4. Riyad Uluslararası İnsani Yardım Forumu geniş uluslararası katılımla gerçekleşiyor… İmzalanması beklenen 23 anlaşma var

Er-Rebia'dan Şarku’l Avsat’a: Foruma 150 kuruluş ve 216 ülke temsilcisi katılıyor

KSrelief Genel Müdürü Dr. Abdullah er-Rebia, 4. Riyad Uluslararası İnsani Yardım Forumu öncesinde yerel ve uluslararası basınla bir yuvarlak masa toplantısında (KSrelief)
KSrelief Genel Müdürü Dr. Abdullah er-Rebia, 4. Riyad Uluslararası İnsani Yardım Forumu öncesinde yerel ve uluslararası basınla bir yuvarlak masa toplantısında (KSrelief)
TT

4. Riyad Uluslararası İnsani Yardım Forumu geniş uluslararası katılımla gerçekleşiyor… İmzalanması beklenen 23 anlaşma var

KSrelief Genel Müdürü Dr. Abdullah er-Rebia, 4. Riyad Uluslararası İnsani Yardım Forumu öncesinde yerel ve uluslararası basınla bir yuvarlak masa toplantısında (KSrelief)
KSrelief Genel Müdürü Dr. Abdullah er-Rebia, 4. Riyad Uluslararası İnsani Yardım Forumu öncesinde yerel ve uluslararası basınla bir yuvarlak masa toplantısında (KSrelief)

Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi (KSrelief) Genel Müdürü Dr. Abdullah er-Rebia, bugün (pazartesi) başlayan ve iki gün sürecek olan 4. Riyad Uluslararası İnsani Yardım Forumu'nun, KSrelief'in kuruluşunun 10. yıldönümüne denk gelmesi dolayısıyla ayrı bir önem taşıdığını vurguladı.

Forum öncesinde uluslararası ve yerel basın mensuplarıyla bir araya gelen er-Rebia, Gazze'den nakledilen bazı hastaların tedavisi için Suudi Arabistan'ın kapılarını açtığını, ancak bazı zorluklar nedeniyle KSrelief'in hastaları Ürdün'de tedavi etmeye karar verdiğini açıkladı. Er-Rebia, insani yardım kuruluşlarına desteğini azaltan ülkelerin bu kararlarını yeniden gözden geçirmelerini umduğunu ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın sorusuna cevaben er-Rebia, foruma katılmak üzere kayıt yaptıranların sayısının 6 bin 566’ya ulaştığını; 150 kuruluş ve 216 ülke temsilcisinin katılımının yanı sıra forum sırasında imzalanması beklenen anlaşma sayısının 23 olduğunu kaydetti. Er-Rebia, anlaşmaların KSrelief tarafından temsil edilen Suudi Arabistan'ın, Gates Vakfı’yla iş birliği içinde UNICEF ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile çocuk felcinin ortadan kaldırılmasına ilişkin 500 milyon dolarlık bir anlaşmayı da içerdiğini doğruladı. Er-Rebia, bu anlaşmalar içerisinde Yaşam ve Geçim Kaynakları Fonu için 5 yıl boyunca 100 milyon dolarlık bir anlaşma desteğinin de bulunduğunu bildirdi. Tüm bu anlaşmalar, KSrelief, Gates Vakfı ve İslam Kalkınma Bankası'nın (IsDB) yanı sıra Abu Dabi Kalkınma Fonu (ADFD) ve Katar Yatırım Otoritesi’nin (QIA) birlikte katıldığı bir programdır.

Er-Rebia, forumun çocukluk çağı engelleri ve yapışık ikizlere yönelik ilk platformun başlatılmasına tanıklık etmesini umduğunu dile getirdi. Bilimsel araştırma olmadan yapılan insani yardım çalışmalarının durgunluk anlamına geldiğini vurgulayan er-Rebia, “Bu yüzden bir araştırma üssüne ve bilimsel bir insani yardım dergisine sahip olmak istedik. Akademik çalışmaları insani yardım çalışmalarıyla ilişkilendirmek için üniversitelerle iş birliği yapmayı arzuladık. Çalışmaları realiteye dökmek için saha çalışması yapmak istiyoruz. Bu noktada insani yardım ihtiyacını değerlendirmek istedik. Çünkü bu konuda uluslararası yanlışlar var. İnsani ihtiyaç bilimsel araştırmalara dayanmalıdır” ifadelerini kullandı.

