Saudi Aramco'nun 2024 yılı net kârı 106,2 milyar dolar olarak açıklandı

Saudi Aramco logosu... (Reuters)
Saudi Aramco logosu... (Reuters)
TT

Saudi Aramco'nun 2024 yılı net kârı 106,2 milyar dolar olarak açıklandı

Saudi Aramco logosu... (Reuters)
Saudi Aramco logosu... (Reuters)

Saudi Aramco geçen yıl, yaklaşık 6,5 milyar riyallik (1,7 milyar dolar) diğer gayri nakdi giderlere rağmen, analist konsensüsüne uygun olarak, 2023'e (121,3 milyar dolar) kıyasla yüzde 12,39 düşüşle 106,2 milyar dolar net kâr açıkladı. Net kârdaki düşüşe rağmen Aramco, 2024'ün dördüncü çeyreği için 21,4 milyar dolar temettü ödemeyi planlıyor.

Yapılan açıklamaya göre şirket, dördüncü çeyrek için 2023'ün aynı dönemine kıyasla yüzde 4,2'lik bir artışı temsil eden 21,1 milyar dolarlık temel bir temettü ilan etti. Bu temettünün 2025 yılının ilk çeyreğinde ödenmesi bekleniyor. Ayrıca, daha önce açıklanan mekanizmaya dayalı olarak ilk çeyrekte ödenecek olan 0,2 milyar dolar tutarındaki performansa bağlı temettü dağıtımı da duyuruldu.

Aramco'nun tüm yıl temettüsü 2023'teki 97,78 milyar dolardan 124,25 milyar dolara yükseldi. Şirket 2025 yılında toplam 85,4 milyar dolar dağıtım yapmayı planlıyor.

Şirketin Suudi Arabistan Menkul Kıymetler Borsası’na (Tadawul) yaptığı açıklamaya göre, daha düşük kazançlar temel olarak daha düşük gelir ve satışlarla ilgili diğer gelirlerin, daha yüksek işletme maliyetlerinin ve daha düşük finans ve diğer gelirlerin etkisini yansıtıyor. Bu durum, daha düşük gelir vergileri ile kısmen dengelendi.

sdfrgt
Saudi Aramco'ya ait bir petrol tesisi olan Kuzey Cidde Petrol Tesisi'ndeki depolama tankları... (AP)

Toplam gelir 2023 yılında 440,88 milyar dolar iken 2024 yılında 436,61 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu düşüş temel olarak daha düşük ham petrol fiyatlarının yanı sıra rafine ve kimyasal ürün fiyatlarındaki düşüşten kaynaklandı. Bu durum, satılan rafine ve kimyasal ürün hacimlerindeki artışla kısmen dengelendi.

Nakit akışları

Şirketin işletme faaliyetlerinden elde ettiği nakit akışı geçen yıl 135,7 milyar dolara ulaşırken, bu rakam 2023'ün aynı dönemindeki 143,4 milyar dolara kıyasla yaklaşık yüzde 5 azaldı. 2023'te 101,2 milyar dolar olan serbest nakit akışı ise 85,3 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Şirket, 2024 yılında 50,4 milyar doları büyük sermaye harcaması olmak üzere 53,3 milyar dolarlık sermaye yatırımı kaydetti. Yaklaşık 4 milyar dolarlık proje finansmanı hariç olmak üzere, 2025 yılı için sermaye yatırımı gösterge aralığı ise 52 milyar ila 58 milyar dolar arasında.

Büyüme stratejisi

Açıklamaya göre şirket, hammadde ve alt iş kollarında büyüme stratejisini uygulama konusunda ilerleme kaydetti. Şirket, 2030 yılına kadar hammadde işindeki büyümeden 9 milyar ila 10 milyar dolar ve alt iş kolundaki büyümeden 8 milyar ila 10 milyar dolar arasında potansiyel işletme nakit akışı bekliyor.

Aramco'nun fazla kapasitesi, 2024 yılındaki ortalama petrol fiyatına göre işletme faaliyetlerinden 12 milyar dolarlık ek işletme nakit akışı yaratma potansiyeline sahip.

Öncü performans

Saudi Aramco CEO’su ve İcra Kurulu Başkanı Emin en-Nasır, “Güçlü net gelirimiz ve artan çekirdek temettümüz, Saudi Aramco'nun olağanüstü dayanıklılığını ve hissedarlarımız ve müşterilerimiz için sektör lideri performans sunmak üzere benzersiz ölçeğimizden, düşük üretim maliyetimizden ve yüksek güvenilirlik seviyemizden yararlanma becerisini göstermektedir” dedi.

