Suudi Arabistan'dan Hac ve Umre için elektronik başvuru hizmeti

Çeşitli seçeneklere sahip 4 paket belirleyerek kayıt yaptıranlara kolaylıklar sağlanıyor.

Hac ve Umre Bakanlığı, hacılara hizmet verme lisansına sahip şirketlerle sözleşme yapılmasının önemini vurguladı. (SPA)
Hac ve Umre Bakanlığı, hacılara hizmet verme lisansına sahip şirketlerle sözleşme yapılmasının önemini vurguladı. (SPA)
TT

Suudi Arabistan'dan Hac ve Umre için elektronik başvuru hizmeti

Hac ve Umre Bakanlığı, hacılara hizmet verme lisansına sahip şirketlerle sözleşme yapılmasının önemini vurguladı. (SPA)
Hac ve Umre Bakanlığı, hacılara hizmet verme lisansına sahip şirketlerle sözleşme yapılmasının önemini vurguladı. (SPA)

Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanlığı pazar günü, bu yıl Hac ibadetini gerçekleştirmek isteyen vatandaşlar ve oturumu olanlardan hacı adayları için elektronik başvuru yolunun açıldığını duyurdu. Tercihen daha önce Hac yapmamış olanlarla birlikte şartları taşıyanlar akıllı telefon ve tabletlerden bakanlığın internet sitesindeki portal üzerinden veya mevcut ‘Nüsuk’ uygulamasını kullanarak Hac için başvurularını yapabilecekler.

Hac ve Umre Bakanlığı kayıt yaptıranlara kolaylık için, kayıt esnasında miktarın tamamını veya açıklanan şartlara göre kısmi ödeme ile çeşitli ödeme imkânları sundu. Bakanlık, kayıt yaptıranları veri kaydederken ve paket seçerken bilgilerin doğruluğundan emin olmaya ve farklı bir talep kaydı oluşturmak için cep telefonu numarasını tekrar tekrar kullanmamaya çağırdı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre elektronik başvuru, hacı adayının kendisi ve refakatçileri için rezervasyon oluşturmasını, izin verilen süre içerisinde kısmi veya tamamen Hac bedelini ödeyebilmek için kısa mesaj beklemesini ve şartları sağlayıp adımların tamamlanmasıyla ‘Ebşır’ portalı üzerinden izin belgesinin yazdırılması kapsamında yapılıyor.

Bakanlık, Hac ile ilgili hizmet sözleşmesinin kaydın hacı tarafından veya bakanlığın internet sitesinde listelenmiş Suudi Arabistan içinden hacılara hizmet verme lisansına sahip şirketler aracılığıyla gerçekleştiğini kaydetti. Hac ve Umre Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmayan veya Bakanlığın internet sitesinde yer almayan kampanya paketleri veya şirketlerle anlaşma yapılmaması konusunda uyardı.

Bakanlık, belirtilen şart ve koşullara göre kayıt sırasında tutarın tamamı veya bir kısmını ödeme imkânı sağladı. (Harameyn İşleri)

Hac Bakanlığı farklı fiyatlarda dört paket belirlerken, dördüncü paket Mekke'den ulaşım bedeli hariç olmak üzere Mekke'ye ulaşım bedeli hariç 3 bin 984,75 riyal (yaklaşık bin 50 dolar) olarak belirlendi. Mekke'de ikamet edip şeytan taşlamak için Mina ibadet alanına otobüs ve Teşrik günlerinde metro kullanarak Arafatta kafilelere çadır ve diğer tüm hizmetleri sağlıyor.

Fiyatı 13 bin 150,25 riyal (3 bin 500 dolar) olarak belirtilen üçüncü paket, Mina'daki kulelerde üç öğün yemekle birlikte konaklama ve Arafat'ta öğle yemeği de dahil tüm temel hizmetleri içeren konaklama, Müzdelife’de koltuk, yatak ve bazı hizmetler dahil olmak üzere birçok hizmeti sağlıyor.

