Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Farhan, ülkesinin Gazze’de derhal ateşkes sağlanması, Filistinlilerin acılarının sona ermesi ve Kızıldeniz ile bölgedeki gerilimin azaltılması yönündeki çağrısını yineledi.
Dünya Ekonomik Forumu’ndaki diyalog oturumunda konuşan Bin Farhan, “Bugünkü önceliğimiz Gazze'de ateşkes yoluyla gerilimi azaltmanın bir yolunu bulmaktır. Mevcut yaklaşımın sürdürülmesi ve Gazze’deki acıların devam etmesi, tırmanma döngüsünün daha da kötüleşmesine yol açacaktır” ifadelerini kullandı.
Açık öncelikler
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, Davos’ta Alman mevkidaşı Annalena Baerbock, Nijeryalı mevkidaşı Yusuf Tuggar, ABD Senatörü Chris Coons ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in katıldığı diyalog oturumunda Gazze’de savaşın devam etme tehlikesi konusunda uyardı.
Kızıldeniz’deki gerginlikle ilgili bir soruya ise genel olarak bölgesel güvenlik konusunda çok endişeli olduğunu ifade eden Bakan farhan, “Elbette Kızıldeniz’de seyrüsefer özgürlüğü hepimizi etkileyen bir konu. Önceliğin Kızıldeniz’de ve bir bütün olarak bölgede gerilimin azaltılması olduğuna inanıyorum. Kızıldeniz’deki gerilim nedeniyle değil, öncelikle Filistinliler üzerindeki, genel olarak bölgesel güvenlik üzerindeki yansımaları ve daha geniş bir alana yayılması tehdidi nedeniyle Gazze’deki savaşa odaklanmalıyız. Bugün Gazze’de 30 bine yakın sivilin öldürülmesine tanık olduk. Her gün sivillerin öldürülmesine, insani yardımların girişine engel olunmasına tanık olmaya devam ediyoruz. Açıkçası İsrail’in, açıkladığı stratejik hedeflere ulaşmaya yakın olduğuna dair herhangi bir belirti göremiyoruz” dedi.
Felaket
Öte yandan Annalena Baerbock, Gazze’deki mevcut durumu hem İsrail hem de Filistinli siviller için bir felaket olarak nitelendirdi. Baerbock, “Aslında çözümü biliyoruz, ancak ateşkes planı ve iki devletli çözüm için birlikte çalışabiliriz. Ancak şu anda bir kısır döngünün içinde sıkışıp kalmış durumdayız” dedi.
Hamas’ın tüm rehineleri koşulsuz serbest bırakması ve Gazze’deki Filistinlilerin acılarını hafifletecek önlemler alması gerektiğini vurgulayan Baerbock, “İsrail’in artık Gazze tarafından tehdit edilmemesi için tüm uluslararası toplumun, Hamas’a silahlarını bırakması yönünde bir çağrı yapması gerekiyor” şeklinde konuştu.
Katılımcılar Gazze’de gerilimi ve ateşkesi azaltmanın yolları konusunda fikir ayrılığına düşerken, Filistinliler için barış sağlanmadığı sürece İsraillilerin barışa kavuşamayacağı konusunda da uzlaşı sağladılar.
Prens Faysal bin Farhan, bölgesel barışın İsrail için barışı da içerdiğini, ancak bunun bir Filistin devletinin kurulması yoluyla Filistinliler için barışa bağlı olduğunu dile getirdi. “İsrail’in bugün Gazze’de yaptıkları, bölgesel barış ve güvenlik umutlarını tehlikeye atıyor” diyen Suudi Bakan, “Hala bölge, Filistinliler ve İsrailliler için çok daha iyi bir geleceğe giden bir yol var; barış. Bu konuda tamamen kararlıyız” açıklamasında bulundu. Bin Farhan, “Ancak bunu başarmanın ilk adımı elbette tüm tarafların ateşkes yapmasıdır. Bu, ancak Filistinliler için adaletin sağlanmasıyla sağlanabilecek sürdürülebilir bir barışa doğru bir başlangıç noktasıdır” ifadelerini kullandı.
Krallığın İsrail’i daha geniş bir siyasi anlaşma çerçevesinde tanıyıp tanıyamayacağına ilişkin bir soruya ise “Elbette” yanıtını verdi.
Kızıldeniz’de gerilim
Ayrı bir oturumda ise Reuters’in aktardığına göre Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, askeri saldırıların Husilerin Kızıldeniz’deki ticari nakliye yollarına yönelik saldırılarını engellemeyeceğini, ancak bunun yolunun Gazze’deki savaşı sonlandırmak olduğunu söyledi.
