OAPEC Genel Sekreteri: Doğalgaz ve petrol üretiminin durdurulması halinde dünya ‘ilkelleşir’

Şarku’l Avsat’a konuşan Loughani: Düşük karbonlu hidrojenin uluslararası ticareti 2030 yılına kadar yılda 15,5 milyon tona ulaşabilir

OAPEC Genel Sekreteri Cemal İsa el-Loughani
OAPEC Genel Sekreteri Cemal İsa el-Loughani
TT

OAPEC Genel Sekreteri: Doğalgaz ve petrol üretiminin durdurulması halinde dünya ‘ilkelleşir’

OAPEC Genel Sekreteri Cemal İsa el-Loughani
OAPEC Genel Sekreteri Cemal İsa el-Loughani

Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Örgütü (OAPEC) Genel Sekreteri Cemal İsa el-Loughani, petrol üreten ülkelerin iklim aktivistlerinin taleplerini dinleyerek, doğalgaz ve petrol üretimini durdurması halinde dünyanın ‘ilkelleşeceğini’ söyledi.

Şarku’l Avsat’a özel açıklamalarda bulunan Loughani, öyle bir durumda dünyada büyük elektrik kesintileri yaşanacağına ve şirketlerin kapanmak zorunda kalacağına dikkat çekti.

Ayrıca yakıt olmadan, esas olarak araçlara, demiryollarına ve deniz taşımacılığına dayanan tedarik zincirlerinin zarar görmesiyle küresel ticaretin durma noktasına geleceğini vurguladı.

Loughani, bu durumun ayrıca hastanelerin işletilmesinde ve hastaların taşınmasında petrol ve gaza dayalı olan küresel sağlık sisteminin çökmesine yol açacağını, bu çöküşün ilaç, ekipman ve tıbbi malzeme üretimini de kapsayacağını belirtti.

Böyle bir senaryoda, dünyanın eninde sonunda derin bir küresel çöküşe gireceği konusunda da uyardı.

Ancak bu kasvetli görünüm göz önüne alındığında, üretici ülkelerin petrol ve doğalgaz üretimini durdurmasının pek olası olmadığını belirten Loughani, şunları söyledi;

Küresel ekonominin ana motor olarak görülen, aynı zamanda ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerin kurulduğu en önemli temel direklerden biri olan ve milyonlarca insana enerji sağlayan petrol ve gaz endüstrisi olmayan bir küresel ekonominin hayal edilemeyeceğini vurgulamalıyız.

Petrol ve gazın, ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerin dayandığı ana faktörler olduğunu ve dünya çapında milyonlarca kişiye iş sağladığını da söyledi.

Ancak Loughani, petrol endüstrisinin geliştirilmesi ve OAPEC üye ülkeleri arasında enerji politikalarının koordine edilmesinde artan zorluklara da dikkat çekti.

Ayrıca petrolün adil ve makul koşullarla piyasalara teslimini güvence altına almak ve üyeler arasında petrol endüstrisindeki sermaye ve yatırımcılar için uygun koşulları sağlamaya yönelik ortak çabalara değindi.

Bunun OAPEC’in ana hedeflerinden biri olduğunu belirten Loughani, şu ifadelerle devam etti;

Bu hedefin uygulanmasındaki en önemli zorluklardan biri, çevre sorunları ve iklim değişikliğiyle bağlantılı olan petrol ve gaz yatırımlarının azaltılmasına yönelik yanıltıcı çağrılardır.

Emisyonsuz bir çevrenin petrol ve gaz tüketimini azaltmaya bağlanması konusunda büyük bir ısrar olduğunu söyleyen Loughani şöyle dedi;

Bu çağrılar, temiz teknolojiler yoluyla petrol ve gaz üretme ve emisyonları kontrol etmenin 2050 yılına kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşılmasına yardımcı olduğu gerçeğini göz ardı ediyor.

Loughani, OAPEC’in sürdürülebilir enerji sistemlerini destekleme ve küresel iklim değişikliği çabalarına katkıda bulunma hedefinin bir parçası olarak, son yıllarda bunu uygulamaya başladığını da ekledi.

