Arap ülkelerinin baskıları, ABD’nin İsrail’e verdiği desteği azaltmayı başarabilecek mi?

Riyad Zirvesi öncesinde Blinken’a 5 talepte bulunuldu

Blinken, Suudi Arabistan, Mısır, Katar, BAE ve Ürdün dışişleri bakanlarıyla görüştü (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Blinken, Suudi Arabistan, Mısır, Katar, BAE ve Ürdün dışişleri bakanlarıyla görüştü (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
TT

Arap ülkelerinin baskıları, ABD’nin İsrail’e verdiği desteği azaltmayı başarabilecek mi?

Blinken, Suudi Arabistan, Mısır, Katar, BAE ve Ürdün dışişleri bakanlarıyla görüştü (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Blinken, Suudi Arabistan, Mısır, Katar, BAE ve Ürdün dışişleri bakanlarıyla görüştü (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Arap ülkeleri, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’ın önümüzdeki hafta ev sahipliği yapacağı Arap Birliği olağanüstü zirvesi öncesi ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’a ‘derhal ateşkes yapılması, Gazze Şeridi'ne acil insani yardımların ulaştırılması ve bölgenin güvenliğini tehdit eden tehlikeli durumun sonlandırılması’ konusunda ortak 5 talepte bulundu. Ancak Şarku'l-Avsat'a konuşan gözlemcilere göre, Arap ülkelerinin tutumu ile ABD’nin İsrail'i açıkça desteklediği tutum arasında hala büyük fark var gibi görünüyor. Gözlemciler, ABD’nin Arap ülkelerinin Gazze’ye yönelik insani yardımların daha hızlı yapılması konusunda baskısına kısmi bir karşılık verilmesini bekliyor.

Blinken dün, Ürdün’ün başkenti Amman’da Suudi Arabistan, Mısır, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Ürdün’ün dışişleri bakanları ve Filistinli temsilcilerle bir araya gelerek Arap ülkelerinin taleplerini dinledi. Toplantının ardından açıklamada bulunan Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safedi, toplantının ‘krizin sona erdirilmesi için yapılması gerekenlere ilişkin tutum farklılığını yansıttığını’ söyledi. Ancak Ürdünlü bakan, ‘Gazze'ye yeterli, acil ve sürdürülebilir olarak insani yardım sağlanması noktasında görüşlerin birbirine yakın olduğuna’ dikkati çekti.

xascwdfr
Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safedi ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Ürdün'ün başkenti Amman'daki toplantıya katıldı (AP)

Mısır Dışişleri Konseyi Başkanı ve eski Dışişleri Bakanı Büyükelçi Muhammed el-Arabi, ‘ABD’nin İsrail'e açıktan verdiği desteği azaltma’ olanağı olduğunu düşünmüyor. Şarku’l Avsat’a konuşan Arabi, Arap ülkelerinin yaptığı baskının, Gazze'ye yönelik insani yardımları iyileştirebileceğini ve yardımların sayısının artmasını sağlayabileceğini söyledi. Buna karşın, ABD’nin İsrail'e yönelik tutumunda büyük bir değişiklik yaratmasının beklenmediğini aktardı.

Washington’ın İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonunu güçlü bir şekilde desteklediğine işaret eden Arabi, belki de sadece askeri makineyi yavaşlatması, kurbanlara daha fazla gıda yardımı ve ilk yardım sağlayarak bazı taleplere yanıt vermesi çağrısında bulundu.

Washington, savaşın başlangıcından bu yana İsrail’e verdiği güçlü askeri ve siyasi desteği sürdürüyor. Ayrıca, müttefiki Tel Aviv’e sivillerin zarar görmemesi ve Gazze'deki insani krize çözüm bulunması için gereken adımların atılması çağrısında bulundu.

Toplantıya katılan Arap ülkelerinin dışişleri bakanları ve Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Konseyi Genel Sekreteri, İsrail'in Gazze'ye karşı düzenlediği saldırıları ve yarattığı insani felaketi durdurma çabaları kapsamında Blinken ile yapılan toplantı öncesinde bir koordinasyon toplantısı gerçekleştirdi. Ayrıca, Ürdün Kralı 2. Abdullah ile de bir görüşme gerçekleşti. Kral 2. Abdullah, Gazze'deki savaşın durdurulması, Gazze’ye kesintisiz olarak yardım götürülmesi ve sivillerin güvenliğinin sağlanması için uluslararası topluma ve aktif uluslararası güçlere baskı yapmanın Arap ülkelerinin görevi olduğunu vurguladı.

Gazze'deki tehlikeli gelişmeler karşısında uluslararası toplumla aynı tutumun benimsenmesi için Arap ülkeleri arasında koordinasyonun sürdürülmesi gerektiğinin altını çizen Ürdün Kralı, ülkesinin Gazze Şeridi'nde masum sivillere yönelik katliamları kınadığını bir kez daha yineledi.

dcfv
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, Suudi Arabistan, Mısır, Katar, BAE ve Ürdün dışişleri bakanları arasında Amman'da yapılan toplantıda konuşurken (Reuters)

Arabi’ye göre Amman toplantısı, Arap ülkelerinin Gazze kriziyle ilgili ortak tutumunun ABD’ye yansıtılması fırsatı verdiği için büyük önem taşıyor. Arabi, toplantının Riyad’daki olağanüstü Arap Birliği Zirvesi öncesinde Arap ülkelerinin vizyonun netleşmesine de katkı sağladığını söyledi. Bu bağlamda Arap ülkelerinin ortak eyleminin kapsamına en az iki dosyanın gireceğini aktardı. Arabi’ye göre, bu dosyalardan ilki, yardımların ve ulaştırılma hızının artırılması, ikincisi ise Hamas ile İsrail arasındaki rehine takası anlaşmasında ilerleme sağlanması.