Er-Rebia, forumun insani yardım çalışmalarının zorluklarını tartışmak ve ele almak üzere dünyanın dört bir yanından uzmanları bir araya getirdiğini belirtti. Forumda, Suudi Arabistan’ın içinden ve dışından seçkin bir grup araştırmacı ve uzmanın katılımıyla, çatışma ve afetlerde insani diplomasinin rolü, insani yardım, tedarik zincirleri, artan çatışmalar, doğal afetler nedeniyle yerinden edilme gibi konularda üst düzey diyalog oturumlarına tanıklık edileceğini ifade eden er-Rebia, ayrıca, münazara, yan oturumlar, atölye çalışmaları ve çeşitli etkinlikler düzenleneceğini bildirdi.

Er-Rebia, forumun faaliyetleri kapsamında KSrelief tarafından el-Faysal Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen ‘İnsani Yardımda Yapay Zekâ’ hackathonuna da değindi. Hackathon, sağlık alanındaki kritik insani zorlukları ele almak için yapay zekâya dayalı çözümlerden yararlanmayı amaçlıyor. Vizyon 2030 doğrultusunda yenilikçi çözümler geliştirmek üzere teknik ve insani yardım uzmanlarını bir araya getiren hackathon, yapay zekâ, sağlık hizmetleri ve inovasyonun sac ayaklarını oluşturduğu üç ana kulvara odaklanıyor.

Toplantı sırasında KSrelief tarafından çeşitli ülke ve bölgelerde temsil edilen Suudi yardımlarına ilişkin son rakamlar gözden geçirildi. Suriye'ye sağlanan yardımın toplam miktarının iki bin tonu aştığı, ayrıca gıda kolileri, kışlık giysiler, barınma kitleri, tıbbi malzemeler ve un çuvallarıyla yüklü 114 tır gönderildiği açıklandı. Lübnan'a yönelik olarak ise 27 uçakla gönderilen, gıda kolileri, tıbbi malzemeler, barınma kitleri, kışlık giysiler ve bebek maması içeren yardımların miktarının ise 765 tonu aştığı belirtildi.

Gazze'ye yönelik olarak ise hava ve deniz köprüleriyle sağlanan toplam yardım 7 bin 172 tonu aşmış durumda. Yardım operasyonlarına 20 ambulans, 62 yardım uçağı ve 10 yardım gemisi katıldı. Ayrıca gıda, tıbbi malzeme, barınma malzemesi ve hazır yemek içeren 500 paket de havadan indirildi. Buna ilaveten gıda güvenliği, su, sanitasyon ve sağlık alanlarında acil yardım projeleri de desteklendi.

Sudan'la ilgili olarak KSrelief, sağlık yardımı, gıda güvenliği, su, sanitasyon, hijyen, barınma ve gıda dışı ürünler içeren 35 yardım gemisi ve 13 yardım uçağı gönderdi. KSrelief, ulaştırılan bu insani yardımın toplam maliyetinin 120 milyon doları aştığını açıkladı.

KSrelief, 24-25 Şubat 2025 tarihinde (bugün ve yarın) ‘İnsani Müdahalenin Geleceğini Keşfetmek’ teması altında 4. Riyad Uluslararası İnsani Yardım Forumu’nu düzenliyor. Forum, İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Kral Selman bin Abdulaziz'in himayesinde, dünyanın farklı ülkelerinden liderlerin, bağışçıların, uzmanların ve insani yardım çalışanlarının katılımıyla, Birleşmiş Milletler (BM) ve insani yardım kuruluşlarının iş birliğiyle gerçekleştiriliyor.



