Suudi Arabistan, Filistin davasının tasfiyesini doğrudan reddetti

Filistin Yönetimi bu hamleyi ‘cesur bir adım’ olarak nitelendirdi... Gözlemciler bunu Riyad'ın ‘tarihi rolünün’ bir teyidi olarak değerlendirdi

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)
TT

Suudi Arabistan, Filistin davasının tasfiyesini doğrudan reddetti

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı tarafından bugün şafak vakti yapılan açıklamada, Suudilerin Filistin konusundaki tutumunun tutarlılığı vurgulanarak, ‘Suudi Arabistan’ın bir Filistin devletinin kurulmasına ilişkin tutumunun kesin ve değişmez olduğu’ belirtildi. Veliaht Prens ve Başbakan Muhammed bin Selman'ın bu tutumu ‘yoruma yer bırakmayacak açık ve net bir şekilde’ teyit ettiği hatırlatıldı. “Suudi Arabistan, bir Filistin devleti kurulmadan İsrail ile ilişki kurmayacaktır” denilen açıklamada, Riyad'ın bu konudaki tutumunun ‘değişmez olduğu ve müzakere ya da teklife tabi olmadığı’ vurgulandı.

Açıklamada Suudi Arabistan'ın, ‘İsrail'in yerleşim politikaları, Filistin topraklarının ilhakı ya da Filistin halkını topraklarından sürme çabaları yoluyla Filistin halkının meşru haklarından taviz verilmesini kategorik olarak reddettiği’ yinelendi. Açıklamanın devamında, “Bugün uluslararası topluma düşen görev, topraklarına sahip çıkmaya devam edecek ve ondan asla vazgeçmeyecek olan Filistin halkının çektiği acımasız insani ıstırabı hafifletmek için çalışmaktır. Bu kesin tutum, müzakereye ya da teklife tabi değildir. Filistin halkı uluslararası meşruiyet kararlarına uygun olarak meşru haklarını elde etmeden kalıcı ve adil barışa ulaşılamayacaktır. Bu, önceki ABD yönetimine ve mevcut yönetime zaten açık bir şekilde ifade edildi” ifadeleri yer aldı.

Filistinlilerin takdiri

ABD Başkanı Donald Trump'ın dün Beyaz Saray'da İsrail Başbakanı ile düzenlediği basın toplantısında yaptığı dikkat çekici açıklamalardan yaklaşık 60 dakika sonra gelen Suudi açıklaması Filistin Yönetimi tarafından takdirle karşılandı.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas yaptığı açıklamada, yerleşim, ilhak ve yerinden edilmeyi reddeden, bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını savunan kardeş Suudi Arabistan yönetiminin art arda yayınladığı samimi ve kardeşçe tutumları memnuniyetle karşıladı. Abbas, Suudilerin cesur ve onurlu tutumlarını takdir etti. Abbas ayrıca, Suudi Arabistan'ın Filistin halkına verdiği büyük desteğin yanı sıra uluslararası forumlarda Filistin davasına verilen destekten, Filistin devletinin tanınması için uluslararası koalisyonun kurulmasından ve önümüzdeki haziran ayında uluslararası barış konferansı düzenlenmesi çabalarından övgüyle bahsetti.

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) İcra Komitesi Genel Sekreteri Hüseyin eş-Şeyh ise “Suudi Arabistan'ın Filistin halkının hakları ve uluslararası hukuka uygun iki devletli çözümün bölgede güvenlik, istikrar ve barışın teminatı olduğu konusundaki sağlam, kararlı ve tarihi tutumunu takdirle karşılıyoruz” dedi.

Filistinlilerin haklarının güvence altına alınması

Yazar ve siyasi analist Munif el-Harbi, “Araplar, Müslümanlar ve vicdan sahibi herkes, Kral Abdulaziz'in 80 yıl önce ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt ile görüşmesinden bu yana Suudi Arabistan'ın Filistin davasına yönelik tutarlı tutum ve ilkelerini kaydedecektir. Veliaht Prens Muhammed bin Selman, Şura Konseyi önünde ve Arap Birliği-İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ortak zirvesine başkanlık ettiği sırada yaptığı konuşmalarda, Filistin hakkından herhangi bir şekilde taviz vermeye yönelik girişimlere yanıt vermekte gecikmediğini ve gecikmeyeceğini vurguladı” ifadelerini kullandı.

