Geçmişten günümüze Suudi Arabistan: Nereden nereye?

Riyad'ın en önemli tarihi ve modern simgeleri

TT

Geçmişten günümüze Suudi Arabistan: Nereden nereye?

Geçmişten günümüze Suudi Arabistan: Nereden nereye?

Yassin Abou Ghoneim

Turizm Bakanlığı, 2023 yılının ilk 7 ayında gelen turist sayısında 2019 yılının aynı dönemine göre yüzde 58'lik bir büyüme kaydederek Suudi Arabistan'ın dünya sıralamasında ikinci sıraya yükseldiğini duyurdu.

Bu veriler geçen eylül ayında Dünya Turizm Örgüatü (UNWTO) tarafından yayımlanan 'Turizm Barometresi' raporunda yer aldı.

Suudi Arabistan'ın turizm sektöründe elde ettiği olağanüstü başarılar ve bu önemli sektörde liderlik rolünü sürdürdüğü gerçeğinin göstergesi niteliğindedir.

Turizm Bakanı Ahmed bin Akil el-Hatib, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz'in turizm sektörüne verdiği benzeri görülmemiş destek ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın yakın takip ve ilgisi olmadan bu başarıların mümkün olmayacağını vurguladı.

Bu başarılar, Suudi Arabistan'ın dünyanın önde gelen turizm destinasyonlarından biri olarak konumunu güçlendiriyor.

Artan turist sayısı, ülkenin cazip turistik seçeneklerine ve çeşitliliğine olan güveni yansıtıyor.

Suudi Arabistan Turizm Otoritesi'nin "Suudi Arabistan Ruhu" ekibinin daveti üzerine, Suudi Arabistan'ı ziyaret ederek en önemli tarihi yerleri tanımak ve ülkenin turistlere hizmet etmek için yaptığı en son projeleri yerinde görmek üzere bir gezi gerçekleştirdik.

Turizm sektörü, Suudi Arabistan'ın 2030 Vizyonu'nu gerçekleştirmek için önemli bir faktör.

Bu sektör, ulusal ekonominin tabanını çeşitlendirmeye ve petrole olan bağımlılığı azaltmaya katkıda bulunuyor.

Turizm sistemi, Suudi Arabistan Turizm Bakanlığı, Turizm Kalkınma Fonu ve Suudi Arabistan Turizm Otoritesi'nden oluşuyor.

Bu kuruluşlar, dünya standartlarına göre kuruldu ve bu önemli sektörün hedeflerine ulaşmasına, büyümesine ve gelişmesine yardımcı olmak için koordineli olarak rollerini tamamlıyor.

Suudi Arabistan ve Türkiye arasındaki entegrasyon çerçevesinde, Suudi Arabistan, Türk vatandaşlarının e-vizelerini konsolosluğa gitmeden web sitesi aracılığıyla almalarını kolaylaştırdı.

Türk vatandaşları, bir yıl boyunca geçerli, toplam olarak 90 gün kalabilecekleri çok girişli vizelerini konsolosluğa gitmeden alabilirler. Turist olarak gidebilir, umre yapabilir, Suudi Arabistan'ın her yerine seyahat edebilir, tarihi ve turistik yerlerini kolaylıkla tanıyabilir.

dfbgrn

Ziyaret, başkent Riyad'ın en önemli tarihi ve modern simgelerinden bazılarını içeriyordu:

1. Masmak Sarayı

El-Masmak Kalesi, aynı zamanda Masmak Sarayı olarak da bilinir. Riyad'ın Diriye bölgesinde bulunan kerpiç ve toprak bir kaledir.

sdcfr
Masmak Sarayı / Fotoğraf: Yassin Abou Ghoneim-Independent Türkçe

1865 yılında Prens Abdurrahman için inşa edilmiştir. Kale 1995'te Suudi mirasının en önemli simgelerinden birini sergileyen müzeye dönüştürülmüştür.
 

rgthyj
Masmak Sarayı / Fotoğraf: Yassin Abou Ghoneim-Independent Türkçe

Suudi Arabistan Krallığı'nın kuruluş tarihinde Cessam'da yaşanan olaylara sessiz tanık olduktan sonra turistik bir destinasyona dönüştü.
 

hy6u
Masmak Sarayı / Fotoğraf: Yassin Abou Ghoneim-Independent Türkçe

Saray, 14'üncü yüzyılda, İmam Abdullah bin Faysal'ın hükümdarlığı döneminde inşa edildi.

İmam'ın ikametgahı, yönetim merkezi ve ekonomik merkez olarak kullanıldı.

sdfegr
Masmak Sarayı / Fotoğraf: Yassin Abou Ghoneim-Independent Türkçe

Saray, düşmanlardan korunmak için sağlam bir kale olarak inşa edilmiştir. Bu nedenle duvarlarının sağlamlığı ve yüksekliği ile öne çıkar.

Pencereleri yoktur, sadece iki giriş ve savaş zamanında top namlularının sığabileceği küçük delikler vardır.

cdh5yj67
Masmak Sarayı / Fotoğraf: Yassin Abou Ghoneim-Independent Türkçe

Günümüzde saray, hükümdarlığı ve ülkeyi yeniden kazanan tarihi bir dönemi anlatan görsel bir anıt olarak karşımıza çıkıyor.

1416/1995 yılında müzeye dönüştürüldükten sonra, sergi salonlarında o dönemin önemli anıları ve liderlerinin tanıtımları yer alıyor.

rhyjefrr

Masmak veya el-Mesmek kelimesi kalın ve müstahkem bina anlamına gelir.

