Rusya, Tartus üssünü genişletmeyi planlıyor

Rusya, Tartus üssünü genişletmeyi planlıyor
TT

Rusya, Tartus üssünü genişletmeyi planlıyor

Rusya, Tartus üssünü genişletmeyi planlıyor

Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Timur Ivanov, Tartus kentindeki Rus askeri üssünün devam eden genişleme çalışmalarının yanı sıra şehirdeki Rus sanayi-askeri yapılarını artırmaya yönelik planlar olduğunu açıkladı. Ivanov, her iki tarafın Tartus limanının yakınında gemi yapım tesisi inşa etmek için ortak bir plan yaptıklarını söyledi. Rus Kommersant gazetesine konuşan Ivanov, tarafların Rusya Ticaret ve Sanayi Bakanlığı ile işbirliği içinde, Tartus’ta tersane kurmak için ortak bir girişimde bulunduklarını, bu proje ile farklı büyüklükteki gemilerin tamir edilmesinin mümkün olacağını kaydetti. Ayrıca tasarım çalışmalarının devam ettiğini ifade eden bakan yardımcısı, bir keşif heyetinin Tartus limanı yakınlarındaki alanı incelemek için bölgeye gideceğini belirtti.
Moskova tarafından daha önce yapılan bir açıklamada, endüstriyel altyapının kurulması ile ilgili olarak Suriye ile çeşitli projeler hakkında görüşmelerde bulunulduğu ve bunlar arasında “Tartus limanının genişletilmesi, Suriye havaalanlarının onarımı ve genişletilmesi ve yeni sivil havalimanlarının kurulması” gibi hususların yer aldığı kaydedilmişti. Fakat Moskova Suriye'de büyük bir sanayi projesine ilişkin ilk kez açıklamada bulundu.
Moskova’nın şu anda Tartus limanını genişlettiği ve yeni iskeleler inşa ederek onları büyük gemileri karşılamak üzere hazırladığı biliniyor. Aynı zamanda Tartus’taki Rus deniz üssünü genişletmeye yönelik büyük bir faaliyet var. Bununla ilgili üssün torpidoları ve çeşitli teknolojileri alabilecek kapasiteye sahip entegre bir askeri üsse dönüştürülmesi ve Rus askerleri ile ailelerinin ikamet edebileceği tesisler ile donatılmış bir yerleşim kenti sunulması amaçlanıyor.
Rusya Karadeniz Filosu Komutanı Aleksandr Moiseyev geçen ay yaptığı açıklamada, Tartus limanındaki Rus askeri üssünün modernizasyonuna ilişkin son aylarda önemli bir sıçrama kaydedildiğini belirtmişti.
Rusya Federasyonu Savunma Bakanlığı Merkezi Yayın Organı olan Krasnaya Zvezda gazetesine konuşan Moiseyev, iki taraf arasında uzlaşılan planlara ilişkin epey yol kat edildiğini söyledi. Bir nükleer güç reaktörüyle donatılmış gemiler de dahil olmak üzere 11 geminin bu üste yerleştirilebileceğini kaydeden Moiseyev, planların ayrıca üssün gemi onarım kapasitesini genişletmeyi ve 10 bin tondan fazla kapasiteye sahip gemileri barındırmak için donanımlı iki rıhtım inşa etmeyi de içerdiğini ifade etti.
Rus Savunma Bakanlığı, S-400 sistemlerinin ve kanatlı füzelere sahip kıyı savunma sistemi olan Bastion sisteminin konuşlandırılmasının ardından, Tartus’taki Rus askeri üssünün geliştirilmesi kapsamında hava savunma sistemini güçlendirmeye çalıştıkları açıklamasında bulundu.
Rusya Başbakan Yardımcısı Yuriy Borisov, ülkesinin Suriye savaşında kullanılan teknik ve askeri silahların kapsamlı analizini tamamladığını ve sonuç olarak savaş koşullarında ortaya çıkan tüm sorunların düzeltilmesi ile birlikte Rus silahlarının etkinliğinin arttırıldığını söyledi. Geçtiğimiz günlerde Devlet Başkanı Beşşar Esed ile bir araya geldiği Şam ziyaretinden dönen Rus yetkili, Rus ordusunun Suriye'deki teröristlere karşı yürüttüğü operasyonlarda İskander-M füze sistemini kullandığını ve Rus kara kuvvetlerinin sahip olduğu sistemin etkinliğini kanıtladığını belirtti.
Rusya, Beşir’in Şam ziyaretinden memnun
