol oynayacaktır.

Yemen halkına verilen yedinci mesaj, Krallığın onların en büyük destekçisi olduğu ve olmaya devam edeceği ve siyasi çözüm yolunun Yemen'in yeniden inşasının kapısını açacağı yönündeydi.

Suudi Arabistan'ın iç politikalarının, dış politika yönelimlerinin merkezinde olduğunu vurgulamak için Veliaht Prens, mesajlarını Kızıldeniz'deki güzel Sindala Adası'ndan yayınlamayı seçti. Bu ada, dev NEOM projesi kapsamında turistleri ağırlamak için hazırlanmakta olan 32 adadan biri ve önümüzdeki yıl resmi olarak açılacak beş adadan biri.

Bu açık mesajlarla, Suudi Arabistan Veliaht Prensi, ABD ile devam eden müzakerelerin niteliği ve koşulları hakkındaki birçok medya spekülasyonunu sona erdirdi. Bu mesajlarda, ABD ile savunma anlaşmasının ABD için olduğu kadar Suudi Arabistan için de bir çıkar olduğunu, İsrail ile herhangi bir barış anlaşmasının, Başkan Biden yönetiminin Filistinliler için tatmin edici sonuçlar elde edebilmesiyle bağlantılı olduğunu ve Suudi Arabistan'ın Çin ve diğer ülkelerle ilişkilerini güçlendirmeye ve geliştirmeye devam edeceğini açıkladı.

ABD Başkanı Kennedy’nin meşhur bir sözü vardır:

"İyileşmenin sıcaklığını yaşamak keyifli olsa da çatı tamiratı için doğru zaman güneşin parladığı zamandır."

Muhammed bin Selman'ın temel mesajı açık ve netti: Suudi Arabistan, bu büyük ve zor dönüşümleri gerçekleştirmek, güneş ışığının altında çatıları tamir etmek için büyük bir ivmeyle yola çıkıyor ve kimseyi beklemeyecek.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al-Majalla dergisinden çevrildi.



Suudi Arabistan, Sudan krizini bitirmek için harekete geçti

Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı ve beraberindeki heyet Cibuti'deki istişare toplantısında (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı ve beraberindeki heyet Cibuti'deki istişare toplantısında (SPA)
TT

Suudi Arabistan, Sudan krizini bitirmek için harekete geçti

Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı ve beraberindeki heyet Cibuti'deki istişare toplantısında (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı ve beraberindeki heyet Cibuti'deki istişare toplantısında (SPA)

ABD, Sudan ordusu ve Hızlı Destek Kuvvetleri'ne (HDK) Suudi Arabistan ve İsviçre'nin ev sahipliğinde 14 Ağustos'ta başlayacak ateşkes görüşmelerine katılmaları çağrısında bulunurken, uluslararası ve bölgesel aktörlerin Sudan'daki barış girişimleri ve çabalarının koordinasyonunu arttırmaya yönelik toplantıları dün (çarşamba) Cibuti'de başladı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Velid el-Hureyci, Suudi Arabistan’ın Sudan krizinin çözümüne yönelik devam eden çabalarını ve Sudan'da barışın sağlanmasına yönelik uluslararası çaba ve girişimleri memnuniyetle karşıladığını yineledi.

zxcdvf
Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Velid el-Hureyci, Cibuti'deki istişare toplantısına katıldı. (SPA)

Cibuti'nin ev sahipliğinde düzenlenen Sudan'daki barış girişimleri ve çabalarının koordinasyonunun güçlendirilmesine ilişkin istişare toplantısında konuşan el-Hureyci, “Krizin başlangıcından bu yana Sudan ordusu ile HDK arasındaki görüşmeler Suudi Arabistan ve ABD'nin himayesinde Cidde’de başladı ve 11 Mayıs 2023’te imzalanan Cidde Bildirgesi ile sivillerin ve hükümlerinin korunmasını taahhüt etmekle sonuçlandı. Cidde’deki ikinci görüşmeler ise Afrika Birliği (AfB) ve Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi’nin (IGAD) ortak bir temsilcisinin katılımıyla, Suudi Arabistan’ın Afrika çözümleri ilkesine verdiği değerin yanı sıra tarafları Sudan krizine ateşkesle başlayarak bir çözüm bulmaya ve Sudan'daki mevcut çatışmayı sona erdirmeye teşvik etme konusunda devam eden yakın Suudi Arabistan-ABD iş birliğini de dikkate alarak yeniden başladı.”

El-Hureyci, Suudi Arabistan'ın Sudan'a güvenlik ve istikrarı geri getirme konusundaki istekliliğini yineleyerek tarafları bilgelik ve itidal göstermeye, olumlu ve insani girişimlere karşılık vermeye çağırdı.

cxvdfbgr
Cibuti'de Sudan krizinin çözümüne yönelik istişare toplantısından (SPA)

Bugün (perşembe) Cibuti'de bölgesel ve uluslararası ortakların Sudan'daki barış çabalarını geliştirme planları için iki gün sürecek ikinci bir toplantı düzenlenecek.