OAPEC, Suudi Arabistan, Libya ve Kuveyt tarafından 9 Ocak 1968’de Beyrut’ta imzalanan anlaşmayla kuruldu.

Merkezi Kuveyt’te olan kuruluş, 1967 savaşını takip eden zorlu koşullar altında bir Arap başarısı olarak görüldü.

Enerji ve emisyonlar

Loughani, petrol ve gaz endüstrisinin son yıllarda küresel ekonominin büyümesinde önemli bir rol oynadığını vurgulayarak, başlangıçta onu destekleyen bazı ülkelerin maruz kaldığı baskıya rağmen, sektörün gelecekte de rolünü oynamaya kesinlikle devam edeceğini belirtti.

OAPEC’in karbon emisyonlarının azaltılmasına ilişkin küresel trendleri karşılamaya başladığını dile getiren Loughani, karbon yakalama ve depolama (CSS) gibi temiz teknolojilere yönelik sürekli yatırım, yenilik ve gelişmeye dikkat çekti.

Loughani, “Her ne kadar yenilenebilir enerjinin, özellikle de güneş enerjisi ve rüzgar enerjisinin payının en hızlı ve en büyük oranda artması beklense de, uluslararası enerji kuruluşlarının çoğu, petrol ve gaz talebinin küresel enerjideki en büyük payı (2045’e kadar yaklaşık yüzde 53,7) oluşturmaya devam edeceğini tahmin ediyor” dedi.

Petrol piyasaları

Bazı ülkelerin temiz enerjiye geçmesinin ardından petrol sektöründeki yatırımların azalmasına değinen Loughani, özellikle üretim ve aramada yaşanan düşüşün küresel rezervlerin büyümesinde yavaşlamaya yol açacağını kabul etti.

OAPEC Genel Sekreteri, bunun da artan talebi karşılayacak genel arzı etkileyebileceğini ve sonuç olarak enerji fiyatlarında artışlara yol açabileceğini ifade etti.

Loughani konuya ilişkin açıklamasına şunları ekledi;

Petrol arama ve üretim yatırımlarının 2023 yılında yaklaşık 397,6 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu, 2045 yılına kadar küresel petrol talebini karşılamak için gereken yatırımlarda tahmini yüzde 17’den fazla bir boşluk olduğu anlamına geliyor.

Genel Sekreter, Rusya-Ukrayna savaşının küresel enerji sektörü haritası üzerindeki etkilerine ilişkin ise şunları söyledi;

Şubat 2022’de başlayan Rusya-Ukrayna krizi, enerji üreten ülkeler haritasındaki potansiyel değişiklikler de dahil olmak üzere küresel enerjide değişikliklere yol açtı. Bu kriz, birçok ülkeyi alternatif enerji kaynakları aramaya ve enerji kaynaklarını çeşitlendirmeye yöneltti. Bunun en belirgin örneği, Mayıs 2022’de açıklanan Avrupa Birliği’nin yaptırımlara tabi Rus fosil yakıtlarına olan bağımlılığı hızla azaltma ve yenilenebilir enerjilere bağımlılığa geçişi hızlandırma planıdır (REPowerEU). Rusya-Ukrayna krizi ve buna bağlı olarak 2022 yılında enerji fiyatlarında yaşanan keskin artış, ABD’de ham petrol üretiminin günde yaklaşık 13,3 milyon varil gibi yeni bir rekor seviyeye yükselmesinin de ana etkenlerinden biriydi.

Arap ülkelerinin rezervleri

Loughani, küresel enerji sektörü için petrol arzının güvence altına alınmasında Arapların, özellikle de Suudi Arabistan’ın rolüne dikkat çekerek şunları söyledi;

Arap ülkeleri, sahip oldukları büyük rezervler ve küresel üretimin büyük bir kısmını ve rafineri ve petrokimya endüstrisi gibi ilgili endüstrileri satın almaları ışığında, küresel enerji sektörü için petrol tedarikinin güvence altına alınmasında önemli bir rol oynuyor. Suudi Arabistan’ın, iklim değişikliğinin zorluklarıyla yüzleşirken, özellikle ekonomik kalkınma söz konusu olduğunda sürekli olarak petrol kaynaklarının güvenliğini sağlamak ve güvenilir enerji kaynakları sağlamak için çabaladığını vurgulamak isteriz. Bu, Suudi Arabistan’ın OPEC+’yı kurma ve başarısını sağlama konusundaki öncü çabalarında kanıtlanmıştır.