Filistin devletini tanıma fırsatı

El-Harbi, “Bugün dünyanın tüm barışsever ülkeleri, Filistin devletini tanımak için Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın doğrudan gözetiminde Suudi Arabistan tarafından yürütülen yorulmak bilmeyen çabalara katılma fırsatına sahiptir” dedi. El-Harbi, ‘Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun Filistin'i BM'ye tam üye olarak kabul eden kararlarında da ifade edildiği üzere, uluslararası toplumu Filistin halkının haklarını desteklemek üzere harekete geçirmenin önemini’ vurguladı. Egemen ve bağımsız bir karara sahip olan Suudi Arabistan'ın ‘Filistinlilerin haklarını en önemli önceliği haline getirdiğini’ ve Riyad ile Tel Aviv arasında barış için uluslararası ya da bölgesel güçler tarafından sarf edilen her türlü çabanın Filistin devletinin kurulmasına açılan kapıdan geçmesi gerektiğini belirten el-Harbi, bunun dışındaki her türlü çabayı ‘ikili barışa ve ardından bölge için adil ve kapsamlı bir barışa ulaşmaya yol açmayacak boşa harcanmış bir çaba’ olarak nitelendirdi.

El-Harbi, askeri güç kullanımı, suikastlar, toprakların zorla ilhakı, zorla yerinden etme ve devletlerin egemenliğinin ihlalinin kendileri için güvenlik ve istikrar sağlamayacağı; ancak 1967 sınırlarını gözeterek başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasına dayanan Suudi barış denklemiyle sükûnetin sağlanacağını söyledi.

Hızlı reaksiyon

Siyasi analist Nidal es-Seb ise Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, ‘Suudilerin ilkesel tutumunun ahlaki ve tarihi bir tutum olduğunu, aynı zamanda Arap Birliği-İİT ortak toplantısı aracılığıyla ortak tutum çağrısında bulunulduğunu ve Suudi Arabistan'ın ABD’nin tutumuna karşı duran tek ülke olmaması gerektiğini’ belirtti. Es-Seb, Suudilerin Filistin davasının tasfiyesini reddeden açıklamasıyla verdiği yanıtın hızının, Suudi kararının egemenliğini ve bağımsızlığını teyit eden kesin bir mesaj ortaya koyduğunu ifade etti. “Filistin halkı uluslararası meşruiyet kararlarına uygun olarak meşru haklarını elde etmeden kalıcı ve adil bir barışa ulaşılamayacaktır” diyen es-Seb, bu dosyanın müzakereye, tavize veya ihaleye tabi olmadığını doğruladı. Es-Seb, Suudilerin bu hakkı tasfiye etmeye veya ortadan kaldırmaya yönelik her türlü girişim karşısında Filistin halkının yanında yer aldığı yönünde doğrudan bir mesaj daha gönderdiğini kaydetti.

Es-Seb, Riyad'ın sarsılmaz bir kararlılıkla sergilediği tutumun, İsrail'in yerleşim politikaları, Filistin topraklarının ilhakı ya da Filistin halkını topraklarından sürme çabaları yoluyla Filistin halkının meşru haklarını zayıflatmaya yönelik her türlü girişimi engelleyeceğine dair Filistinlilerin inancını kuvvetlendirdiğini vurguladı.



Suudi doktor ve gönüllülerden oluşan ilk konvoy Şam'a ulaştı

3 binden fazla Suudi gönüllü Suriye'ye destek için Suudi "Amal" programına katılmaya hazırlanıyor (SANA)
3 binden fazla Suudi gönüllü Suriye'ye destek için Suudi "Amal" programına katılmaya hazırlanıyor (SANA)
TT

Suudi doktor ve gönüllülerden oluşan ilk konvoy Şam'a ulaştı

3 binden fazla Suudi gönüllü Suriye'ye destek için Suudi "Amal" programına katılmaya hazırlanıyor (SANA)
3 binden fazla Suudi gönüllü Suriye'ye destek için Suudi "Amal" programına katılmaya hazırlanıyor (SANA)

Kral Salman İnsani Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi'nin (KSrelief) ülkenin sağlık sektörünü desteklemek ve çeşitli uzmanlık alanlarında hassas tıbbi operasyonlar gerçekleştirmek üzere Suriye'ye gönderdiği Suudi gönüllülerden oluşan konvoyun bir parçası olarak 61 doktor ve uzmandan oluşan ilk Suudi sağlık ekibi Şam'a ulaştı.

