Almanya Cumhurbaşkanı Şarku’l Avast’a konuştu: Suudi Arabistan bölgesel krizlerin çözümünde kilit rol oynuyor

Steinmeier, Riyad ve Berlin arasındaki ilişkilerin gücünü ve büyüme beklentilerini vurguladı

Almanya Cumhurbaşkanı (Şarku'l Avsat)
Almanya Cumhurbaşkanı (Şarku'l Avsat)
TT

Almanya Cumhurbaşkanı Şarku’l Avast’a konuştu: Suudi Arabistan bölgesel krizlerin çözümünde kilit rol oynuyor

Almanya Cumhurbaşkanı (Şarku'l Avsat)
Almanya Cumhurbaşkanı (Şarku'l Avsat)

Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Suudi Arabistan'ın bölgesel krizlerin çözümünde oynadığı önemli rolü vurguladı. Steinmeier, Suriye'de barışçıl ve kapsayıcı bir siyasi sürecin pekiştirilmesi ve Gazze Şeridi ile Lübnan'da kalıcı bir ateşkesin sağlanması için Suudi liderliğiyle birlikte çalışmayı dört gözle beklediğini ifade etti.

Steinmeier, Suudi Arabistan ziyaretinin sonunda bu sabahı Riyad'dan ayrılmadan önce “Şarku’l Avsat”a verdiği demeçte, Suudi-Alman ilişkilerinin güçlü ve gelişme potansiyeline sahip olduğunu belirtti. Steinmeier, “Almanya ve Suudi Arabistan yakın ortaklardır ve ziyaretim aracılığıyla ortaklığımızı güçlendirmeyi umuyorum. İlk kez bir Alman Cumhurbaşkanı Suudi Arabistan'a resmi bir ziyaret gerçekleştiriyor ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Prens Muhammed bin Salman'ın sıcak ve cömert karşılaması için çok müteşekkirim” ifadelerini kullandı.

Steinmeier, “Ortadoğu'daki bölgesel durum, Riyad'daki ziyaretimin ve görüşmelerimin ana konusudur. Hem Suudi Arabistan'ın hem de Almanya'nın Ortadoğu'da barış ve istikrarın sağlanmasına yönelik güçlü bir çıkarı var, yakın iş birliğimiz çözümlerin geliştirilmesine yardımcı olabilir” dedi. Almanya Cumhurbaşkanı, Beşşar Esed rejiminin düşmesinin ardından Suriye'de barışçıl ve kapsayıcı bir siyasi süreç için birlikte çalışıyoruz; Gazze Şeridi'nde ve Lübnan'da kalıcı bir ateşkes için birlikte çalışıyoruz”şeklinde konuştu.

İki devletli çözüm

Steinmeier şöyle devam etti: “Gazze'deki mevcut ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması müzakereleri temelinde, nihayetinde iki devletli bir çözüme ve İsrail ile Arap komşuları arasındaki ilişkilerin normalleşmesine yol açabilecek önemli bir siyasi sürecin başlamasını umuyorum.”

Almanya Cumhurbaşkanı, Suudi Arabistan'ın bölgesel sorunlara yönelik pek çok çözümün anahtarını elinde tuttuğunu vurgulayarak, “bu nedenle bu kritik dönemde Krallık ve diğer bölgesel ortaklarla görüşmelerimize büyük önem veriyorum” dedi.

İlişkiler stratejisi

Steinmeier, “Suudi-Alman ikili ilişkileri çeşitli alanlarda büyük bir gelişme potansiyeline sahiptir. Almanya Dışişleri Bakanı olarak görev yaptığım dönemde Riyad'ı birçok kez ziyaret ettim ve neredeyse 10 yıl sonra bugün döndüğümde, Riyad sokaklarında hissedilen dönüşüm, büyüme ve canlı enerjiden derinden etkilendim. Alman uzmanların ve şirketlerin, başta enerji ve sürdürülebilirlik, inovasyon, öğrenim ve araştırma ile sanat ve kültür olmak üzere pek çok önemli alanda Suudi Vizyon 2030'un desteklenmesine yardımcı olabileceğine inanıyorum.”