Suudi Arabistan’ın G20’deki ortaklarıyla ortak çıkarlara ulaşmanın yanı sıra üreticilerden, yatırımcılara ve tüketicilere kadar enerji piyasasındaki tüm etkili taraflar için adil maliyetleri sürdürmek amacıyla işbirliği yaptığını da kaydetti.

Hidrojen

OAPEC Genel Sekreteri, son yıllarda Arap ülkelerinin, uluslararası aktörlerle mutabakat zaptı imzalayarak, hidrojen alanında uluslararası işbirliğini ve ortaklığı geliştirmek amacıyla kayda değer faaliyetlere tanık olduklarını belirtti.

Loughani, “Bu projelerin hayata geçirilmesinin Arap ülkelerinin önümüzdeki yıllarda küresel hidrojen haritasında önemli bir yer işgal etmesine katkı sağlayacağına inanıyoruz” dedi.

Genel Sekreter, “Açıklanan projelerin önümüzdeki birkaç yıl içinde uygulamaya konulması durumunda, düşük karbonlu hidrojenin uluslararası ticareti 2030 yılına kadar 15,5 milyon ton/yıla ulaşabilir” diye ekledi.



COP30 bugün başlıyor... Trump, Şi ve Modi'nin yokluğu zorluklar doğuruyor

Belem'deki Estaçao das Docas turistik limanında Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'nın afişiyle fotoğraf çektiren kadınlar (AFP)
Belem'deki Estaçao das Docas turistik limanında Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'nın afişiyle fotoğraf çektiren kadınlar (AFP)
TT

COP30 bugün başlıyor... Trump, Şi ve Modi'nin yokluğu zorluklar doğuruyor

Belem'deki Estaçao das Docas turistik limanında Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'nın afişiyle fotoğraf çektiren kadınlar (AFP)
Belem'deki Estaçao das Docas turistik limanında Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'nın afişiyle fotoğraf çektiren kadınlar (AFP)

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP30) bugün Amazon yağmur ormanlarının kapısı olan Brezilya'nın Belem kentinde başlıyor.

Konferans, iklim değişikliğini ‘büyük bir aldatmaca’ olarak nitelendiren ABD Başkanı Donald Trump'ın yanı sıra, ülkelerini temsil etmek üzere heyetler gönderen Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi gibi önemli liderlerin yokluğunda gerçekleştiriliyor.

Avrupalı liderler, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak ve gelişmekte olan ülkelere finansman sağlamak için COP30'da bir araya gelirken, dünyanın en büyük kirleticileri Belem'deki zirveye katılmayacak. ABD ise konferansı tamamen görmezden geldi. Öyle ki Washington'dan hiçbir temsilci zirveye katılmayacak.

Washington’un yokluğu, Paris Anlaşması’ndan çekilmesinin ardından beklenen bir durum olarak değerlendiriliyor. Bu anlaşma, dünya liderlerinin 1990 yılı seviyelerine kıyasla küresel ısınmayı 1,5 santigrat derece ile sınırlamayı taahhüt ettiği bir çerçeveyi öngörüyordu.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping de konferansa katılmayacak, ancak yardımcısı Ding Xuexiang Pekin'i temsil edecek. Hindistan Başbakanı Narendra Modi ise ülkesini temsil etme görevini Brezilya Büyükelçisi Dinesh Bhatia'ya verdi.

Avrupa Komisyonu Ortak Araştırma Merkezi’nin (Joint Research Center – JRC) 2024 verilerine göre, Çin (yüzde 29,2), ABD (yüzde 11,1) ve Hindistan (yüzde 8,2) küresel emisyonların neredeyse yarısını oluştururken, 27 Avrupa Birliği (AB) ülkesinin payı sadece yüzde 5,9.

zs
Belem'deki Estaçao das Docas turistik limanında Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'nın afişiyle fotoğraf çektiren bir turist (AFP)

Bu eksiklik, küresel iklim eylemine verilen desteğin azalacağı endişelerini beraberinde getiriyor. Buna rağmen, organizatörler ve analistler bu oturumu ‘uygulama konferansı’ olarak nitelendiriyor; çünkü önceki taahhütlerin somut eylemlere dönüştürülmesine odaklanılıyor.