Şam Uluslararası Havalimanı, Riyad'da başlatılan Suudi gönüllü programı Amal kapsamında KSrelief tarafından Suriye'ye gönderileceği duyurulan 104 gönüllüden tıbbi ve genel uzmanlık alanlarındaki ilk üç gönüllü kafilesini bugün kabul etti.

xscdfvgth
Gönüllü konvoyunun öncüsü 3 tıbbi uzmanlık dalındaki doktorlar ve danışmanlardan oluşuyor (SANA)

Suriye Sağlık Bakanlığı ile koordinasyon halinde, yaklaşık 10 gün sürecek ilk aşamada gönüllü konvoyunun öncüleri arasında ortopedi, pediatrik onkoloji ve koklear implant uzmanlık alanlarında doktor ve danışmanlar yer alıyor.

sxcdfrgthy
KSrelief’in Riyad'daki merkezinde “Amal” programının başlatılması (Şarku’l Avsat)

Kral Salman Yardım Merkezi (KSRelief), Suudi Arabistan'ın Suriye'ye destek amaçlı gönüllü “Amal” programının bir yıl boyunca devam edeceğini ve 104 gönüllünün tamamının önümüzdeki dönemlerde, sağlık sektöründeki ihtiyaç alanlarını belirlemek ve sonuçlarına göre gelecekteki kampanyaları planlamak için devam eden saha değerlendirmeleriyle bağlantılı olarak art arda gönderileceğini duyurdu.

3 binden fazla Suudi gönüllü, KSRelief tarafından yürütülen Suudi gönüllü programı “Amal‘ın Suriye'de acil ve tıbbi hizmetler sunmak üzere yaklaşan tıbbi ve gönüllü kampanyalarına katılmaya hazırlanıyor. Suriye halkının acılarını hafifletmek ve bir dizi uzmanlık alanındaki acil ihtiyaçlarını karşılamak için 218 bin saatten fazla mesai yapacaklar.

Kampanyalar, Suudi doktorlar tarafından hassas ameliyatların gerçekleştirilmesinin yanı sıra, ilk yardım, meslekler ve el sanatları alanlarında eğitim ve öğretim programları da dahil olmak üzere Suriye toplumunu ekonomik olarak güçlendirmeye yönelik kampanyaları ve tahmini 218 bin saatlik gönüllü çalışmayı içeriyor.

sdefrgty
Şam Uluslararası Havaalanı, tıp ve genel uzmanlık alanlarında 3 bin gönüllü kampanyasını ilk kafilesini aldı (SANA)

Bugün Suudi doktor ve gönüllülerden oluşan ilk konvoyun Suriye topraklarına ulaşmasıyla başlayan Amal programı, 21 uzmanlık alanıyla tıp alanında ve 23 uzmanlık alanıyla genel gönüllülük alanında toplumun tüm kesimlerini hedefleyen 100'den fazla projeyi hayata geçiriyor.

sdfergtyu
Kral Salman Yardım Merkezi'nin (KSRelief) gönüllü ekibinden bir doktor (Arşiv - Şarku'l Avsat)

Geçen yıl Ocak ayında KSrelief Gönüllülük Departmanı, Suriye'deki sağlık sektörünün durumuna ilişkin tam bir ay süren ve Suriye sağlık sektöründe büyük bir boşluk, bazı uzmanlık alanlarında eksiklik ve uzun bekleme listeleri olduğunu ortaya koyan kapsamlı bir değerlendirme yapmış ve bunun sonuçlarına dayanarak, Suriye'ye ulaşmaya başlayan tıbbi ve gönüllü kampanyalarının niteliğini ve içeriğini tasarlamaya karar vermiştir.