New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Ülkeler arka arkaya Filistin’i tanınacaklarını açıklıyor

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
TT

New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)

Suudi Arabistan'ın himayesinde ve Fransa'nın katılımıyla Birleşmiş Milletler’in (BM) New York’taki genel merkezinde düzenlenen konferans, ‘iki devletli çözüm’ yönünde bir siyasi hareket başlattı. Paris'in Filistin’i tanıma kararını açıklamasının ardından, başka ülkeler de art arda Filistin devletini tanıyacaklarını açıkladılar.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un izinden giderek yaz tatilinde olan kabinesini Gazze'deki durumu ele almak üzere bu hafta acil toplantıya çağıracağı açıklandı. Starmer, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki durumu iyileştirmek ve barışı sağlamak için adımlar atmaması halinde, İngiltere’nin Eylül ayında Filistin Devleti'ni tanıyacağını açıkladı. İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy de New York'taki konferansta aynı açıklamayı tekrarladı.

Başbakan Starmer, çç baskıların artmasıyla İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşını durdurmaması, insani yardımların engelsiz bir şekilde ulaşması için sınır kapılarını açmaması ve Filistin-İsrail çatışmasına son vermek için ciddi barış görüşmelerine başlamaması halinde bu adımı atacağını açıkladı.

ddefrv
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, salı günü Londra'da yaptığı açıklamada, Gazze'deki durumu görüşmek üzere acil kabine toplantısı çağrısında bulundu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetindeki bakanların tutumları göz önüne alındığında İsrail'in bu şartlara uyum sağlaması imkansız görünüyor. Bu da 1917 yılında ilan edilen Balfour Deklarasyonu’ndan bu yana İsrail'in kurulmasında tarihi bir sorumluluk taşıyan Londra'nın bu adımı atacağı anlamına geliyor.

Bu adımın özel bir önemi var, çünkü İngiltere, Fransa'dan sonra G7 üyeleri içinde Filistin devletini tanıyan ikinci ülke ve BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) beş daimi üyesi arasında dördüncü ülke olacak. Ayrıca, Batı'nın bu hamlesini ‘toplu bir hareket’ haline getirmesi açısından da özel bir öneme sahip. Ki Paris de bunu bekliyor.

Aralarında Avustralya, Kanada, Finlandiya, Fransa, Norveç, İspanya, Portekiz, İrlanda, Slovenya, Lüksemburg, Malta, Yeni Zelanda, İzlanda, San Marino ve Andorra’nın bulunduğu 15 batılı ülke tarafından yayınlanan ve Filistin devletinin tanınmasını talep eden ‘New York Konferansı Çağrısı’, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot'un ifadesiyle ‘deprem’ etkisi yarattı. Zira Batılı ülkeler ilk kez ‘toplu olarak’ böyle bir adım attılar.

Söz konusu ülkelerden biri olan Malta, Filistin’i tanıyacağını resmi olarak açıklarken Kanada ve Finlandiya, bu yönde hazırlıklarını sürdürüyor. Fransız kaynaklar, Portekiz'in de Filitin’i tanıma kararını açıklamaya hazır olduğunu belirttiler.

‘Çağrı’nın bir paragrafında şöyle deniyor:

“Bizler Filistin Devleti'ni tanımaya hazır olduğumuzu veya olumlu baktığımızı kabul ettik, ifade ettik veya ifade ediyoruz. Bu, iki devletli çözüme doğru atılmış temel bir adımdır. Henüz bunu yapmamış olan tüm ülkeleri bu çağrıya katılmaya davet ediyoruz.”

Ayrıca şu ifadeler de yer alıyor:

“Gazze’de yeniden yapılanma, Hamas'ın silahsızlandırılması ve Filistin yönetiminden çıkarılmasını sağlayacak bir yapı oluşturmak için çalışmaya kararlıyız.”

Diplomatik bulaşma

Söz konusu paragrafın ifadeleri, harekete geçme ve başkalarını da harekete geçmeye teşvik etme yönündeki toplu bir arzuyu yansıtmaktadır. Bugüne kadar 149 ülke Filistin’i tanıdı.

Fransız kaynaklar, Cumhurbaşkanı Macron'un birkaç gün önce Filistin’i tanıma kararını açıklamasının, birincisi tereddüt eden Avrupa ülkelerine baskı yapmak, ikincisi 21 Eylül'e kadar onlara yeterli zaman tanımak olmak üzere iki amacı olduğunu söylediler. 21 Eylül, New York'ta BM Genel Kurulu toplantılarının başlayacağı tarih ve zirvede kararın kesinleşmesi bekleniyor.

dfgthyuı
BM Genel Sekreteri, New York'ta düzenlenen İki Devletli Çözüm Konferansı sırasında Fransa Dışişleri Bakanı ile tokalaşırken (AFP)

Yol haritasının son paragrafı, konferansın en önemli hedefini özetliyor:

“Bu tarihi bir fırsat. Savaşı sona erdirmek, Filistin devletini kurmak ve her iki halk için barış ve onuru sağlamak için kararlı ve toplu bir şekilde harekete geçme zamanı geldi.”