Kolombiya ve Şili liderleri, iklim bilimini reddettiği için Trump'ı yalancı olarak nitelendirdi. Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, iklim değişikliğine yönelik siyasi desteğin azaldığını kabul etti. Eskiden bu konunun uluslararası ve ulusal düzeyde birleştirici bir konu olduğunu, ‘ancak ne yazık ki bugün bu konsensüsün ortadan kalktığını’ söyledi.

Amazonlar gündemde

Amazonların kapısı olan Belem'de konferansa ev sahipliği yapmak, iklim değişikliğiyle mücadelede yerli halkların ve ormanların korunmasının rolünü vurgulamak için stratejik bir hamle. Geçen yılki zirveye sadece 170 yerli delegenin katıldığı konferansa bu yıl 3 binden fazla yerli delegenin katılması bekleniyor.

Olumlu bir adım olarak, Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva, Sonsuza Kadar Tropikal Orman Fonu’nu (Tropical Forests Forever Facility) başlatacağını duyurdu. Bu fon, tropik ormanların korunmasını finanse etmek için 125 milyar dolar toplamayı hedefliyor ve ağaçların kesilmesinden ziyade korunmasının daha kârlı olmasını sağlayacak bir mekanizma sunuyor.

Paris Anlaşması'nın gözden geçirilmesi

COP30, küresel ısınmayı endüstri öncesi seviyelerin 1,5 santigrat derece üzerinde sınırlamayı amaçlayan Paris İklim Anlaşması'nın onuncu yıldönümünde düzenleniyor. Ancak veriler, gezegenin yıllık sıcaklığının sadece son on yılda yaklaşık 0,46 santigrat derece arttığını gösteriyor. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, eylemdeki gecikmenin ‘ahlaki bir başarısızlık ve ölümcül bir ihmal’ olduğunu vurguluyor; çünkü 1,5 santigrat derece hedefinin aşılması giderek daha olası hâle gelmiş durumda, buna rağmen yenilenebilir enerji maliyetlerindeki düşüş önemli bir ilerleme olarak kaydediliyor.

Geçtiğimiz yıl Bakü'de düzenlenen COP29’u temel alan Küresel Güney, dünyanın en zengin ülkeleri tarafından yılda en az 1,3 trilyon dolar ayrılmasını talep ediyor.

Geçen yıl, en gelişmiş ekonomiler iklim değişikliğinin etkilerini hafifletmek için yıllık 300 milyar dolar tahsis etme sözü verdiler. Ancak, gelişmekte olan ülkeler bu miktarı yetersiz buldu.


Suudi Arabistan: Geçtiğimiz Hac sezonu, son 50 yılın en iyisiydi… Kutsal mekânların yüzde 50’sinin hazırlıkları tamamlandı

Mekke Vali Yardımcısı Prens Suud bin Mişal bin Abdulaziz, Hac Konferansı ve Fuarı'nın açılışında (KUNA)
Mekke Vali Yardımcısı Prens Suud bin Mişal bin Abdulaziz, Hac Konferansı ve Fuarı'nın açılışında (KUNA)
TT

Suudi Arabistan: Geçtiğimiz Hac sezonu, son 50 yılın en iyisiydi… Kutsal mekânların yüzde 50’sinin hazırlıkları tamamlandı

Mekke Vali Yardımcısı Prens Suud bin Mişal bin Abdulaziz, Hac Konferansı ve Fuarı'nın açılışında (KUNA)
Mekke Vali Yardımcısı Prens Suud bin Mişal bin Abdulaziz, Hac Konferansı ve Fuarı'nın açılışında (KUNA)

Suudi Arabistan, geçtiğimiz yılki hac sezonunun tüm alanlarda olağanüstü geçtiğini ve son 50 yılın en başarılı hac sezonu olarak değerlendirildiğini açıkladı. Ayrıca hacı memnuniyet oranının yüzde 91’e ulaştığını bildirdi. Krallık, kutsal mekânların yüzde 50’sinin hazırlıklarının tamamlandığını ve Mekke ile Medine’de 71 tarihi ve kültürel mekânın geliştirildiğini de duyurdu.