Bu kalenin bir önemi de mühimmat ve silahlar için bir depo olarak kullanılmış olmasıdır.

vfrgth
Masmak Sarayı / Fotoğraf: Yassin Abou Ghoneim-Independent Türkçe

Daha sonra tarihi bir simge haline getirilerek müzeye dönüştürülmesine karar verilmiştir.
 

sxd

2. Diriye Kenti

Yeşil bir vaha kalbinde, bahçeler, çiftlikler ve verimli palmiye ağaçları ile dolu, Arap çölünün ortasında ve Vadi Hanife Nehri kıyısında, Riyad'ın kuzeybatısında 20 kilometre uzaklıkta tarihi Diriye yer alıyor.

grthy
Vadi Hanife / Fotoğraf: Yassin Abou Ghoneim-Independent Türkçe

Burada, İmam Muhammed bin Suud, Birinci Suudi Devleti hükümdarlığının temellerini attı. Bu, bölgedeki benzeri görülmemiş bir insani uygarlığın gelişmesine yol açtı ve etkisi yüzyıllar boyunca sürdü.

werg
Diriye Kenti / Fotoğraf: Yassin Abou Ghoneim-Independent Türkçe

Diriye tarihi, 1446 yılında Mansur bin Rabia el-Meridi'nin, el-Katif yakınlarındaki küçük bir köyden, Vahde Nehri kıyısındaki verimli araziye gelmesiyle başladı.

Ailesiyle birlikte buraya yerleşti ve zamanla nüfuzları ve çiftlikleri genişledi. Sonunda, o bölgenin ve çevresinin emirlerine dönüştüler.

sdef
Diriye Kenti / Fotoğraf: Yassin Abou Ghoneim-Independent Türkçe

Bina ve yapılar medeniyetin şahididir

Birinci Suudi Devleti'nin güvenliğinin yayılması, topraklarının genişlemesi ve şehirleşmenin gelişmesiyle birlikte Diriye'de mimarlık da gelişti, mahalle ve cami sayısı arttı. Emirler, kabile reisleri ve elçiler meclislerine akın ettiler.

Diriye'nin istikrar, güvenlik ve refahın hüküm sürdüğü bir başkent olarak ünü yayıldı.

rgthy
Diriye Kenti / Fotoğraf: Yassin Abou Ghoneim-Independent Türkçe

Diriye'nin en önemli mahallelerinden bazıları şunlardır:

Tarif Mahallesi

Tarif Mahallesi, Diriye'nin en önemli mahallesidir ve UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan beş Suudi sitesinden biridir. Tarif Mahallesi, Birinci Suudi Devleti'nin yönetiminin yer aldığı Selva Sarayı'nı içerir. Komşu bölgelerin elçileri tarafından ziyaret edilirdi.

Buceyri Mahallesi 

Buceyri (Bujairi) Mahallesi, Vadi Hanife Nehri'nin doğu tarafında yer alır ve Şeyh Muhammed bin Abdulvehhab Camii'ni ve okulunu içermektedir.

rgthy
Buceyri Mahallesi / Fotoğraf: Yassin Abou Ghoneim-Independent Türkçe

Siriha Mahallesi

Siriha Mahallesi, Buceyri Mahallesi'nin kuzeyinde yer alır ve birkaç ev ve çiftliğe ev sahipliği yapar.

Ayrıca, Diriye'nin en eski camilerinden biri olan Seriha Camii de bu mahallede bulunuyor.

Gasibe Mahallesi

Gasıbe Mahallesi, bölgenin ilk başkentidir ve Tarif Mahallesi'nden 2 kilometre uzaklıkta yer alır.

Mahalle, kayalardan inşa edilmiş surlarla çevrilidir ve ana kapı, mahallenin doğu surunun ortasında yer alır.

3. Murabba Sarayı

Riyad'ın kadim hatıralarından bir görüntü, Riyad'ın geçmişine bir pencere niteliği taşıyan, bin 680 metrekarelik bir alana yayılan Tarihi Murabba Sarayı'nın duvarlarında somutlaşıyor.

Bu duvarlar, mekânın hafızasıyla, içinde yaşadığı tarihi olaylarla ve bu topraklarda yaratılan ihtişamla doludur.

erhtyt
Murabba Sarayı / Fotoğraf: Yassin Abou Ghoneim-Independent Türkçe

Murabba Sarayı Kral Abdulaziz bin Suud'un emriyle eski Riyad şehrinden iki kilometre uzaklıkta, şehrin o dönemdeki gelişimi ve genişlemesi ile uyumlu olarak inşa edildi. Saray ve çevresinde birkaç bina içeren küçük bir şehir olarak kuruldu.

Kral, 1939'da ailesiyle birlikte yaşamak için saraya taşındı. Saray, kralın ikametgahı, devlet yönetiminin merkezi ve dünyanın önde gelen liderlerini kabul ettiği bir saray olarak hizmet etti.

4. Burc el-Faysaliye

Burc el-Faysaliye (Al Faisaliah Tower), Riyad şehrinin en önemli binalarından biridir.

267 metre yüksekliğindeki 30 katlı bir ofis kulesi vardır ve dünyanın en uzun 40. binasıdır.

asev
Burc el-Faysaliye / Fotoğraf: Yassin Abou Ghoneim-Independent Türkçe

Kule, kenarları kavisli bir piramit şeklinde yükselir ve tepesinde cam bir küre bulunur.

srgt
Burc el-Faysaliye / Fotoğraf: Yassin Abou Ghoneim-Independent Türkçe

Burc el-Faysaliye'nin tepesinde, şehrin en güzel manzaralarından birinin keyfini çıkarabileceğiniz restoranlar bulunuyor.

srgt
Burc el-Faysaliye / Fotoğraf: Yassin Abou Ghoneim-Independent Türkçe

Burc el-Faysaliye, aynı zamanda Suudi Arabistan'ın ilk gökdelenidir. Oteli ve tüm olanakları en son teknolojiyle donatılmıştır.

ergtrh
Burc el-Faysaliye / Fotoğraf: Yassin Abou Ghoneim-Independent Türkçe

5. Burc el-Memleke

Burc el-Memleke (Kingdom Centre), 2002 yılında tamamlandı ve Riyad'ın merkezinde, Prens el-Velid bin Talal'ın 1990 yılında satın aldığı bir arazi üzerinde yer alıyor.