Baskılara ve uyarılara rağmen

Konferansa 125 ülke, Avrupa Birliği (AB) ve Arap Birliği (AL) gibi birçok uluslararası ve bölgesel kuruluş ve en az 40 dışişleri bakanı katıldı. İsrail ve ABD'nin baskılarına rağmen konferansa geniş bir katılım vardı.

Tüm bu baskıların yanında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un BM Genel Kurulu’nda düzenlenen ‘Başkanlar ve Liderler Haftası’nda Eylül ayında Filistin devletini resmen tanımayacağını açıklamasının ardından, Macron'u hedef alan bir iç kampanya başlarken bu girişimin Ortadoğu'daki olayların gidişatına ‘hiçbir etkisi olmayacağı’ empoze ediliyor. Ayrıca, hiçbir Avrupa veya Batı ülkesinin ona katılmayacağı için ‘diplomatik olarak dışlanacağı’ uyarısı yapılıyor.

dert
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)

‘Şüpheciler’, iki devletli çözümü destekleyen ‘diplomatik-siyasi dinamizmin’ yeniden canlanmasını imkansız gördüler. Onlara göre bu çözüm, sadece siyasi ve sahadaki değişiklikler nedeniyle değil, aynı zamanda İsrail'in Filistin devletinin kurulmasını kökten reddetmesi nedeniyle de ‘geçmişte kalmış’ bir seçenek haline gelmişti.

İsrail parlamentosu Knesset geçtiğimiz yıl Filistin devletinin kurulmasını reddeden bir kararı oyladı. Geçtiğimiz hafta da 71 oyla hükümeti Batı Şeria'yı ilhak etmeye çağıran bir kararı kabul etti. Kısacası, şüpheciler iki devletli çözümü ‘bir hayal’ olarak gördüler.

İsrail, Filistin devletinin tanınmasını kınamaya devam etti. Bunu ‘Hamas ve terörizme ödül’ olarak değerlendiren İsrail, bunun Gazze'deki ‘barışçıl çözüm çabalarını’ ve ‘savaşı sona erdirme çabalarını’ baltalayacağını iddia etti.

Ancak bunların hiçbiri gerçekleşmediği gibi bir de tam tersi oldu.

Riyad ve Paris, uzun süredir ortada olmayan ‘iki devletli çözümü’ yeniden canlandırma çabalarında başarılı oldular.

Sadece iki gün içinde, dünya ülkelerinin üçte ikisi, sekiz adet Arap ve uluslararası çift başkanlı çalışma grubunun haftalarca süren çabalarıyla hazırlanan ‘yol haritasına’ odaklandı. Bu gruplar, çatışmaya son verilmesi ve güvenlik, ekonomi ve insani açıdan entegre bir Ortadoğu'ya doğru ilerlenmesi konusunda genel, kapsamlı ve pratik öneriler hazırlamak için yoğun bir şekilde çalıştı.

Bu durum, konferansın sona ermesiyle birlikte salı günü yayınlanan 7 sayfalık sonuç bildirgesinde de öne çıktı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, belgenin siyasi, güvenlik, ekonomik, insani, hukuki ve stratejik anlatı eksenlerini kapsayan kapsamlı öneriler içerdiğini ve iki devletli çözümü uygulamak ve herkes için barış ve güvenliği sağlamak için entegre ve uygulanabilir bir çerçeve oluşturduğunu söyledi.

Bakan Prens Ferhan, BM 79. Genel Kurulu oturumu sona ermeden önce sonuç bildirgesinin desteklenmesi ve bunun New York'taki Suudi Arabistan ve Fransa misyonlarına bildirilmesi çağrısında bulundu.



Suriye-Suudi Arabistan Yatırım Forumu 2025 eş-Şera'nın katılımıyla başladı

Suriye-Suudi Arabistan Yatırım Forumu 2025’in açılışı (Şarku’l Avsat)
Suriye-Suudi Arabistan Yatırım Forumu 2025’in açılışı (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye-Suudi Arabistan Yatırım Forumu 2025 eş-Şera'nın katılımıyla başladı

Suriye-Suudi Arabistan Yatırım Forumu 2025’in açılışı (Şarku’l Avsat)
Suriye-Suudi Arabistan Yatırım Forumu 2025’in açılışı (Şarku’l Avsat)

Suriye-Suudi Arabistan Yatırım Forumu 2025, bu sabah Suriye'nin başkenti Şam'da başladı. Forum, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suudi Arabistan Yatırım Bakanı Halid el-Falih'in yanı sıra çok sayıda Suriyeli yetkili ve her iki ülkeden seçkin iş adamları ve yatırımcıların katılımıyla Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda gerçekleştirildi.