ABD, Sudan ordusu ve HDK'yi, Suudi Arabistan ve İsviçre'nin ev sahipliğinde, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır, AfB ve Birleşmiş Milletler'in (BM) gözlemci olarak katılacağı İsviçre'deki ateşkes görüşmelerine davet etti.

zxscdf
Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı, BM Sudan Özel Temsilcisi ile görüşmesi sırasında (SPA)

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken yaptığı açıklamada, şiddetin sona erdirilmesi ve ihtiyaç duyan herkese insani yardım erişiminin sağlanması amacıyla düzenlenen bu görüşmelere ev sahipliği yapan İsviçre hükümetine, Suudi Arabistan'a ve gözlemci olarak AfB, Mısır, BAE ve BM'ye teşekkür etti.

Blinken, “ABD, Cidde'de Sudan ordusu ile HDK arasında Suudi Arabistan ve ABD'nin himayesinde yapılan önceki görüşmelere dayanarak, her iki tarafı da 14 Ağustos 2024'te İsviçre'de başlayacak ateşkes görüşmelerine katılmaya davet ediyor” dedi. Blinken ayrıca, Sudan'da çatışmanın sona erdirilmesi, hayatların kurtarılması, çatışmaların durdurulması ve müzakere ve barışçıl çözüm yollarının açılması gerektiğini vurguladı.

Suudi Arabistan krizi bastırmak için harekete geçti

Suudi Arabistan, Sudan krizini çözmek için çeşitli düzeylerdeki girişim ve toplantılarını yoğunlaştırdı. Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı, Cibuti'nin ev sahipliğinde düzenlenen ikinci istişare toplantısı çerçevesinde Sudan krizini yatıştırmak amacıyla çok sayıda etkili ülke temsilcisiyle bir araya geldi.

El-Hureyci, Mısır Dışişleri ve Göç Bakan Yardımcısı Ebu Bekir Muhammed Hanefi, Çin Dışişleri Bakanlığı'nın Ortadoğu'dan sorumlu Büyükelçisi Lu Jian, Avrupa Birliği'nin (AB) Afrika Boynuzu Temsilcisi Annette Weber, BM Sudan Özel Temsilcisi Ramtane Lamamra ve ABD'nin Sudan Özel Temsilcisi Tom Perriello ile bir araya geldi.

ty6u
Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı, AB Afrika Boynuzu Temsilcisi Annette Weber ile bir araya geldi. (SPA)

Ayrı ayrı gerçekleştirilen toplantılarda Sudan'daki durumla ilgili son gelişmeler gözden geçirildi. İkili iş birliği yolları ele alındı. Ayrıca ortak ilgi alanına giren bölgesel-uluslararası gelişmeler ve bu konuda sarf edilen çabalar görüşüldü.

Diğer yandan Sivil Demokratik Güçler Koordinasyonu (Tekaddum), uluslararası ve bölgesel ortakların toplantılarını memnuniyetle karşıladı. Bu toplantıların Sudan halkının çektiği acıları sona erdirecek olumlu sonuçlar doğurmasını umduğunu belirtti. Tekaddum, aynı zamanda yapılan bu görüşmelerin, çatışmanın taraflarını insani yardım yollarını açmak, güvence altına almak ve yardımları dağıtmakla tarafların yükümlülüklerine odaklanmalarını talep etti. İki tarafa da sivilleri koruma yükümlülüğünün yerine getirilmesi noktasında uyarıda bulunan Tekaddum, çatışmaların acilen durdurulması ve koruma sorumluluğu olan alanlarda uluslararası yasal çerçevenin etkinleştirilmesi için şartların zorlanması gerektiğini ifade etti. Tekaddum, savaşın ortasında kalan sivillerin ve güvenli geçişlerin korunmasına yönelik mekanizmalar oluşturulması gerektiğini dile getirdi.

Tekaddum, uluslararası ve bölgesel ortaklara iki tarafın acilen müzakerelere dönmesi gerekliliği üzerinde baskı yapma çağrısında bulundu. Uluslararası ve bölgesel ortaklara, daha önce Cidde Platformu’nda üzerinde mutabık kalınan hususların üzerine bir şeyler inşa etmeleri davetinde bulunan Tekaddum, etkili ve bağlayıcı izleme mekanizmalarına sahip bir ateşkes anlaşmasının imzalanmasına duyulan ihtiyaçtan bahsetti.

Geçtiğimiz günlerde Cenevre'de Sudan'daki savaşın iki tarafı ile BM Sudan Özel Temsilcisi Ramtane Lamamra arasında ön görüşmeler yapıldı. Görüşmelerde insani yardım ve sivillerin korunması konularına odaklanıldı.

ABD'nin görüşme davetini memnuniyetle karşılayan HDK Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) görüşmelere katılacağını bildirdi.