Suudi Arabistan’daki özel sektör Körfez-Türkiye Forumu’na hazırlanıyor

KİK ülkeleri ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi 22 milyar dolara yükseldi 

Cidde’de düzenlenen Suudi Arabistan-Türkiye İş Konseyi’nin toplantısından bir kesit (Şarku’l Avsat)
Cidde’de düzenlenen Suudi Arabistan-Türkiye İş Konseyi’nin toplantısından bir kesit (Şarku’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan’daki özel sektör Körfez-Türkiye Forumu’na hazırlanıyor

Cidde’de düzenlenen Suudi Arabistan-Türkiye İş Konseyi’nin toplantısından bir kesit (Şarku’l Avsat)
Cidde’de düzenlenen Suudi Arabistan-Türkiye İş Konseyi’nin toplantısından bir kesit (Şarku’l Avsat)

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre, Suudi Arabistan’daki özel sektör, 11-13 Kasım tarihleri ​​arasında İstanbul’da düzenlenmesi planlanan Körfez-Türkiye Ekonomik Forumu’na katılmaya hazırlanıyor.

Suudi Arabistan Ticaret Odaları Federasyonu, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri ile Türkiye arasındaki ekonomik iş birliğini geliştirmeyi ve ticareti artırmayı amaçlayan forum hakkında ülkedeki tüm ticaret odalarını bilgilendirdi.

Körfez İstatistik Merkezi’nin verilerine göre, KİK ülkeleriyle Türkiye arasındaki ticaret hacmi 2021 yılında 22 milyar dolara ulaştı.

Suudi Arabistan ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi ise 2021’de 3,7 milyar dolar iken, 2022’de 6,5 milyar dolara yükseldi.

Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat, Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki dış ticaret hacminin bu yılın ilk yarısında 3,4 milyar dolara ulaştığını açıkladı.

Körfez-Türkiye ekonomisinde çeşitli alanlar öne çıkarken, ticaret, yatırım, enerji ve altyapı ve sanayi, ulaşım, lojistik hizmetler, turizm, tarım ve gıdaya odaklanılıyor.

Toplantıya çok sayıda yetkilinin yanı sıra Körfez ülkelerinden işletme sahipleri ve Türk mevkidaşlarının katılması bekleniyor.

Körfez- Türkiye Ekonomik Forumu, KİK ülkelerinin liderleri, Ticaret Bakanları, KİK Genel Sekreterliği ve Körfez İşbirliği Konseyi Odaları Federasyonu (FGCCC) tarafından destekleniyor.

KİK Genel Sekreteri Casim el-Budeyvi’nin forumda bir konuşma yapması bekleniyor.

Türk hükümeti, son dönemde Körfez ülkeleri ve özellikle Suudi Arabistan ile ekonomik ilişkileri güçlendirmeye yönelik hamlelerini yoğunlaştırdı.

Bunlardan en sonuncusu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Temmuz ayında Suudi Arabistan’a yaptığı ziyaretti.

Erdoğan, ziyaret öncesi yaptığı açıklamada, bölgedeki en önemli ülkelerden biri olan Suudi Arabistan ile ekonomik ilişkileri geliştirmek istediklerini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı’nın ziyaretine 200’ün üzerinde iş insanı ve yatırımcının eşlik etmesi, Suudi pazarının önemini ve iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin doğru yolda olduğunu gösteriyor.

Özel sektörün katılımı

Cumhurbaşkanının ziyareti sırasında, Cidde şehrinde Suudi Arabistan-Türkiye İş Konseyi’nin toplantısı düzenlendi.

Suudi Arabistan Yatırım Bakanı Halid bin Abdulaziz el-Falih, burada yaptığı konuşmada 2030 Vizyonu yatırımlarında özel sektörün bulunmasını çok önemsediklerini belirtti.

Bakan, “Hem Suudi Arabistan, hem de Türkiye özel sektörünün var olmasını çok önemsiyoruz. Burada yatırımların farklılaşmasını ve çeşitlenmesini istiyoruz” dedi.

Falih, “2030 Vizyonu’nun en belirgin özelliklerinden biri, Suudi Arabistan’ın yanı sıra Türk şirketleri de dahil olmak üzere yabancı özel sektörleri de sürece dahil etme isteğidir” diyerek, 2030 hedefleri kapsamında o tarihe kadar 3,3 trilyon dolarlık yatırım hedeflediklerini vurguladı.

Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat da aynı toplantıda yaptığı konuşmada, güçlü ilişkilerin varlığı nedeniyle iki ülke arasında yatırım ve ticaretin geliştirilmesi için çalışılması gerektiğini vurguladı.

Bolat, “Dünyada en fazla serbest ticaret anlaşması imzalayan 10 ülkeden birisi olan Türkiye olarak KİK üyesi ülkelerle de ticaretimizi serbestleştirmeyi önemsiyoruz. Ülkelerimizin sahip olduğu tarihi ve kültürel bağların yanı sıra güçlü ekonomilerimiz, nitelikli iş gücü piyasalarımız ve başarılı girişimcilerimizin olduğu bir ortamda ekonomik ve ticari ilişkilerimizi çok daha üst seviyelere çıkarmak güç olmayacaktır” dedi.

Kızıldeniz Projesi

Ticaret Bakanı, konuşmasında ayrıca şunları söyledi;

Suudi Arabistan’ın ülkemizde 2 milyar doları aşan doğrudan yatırımları ve ülkemizde faaliyet gösteren bin 400’den fazla Suudi şirketi bulunmaktadır. Hız, hizmet, kaliteli performans ve uluslararası projelerle kalitesini ispatlayan müteahhitlik firmalarımız, Suudi Arabistan’ın özellikle 2030 Vizyon Projeleri arasında yer alan NEOM, Diriyah Gate, Qiddiya, Amalla ve Kızıldeniz başta olmak üzere birçok projede yer almayı arzu etmektedirler ve bu konuda iş birliğine ve ortaklığa hazırdır.

Suudi Arabistan Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanı Bender bin İbrahim el-Hureyf ise, Ağustos ayında Ankara’ya yaptığı ziyarette, Türkiye-Suudi Arabistan Yuvarlak Masası Toplantısı'nda da bir grup Türk iş insanı ile bir araya geldi.

Suudi Bakan, “Türk yatırımcısına güveniyoruz ve Türkiye'nin bu fırsatlardan yararlanmasını gönülden temenni ediyoruz” diye ekledi.

Şubat ayında Türkiye ve Suriye’yi vuran yıkıcı depremin ardından, Riyad ile Ankara arasında, Merkez Bankası’na 5 milyar dolarlık mevduat yatırılması konusunda anlaşma imzalandı.



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.