‘Mekke’den Dünyaya’ temasıyla dün başlayan Hac Konferansı ve Fuarı sırasında, ‘Hac ve Haremeyn Tarihi Forumu’ adlı bilimsel bir girişim başlatıldı. Bu forum, İslam öncesi dönemden Suudi dönemine kadar hac ibadetinin tarihini ve gelişim aşamalarını belgeleme amacı taşıyor.

Konferansın açılışını, Mekke Valisi Prens Halid el-Faysal adına, Vali Yardımcısı Prens Suud bin Mişal bin Abdulaziz, Cidde kentindeki Superdome salonunda gerçekleştirdi. Üç gün sürecek olan etkinlikte, tarih, mimari, kültür, medya ve dijital teknolojiler alanlarında uzman 50’den fazla tarihçi, araştırmacı ve akademisyenin katılımıyla 10’dan fazla özel oturum düzenlenecek. Konferans, modern ve kapsamlı bir bakış açısıyla hac ibadetinin belgelendiği benzersiz bir bilimsel ve kültürel etkinlik olarak öne çıkıyor.

Prens Suud bin Mişal bin Abdulaziz, konferansın açılışında yaptığı konuşmada, Suudi Arabistan’ın, Kral Abdulaziz’den bu yana hac ve umre hizmetlerinde Harameyn’e (Mekke ve Medine’ye) hizmet etme yolundaki kutsal çabalarını devam ettireceğini belirtti.

Geçtiğimiz yılki hac sezonunun (Hicri 1446) büyük bir başarıyla sonuçlandığını, organizasyon ve sunulan hizmetlerin mükemmelliğiyle bu başarıyı pekiştirdiğini vurguladı. Bu başarının, tüm devlet kurumlarının büyük bir uyum ve iş birliği içinde gerçekleştirdiği devasa çabaların bir sonucu olduğunu ifade etti.

Ayrıca, hacılara, umrecilere ve ziyaretçilere sunulan hizmetlerin sürekli olarak geliştirilmesine ve iyileştirilmesine büyük bir önem verildiğini belirtti. Bu çabaların, hacıların muvaffakiyetle ibadetlerini yerine getirebilmelerini sağlamak için devam edeceğini söyledi. Konferansın çıktılarının, geçmiş konferanslarda elde edilen kazanımları sürdürebilmek için ortak iş birliği ve koordinasyonu güçlendireceğine olan inancını dile getirdi.

Diğer taraftan, Suudi Arabistan Kralı’nın Özel Danışmanı ve Kral Abdulaziz Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prens Faysal bin Selman, haccın sadece mevsimlik bir ibadet değil, tarihler boyunca insanlığın tevhid inancına yönelme yolculuğunu simgeleyen bir iman yolculuğu olduğunu belirtti.

Prens Faysal bin Selman, “Hac, İslam tarihi boyunca tüm zorluklara ve çalkantılara rağmen, ümmetin birliğinin ve onurunun simgesi olmuştur. Yüce Allah, bu mübarek toprakları şereflendirmiş ve kutsal topraklara hizmet ile hacıların güvenliğini sağlamayı hem dini hem de ulusal bir sorumluluk haline getirmiştir” ifadelerini kullandı.

sdfrg
Geçtiğimiz Hac sezonu, son 50 yılın en iyisiydi. (KUNA)

Faysal bin Selman sözlerine şöyle devam etti: “Suudi Arabistan Krallığı'nın ilk dönemlerinden bu yana, liderliğin yaklaşımı hep aynı kalmıştır: Hac kafilelerini korumak, yollarını güvence altına almak, Rahman'ın misafirlerine saygı göstermek ve onları gözetmek; hac hizmetini hem bir dini emanet hem de nesiller boyu aktarılan ulusal bir sorumluluk haline getirmek.”