ABD'nin Suriye ile ilgili kararlı tutumu İran'ın bölgesel yenilgisini sağlamlaştırıyor

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)
TT

ABD'nin Suriye ile ilgili kararlı tutumu İran'ın bölgesel yenilgisini sağlamlaştırıyor

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)

James Jeffrey

ABD Başkanı Donald Trump, 13 Mayıs’ta Riyad’a yaptığı ziyaret sırasında Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırıldığını açıkladı ve ertesi gün Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile bir araya geldi. Trump, açıklamasında ayrıntılara yer vermezken Suriye’ye yükselmesi ve gelişmesi için yeni bir şans verme konusundaki kararlılığını vurguladı.

Ancak stratejik ağırlığına rağmen aynı ölçüde dikkat çekmeyen bir husus daha var. O da bu hamlenin ABD yönetimi içindeki derin bir anlaşmazlığı çözerken, bir tarafta ABD ve İsrail, diğer tarafta ABD’nin Arap, Türk ve Avrupalı müttefikleri arasındaki çatlağı kapatması. Daha da önemlisi, İran'ın zayıf ve bölünmüş bir Suriye'yi ‘Şii hilalini’ yeniden kurmak için kullanma hevesinin kursağında bıraktı.

Bu karar, İran ve vekilleri için bazı gerilemelerin doruk noktası olması ve uluslararası toplumun Ortadoğu meseleleri etrafında birleşmesine katkıda bulunması nedeniyle tarihi bir etkiye sahip.

İsrail, Suriye’nin ‘şeriatçı’ hükümetine ve onun müttefiki Türkiye'ye yönelik saldırgan tutumu nedeniyle tecrit edilmiş gibi görünse de aşırı sağcı Dışişleri Bakanı Gideon Saar’ın son zamanlarda yaptığı daha olumlu açıklamaların yanında özellikle Azerbaycan'da yapılan ve Suriye dosyası üzerinden Ankara ile gerilimi azaltmayı amaçlayan görüşmelerde somutlaşan tutumunda değişiklik belirtileri göstermeye başladı. Ancak en önemli değişim, Trump'ın Suriye'deki İran etkisine yönelik ilmiği sıkılaştırma ve İsrail ordusunun bir cephedeki askeri varlığını azaltmasına izin verme hamlesiydi. Bu hamle, İsrail'deki güvenlik hissini arttırdı ve daha geniş bölgesel istikrara katkıda bulundu.

Ancak ABD ve Suriye dışişleri bakanları arasında bu hafta Türkiye'de yapılması planlanan görüşme ile başlayacak olan çözüme giden yol halen uzun ve meşakkatli. Şimdiye kadar yaptırımların ABD Kongresi tarafından resmi olarak ne zaman kaldırılacağına dair net bir işaret verilmedi. Çünkü bu Trump'ın hızlı bir şekilde onaylayabildiği başkanlık kararından farklı bir durum. ABD Kongresi’nin alacağı karar daha uzun bir yasama süreci gerektiriyor. ABD Kongresi'nden gelen ilk tepkiler olumlu olsa da ayrıntılar önemini koruyor.

Bu arada Washington, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera’ya bağlı Heyet Tahriru’ş-Şam’ı halen terör örgütü olarak listelerken Suriye'yi halen terörizmin devlet sponsoru olarak görüyor ve Şera’nın liderliğindeki yeni hükümeti resmi olarak tanımıyor. Ayrıca, Brüksel'deki görüşmesi sırasında Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani’ye iletilen ABD'nin talepler listesi halen görüşülmeye ve takip edilmeye devam ediyor. Şeybani'nin ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile yapacağı görüşmede bu temel talepler üzerinde durulması bekleniyor.

İsrail, Dürziler üzerinden Suriye’nin güneyindeki nüfuzu veya belki de Şera’nın kendisiyle yeni ortaya çıkan iletişim kanalları aracılığıyla rakibi Türkiye'ye karşı halen etkili olan bir kozu elinde tutuyor.