Burc el-Memleke, Suudi Arabistan'ın en önemli ve en ünlü kültürel simgelerinden biridir.
 

cdht
Burc el-Memleke / Fotoğraf: Yassin Abou Ghoneim-Independent Türkçe

Merkez, 94 bin 230 metrekarelik bir arazi üzerinde inşa edildi ve toplam alanı 300 bin metrekaredir.

Kullanım alanları, lüks bir alışveriş merkezi, bir kutlama salonu, ofis katları, ofis suitleri ve lüks daireler arasında değişiyor. Ayrıca, Four Seasons oteli ve çok sayıda dünya mutfağı restoranı da bulunuyor.

ascdfergt
Burc el-Memleke / Fotoğraf: Yassin Abou Ghoneim-Independent Türkçe

Riyad'ın büyüsünü ortaya çıkaran bir manzara

300 metre yükseklikte, gözleriniz, şehrin güzelliğini yüksek güvenlikli cam paneller aracılığıyla ortaya çıkaran panoramik bir manzara tarafından büyülenir.

Bu manzara, ışıltılı yıldızlarla süslenmiş karanlık gökyüzünü görmenizi ve Riyad'ın yollarına ve Kingdom Tower asma köprüsüne uzanan altın ışıkların tadını çıkarmanızı sağlar.

6. Boulevard Riyad

Riyad'ın en büyük eğlence bölgesinde, 900 bin metrekarelik bir alan üzerinde yer alan Bulvar Riyad, dünyanın en büyük kış eğlence etkinliklerinden biridir.

xsc
Boulevard Riyad / Fotoğraf: Yassin Abou Ghoneim-Independent Türkçe

Dördüncü yılında bize eğlence, lunapark, spor, sanat, kültür ve daha fazla alanda yeni ve yenilikçi her şeyi sunuyor.

Bu yılki büyük buluşma, milyonlarca yerli ve yabancı turistin olağanüstü deneyimler yaşayacağı 12 bölgeyi içeriyor.

scdf
Boulevard Riyad / Fotoğraf: Yassin Abou Ghoneim-Independent Türkçe

7. Kral Abdullah Finans Merkezi (KAFD)

Merkez, Riyad şehrinde yer alan ve devam eden en büyük projelerinden biridir. Ortadoğu'da türünün tek örneğidir ve Riyad'ın Ortadoğu'nun ekonomi başkenti olmasına yardımcı olacaktır.

rgthyj
Kral Abdullah Finans Merkezi / Fotoğraf: Yassin Abou Ghoneim-Independent Türkçe

Merkezde birkaç sektör var ve aralarında kolayca hareket etmek için birbirine köprülerle bağlanmış 56'dan fazla gökdelen bulunuyor.

Merkez 1,6 milyon metrekarelik bir alana sahip ve Riyad'ın kuzeyinde yer alıyor. Dünyanın en ünlü şirketlerinden bazılarına ev sahipliği yapıyor.

ghnjy
KAFD / Fotoğraf: Yassin Abou Ghoneim-Independent Türkçe

8. Ez-Zel Çarşısı 

Riyad'ın merkezindeki Diriye semtinde, tarihi Meydan Sarayı'ndan yaklaşık 5,4 km uzaklıkta, 38 bin metrekarelik bir alana yayılmış, Riyad'ın en eski ve en köklü halk pazarlarından biri olan Zel Halk Pazarı yer almaktadır.

Zel Halk Pazarı, 100 yılı aşkın bir süredir şehrin kültürünü ve tarihini hafızasında taşımaktadır.

Çarşıdaki gezinize başladığınız anda, satıcıların sesleriyle kendinizi şehrin geçmişinde ve eski tarihindeymiş gibi hissedersiniz; antik eserler, nadir paralar, antika kaplar, burada bir müzik aleti keşfedebilir, bir pikap bulabilirsiniz.

Zel Halk Pazarı'ndaki yüzlerce sergi size Riyad halkının eski geleneklerini yansıtan bir müzede olduğunuzu hissettirir.

yjuykjuyk

Bu yerler, ziyaretimiz sırasında, Turizm Bakanlığı tarafından bir turist rehberi eşliğinde, konaklama, ulaşım ve Türkçe tercüman gibi tüm rahatlık koşulları sağlanarak, bu simge yapılar hakkında kolayca bilgi almak ve merak ettiğimiz konuları cevaplamak için bize eşlik etti.

Ziyaret edilen her yerde rahatlık ve misafirperverlik sağlamak için çaba sarf ettiler.

Suudi Arabistan, yıllık turist sayısıyla belirlenen hedeflere beklenenden daha hızlı ulaştığı için2030 vizyonunun hedeflerini düzenli olarak yükseltmeye devam ediyor.

Turizm Bakanı Ahmed Hatib, Suudi Arabistan'ın yıllık hedeflenen turist sayısını 100 milyondan 150 milyona çıkarıldığını söyledi.

Independent Türkçe



Suudi Arabistan Veliaht Prensi, Amerika'ya yaptığı tarihi ziyareti tamamladı

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Başkanı Donald Trump Beyaz Saray'da (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Başkanı Donald Trump Beyaz Saray'da (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi, Amerika'ya yaptığı tarihi ziyareti tamamladı

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Başkanı Donald Trump Beyaz Saray'da (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Başkanı Donald Trump Beyaz Saray'da (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, başta savunma ve teknoloji olmak üzere birçok alanda eşi benzeri görülmemiş bir dizi anlaşma ve mutabakat imzalanmasının yanı sıra, sıcak karşılama ve derin ortaklıklarla nitelenen görüşmelerin gerçekleştirildiği iki günlük tarihi ABD ziyaretini tamamladı.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman, Washington'dan ayrılırken ABD Başkanı Donald Trump'a bir teşekkür telgrafı göndererek, "Dost ülkenizden ayrılırken, bana ve beraberimdeki heyete gösterilen sıcak karşılama ve cömert misafirperverlik için minnettarlığımı ve takdirimi ifade etmekten memnuniyet duyuyorum" dedi. Suudi Arabistan Veliaht Prensi, resmi görüşmelerin "iki ülke arasındaki köklü tarihi ve stratejik ilişkilerin gücünü bir kez daha teyit ettiğini" de ifade etti.

