Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman, başkent Riyad’da düzenlenen 2023 MENA (Ortadoğu ve Kuzey Afrika) İklim Haftası’nda, iklim hedeflerine ulaşılmasına katkıda bulunacak mevcut tüm teknolojilerin, enerji kaynaklarının ve fırsatların kullanımını teşvik eden döngüsel bir karbon ekonomisi yaklaşımı da dahil, İklim eylemindeki ilerleme ve kapsamlı yaklaşımların ele alınacağını bildirdi.
Prens Abdulaziz, 2023 MENA İklim Haftası etkinliklerinin açılış töreninde yaptığı konuşmada, “Suudi Arabistan’ın şu anda karşı karşıya olduğumuz iklim sorunlarına yönelik tüm çözümleri keşfetme konusundaki kararlılığının bir işareti olarak, MENA bölgesindeki İklim Haftası etkinliklerine Riyad’da ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyuyoruz” dedi.
Bakan, Suudi Arabistan’ın önümüzdeki aylarda, Ortadoğu’daki ilk hidrojenle çalışan trene sahip olmayı planladığını da sözlerine ekledi.
Kasım ayı sonunda Dubai’de yapılacak BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı (COP28) öncesinde düzenlenen 2023 MENA İklim Haftası’nda, MENA bölgesindeki iklim eylemine yönelik zorluklar ve fırsatlar hakkında konuşulacak.
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekreteryası ile işbirliği içinde başlayan etkinlikler bir hafta sürecek.
MENA bölgesi, iklim değişikliğine karşı en savunmasız bölgelerden biri. Bölgede hava sıcaklıklarının küresel ortalamalardan yüzde 20 daha yüksek olması bekleniyor.
Burası dünyanın su kıtlığı en fazla olan bölgesi olduğu için artan sıcaklıkların daha şiddetli ve kalıcı bir kuraklığa yol açması bekleniyor.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Sanayi ve İleri Teknoloji Bakanı Sultan el-Cabir ise açılışta yaptığı konuşmada şunları söyledi;
“Yalnızca MENA bölgesi için değil, tüm dünya için daha iyi bir gelecek sağlama konusunda kararlıyız. Ülkelerimizde iklim gelişimi adına Paris Anlaşması’nı imzalayarak, net bir gündemle dünyaya öncülük etmeye hazırız. Sıcaklığın yüksek olduğu, yiyecek ve su güvenliğinin olmadığı bir bölgede yaşıyoruz. Bu yüzden işbirliği yapmalıyız. Bu konudaki finansman olmalı. Yüzyıllarca sürebilecek bir gerçeklik için inşa ediyoruz ve imzaladığımız tüm sözleşmeler ve anlaşmalara bağlıyız. İklim değişikliği siyasi bölünmeleri veya çatışmaları tanımaz ve bu herkese bir çağrıdır, dolayısıyla değişmeli, katkıda bulunmalı ve çözüm geliştirmenin önemli bir parçası olmalıyız. Hedeflerimize ulaşmak için öncelikleri belirlemeli ve çabaları birleştirmeliyiz. Tüm enerjimizi verelim, tecrübelerimizden yararlanalım ve en iyisini sunalım.”
Bölge nüfusunun yüzde 60’ından fazlasının temiz suya erişimi sıkıntılı.
MENA bölgesindeki tarımsal üretimin yüzde 70’i yağmura bağlı olduğundan bölge, iklim değişikliğinin neden olduğu sıcaklık ve yağış değişimlerine karşı oldukça hassas.
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Genel Sekreteri Simon Steele ise, “MENA İklim Haftası, bölgesel çözümleri ve yenilikleri öne çıkaran bir platform sağlayarak sınırlar, sektörler ve disiplinler arasında gelişmiş iş birliğinin önünü açıyor. MENA bölgesi yalnızca iklim değişikliğinin yıkıcı etkileriyle değil, aynı zamanda ekonomilerini dönüştürme zorluğuyla da karşı karşıya. İklim Haftası’nda, katılımcılara MENA ve ötesi için dayanıklı bir gelecek şekillendirme fırsatını değerlendirmeleri çağrısında bulunuyorum” dedi.