ABD’nin taleplerini sıraladığı liste, çok çeşitli güvenlik konularını içeriyor. Şam'a kayıp ABD vatandaşlarının bulunması ve Beşşar Esed rejiminin elindeki kimyasal silahlar ve diğer kitle imha silahlarıyla ilgili çözüm bekleyen meselelerin çözüme kavuşturulması için iş birliği çağrısında bulunarak başlayan listedeki talepler arasında DEAŞ’a karşı hem operasyonel olarak hem de el-Hol Mülteci Kampı’nda ve Suriye’nin kuzeydoğusundaki diğer kamplarda tutulan tutuklularla ilgili olarak koordinasyon sağlanması da yer alıyor. Washington ayrıca ABD güçlerine Suriye genelinde terörle mücadele operasyonları yürütme ve İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ve Hizbullah'tan on yıllardır Suriye'de bulunan Filistinli gruplara kadar geniş bir yelpazede terörist olarak sınıflandırılan örgütlerle mücadele etme özgürlüğü verilmesini talep ediyor.

juık
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Riyad'da bir araya geldiler, 14 Mayıs 2025 (SPA)

ABD ayrıca azınlıklara karşı baskıcı uygulamalardan kaçınılması, kapsayıcı ve çeşitliliğin olduğu bir hükümet kurulması ve önemli makamlardaki yabancı uyruklu cihatçı unsurların temizlenmesi için güvenlik birimlerinin yeniden yapılandırılması gerektiğini vurguluyor. Başkan Trump ayrıca Cumhurbaşkanı Şera’yı ‘Abraham (İbrahim) Anlaşmaları’na katılmaya ve İsrail'i tanımaya çağırdı. Suriye’nin Abraham Anlaşması'na katılması şu an için ulaşılamaz gibi görünse de Cumhurbaşkanı Şera'nın Suriye ve İsrail arasındaki 1974 tarihli Ayrılma Anlaşması ile ilgilendiği de ortada.

Başkanlık kararının cesurluğuna rağmen, birçok önemli ayrıntı çözülmeyi bekliyor. Trump yönetiminin Cumhurbaşkanı eş-Şera ve HTŞ hakkındaki kuşkuları henüz dağılmış değil. Bu da herhangi bir siyasi zafer ilan etmeden önce bir dereceye kadar ihtiyatlı olmayı gerektiriyor. Başkanlık kararının cesurluğuna rağmen, birçok önemli ayrıntı açıklanmayı bekliyor. Trump’ın açıklamasının yarattığı toz ve duman dağıldıkça analistler yeni Suriye hükümeti üzerinde en önde gelen müttefiki Türkiye’nin mi, Suudi Arabistan’ın mı, yoksa ABD’nin mi daha etkili olacağını merak etmeye başlayacaklar.

csdfvghy
Lübnan'daki Hizbullah tarafından yönetilen İmam Mehdi İzcileri'nden kız öğrenciler, Lübnan'ın güneyinde, eski Suriye rejimi saflarında savaşırken öldürülen Hizbullah komutanı Ali Feyyad'ın fotoğraflarını tutarken, 6 Mart 2016 (Reuters)

Öte yandan İsrail, Dürziler üzerinden Suriye’nin güneyindeki nüfuzu veya belki de Şera’nın kendisiyle yeni ortaya çıkan iletişim kanalları aracılığıyla rakibi Türkiye'ye karşı halen etkili olan bir kozu elinde tutuyor.

Son olarak Rusya, Suriye denkleminde göz ardı edilemeyecek bir faktör. Beşşar Esed rejiminin düşmesi, özellikle de 2019 yılında dönemin ABD Dışişleri Bakanı Mike Bakan Pompeo'nun Rusya ziyareti sırasında sunduğu, ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Suriye’deki savaşı sona erdirecek uzlaşma önerisini reddetmesinin Moskova için acı verici bir jeostratejik darbe oldu. O tarihten bu yana Rusya, Lazkiye yakınlarındaki askeri üslerini korumak amacıyla Şam ile görüşmeler yürütüyor. Moskova ve yeni Suriye hükümeti arasında savaş sırasında gelişen düşmanlığa rağmen, her iki taraf da pragmatik davranıyor ve bu görüşmelerin pratik anlaşmalara yol açabileceğine inanıyor.