Suudi Arabistan ve ABD tarafından yayınlanan ortak bildiride, iki ülkenin "tarihi dostluk ve stratejik ortaklık bağlarına" olan bağlılığı teyit edildi.

Bu arada, çeşitli Sudan siyasi güçleri ve grupları, ABD başkanının, Suudi Veliaht Prensi’nin Sudan'daki savaşı sona erdirmek için başkanlık nüfuzunu kullanma talebine yanıt verdiğini duyurduğu açıklamalarını memnuniyetle karşıladı. Bu karşılama, Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, Sudan hükümeti (şu anda Port Sudan'da bulunuyor), Hızlı Destek Kuvvetleri liderliği, Nyala merkezli hükümet yanlısı "kuruluş" hükümeti ve daha önce savaşın devamını savunanlar da dahil olmak üzere, çeşitli Sudanlı gruplardan geldi.


Washington'dan bir kare ve Suudi Arabistan-ABD ortaklığının kurumsallaşması

ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman Beyaz Saray’da, 18 Kasım 2025 (SPA)
ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman Beyaz Saray’da, 18 Kasım 2025 (SPA)
TT

Washington'dan bir kare ve Suudi Arabistan-ABD ortaklığının kurumsallaşması

ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman Beyaz Saray’da, 18 Kasım 2025 (SPA)
ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman Beyaz Saray’da, 18 Kasım 2025 (SPA)

Abdullah Faysal er-Ribah

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman bin Abdulaziz, yedi yıllık bir aradan sonra 18 Kasım 2025 tarihinde Washington'a geldiğinde, ABD-Suudi Arabistan ilişkileri tarihinin en önemli anlarından birine tanık oldu. Bu ziyaret, uluslararası gündem çerçevesinde gerçekleştirilen diplomatik bir toplantıdan öte, Veliaht Prens'in de belirttiği üzere resmi bir etkinlik ve ABD Başkanı Donald Trump'ın ‘geleceğin ortaklığı’ olarak adlandırdığı girişimin başlatılması için olağanüstü bir fırsattı.

Beyaz Saray'da Veliaht Prens Muhammed bin Selman onuruna verilen görkemli resepsiyon, ABD yönetiminin Riyad ile Washington arasında geçmişte yaşanan bazı gerginlikleri geride bırakma ve içerideki parti temelli bazı anlaşmazlıklar nedeniyle Riyad ile ilişkileri eleştiren iç sesleri görmezden gelerek, karşılıklı ulusal çıkarlar temelinde ilişkileri yeniden teyit etme arzusunu yansıttığı şeklinde yorumlanabilir. Her partiye yakın medya kuruluşlarının, iktidardaki diğer partinin başarılarını küçümsemek amacıyla ona yönelik eleştirilerini rasyonel veya ahlaki gerekçelerle örtbas ettiği bilinen bir gerçektir. Demokrat Parti'ye yakın medya kuruluşları Trump yönetimine karşı tam da bunu yapıyor. Belki de Trump'ın bazı açıklamaları, ABD’nin önceliklerinin strateji ve büyük anlaşmalara odaklanacak şekilde yeniden düzenlenmesini amaçlayan siyasi bir açıklamaydı.

ABD’nin şirketlerine ve projelerine yaklaşık bir trilyon dolarlık yatırım yapmak, bu yatırımlardan fayda sağlayan bölgeleri temsil eden önemli eyaletler ve Kongre üyeleri de dahil olmak üzere, ABD içinde karmaşık bir çıkar ağı oluşturuyor.

Birkaç ay süren taslak müzakereler üzerine inşa edilen bu ziyaretin temelinde, Riyad'ın Washington ile ilişkisini Trump'ın ilk dönemini karakterize eden ‘geçici şahsi anlaşma’ düzeyinden, Kongre onayı gerektiren ‘bağlayıcı kurumsal anlaşma’ düzeyine taşımaya çalışması yatıyor. Bu değişim, siyasi veya müzakereye yönelik bir lüks değil, Krallık için kapsamlı bir dönüşüm sürecini temsil eden ve önümüzdeki on yıllar boyunca istikrarlı ve öngörülebilir bir güvenlik ortamı gerektiren Vizyon 2030 için stratejik bir gereklilik. Yakın tarih, bir başkanın yürütme emriyle imzaladığı yasayı, başka bir başkanın bir kalem darbesiyle iptal edebileceğini göstermiştir. İran nükleer anlaşması deneyimi, bölgede stratejik bir boşluk yaratan bu dramatik değişkenliğin en belirgin örneğidir. Bu yüzden Suudi Arabistan, Beyaz Saray’dan sadece bir söz değil, Kongre'den açık bir garanti talep etti.

Al Majalla tarafından yayınlanan bir önceki makalemizde, bu tarihi ittifakın ‘güvenlik karşılığında petrol’ denklemine dayandığını belirtmiştik. Ancak, Washington'ın enerji konusunda neredeyse bağımsız hale gelmesi ve 2019 yılında Abkayk ve Hureys petrol tesislerine düzenlenen saldırılarla ‘üstü kapalı güvenlik korumasının’ artık yeterince garanti edilemediği ortaya çıktıktan sonra bu denklem kırılgan hale geldi. Bu istikrarsızlık, ‘Vizyon 2030’ gibi büyük bir projeyi üstlenen ülke için artık kabul edilemez.

sdfv
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Başkanı Donald Trump Beyaz Saray'da yaptıkları görüşme sırasında (SPA)

Bu yüzden Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın ABD ziyaretinin başlıca zorluğu, Riyad'ın ekonomik, askeri ve siyasi nüfuzunu kullanarak kalıcı bir kurumsal anlaşmaya varmayı başarması mı, yoksa geçici mega anlaşmalarla yetinmesi mi olacaktı? Bu makale, ‘başkanlık kararnamesi’ ile ‘kurumsal anlaşma’ arasındaki kavramsal çatışma çerçevesinde ziyaretin sonuçlarını analiz etmeyi amaçlıyor.