Forumda, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman'ın talimatı doğrultusunda Suudi heyetinin Suriye'ye yaptığı resmi ziyaret kapsamında 120'den fazla Suudi yatırımcı yer aldı. Yetkililer, forumun, Suudi Arabistan'ın Suriye'deki yeniden inşa ve ekonomik kalkınma çabalarını desteklediğini ve iki ülke arasındaki sürdürülebilir ekonomik ortaklığı güçlendirdiğini bildirdi.

bghnjuk
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Suriye-Suudi Arabistan Yatırım Forumu 2025’e katıldı. (Şarku’l Avsat)

Suriye Ekonomi ve Sanayi Bakanı Dr. Muhammed Nidal eş-Şaar, forumun açılışında yaptığı konuşmada, Suudi heyetinin ziyaretinin çok önemli bir zamanda gerçekleştiğini söyledi. Suriye ile Suudi Arabistan arasındaki kardeşlik ilişkileri ve ortak tarihin, iki halkın yüksek çıkarlarına hizmet eden ve yatırım, kalkınma ve ekonomik entegrasyon için geniş ufuklar açan etkili stratejik ortaklıklar için sağlam bir temel oluşturduğunu vurguladı. Suudi heyetinin mevcut ziyaretinin Arap iş birliği ruhunu somutlaştırdığını ve kardeşlik ve ortak çalışma değerlerini pekiştirdiğini belirtti. Suriye'nin, özellikle ülkenin inşaat, büyüme ve refah yönünde gerçek bir dönüşüm geçirdiği bu dönemde, gelecekteki çeşitli alanlarda umut vaat eden fırsatları büyük bir iyimserlikle beklediğini belirtti. Bakan, Suriye hükümetinin yatırım ortamını güçlendirmeye ve yatırımcılara gerekli tüm kolaylıkları ve desteği sağlamaya kararlı olduğunu vurgulayarak, bu yolda ilerlemeye devam edeceklerini, çünkü bunun iki halk ve iki ülke için ortak çıkar ve karşılıklı fayda sağlayacağını belirtti.

Suudi Arabistan Yatırım Bakanı Halid el-Falih

El-Falih açılışta yaptığı konuşmada, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın ziyaret kararının, Krallığın Suriye'yi destekleyen tutumunu teyit ettiğini söyledi. Toplam değeri yaklaşık 24 milyar riyal (6,4 milyar dolar) olan 47 anlaşma ve mutabakat zaptının imzalanacağını ve Suriye'de yeni çimento fabrikaları kurulacağını açıkladı.

Suriye'ye birçok alanda yatırım yapılacağını belirten el-Falih, Suriye'nin Suudi Arabistan'da yaklaşık 10 milyar riyal tutarında yatırımı olduğunu da açıkladı.

El-Falih başkanlığındaki Suudi Arabistan heyeti dün sabah Şam'a ulaştı. Heyet burada, Ekonomi ve Sanayi Bakanı Dr. Muhammed Nidal eş-Şaar, Enerji Bakanı Muhammed el-Beşir ve İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanı Abdusselam Heykel gibi birçok Suriyeli bakan tarafından karşılandı.

Suudi Arabistan Yatırım Bakanlığı, Suriye ekonomisini desteklemek için Suudi özel sektörünün rolünü etkinleştirmeye çalıştığını vurguladı. Bu, Suriye'de yatırım yapmak isteyen şirketleri belirleyerek ve bir dizi çalıştay düzenleyerek gerçekleştirilecek.

Forumun programı, Suudi ve Suriyeli iş adamları arasında geniş kapsamlı ikili görüşmeler ve hayati sektörlerdeki ortaklığı güçlendirme yollarını araştırmak için özel çalıştayları içeriyor. Forumda, her iki tarafın şirketleri ve kurumları arasında toplam değeri milyarlarca dolar olan onlarca anlaşma ve mutabakat zaptı imzalanması bekleniyor.

Bu adım, Suriye ile Suudi Arabistan arasındaki ekonomik ilişkilerde önemli bir dönüşümü yansıtıyor ve iki kardeş halkın çıkarlarına hizmet edecek uzun vadeli ekonomik iş birliği için yeni ufuklar açıyor.