Faysal bin Selman, Suudi liderliğinin, İki Kutsal Cami ve Hacca büyük önem veren Kral Abdulaziz ve oğullarının hükümdarlığından bu yana hac ibadetine özen göstermeye ve hacıların işlerini düzenlemeye devam ettiğini, Haccın mevcut Suudi liderliği altında en yüksek düzeyde organizasyon, hizmet ve entegrasyona ulaştığını belirtti.

Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanlığı ve Rahman’ın Misafirlerine Hizmet Programı ile iş birliği içinde Hac ve Haremeyn Tarihi Forumu’nun başlatıldığını duyuran Faysal bin Selman, bu girişimin, İslam öncesi dönemden Suudi dönemine kadar tüm çağlar boyunca Haccın tarihini ve aşamalarını, bilimsel bir yaklaşımla izlemeyi amaçladığını bildirdi.

Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanı Dr. Tevfik er-Rebia ise açılış konuşmasında, Hicri 1446 yılı Hac sezonunun her bakımdan olağanüstü olduğunu keydetti. Bunun ‘son 50 yılın en iyisi’ olduğunu ifade etti.

Er-Rebia, bu sezonun çabaların birleştirildiği ve her türlü hizmetin entegre edildiği bir sezon olduğunu ve bu sayede hacı memnuniyeti endeksinin 2022'de yüzde 74'ten son Hac sezonunda yüzde 91'e sıçradığını açıkladı. Sezonun başarısına katkıda bulunan herkese şükranlarını sundu.

Zilhicce'nin 13'ünden itibaren Hac ve Umre Bakanlığı'nın, Yüksek Hac Komitesi'nin gözetiminde ve çeşitli devlet kurumlarıyla tam iş birliği içinde, organize bir çalışma ve erken hazırlık ile bir sonraki Hac sezonu için hazırlıklara başladığını belirtti.

Mekke Vali Yardımcısı Prens Suud bin Mişal bin Abdulaziz, kutsal mekanların hazırlığının yüzde 50’sinin tamamlandığını ve bu hazırlıkların gelecek yılın Zilhicce ayının başında tamamlanacağını açıkladı. Ayrıca, Turizm Bakanlığı’yla iş birliği içinde konaklama ve otel binalarının da yüzde 70’inin hazır hale getirildiğini bildirdi.

Prens Suud bin Mişal bin Abdulaziz, Nusuk uygulamasının dünya genelinde 40 milyon kullanıcıyı aştığını ve bu uygulamanın, yapay zekâ teknolojisiyle geliştirilen Nusuk AI özelliğiyle yeni bir aşamaya geçtiğini vurguladı.

Bunun yanı sıra, Mekke ve Medine’deki 71 tarihi ve kültürel mekânın geliştirilerek 3 milyonun üzerinde ziyaretçi ağırladığını ve ziyaretçilerin memnuniyet oranının yüzde 95’i geçtiğini söyledi.

Hac Konferansı ve Fuarı, Kral Selman bin Abdulaziz’in himayesinde, Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanlığı tarafından düzenlenmiş olup, Rahman’ın Misafirlerine Hizmet Programı ile iş birliği içinde gerçekleştiriliyor. Hac Konferansı ve Fuarı, 12 Kasım’a kadar devam edecek olup, hem yerel hem de uluslararası devlet ve özel sektör kuruluşlarının yanı sıra dünya çapında akademisyenler, araştırmacılar ve hac işlerinden sorumlu ofislerin temsilcilerinin katılımıyla geniş bir yelpazeye sahip.

Hac Konferansı ve Fuarı, dünya çapında uzmanları, devlet ve organizasyon temsilcilerini bir araya getiren küresel bir platform olarak, hac ibadetinin sistematiğini geliştirmek ve etkili iş birlikleri kurmak amacıyla en yeni çözümleri ve yenilikçi teknolojileri sergilemeyi hedefliyor. Aynı zamanda Rahman’ın misafirlerine sunulan hizmetlerin geliştirilmesine ve onların deneyimlerinin iyileştirilmesine katkı sağlamayı amaçlıyor.


