Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ile ASEAN arasında ilk kez düzenlenen tarihi zirvede, 16 Körfez ve Asya ülkesinin liderleri, 2024-2028 dönemine yönelik ortak bir eylem planı başlatmak üzere dün Riyad’da bir araya geldi. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman zirveyle ilgili olarak “Hepimizin çıkarlarına hizmet edecek şekilde, farklı alanlarda iş birliği ve ortaklığı güçlendirme çabalarımız doğrultusunda net bir yol haritası çiziyor” açıklamasında bulundu.
Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar ve araştırmacılar, zirvenin ortak ekonomik ve kalkınma yakınlaşmasını hızlandırdığını ve ülkelerin politikalarının kalkınma ve ekonomiye odaklanmaya ve dengeli siyasi pozisyonlar almaya katkıda bulunduğunu vurguladılar.
KİK’in Körfez ve bölge ülkelerinin vatandaşlarının yararına olacak şekilde bölgesel ve küresel düzeyde stratejik ortaklıkları etkinleştirme hedefi doğrultusunda, ortak Körfez eyleminin güçlendirilmesi vizyonu çerçevesinde Kral Selman bin Abdulaziz’in daveti üzerine KİK ile Orta Asya ülkeleri arasında Cidde’de üç ay önce benzer bir zirve gerçekleştirilmişti.
Gözlemciler, Riyad Zirvesi’nin katılımcı ülkelerin Suudi Arabistan’ın bölgesel ve uluslararası konumunu ne kadar takdir ettiğini gösterdiğini ve Kral ile Veliaht Prens’in Körfez ülkeleri ve ASEAN arasında stratejik bir ortaklık kurma ve ortak öneme sahip konularda koordinasyon seviyesini yükseltme arzusunu yansıttığını ifade ettiler. Bunun, Krallık’ın liderliğindeki KİK ülkelerinin KİK’in küresel konumunu yükseltmek için uluslararası toplumdaki aktif bloklarla ortaklıklara ne kadar açık olduklarını gösterdiğine dikkat çektiler.
Önümüzdeki beş yıla ilişkin ortak iş birliği çerçevesi, iki taraf arasında çeşitli siyasi, güvenlik, ekonomik, yatırım ve karşılıklı yarar sağlayacak diğer alanlarda uygulanacak tedbir ve faaliyetleri belirliyor. Analistlere ve araştırmacılara göre bunun temelini öncelikle stratejik konum, ekonomik ilerleme ve ekonomik büyümenin hızlandırılması, uluslararası yatırım ortaklıklarının sıkılaştırılması, kültürel kalkınma ve uluslararası barış ve istikrarın teşvik edilmesi gibi uyumlu hedefler olmak üzere ortak bağlar oluşturuyor.
İlişkilerin örülmesi
Kral Suud Üniversitesi’nin medya bölümünde öğretim görevlisi olan Dr. Ali Debkel el-Anazi, Suudi Arabistan ve kardeş KİK ülkelerinin farklı ülke ve bloklarla ekonomik, siyasi ve kültürel fırsatları geliştirme çabaları kapsamında yapılan toplantının önemine dikkat çekti.
El-Anazi Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Zirve zamanlaması ve hedefleri açısından oldukça önemli. Zira şu anda dünya her düzeyde önemli jeopolitik değişimlerden geçiyor. Bu, KİK ülkeleri ve ASEAN gibi siyasi ve ekonomik bloklar arasında fırsatların artırılması ve ilişkilerin örülmesi gereksinimini ortaya çıkarıyor. ASEAN ülkelerinin gayri safi yurtiçi hasılası yaklaşık 5 trilyon doları buluyor ve Ortadoğu’nun en güçlü ekonomilerini oluşturuyorlar. Bu durum ortaklıkları güçlendiriyor, iki taraf arasında yatırım yollarını açıyor ve küresel ekonominin istikrarına yansıyor.”
Yakınlaşma büyümeyi sağlıyor
Kuala Lumpur’da Güneydoğu Asya bölgesi meseleleriyle ilgilenen Endonezyalı araştırmacı Abdullah Bugis de özellikle 2024-2028 yıllarına ilişkin iş birliği çerçevesinin açıklanmasının ardından, önümüzdeki dönemde iki bloğun ekonomik ve yatırım yakınlaşmasının daha da artmasını bekliyor. Bugis bu yakınlaşmanın, üye devletlerin büyük güçler arasındaki jeopolitik çatışmalarda tarafsız kalmalarını, halklarının çıkarlarına odaklamalarını ve çok taraflı dünya düzenini güçlendirerek ekonomik büyümeye odaklanmalarını sağlayabileceğini kaydetti.
Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda Bugis, ASEAN ülkelerinin küresel ekonomik krizlere uyum sağlama ve ekonomik krizlerden hızla kurtulma kabiliyetlerini kanıtladıklarını ve bu durumun, Güneydoğu Asya bölgesine duyulan güvenin artmasıyla birlikte son birkaç yıl içerisinde Körfez yatırımlarının artmasına teşvik sağladığını vurguladı. Bugis “Çin ve ABD gibi büyük güçlerin kutuplaşması ışığında, özellikle üye ülkeler arasında siyasi, hukuki, ticari ve dini konularda benzerliklerin bulunduğu göz önüne alındığında iki blok arasındaki bu iş birliğinin önemi anlaşılmaktadır” dedi.
Gazze Şeridi’nde artan şiddetin gölgesinde gerçekleşen zirvenin açılış konuşmasında Suudi Arabistan Veliaht Prensi, Gazze’deki sivillerin herhangi bir şekilde ve herhangi bir gerekçeyle hedef alınmasının kati suretle reddedildiğini vurguladı. Uluslararası insancıl hukuka bağlı kalmanın, askeri operasyonların son bulmasının, ortalığın sakinleşmesinin, istikrarı yeniden tesis etmenin ve herkese güvenlik ve refah getirecek şekilde 1967 sınırlarında bir Filistin devleti kurulması için adil bir çözüme doğru gidilmesini garanti edecek kalıcı bir barış sağlanmasının önemini vurguladı.
Neden iki açıklama?
Naif Arap Güvenlik Bilimleri Üniversitesi Güvenlik Araştırmaları Merkezi ve Ulusal Güvenlik Programı Genel Müdürü Dr. Hişam el-Ganem, zirvenin bu tarihte yapılmasına, Gazze’de iki hafta önce başlayan mevcut olaylardan çok önce karar verildiğini söyledi. Toplantının ASEAN ülkeleriyle ekonomik, kültürel, siyasi ve güvenlik ilişkilerini güçlendirmeyi ve geliştirmeyi amaçladığını ve bu yüzden son olaylar meydana geldiğinde bunların da ele alınması gerektiğine dikkat çekti.
Şarku’l Avsat’a konuşan Ganem şunları söyledi:
“KİK ülkeleri ve ASEAN ülkeleri, öncelikle Gazze’de olup bitenlere karşı ortak bir tutum göstermekle, ikinci olarak da zirve için belirlenen konuların tartışılmasıyla ilgilendiler.”
Ganem ayrıca KİK-ASEAN ilişkileri ile Gazze hakkında iki ayrı açıklamanın yapılmasının “iki konuya hak ettiği ilgiyi gösterme” özeninden kaynaklandığını belirtti.
İlk açıklamanın birinci maddesinde, ülkelerin birbirleriyle ilişkilerini düzenleyen, uluslararası hukuka başvurma, egemenliklerine saygı gösterme, anlaşmazlıkları barışçıl yollarla çözme gibi genel ilkelerden bahsedildiğine dikkat çekerek “Bu, KİK ülkelerinin ASEAN ülkeleriyle ilişkilerine yön veren ilkeleri netleştirmeyi amaçlıyor ve aynı zamanda zirvenin Gazze’ye yönelik savaşla ilgili ikinci açıklamasına da zemin hazırlıyor” değerlendirmesinde bulundu.
İkinci açıklamanın ‘Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın zirvenin açılışında dile getirdiği Gazze’deki devam eden savaşa yönelik vizyonuyla uyumlu olarak yapıldığını’ belirterek bunun ‘Krallık’ın mevcut krizi ele alma vizyonunu temsil ettiğini ve bunun Riyad’a gelen tüm Batılı yetkililere bildirildiğini’ ifade etti. Açıklamada, ‘acilen kalıcı ateşkes sağlanması, Gazze halkına yardım ve hizmetlerin ulaştırılması, savaş sırasında sivillerin korunması konusunda Cenevre Sözleşmesi’ne saygı gösterilmesi ve her iki taraftaki sivil tutukluların derhal serbest bırakılmasının gerekliliği’ vurgulandı. Son olarak “Filistin-İsrail anlaşmazlığının 4 Haziran 1967 öncesindeki sınırlarda iki devletli çözüm ilkesine uygun olarak siyasi bir şekilde çözülmesinin öneminin” altı çizildi.
El-Anazi zirve açıklamasının, işgalci yetkililerin Filistin topraklarında yaptıklarına yönelik net bir kınama olduğuna dikkat çekti. Aynı zamanda Prens Muhammed bin Selman’ın konuşmasında öne çıkan noktanın Gazze’de Filistinlilere yönelik saldırının kınanması olduğunu söyleyerek “Bu, Suudi Arabistan’ın Filistin meselesine yönelik değişmez tutumudur” dedi.
Araştırmacı Bugis de sonuç bildirgesinin sivillere yönelik tüm saldırıları tarafsız bir şekilde kınamasının ve tüm taraflara kalıcı ateşkes çağrısında bulunmasının, ‘Filistin davasına karşı yönelimleri ve duruşları ne olursa olsun ASEAN’ın ve KİK’in tüm üyelerinin tutumuyla uyumlu olduğunu’ kaydetti.