Birinci boyut: Ekonomik sıçrama

Ziyaretin en etkileyici yönü ekonomik boyutu oldu. Bu boyut, hem Trump’ın ‘anlaşma yapma’ zihniyetine hem de Suudi Arabistan'ın ‘ekonomik kurumsallaşma’ stratejisine mükemmel bir şekilde hizmet ediyor. 19 Kasım'da Washington'da düzenlenen devasa ortak yatırım forumuna tek bir paket olarak sunulan çeşitli yatırım alanlarına yönelik anlaşmanın duyurulması eşlik etti.

İşte bazı detaylar:

Bir trilyon dolarlık yatırım şoku ve taahhütlerin sağlamlaştırılması

Ziyaretin en önemli haberi, Suudi Arabistan tarafından daha önce açıklanan ABD’ye 600 milyar dolarlık yatırım planının dört yıl içinde 1 trilyon dolara çıkarılmasının açıklanmasıydı. Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu (PIF) aracılığıyla aktarılacak bu muazzam likidite, ABD'deki hayati öneme sahip stratejik sektörleri kapsıyor ve Suudi Arabistan'ın küresel ekonomideki rolünü sadece bir ‘petrol ihracatçısı’ olmaktan çıkarak ‘üretim ve inovasyon ortağı’ olarak yeniden tanımlıyor.

Ekonomik ve yasal etki ağı oluşturulması

ABD’nin şirketlerine ve projelerine yaklaşık bir trilyon dolarlık yatırım yapmak, bu yatırımlardan fayda sağlayan bölgeleri temsil eden önemli eyaletler ve Kongre üyeleri de dahil olmak üzere, ABD içinde karmaşık bir çıkar ağı oluşturuyor. Coğrafi olarak dağınık olan bu ekonomik baskı, Riyad'ın Washington'daki yasama alanında konumunu güçlendirmek için ideal bir araç. Buradaki ekonomik güç sadece finansal büyüklükte değil, aynı zamanda Suudi Arabistan’ın çıkarlarının ‘ABD’nin kalbinde’ yer almasında yatıyor. Bu da ortaklığın korunmasını ABD Kongre üyeleri için en önemli öncelik haline getiriyor.

48 adet F-35A uçağının satışının onaylanmasıyla Suudi Arabistan Hava Kuvvetleri, Arap dünyasında bu ileri teknolojiye sahip ilk hava gücü oldu.

Karşı garanti olarak Vizyon 2030’un gereklilikleri

Suudi Arabistan'ın mega projeler içeren Vizyon 2030, en az çeyrek asır boyunca istikrarlı ve öngörülebilir bir güvenlik ortamında başarılı olabilir. Bu miktarı ABD’ye yatırmak, anlaşmayı güvence altına almak için dolaylı bir baskı, çünkü Suudi Arabistan bu yatırımla aldığı riske karşılık güvenlik ortamının istikrarı konusunda en üst düzeyde kesinlik talep ediyor. Bu bir nevi ‘Sizin geleceğiniz üzerine bahis oynuyorsak, siz de bizim güvenliğimizi garanti etmelisiniz” demek oluyor. Bu tabir, Suudi Arabistan metodolojisinde radikal bir değişimi yansıtıyor. Geleneksel diplomasiye güvenmek yerine, Amerikan siyasetinin istikrarsızlığı karşısında sermayenin gücü ve modern devletin vizyonu müzakere araçları olarak kullanılıyor.

Nesil değişiminin temeli olarak yapay zeka ve nükleer alanda iş birliği

Anlaşmalar, ilişkilerin petrol bağımlılığından teknolojik ittifaka doğru kayışını teyit eden önemli ayrıntılar içeriyordu. Gelişmiş yapay zeka çiplerinin ihracatını kolaylaştırma ve ABD'nin yapay zeka altyapısına ortak yatırım yapma anlaşması, bu konuda atılmış önemli bir adımdı. Bu adım özellikle ABD ve Çin arasında bu sektördeki liderlik için yaşanan yoğun rekabet ışığında Suudi Arabistan’ı gelecekteki dijital ekonominin merkezine yerleştiriyor. Bu teknolojik anlaşmalar, Suudi Arabistan'ın artık sadece bir pazar değil, aynı zamanda gelecekteki teknolojilerde stratejik bir ortak olduğunu ve Asya'nın artan etkisine karşı ABD tedarik zincirlerini korumaya katkıda bulunduğunu dolaylı olarak kabul ediyor.