Steinmeier sözlerini şöyle sürdürdü: “Almanya ve Suudi Arabistan halihazırda Avrupa ve Körfez arasındaki en büyük ticaret ortaklarıdır. Dünya genelinde siyasi milliyetçiliğin ve ekonomik korumacılığın yükselişe geçtiği bir dönemde iki ülke ticaret, yatırım ve iş birliğini sınırların ötesine taşıma konusunda daha da kararlı olmalıdır.”



Suudi Arabistan Yeni Suriye’yi kucakladı

Muhammed bin Selman ve Ahmed eş-Şara Riyad'da ikili ilişkilerin güçlendirilmesini görüştü
Muhammed bin Selman ve Ahmed eş-Şara Riyad'da ikili ilişkilerin güçlendirilmesini görüştü
TT

Suudi Arabistan Yeni Suriye’yi kucakladı

Muhammed bin Selman ve Ahmed eş-Şara Riyad'da ikili ilişkilerin güçlendirilmesini görüştü
Muhammed bin Selman ve Ahmed eş-Şara Riyad'da ikili ilişkilerin güçlendirilmesini görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Prens Muhammed bin Selman, Suriye Geçiş Dönemi Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile Suriye'deki son gelişmeler ve ülkenin güvenliğini ve istikrarını destekleme yollarının yanı sıra, ikili ilişkilerin boyutları ve çeşitli alanlarda geliştirilmesine yönelik fırsatları ele aldı. Veliaht Prens Muhammed bin Selman, göreve gelmesinden bu yana ilk yurtdışı ziyareti için Suudi Arabistan'a gelen Şara’yı dün Riyad'daki ofisinde kabul etti.

Suudi Arabistan'ın yeni Suriye'ye olan ilgisi çerçevesinde Şara, Suriye Haber Ajansı (SANA) tarafından yayınlanan açıklamasında, Suudi Arabistan’ın ülkesine olan desteğini vurguladı. Şara, burada gördüklerini ve duyduklarını ‘Suriye'nin geleceğini inşa etmesine destek olmak için gerçek bir arzu ve Suriye halkının iradesini ve topraklarının birliğini ve bütünlüğünü destekleme isteği’ olarak değerlendirdi.

Şara, Riyad'da yapılan görüşmelerin tüm bölgede barışın ve istikrarın korunması ve Suriye halkının ekonomik durumunun iyileştirilmesini amaçlayan gerçek bir ortaklığa ulaşmak için her düzeyde iletişim ve iş birliğini yükselttiğini söyledi. Suriye'nin Arap dünyası ve küresel meselelerdeki rolünü arttırmak için Suudi Arabistan ile iş birliğini sürdürmenin önemine işaret etti.

Görüşmenin uzun sürdüğünü söyleyen Şara, “Başta insani ve ekonomik olmak üzere her düzeyde iletişim ve iş birliği düzeyini artırmak için çalıştık. Tüm bölgede barışı ve istikrarı korumayı ve Suriye halkının ekonomik durmunu iyileştirmeyi amaçlayan gerçek bir ortaklığa ulaşmak için enerji, teknoloji, eğitim ve sağlık alanlarında kapsamlı gelecek planlarını görüştük” şeklinde konuştu.

Öte yandan Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Suriyeli gözlemciler Şara'nın geçiş sürecinin bu noktasında gerçekleştirdiği ilk ziyareti iyimserlikle karşıladı. Suriye Ulusal Yenilenme Hareketi Başkanı Ubeyde Nahhas ziyareti ‘sadece bir medya iletişim çalışması ve siyasi bir mesaj değil, Suriye ve halkının stratejik derinliği olarak, Suudi Arabistan'a bilinçli bir yönelimi’ olduğunu söyledi.

Suudi siyasi analist Munif el-Harbi ise Riyad'ın Suriye'ye yönelik tek taraflı ve Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarının kaldırılmasına yönelik seferberlik çabalarının, ilk aşamada bunların bir kısmının kaldırılmasını sağladığını söyledi. Harbi, geçiş sürecinin Suriye halkının tüm bileşenlerini kapsayan siyasi, ekonomik ve kalkınmaya yönelik yeniden inşayı başaran bir aşama olması gerektiğini belirtti.