Başkanlık muafiyetleri, insani yardım sağlanması veya sınırlı kalkınma projelerinin finanse edilmesi için geçici kolaylıklar sağlasa da uluslararası iş dünyasının uzun vadeli yatırımlar yapması için ihtiyaç duyduğu istikrarlı yasal çerçeveyi oluşturmuyor.

Öte yan hem Ankara hem de Tel Aviv, Moskova'nın Suriye dosyasındaki dengelerde potansiyel bir rolü olduğunu düşündüklerinden Rusların Suriye'yi terk etmesine yönelik gerçek bir talepte bulunmuyorlar. Özellikle Türkiye'nin güvenlik, diplomasi ve ekonomiyle ilgili diğer çıkarlarının yanı sıra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya’nın Suriye’deki askeri üslerinin varlığı gibi küçük bir mesele için taviz vermeye istekli görünmüyor. Trump'ın ‘Yeni Suriye’ yaklaşımını benimsediği şu günlerde, Rusya'ya yönelik tutumu özel bir önem taşıyor. Bu da ABD'nin geniş desteğine sahip olan Ukrayna konusunda devam eden müzakerelerde etkili bir kart olarak kullanılabilir.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Trump'ın kararına ilişkin jeopolitik arka plan ne olursa olsun, yaptırımların kaldırılması Suriye halkı için büyük bir kazanım. Aynı zamanda ülkenin kaos ve yeniden iç savaşa sürüklenmekten kaçınmasının ardından karşılaştığı en büyük zorluk olan yeniden inşa çabaları için gerçek bir umut penceresi açıyor. Dünya Bankası on dört yıllık savaşın altyapı ve ekonomiye 400 milyar dolardan fazla zarar verdiğini tahmin ediyor. Çatışma, komşu ülkeler ve Avrupa'daki altı milyondan fazla mülteci de dahil olmak üzere Suriyelilerin neredeyse yarısını yerinden etti. ABD’nin Caesar (Sezar) Yasası çerçevesinde Suriye’ye uyguladığı katı yaptırımların devam etmesiyle birlikte, ABD’nin mevcut ya da gelecekteki yönetimleri tarafından yasal olarak soruşturmaya uğrama korkusu nedeniyle Suriye’ye yardım ulaştırma imkanları da oldukça sınırlı.

cfdvbgh
Suriye'nin başkenti Şam'ın eteklerindeki bir Captagon (uyuşturucu hap) fabrikasının içinde kimyasal madde içeren kutular, 12 Aralık 2024 (Reuters)

Başkanlık muafiyetleri, insani yardım sağlanması veya sınırlı kalkınma projelerinin finanse edilmesi için geçici kolaylıklar sağlasa da ülkenin yeniden inşası için en önemli ve etkili yol olan uluslararası iş dünyasının uzun vadeli yatırımlar yapması için ihtiyaç duyduğu istikrarlı yasal çerçeveyi oluşturmuyor. Zira iş dünyası, istikrarlı ve güvenli bir ortama ihtiyaç duyar, ancak bu geçici muafiyetlerle sağlanamaz.

Sonuç olarak İran'ın bölgesel yenilgisinden DEAŞ’ın neredeyse tamamen ortadan kaldırılmasına ve Türkiye'deki PKK terör örgütünün feshedildiğinin açıklanmasına kadar son dönemde hız kazanan dramatik bölgesel gelişmelerle birlikte Suriye'nin çevresiyle yeniden bütünleşmesi, daha müreffeh, daha istikrarlı ve daha barışçıl bir Ortadoğu'ya giden yolu açabilecek yeni bir sayfa açmak için gerçek bir fırsat gibi görünüyor.