Öte yandan ivil nükleer alanında iş birliği konusunda yapılan ön anlaşma, ABD'nin Suudi Arabistan'ın belirli koşullara tabi olarak nükleer enerjiyi kullanma hakkını tanıdığını gösteriyor ve enerji karışımını çeşitlendirme ve emisyonları azaltma stratejisine hizmet ediyor. Bu teknolojik ve sivil başarı Vizyon 2030'un hedeflerine doğrudan hizmet ederken, Riyad'ın nihai güvenlik garantileri karşılığında masaya koyduğu bir dosya. Burada sadece teknik bir konu olarak nükleer enerji değil, aynı zamanda yeni Ortadoğu’nun talep ettiği gücün ve hakların kabulünün bir sembolü olarak da nükleer enerji üzerine bahis oynanıyor.

xcd
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Beyaz Saray'da onuruna düzenlenen akşam yemeğine katılırken, ABD Başkanı Trump ve eşi First Lady Melania tarafından karşılandı (SPA)

Ziyaret, en üst düzeyde ‘anlaşma’ sağlanmasında başarılı olurken Trump için büyük bir ‘teşvik’ oluşturdu. Ama bu sadece anlaşma için itici bir güç olmakla sınırlı ve anlaşmanın tamamının sonuçlandırılması anlamına gelmiyor. Trump trilyon dolarlık anlaşmayı şahsi bir başarı olarak görürken, Riyad bunu stratejik istikrarı sağlamak için kurumsal bir ivme olarak görüyor. İki taraf ayrıca, Suudi Arabistan'ın ABD'deki yatırımlarını önemli ölçüde artırma taahhüdünü teyit etti ve toplam yatırımları 600 milyar dolardan 1 trilyon dolara çıkarma sözü verdi. Bu hamle, stratejik ve ekonomik iş birliğine vurgu yapan iki ülke arasındaki ilişkilerde ‘yeni bir aşamanın’ başlangıcı olarak nitelendirildi.

İkinci boyut: F-35'ler ve caydırıcılığın güçlendirilmesi

Savunma dosyası, özellikle 142 milyar dolarlık silah paketi çerçevesinde Suudi Arabistan'a F-35 savaş uçaklarının satışı için nihai onayın açıklanmasından sonra, ziyaretin en öne çıkan ve tartışmalı konusu oldu. Bu anlaşma, 2017'de başlayan Suudi Arabistan'ın uzun süredir devam eden taleplerinin bir sonucu ve Washington'ın İran'a güçlü bir caydırıcılık mesajı verme arzusunu yansıtıyor. Lockheed Martin F-35 Lightning, beşinci nesil bir savaş uçağıdır ve Suudi askeri kapasitesinde büyük bir sıçrama anlamına geliyor. 48 adet F-35A uçağının satışının onaylanmasıyla Suudi Arabistan Hava Kuvvetleri, Arap dünyasında bu ileri teknolojiye sahip ilk hava gücü oldu.

Trump her ne kadar F-35’lerin satışını kolaylaştırma gücüne sahip olsa da anlaşmanın hassas güvenlik yönleri, kurumsal ve yasal standartlara tabi olmalıdır.

Bilgi üstünlüğü ve caydırıcılık

F-35 savaş uçağı, Suudi Arabistan'a sadece hava üstünlüğü sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda bilgi üstünlüğü ve önleyici caydırıcılık yeteneği de kazandırıyor. Gelişmiş sensör ve radar sistemleri (AN/APG-81) ile donatılan uçak, hedefleri tespit edebilen ve güvenli mesafelerden operasyonları yönlendirebilen bir ‘uçan komuta merkezi’ görevi görüyor ve balistik füzeler ve insansız hava araçları (İHA) gibi geleneksel ve geleneksel olmayan tehditlerin etkinliğini önemli ölçüde azaltıyor. Bu da Suudi Arabistan'ın caydırıcılık doktrinini, ABD’nin ‘koruma kalkanına güvenmekten, saldırganlara bedel ödetme konusunda kendi kendine yeterliliğe sahip olmaya’ doğru yeniden tanımlıyor.

Anlaşmanın bölgesel silahlanma yarışına etkisi

Bu anlaşma Körfez bölgesinde istikrarın sağlanması açısından önemli olsa da bölgedeki diğer ülkeler de benzer teknolojileri edinmeye veya eski hava savunma sistemlerini yenilemeye çalışacağından, kaçınılmaz olarak bölgesel bir silahlanma yarışını tetikleyecek. Beşinci nesil savaş uçaklarına geçiş, tüm bölgesel aktörlerin savunma ve saldırı stratejilerini gözden geçirmelerini gerektiriyor.

İsrail'in niteliksel üstünlüğü ve Çin ikilemi

Güvenlik tartışması, ABD’yi İsrail’in bölgedeki diğer ülkelere karşı askeri üstünlüğünü sağlamaya mecbur kılan 2008 Niteliksel Askeri Üstünlük Yasası'nda yatıyor. Burada Washington'ın karşı karşıya olduğu iki sorun ortaya çıkıyor. Bunlar İsrail'in konumu ve silahlarını yeni teknolojilere güncellemesi. İsrail, ABD-Suudi Arabistan arasındaki ittifakı memnuniyetle karşılasa da niteliksel üstünlüğünü sağlamak için F-35I filosunun güncellenmesi veya diğer gelişmiş silahların tedarik edilmesi gibi ek garantiler talep ediyor. Bu durum, iki önemli müttefikinin çıkarları arasında denge kurmak zorunda olan Beyaz Saray'a artı bir yük getiriyor. Suudi Arabistan ile yapılan anlaşmanın onaylanması, yasal gereklilikleri yerine getirmek için ABD'nin İsrail'in askeri kapasitesini artırma taahhüdünü yerine getirmesini gerektiriyor.

xsd
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman onuruna Beyaz Saray'da düzenlenen akşam yemeğinden (SPA)

Çin engeli ve teknoloji güvenliği: Güvenlik koşulları, teknolojinin Çin veya Rusya'ya aktarılmayacağına dair Suudi Arabistan'ın sıkı garantilerini içeriyordu ve ihlal durumunda uçağı devre dışı bırakmak için ‘kill switch’ (acil durdurma butonu) takılması olasılığı da vardı. Bu endişeler teorik değildir; bir ABD istihbarat raporu (13 Kasım 2025), özellikle Suudi Arabistan'ın BRICS grubuna katılması ve Çin para birimi (yuan) cinsinden işlemlerini artırmasının ardından Çin'in F-35 teknolojisini çalma riskine karşı uyarıda bulunmuştur.