Mevcut bölgesel durumu ‘her yerde gerginliğin tırmanması için bir durum’ olarak nitelendirerek, Katar’ın ‘Gazze’deki çatışmayı ortadan kaldırmanın, diğer cephelerde gerginliğin tırmanmasının önüne geçeceğine’ inandığını söyledi. Katar Başbakanı, “Asıl krizi, yani Gazze meselesini çözmeliyiz ki, bundan kaynaklanan diğer krizler dursun. Sadece semptomlara odaklanıp gerçek sorunları tedavi etmeyi ihmal edersek çözümler geçici olacaktır” ifadelerini kullandı.
Gazze'nin yeniden inşasına ilişkin olarak ise Şeyh Muhammed bin Abdurrahman, “İsrail ve Filistin’de sürdürülebilir bir iki devletli çözümün yokluğunda uluslararası toplum, bunu finanse etmeye hazır olmayacak” diyerek, büyük resmin göz ardı edilemez olduğunu vurguladı. Ayrıca uluslararası topluma, İsrail’den ‘iki devletli çözüme yönelik zamana bağlı ve geri dönülemez bir yolu kabul etmesini’ talep etme çağrısında bulundu. Katar Başbakanı ayrıca, “Bu konuyu yalnızca İsraillilerin eline bırakamayız” dedi.
Netanyahu hükümeti barış istemiyor
Filistin Yatırım Fonu Yönetim Kurulu Başkanı ve eski Başbakan Yardımcısı Muhammed Mustafa, “Davos Forumu, dünyanın doğrudan bizden duyabilmesini sağlamak için siyasi veya ekonomik sorunlarımızı sunduğumuz önemli bir küresel platformdur” dedi.
Mustafa, Davos’un oturum aralarında Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Filistinliler olarak 75 yıldır İsrail tarafının çarpık, eksik ve açıkça ön yargılı imajından büyük zarar gördük” dedi. Son zamanlarda Gazze’de yaşananların Filistin halkının mağdur olduğunu ve barışsever bir halk olduğunu dünyaya açıkça gösterdiğini sözlerine ekleyen Mustafa, “Filistinliler, Oslo'da gerçekleşen barış anlaşmasını ve tüm Arapların üzerinde mutabakata vardığı Arap girişiminin yanı sıra en azından Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) 1988’de, yani otuz beş yıl önce Cezayir’de iki devletli çözümü kabul etmesinden bu yana her zaman barışa el uzatmışlardır. Şu ana kadar bu konuyla uğraşmayan tek taraf İsrail tarafıdır” dedi.
Eski Filistinli yetkili, “Biz Araplar ve Filistinliler olarak barış istiyoruz ve uzlaşmacı bir çözümü kabul ettik. Bu, ideal ya da adil bir çözüm değil ama kabul edilebilir bir çözümdür” diyerek, bir kez daha 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir devlete ve mültecilerin geri dönüşüne bağlı olduklarını vurguladı.
Mustafa, uluslararası toplumun büyük çoğunluğunun Filistinlilerin siyasi haklarına destek verdiğine dikkat çekerek, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki oylama kayıtlarına atıfta bulundu ve bir avuç ülkenin genel fikir birliğinden saptığını belirtti. Yetkili, bu sorunun çözülmesi ve savaşların tekrarlanmaması için geri kalan ülkelerin Filistinlilerin haklarını tanımasının zamanının geldiğini vurguladı.
2014’teki Gazze savaşı sırasında Başbakan Yardımcısı olan Muhammed Mustafa, “O dönemde yeniden inşa çabalarına rağmen savaş yeniden patlak verdi. Çünkü daha önceki savaşlara neden olan temel sorunlar çözülmedi. Dolayısıyla çözüm öncelikle siyasidir. Umarım dünya bu dersten ders almıştır. Davos’taki varlığımız sırasında mümkün olan en fazla sayıda insana iletmeye çalıştığımız mesaj budur” ifadelerini kullandı.
Mustafa, siyasi bir çözüm bulunmadığı takdirde bugün Gazze’de yeniden imar ve yatırım hakkında konuşmak için henüz çok erken olduğunu ifade etti. Muhammed Mustafa, “Siyasi bir çözüme ulaşmak; kendimizi restorasyona, bölgesel işbirliğine ve ortak çıkar ve çıkarları paylaşan komşular olarak tek bir bölgede bir arada yaşamaya adamamıza olanak tanıyacaktır” ifadelerini kullandı.
Filistinli yetkili ayrıca, Filistinlilerin ve uluslararası toplumun ‘Gazze’de ateşkes sonrasında Binyamin Netanyahu hükümetine el uzatma’ becerisine ilişkin forum koridorlarında sıkça sorulan bir soruya da yanıt verdi. Mustafa, “Bu hükümet sorumsuz olduğunu, faşist olduğunu, barış istemediğini kanıtladı. Dolayısıyla bu hükümetle konuşmanın bir faydası olduğunu düşünmüyorum” şeklinde konuştu.