CU7I8O9
Saudi Aramco CEO’su ve İcra Kurulu Başkanı Emin en-Nasır (Reuters)

Nasır, “Küresel petrol talebi 2024 yılında yeni zirvelere ulaştı ve 2025 yılında daha fazla büyüme bekliyoruz. Güvenilir ve sürdürülebilir enerji küresel ekonomi için büyümenin anahtarıdır. Maksimum sürdürülebilir ham petrol kapasitemizi koruma, gaz yetkinliklerimizi genişletme, upstream ve downstream iş kollarımızı daha fazla entegre ederek ek değer yaratma ve sera gazı emisyonlarını azaltmaya katkı sağlama konularında ilerleme kaydetmeye devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Nasır sözlerini şöyle sürdürdü: “Ayrıca, işletmemizin her kademesinde daha fazla verimlilik ve değer yaratılmasına olanak tanıyan yapay zekâ teknolojilerini ve çözümlerini kapsamlı bir şekilde benimsiyor ve uyguluyoruz. Saudi Aramco'nun stratejisinin merkezinde yer alan sermaye disiplini, geleneksel enerji çözümleri ve yeni enerji kaynakları genelinde büyüme ve değer sağlamamıza olanak tanıyor.”



New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
TT

New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)

Suudi Arabistan'ın himayesinde ve Fransa'nın katılımıyla Birleşmiş Milletler’in (BM) New York’taki genel merkezinde düzenlenen konferans, ‘iki devletli çözüm’ yönünde bir siyasi hareket başlattı. Paris'in Filistin’i tanıma kararını açıklamasının ardından, başka ülkeler de art arda Filistin devletini tanıyacaklarını açıkladılar.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un izinden giderek yaz tatilinde olan kabinesini Gazze'deki durumu ele almak üzere bu hafta acil toplantıya çağıracağı açıklandı. Starmer, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki durumu iyileştirmek ve barışı sağlamak için adımlar atmaması halinde, İngiltere’nin Eylül ayında Filistin Devleti'ni tanıyacağını açıkladı. İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy de New York'taki konferansta aynı açıklamayı tekrarladı.

Başbakan Starmer, çç baskıların artmasıyla İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşını durdurmaması, insani yardımların engelsiz bir şekilde ulaşması için sınır kapılarını açmaması ve Filistin-İsrail çatışmasına son vermek için ciddi barış görüşmelerine başlamaması halinde bu adımı atacağını açıkladı.

ddefrv
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, salı günü Londra'da yaptığı açıklamada, Gazze'deki durumu görüşmek üzere acil kabine toplantısı çağrısında bulundu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetindeki bakanların tutumları göz önüne alındığında İsrail'in bu şartlara uyum sağlaması imkansız görünüyor. Bu da 1917 yılında ilan edilen Balfour Deklarasyonu’ndan bu yana İsrail'in kurulmasında tarihi bir sorumluluk taşıyan Londra'nın bu adımı atacağı anlamına geliyor.

Bu adımın özel bir önemi var, çünkü İngiltere, Fransa'dan sonra G7 üyeleri içinde Filistin devletini tanıyan ikinci ülke ve BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) beş daimi üyesi arasında dördüncü ülke olacak. Ayrıca, Batı'nın bu hamlesini ‘toplu bir hareket’ haline getirmesi açısından da özel bir öneme sahip. Ki Paris de bunu bekliyor.

Aralarında Avustralya, Kanada, Finlandiya, Fransa, Norveç, İspanya, Portekiz, İrlanda, Slovenya, Lüksemburg, Malta, Yeni Zelanda, İzlanda, San Marino ve Andorra’nın bulunduğu 15 batılı ülke tarafından yayınlanan ve Filistin devletinin tanınmasını talep eden ‘New York Konferansı Çağrısı’, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot'un ifadesiyle ‘deprem’ etkisi yarattı. Zira Batılı ülkeler ilk kez ‘toplu olarak’ böyle bir adım attılar.

Söz konusu ülkelerden biri olan Malta, Filistin’i tanıyacağını resmi olarak açıklarken Kanada ve Finlandiya, bu yönde hazırlıklarını sürdürüyor. Fransız kaynaklar, Portekiz'in de Filitin’i tanıma kararını açıklamaya hazır olduğunu belirttiler.

‘Çağrı’nın bir paragrafında şöyle deniyor:

“Bizler Filistin Devleti'ni tanımaya hazır olduğumuzu veya olumlu baktığımızı kabul ettik, ifade ettik veya ifade ediyoruz. Bu, iki devletli çözüme doğru atılmış temel bir adımdır. Henüz bunu yapmamış olan tüm ülkeleri bu çağrıya katılmaya davet ediyoruz.”

Ayrıca şu ifadeler de yer alıyor:

“Gazze’de yeniden yapılanma, Hamas'ın silahsızlandırılması ve Filistin yönetiminden çıkarılmasını sağlayacak bir yapı oluşturmak için çalışmaya kararlıyız.”