Fiyatı 8 bin 92,55 riyal (2 bin 150 dolar) olan ikinci paket, Mina'da üç öğün yemek ve konaklama imkânı sağlarken, Arafat'ta ise açık büfe öğle yemeğiyle konaklama ve dinlenme imkânı veriyor.

10 bin 366,10 riyal (2 bin 750 dolar) değerindeki pakette ise Mina ve Arafat'ta konaklama, Mina'da üç öğün, Arafat ve Müzdelife'de ise bir öğün yemek sunuluyor.

Suudi Odalar Konseyi Hac ve Umre Ulusal Komitesi danışmanı Saad el-Kuraşi, Şarku'l-Avsat'a, Umre'yi kolaylıkla gerçekleştirmek isteyenler için başvuru yolunun, yerel halkın her kesimine uyacak şekilde özenle çalışılmış, her paket için sunulan hizmet açısından farklılık gösteren paketlerden herhangi birini seçme imkânı verdiğini ve Recep Ayı’nda sunulan başvuru sürecinin tanıtımının geçmişe göre geç olduğunu söyledi.

Bakanlık, belirtilen şart ve koşullara göre kayıt sırasında tutarın tamamı veya bir kısmını ödeme imkânı sağladı. (Harameyn İşleri)
Bakanlık, belirtilen şart ve koşullara göre kayıt sırasında tutarın tamamı veya bir kısmını ödeme imkânı sağladı. (Harameyn İşleri)

El-Kuraşi, yerli hacılara hizmet veren şirketlerin sayısının 180'i bulduğunu, hacıların Mekke'ye geldikleri andan itibaren hizmet verme kabiliyetine ve kapasitesine sahip olduğunu ve ayrıca açıklanan şirketlerin takibi için üzerlerinde inceleme yapıldığını belirtti. Yurt dışından hacılara başvuru yolunun bir ay öncesinden açıldığını, Şaban Ayı’nın 20'sinden itibaren yurt dışında hacılara vize verildiğini ve Şevval Ayı’nda aynı tarihte sona ereceğini ifade etti.

Hac ve Umre Bakanlığı, geçen yıl sezonun bitiminden sonra ilk kez bu sezonda onaylı tüm Hac heyetlerine kota, yer ve tüm düzenlemelere ilişkin belgeleri teslim etmişti. Bu belgelerin Ramazan Ayı’ndan önce veya sonra teslim edildiği önceki Hac sezonlarında durum böyle değildi. Bunun da ekiplerin iş bitirme hızına yansıyacağı kaydedildi. Hac hizmetlerine katılan 42'den fazla devlet kurumu da geçen sezonun bitiminden hemen sonra fikir ve hedeflerini oluşturduklarından Hac planlarını erkenden sundu. Bu belgeler geçen sezon Hac faaliyetlerinde karşılaşılan tüm zorlukları incelemiş, içinde bulunduğumuz sezonda uygulanacak modern teknolojilerin kullanımını ve Hac öncesi yükümlülüklerin eskisinden daha uzun bir zaman aralığıyla yerine getirilmesine yönelik sistemi kapsıyor.

Suudi Arabistan, 200 milyar riyali (53 milyar dolar) aşan bir maliyetle Mescid-i Haram'ın genişletilmesi ve hacıların seyahat ve ulaşım deneyimlerinin iyileştirilmesi amacıyla 60 milyar riyal (16 milyar dolar) olarak tahmin edilen bir maliyetle ‘Harameyn Treni’nin kurulması, Mekke-Medine arasındaki mesafeyi yaklaşık iki saate indirmek için 64 milyar riyali (17 milyar dolar) aşan miktarla Cidde'deki ‘Kral Abdülaziz Uluslararası Havalimanı’nın geliştirilmesi, Allah’ın her milletten misafirlerinin zengin bir inanç deneyimi yaşamaları için tarihi camilerin ve İslami arkeolojik alanların geliştirilmesi projeleri başlattı.



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.