TOURISE Zirvesi yarın Riyad'da başlıyor

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (Şarku’l Avsat)
TT

TOURISE Zirvesi yarın Riyad'da başlıyor

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (Şarku’l Avsat)

Riyad, Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın himayesinde, Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen ve perşembe gününe kadar sürecek olan TOURISE Zirvesi'nin ilkini yarın (salı) başlatacak.

Zirve, küresel turizm sektörünün geleceğini şekillendirmeyi, sürdürülebilirliğini ve büyümesini teşvik etmeyi, teknoloji, havacılık, eğlence, eğitim, sürdürülebilirlik ve medya gibi ilgili kilit sektörlerin liderlerini bir araya getirmeyi ve turizm sektörünün öngörülen zorlukları aşmasını ve önümüzdeki elli yıl boyunca gelişmesini sağlayacak yenilikçi, uygulanabilir çözümler geliştirmeyi amaçlıyor.

Suudi Arabistan Turizm Bakanı Ahmed el-Hatib, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın bu küresel etkinliğe verdiği desteğin, Vizyon 2030 çerçevesinde turizm sektörüne olan büyük ilgisinden kaynaklandığını belirtti. Ayrıca bu desteğin, sektörün etkisinin daha kapsamlı ufuklara genişlemesine katkı sağladığını ifade etti.

El-Hatib, “Turizm, Vizyon 2030’un temel sektörlerinden biri. Veliaht Prens’in sınırsız desteği, hem yerel turizm ilerlememizin hem de küresel etkimizi güçlendirmemizin temel taşı. Bu da ister turizm destinasyonlarına, havayollarına ve havaalanı kapasitesine yapılan büyük yatırımlar yoluyla, ister dünya standartlarında turizm altyapısı aracılığıyla olsun, ilerlememizin temelini oluşturuyor” ifadelerini kullandı.

fgrt
Riyad'daki zirve, turizmle ilgili hayati sektörlerden seçkin liderleri bir araya getirecek. (Şarku’l Avsat)

El-Hatib, bu çabaların Suudi Arabistan'ı turizm, yatırım ve inovasyonun küresel merkezine yerleştirdiğini ve konaklama, kültür, eğlence ve spor alanlarında turizm yatırım fırsatları sağladığını vurguladı.

El-Hatib sözlerini şöyle sürdürdü: “Tüm seviyelerde çalışmalar yürütülüyor; her geçen gün hazır olduğunu ve rekabet gücünü kanıtlayan hayati sektörümüzü güçlendirmek için yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Suudi Arabistan, 2024 yılı itibarıyla G20 ülkeleri arasında uluslararası turist sayısında en yüksek büyüme oranına ulaşarak birinci sırada yer aldı ve yurt dışından gelen turistlerden elde edilen gelir artışında da dünya genelinde ilk sırada bulunuyor.”

TOURISE, turizm sektörüyle bağlantılı önemli alanlardan geniş bir yelpazeyi temsil eden 14 seçkin uluslararası lider ve uzmandan oluşan danışma kurulunu oluşturduğunu duyurdu. Bu kurul, forumun stratejik yönünü belirlemede ve ilk edisyonunun gündemini hazırlamada rol üstleniyor.

Zirve, ‘zorluklarla mücadele, büyüme fırsatlarının değerlendirilmesi, büyük yatırımların teşvik edilmesi ve geleceğin politikalarının geliştirilmesi’ olmak üzere dört ana eksen etrafında şekillenen yoğun bir program sunacak.

Tartışmalarda, turizmdeki hızlı dönüşümlere ayak uyduran konular ele alınacak; sektörde yapay zekâ kullanımı, cesur yatırım modelleri, yenilikçi seyahat deneyimleri ve insan ile gezegen arasında denge kuran turizm anlayışı gibi temalar öne çıkacak.

Suudi Arabistan Turizm Bakanlığı tarafından geçtiğimiz mayıs ayında başlatılan TOURISE, çeşitli sektörlerden karar vericileri ve inovasyon liderlerini bir araya getiren ve küresel turizm sektörünün dayanıklılığını ve sürdürülebilirliğini artıran gelecekteki politikaların geliştirilmesine katkıda bulunan küresel bir platform.