Bu, Riyad için büyük bir zorluk teşkil ediyor, çünkü Riyad, Pekin ile büyüyen ekonomik ortaklığı ile teknoloji güvenliği konusunda müttefiki Washington ile stratejik dengeyi sürdürme ihtiyacı arasında bir denge kurmak zorunda.

Bu tartışma, başkanlık kararnamesinin sınırlarını ortaya koyuyor. Trump her ne kadar F-35’lerin satışını kolaylaştırma gücüne sahip olsa da anlaşmanın hassas güvenlik yönlerinin olmasından ötürü kolayca atlanamayacak kurumsal ve yasama denetiminden (QME ve Kongre incelemesi) geçmesi gerekiyor. F-35'lerin satışı, iki ülke arasındaki ‘ittifak’ ilişkisinde büyük bir sıçrama anlamına gelse de Riyad'ın aradığı bağlayıcı güvenlik garantisi değil.

Gazze’deki savaş ABD-Suudi Arabistan ilişkilerine yeni bir boyut kazandırırken Suudi Arabistan, Abraham Anlaşmalarına katılmak için Hamas'ın silahsızlandırılması, Gazze Şeridi’nin yeniden inşası ve istikrarın sağlanması için kendisinin desteğinin gerekli olduğunu açıkça vurguladı.

Üçüncü boyut: Stratejik bedel ve 67 oy ikilemi

Stratejik düzeyde, ziyaretin en hararetli anı, Riyad'ın Trump'ın istediği büyük ödülü (Riyad'ın İsrail ile diplomatik bir anlaşma imzalaması) Suudi Arabistan'ın istediği büyük garantiyle (savunma anlaşması) ilişkilendirdiği andı.

Tel Aviv ile ilişkiler ‘iki devletli çözüm’ şartına bağlı

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman kesin bir dille “Biz bunun bir parçası olmak istiyoruz, ancak iki devletli bir çözüme giden net bir yol ve Gazze'de Hamas'ın silahsızlandırılması şartıyla” ifadelerini kullandı. Bu tutum, yalnızca tarihi bir ilke veya ulusal ve ahlaki bir taahhüt değil, daha çok önceki analizimizin özünü oluşturan ABD Kongresi'nin işleyişine dair derin bir anlayışın sonucu. Anlaşmanın gerçek karşılığı, ekonomik veya askeri bir anlaşma değil, Trump'ın anlaşmayı geçirmek için Kongre'ye ödemesi gereken siyasi bedeldir.

Karşılıklı savunma anlaşmasının onaylanması için ABD Kongresi’nin üçte ikisinin oyu (67 oy) gerekiyor. Bunun için hem Cumhuriyetçilerin hem de Demokratların, özellikle de oy dengesi sağlayan ‘ılımlı Demokratların’ oyunun alınmasını gerektiriyor.

scdf
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'daki görüşmeleri sırasında. İki ülke arasında stratejik bir savunma anlaşması imzalamaları bekle niyor (SPA)

Demokratik anahtar ve siyasi koruma: Merkez Demokratlar, Filistin konusunda gerçek ve geri dönüşü olmayan bir ilerleme olmadan bu büyüklükteki tarihi bir savunma anlaşmasına oy vermezler. Trump ve geleneksel muhaliflerine verdikleri oyu haklı çıkarmak için siyasi korumaya ihtiyaçları var. Bu koruma, iki devletli çözümün yeniden canlandırılması ve işgalin sona ereceğinin garanti edilmesinden geçiyor.

Böylece Filistin meselesi, Suudi Arabistan'ın yerel ve bölgesel kamuoyunu yatıştırmak için öne sürdüğü bir şart olmaktan çıkıp, Trump'ın ABD Kongresi’ni ikna etmek ve gerekli çoğunluğu sağlamak için ihtiyaç duyduğu ideal anahtar ve en iyi siyasi bahane haline geliyor. Suudi Arabistan'ın tutumu, tarihsel ilkeleri (Arap Barış Girişimi) soğuk siyasi gerçekçilikle (Senato'daki oylama mekanizmaları) birleştirerek Filistin meselesini, ABD’nin Ortadoğu'daki projesinin başarısı için ‘stratejik bir gereklilik’ düzeyine yükseltiyor.

Bölgesel bir pazarlık kozu olarak Gazze ve yeniden inşası

Gazze’deki savaş ABD-Suudi Arabistan ilişkilerine yeni bir boyut kazandırırken Suudi Arabistan, Abraham Anlaşmalarına katılmak için, Hamas'ın silahsızlandırılması, Gazze Şeridi’nin yeniden inşası ve istikrarın sağlanması için kendisinin desteğinin gerekli olduğunu açıkça vurguladı. Bu da Suudi Arabistan'ı istikrar araçlarına (para, siyasi destek) sahip ve barışın sağlanması için kendi koşullarını belirleyen bölgesel bir lider konumuna getirerek, elindeki ‘anlaşma’ kartını daha da güçlendirdi.

Anlaşmaya giden yol uzun. Bu yüzden Riyad'ın Washington ile sürdürdüğü diyalog kartını elinde tutması gerekiyor. Washington ise bağlayıcı bir tarihsel garanti sağlamak için benzeri görülmemiş bir siyasi irade göstermeli.

Suudi Arabistan’ın Gazze'nin yeniden inşası için finansman kaynağı olacağı açıkça görünüyor. Savaş sonrası dönemde öncü bir rol oynamaya hazır, ancak karşılığında, bu adımın bölgede sadece geçici bir ateşkes değil, sürdürülebilir bir barışa yol açacağına dair bir garanti olmadan İsrail ile diplomatik ilişkiler kurmanın bedelini ödemeyi reddediyor. Şarku'l Avsat'ın al Majalla'dan aktardığı analize göre bu tutum Washington'ı zor durumda bırakırken, İsrail'e sürdürülebilir bir çözümün şartlarını kabul etmesi için baskı yapmakla Suudi Arabistan ile anlaşma imzalamak gibi ‘büyük ödülü’ feda etmek arasında seçim yapmaya zorluyor.