Diplomatik bulaşma

Söz konusu paragrafın ifadeleri, harekete geçme ve başkalarını da harekete geçmeye teşvik etme yönündeki toplu bir arzuyu yansıtmaktadır. Bugüne kadar 149 ülke Filistin’i tanıdı.

Fransız kaynaklar, Cumhurbaşkanı Macron'un birkaç gün önce Filistin’i tanıma kararını açıklamasının, birincisi tereddüt eden Avrupa ülkelerine baskı yapmak, ikincisi 21 Eylül'e kadar onlara yeterli zaman tanımak olmak üzere iki amacı olduğunu söylediler. 21 Eylül, New York'ta BM Genel Kurulu toplantılarının başlayacağı tarih ve zirvede kararın kesinleşmesi bekleniyor.

dfgthyuı
BM Genel Sekreteri, New York'ta düzenlenen İki Devletli Çözüm Konferansı sırasında Fransa Dışişleri Bakanı ile tokalaşırken (AFP)

Yol haritasının son paragrafı, konferansın en önemli hedefini özetliyor:

“Bu tarihi bir fırsat. Savaşı sona erdirmek, Filistin devletini kurmak ve her iki halk için barış ve onuru sağlamak için kararlı ve toplu bir şekilde harekete geçme zamanı geldi.”

Baskılara ve uyarılara rağmen

Konferansa 125 ülke, Avrupa Birliği (AB) ve Arap Birliği (AL) gibi birçok uluslararası ve bölgesel kuruluş ve en az 40 dışişleri bakanı katıldı. İsrail ve ABD'nin baskılarına rağmen konferansa geniş bir katılım vardı.

Tüm bu baskıların yanında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un BM Genel Kurulu’nda düzenlenen ‘Başkanlar ve Liderler Haftası’nda Eylül ayında Filistin devletini resmen tanımayacağını açıklamasının ardından, Macron'u hedef alan bir iç kampanya başlarken bu girişimin Ortadoğu'daki olayların gidişatına ‘hiçbir etkisi olmayacağı’ empoze ediliyor. Ayrıca, hiçbir Avrupa veya Batı ülkesinin ona katılmayacağı için ‘diplomatik olarak dışlanacağı’ uyarısı yapılıyor.

dert
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)

‘Şüpheciler’, iki devletli çözümü destekleyen ‘diplomatik-siyasi dinamizmin’ yeniden canlanmasını imkansız gördüler. Onlara göre bu çözüm, sadece siyasi ve sahadaki değişiklikler nedeniyle değil, aynı zamanda İsrail'in Filistin devletinin kurulmasını kökten reddetmesi nedeniyle de ‘geçmişte kalmış’ bir seçenek haline gelmişti.

İsrail parlamentosu Knesset geçtiğimiz yıl Filistin devletinin kurulmasını reddeden bir kararı oyladı. Geçtiğimiz hafta da 71 oyla hükümeti Batı Şeria'yı ilhak etmeye çağıran bir kararı kabul etti. Kısacası, şüpheciler iki devletli çözümü ‘bir hayal’ olarak gördüler.

İsrail, Filistin devletinin tanınmasını kınamaya devam etti. Bunu ‘Hamas ve terörizme ödül’ olarak değerlendiren İsrail, bunun Gazze'deki ‘barışçıl çözüm çabalarını’ ve ‘savaşı sona erdirme çabalarını’ baltalayacağını iddia etti.

Ancak bunların hiçbiri gerçekleşmediği gibi bir de tam tersi oldu.

Riyad ve Paris, uzun süredir ortada olmayan ‘iki devletli çözümü’ yeniden canlandırma çabalarında başarılı oldular.

Sadece iki gün içinde, dünya ülkelerinin üçte ikisi, sekiz adet Arap ve uluslararası çift başkanlı çalışma grubunun haftalarca süren çabalarıyla hazırlanan ‘yol haritasına’ odaklandı. Bu gruplar, çatışmaya son verilmesi ve güvenlik, ekonomi ve insani açıdan entegre bir Ortadoğu'ya doğru ilerlenmesi konusunda genel, kapsamlı ve pratik öneriler hazırlamak için yoğun bir şekilde çalıştı.

Bu durum, konferansın sona ermesiyle birlikte salı günü yayınlanan 7 sayfalık sonuç bildirgesinde de öne çıktı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, belgenin siyasi, güvenlik, ekonomik, insani, hukuki ve stratejik anlatı eksenlerini kapsayan kapsamlı öneriler içerdiğini ve iki devletli çözümü uygulamak ve herkes için barış ve güvenliği sağlamak için entegre ve uygulanabilir bir çerçeve oluşturduğunu söyledi.

Bakan Prens Ferhan, BM 79. Genel Kurulu oturumu sona ermeden önce sonuç bildirgesinin desteklenmesi ve bunun New York'taki Suudi Arabistan ve Fransa misyonlarına bildirilmesi çağrısında bulundu.