Riyad, 11 Kasım’da Suudi Arabistan’ın dönem başkanlığındaki Arap Birliği Konseyi'nin Gazze konulu zirve düzeyinde olağanüstü oturumuna ev sahipliği yapacak.

Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmed Ebu Zeyd, X (eski adıyla Twitter) platformundan yaptığı açıklamada, Amman toplantısına katılanların ‘herhangi bir tereddüt ya da belirsizliği kabul etmeyen ortak bir tutum sergilediğini’ belirtti.

Ebu Zeyd, toplantıda ABD’ye sunulan 5 talebi ise şöyle özetledi:

Çözümün İsrail saldırılarının derhal durdurulması ve insanların yerinden edilmesi yerine insani yardımların sağlanması, işgalin sona erdirilmesi ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulması olduğu vurgulandı.

Mısır Senatosu Dışişleri, Arap ve Afrika Komitesi Başkan Yardımcısı Dr. Sema Süleyman, Batı’nın İsrail’e verdiği destek ve Filistinlileri yerinden etme planları karşısında Arap ülkeleri arasındaki ortak tutumun önemine dikkati çekti. Dr. Süleyman, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının ABD Dışişleri Bakanı'nın ziyareti sırasında da devam ettiğini ve bunun işgalci İsrail ordusunun sivillere karşı suç işleme konusunda kararlı olduğunu teyit ettiğini belirtti.

Öte yandan Hamas’ın yurtdışındaki liderlerinden Sami Ebu Zuhri, Amman toplantısına ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi:

Arap ülkelerinin dışişleri bakanlarının Amman'da ABD Dışişleri Bakanı ile yaptıkları toplantı, Refah Sınır Kapısı’nın kalıcı olarak açılmasına karar verilmesi halinde verimli olacaktır. Arap bakanlar büyük bir sınavla karşı karşıya. Refah Sınır Kapısı kapalı kalmaya devam edemez.

Ebu Zuhri, dün Moritanya'nın başkenti Nuakşot'ta düzenlediği basın toplantısında, direnişin iyi durumda olduğunu ve iyiye gittiğini belirterek, “(Direnişçiler) Her gün onlarca İsrail askerini öldürüyor ve işgalci İsrail’in kayıplarının üstünü örten mekanizmalarını deliyor” ifadelerini kullandı.

Ebu Zuhri, direniş güçlerinin mucizeye yakın bir başarı ile devam eden bir savaş yürüttüğünü söyledi. Ayrıca, ABD ve Avrupalı ​bazı müttefikleri, Gazze’ye yönelik saldırılarda İsrail’e ortak olduklarını söyleyerek eleştirdi.



Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
TT

Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman bin Abdulaziz ile Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer arasında dün yapılan telefon görüşmesinde, bölgedeki anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi gerektiği vurgulandı.

Görüşmede, bölgedeki son gelişmeler ve İsrail'in İran'a yönelik askeri operasyonlarının yansımaları ele alınırken, tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi ve gerilimin azaltılması için her türlü çabanın sarf edilmesinin önemine değinildi.

Diğer yandan İsrail'in İran'a yönelik saldırısı bağlamında Suudi Arabistan ve Türkiye, gerilimin düşürülmesi ve itidalli davranılması için her türlü çabanın sarf edilmesi gerektiğini ve diyaloğa dönülerek tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesinin önemini vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA’dan aktardığına göre, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki telefon görüşmesinde, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının ardından bölgede yaşanan gelişmeler gözden geçirildi ve söz konusu gelişmelerin krizin çözümüne yönelik mevcut diyaloğun kesintiye uğramasına yol açtığı ifade edildi.

Türk devlet televizyonu TRT, iki tarafın bölgesel ve küresel konuları ele aldığını belirtti. Erdoğan'ın, Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail'in ‘bölgenin istikrar ve güvenliğine en büyük tehdidi oluşturduğunu’ söylediği ve bu tehdidin İran'a yönelik saldırıyla bir kez daha ortaya çıktığını belirttiği aktarıldı.

Erdoğan, ABD ile İran arasında nükleer müzakereler yoluyla uzlaşma arayışlarının sürdüğü bir dönemde İsrail'in İran'a yönelik saldırısının barış çabalarını baltalamayı amaçladığını ve İsrail saldırılarının İsrail'in ‘bölgesel ve küresel güvenliği sorumsuzca tehdit ettiğini’ bir kez daha ortaya koyduğunu belirtti.

Görüşme sırasında Erdoğan, ‘bölgenin yeni bir krizi kaldıramayacağı ve yıkıcı bir savaşın bölgedeki tüm ülkelere düzensiz göç dalgaları yaratabileceği’ uyarısında bulunarak, ‘nükleer anlaşmazlığın ancak devam eden müzakereler yoluyla çözülebileceğini’ vurguladı.