Anlaşmanın tamamlanması ve anlaşmaya varılmasına ilişkin mücadelenin devam etmesi

Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın Beyaz Saray ziyaretinin, niyetlerin değil sonuçların bir meyvesi olduğuna şüphe yok. Öyle ki F-35’ler, trilyon dolarlık yatırımlar, yapay zeka gibi alanları kapsayan en üst düzeyde askeri ve teknolojik bir anlaşmanın imzalanmasıyla, ekonomik ve savunma iş birliğine büyük bir ivme kazandırmayı başardı. ABD, Suudi Arabistan'a ‘NATO Üyesi Olmayan Önemli bir Müttefik’ statüsü vereceğini resmen açıkladı. Bu gelişme, ikili ilişkilerin güçlendirilmesinde önemli bir adım olarak değerlendirildi.

İki taraf ayrıca, Suudi Arabistan'ın ABD'deki yatırımlarını önemli ölçüde artırma taahhüdünü teyit etti ve özellikle yapay zeka ve savunma dahil olmak üzere altyapı, kurumsal ve teknoloji sektörlerinde toplam yatırımları 600 milyar dolardan 1 trilyon dolara çıkarma sözü verdi.

sdefr
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman onuruna Beyaz Saray'da düzenlenen akşam yemeğinden bir kare (SPA)

Ayrıca, Tel Aviv ile diplomatik ilişkilerin kurulması konusunu güvenlik garantileriyle ilişkilendirerek askıda tutmayı başardı ve Riyad'ın stratejik yaklaşımını teyit etti.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman ve Başkan Trump arasındaki görüşmenin sonunda, stratejik savunma anlaşması imzalandı. İki taraf ayrıca Yapay zeka için stratejik ortaklık Sivil Nükleer Enerji İşbirliği Müzakerelerinin Tamamlanmasına İlişkin Ortak Bildiri, Uranyum, Mineraller, Kalıcı Mıknatıslar ve Kritik Minerallerin Tedarik Zincirlerinin Güvenliği için Ortaklık Stratejik Çerçevesi, Suudi Yatırımlarının Hızlandırılmasına İlişkin Prosedürlerin Kolaylaştırılması Anlaşması, Ekonomik Refah için Finansal ve Ekonomik Ortaklık Düzenlemeleri, Finansal piyasa otoriteleri sektöründe iş birliği düzenlemeleri, eğitim ve öğretim alanında mutabakat zaptı, araç güvenlik standartlarına ilişkin yazışmalar gibi ikili anlaşmalar imzalayıp mutabakatlara vardı.

Ancak analitik olarak temel soru şu: Washington ile kurumsal bir ‘anlaşma’ sağlanması konusunda başarı şansı ne? Buna verilebilecek en kısa cevap, anlaşma henüz imzalanmamış olsa da ziyaret sayesinde talep yürütme organından yasama organına taşınmış olmasıdır.

Ziyaret, Suudi Arabistan'ın taleplerini Washington’da basit ‘isteklerden yasama ve diplomatik süreçlere’ dönüştürdü. Düzen karşıtı (anti-establishment) bir başkan olarak Trump, kendisini, ABD Kongresi’nde ‘67 oy ikilemi’ ile karşı karşıya kalmasını gerektiren, yerleşik düzenin kurallarına uymak zorunda buldu.

Anlaşmaya giden yol uzun. Bu yüzden Riyad'ın Washington ile sürdürdüğü diyalog kartını elinde tutması gerekiyor. Washington ise bağlayıcı bir tarihsel garanti sağlamak için benzeri görülmemiş bir siyasi irade göstermeli. Nihayetinde bu stratejik ortaklığın başarısı, Kongre koridorlarında yankılanan ‘Riyad, anlaşmayı güvence altına almak için bedeli ödemeye istekli olacak mı ve Trump, Kongre'nin talep ettiği siyasi bedeli ödeyebilecek mi?’ sorusunun cevabına bağlı olacak. Gelecek nesil için Ortadoğu'yu şekillendirecek bir sonraki kurumsal mücadele de bu olacak.

Burada sadece, Riyad'ın – şimdiye kadar – Washington ile ilişkilerinin ağırlığını, tarihi müttefikinin sürdürülebilir taahhüdünün tek garantisi olarak, yürütme organı, başkan ve hükümetinden, yasama organı, Temsilciler Meclisi ve Senato'ya başarılı ve istikrarlı bir şekilde kaydırdığını söyleyebiliriz.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarfından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi ABD'den ayrılırken Başkan Trump'a teşekkür mektubu gönderdi

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ile birlikte Beyaz Saray'da (SPA)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ile birlikte Beyaz Saray'da (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ABD'den ayrılırken Başkan Trump'a teşekkür mektubu gönderdi

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ile birlikte Beyaz Saray'da (SPA)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ile birlikte Beyaz Saray'da (SPA)

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Washington'dan ayrılırken ABD Başkanı Donald Trump'a bir teşekkür mektubu gönderdi.

Mektupta, “Dost ülkenizden ayrılırken, bana ve beraberimdeki heyete gösterilen sıcak karşılama ve cömert misafirperverlik için şükran ve takdirlerimi sunmaktan memnuniyet duyarım” ifadesi yer aldı.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi, “Ekselansları (Trump) ile yaptığım resmi görüşmeler, iki ülke arasındaki uzun soluklu stratejik ilişkilerin gücünü ve İki Kutsal Caminin Hizmetkârı ile Ekselansları'nın liderliğinde her iki ülkenin bu ilişkileri tüm alanlarda güçlendirmek için sürdürdüğü çabaları teyit etmiştir” dedi.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman, Başkan Trump'a sağlık ve mutluluk, dost ABD halkına ise ilerleme ve refah dileklerini iletti.