Öte yandan, Rusya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir’in Şam ziyaretinin ve mevkidaşı Suriye Devlet Başkanı Esed ile olan görüşmesinin, Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşüne yardımcı olmasının umulduğu ifade edildi. Açıklamada, Moskova'nın “Suriye’nin Arap Birliği üyeliğinin Kasım 2011'de askıya alınmasından sonra, bir Arap devlet başkanının Suriye Arap Cumhuriyeti'ne ilk ziyaretinden” memnuniyet duyduğu belirtildi. Ayrıca açıklamanın devamında “Ziyaretin, Arap devletleri ile Suriye arasındaki ilişkilerin restorasyonuna ve Suriye’nin bir an önce Arap Birliği’ne tam üyelik sürecinin yeniden başlamasına katkıda bulunacağını umuyoruz. Suriye'nin Arap ailesine hızlı bir şekilde dönüşü Suriye'deki çözüm sürecine büyük ölçüde yardımcı olacaktır” ifadeleri yer aldı.
Bazılarının Sudan Devlet Başkanı'nın Tupolev 154 tipi bir Rus askeri uçak ile Şam Uluslararası Havalimanı'na vardığını nakletmesinin ardından, Beşir’in Şam’a yaptığı ziyaret Rus basınında geniş yer aldı. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, konu hakkında gazetecilerin sorularını yanıtlamaktan kaçınarak, bu türden herhangi ayrıntıyı bilmediğini söyledi.
Peskov dün Kremlin'de gazetecilere verdiği demeçte, “Bu konuya ilişkin herhangi bir bilgim yok. Eğer bu yolculuğun Savunma Bakanlığı uçakları ile yapıldığını düşünüyorsanız, onlara sormanız daha iyi olacak” ifadelerini kullandı.
Suriye Ulaştırma Bakanı Ali Hammud, Suriye Halk Meclisi'nde Ulaştırma Bakanlığı’nın performansının tartışıldığı sırada yaptığı konuşmada, bakanlığının Tartus limanının genişletilmesine ilişkin Rus tarafı ile görüştüğünü açıkladı.
Tartus limanının genişletilmesi açıklaması, geçtiğimiz hafta Şam'da toplanan Suriye-Rusya Ortak Komitesi'nin 11’inci oturumunun bitimi ile eş zamanlı olarak geldi. Toplantılar kapsamında, sorumlu sektör komiteleri tarafından ekonomik ve ticari iş birliğine yönelik bir iş birliği protokolü imzalanmasına hazırlık olarak her alana ilişkin mutabakat zaptı hazırlandı. Ayrıca petrol iş birliği ve Suriye sahilinde gaz arama çalışmaları üzerine görüş alışverişinde bulunuldu.
Yerel Teşrin gazetesi, Petrol Şirketi Müdürü Bessam Tumeh’in şu sözlerini aktardı:
“Umutlar oldukça büyük. Blok 2'deki gaz rezervlerinin yaklaşık 250 milyar metreküp olması ihtimali var. Sadece bir tanesini keşfetmeyi başarabilirsek, Suriye'nin önümüzdeki yıllardaki ihtiyaçlarının karşılanması için yeterli olacaktır. Denizdeki bu çalışma daha fazla zaman istiyor. Çünkü Suriye kıyılarındaki su derin, karmaşık ve maliyeti de oldukça yüksek.”
Rus ortaklarla iş birliğine ilişkin iyimserliğini dile getiren Tumeh, söz konusu iş birliğinin oldukça verimli olduğunu belirterek, petrol alanındaki ticaret iş birliği hacminin en iyi durumda olduğunu ifade etti.
Yine Teşrin gazetesinin aktardığına göre, Konut Bakanlığı Planlama ve Uluslararası İşbirliği Müdürü Ali Şibli’den Suriye-Rusya Ortak Komitesi toplantılarının iş zihniyeti kapsamında gerçekleştiğini belirterek, yeniden inşa aşamasındaki en büyük payın Rusya’ya ait olacağını kaydetti. Şibli, “Rus ortaklar, özellikle de Suriye pazarında güçlü bir şekilde yer aldıkları için, yeniden inşa aşamasında oldukça aktif olacaklar” diyerek sözlerini sürdürdü.
Suriye-Rusya İş Konseyi Yürütme Müdürü Luay Yusuf, planlandığı gibi faaliyete geçilmesi çağrısında bulunarak, konseyin öncelikli olarak turizm projelerini desteklemek için çalışacağını ve özellikle de Suriye kıyılarında yapılacak projeler ile Rus turistlerin Suriye'ye gelmeleri için teşvik edileceğini belirtti.



Netanyahu: Hamas tarafından teslim edilen kalıntılar, ordu tarafından daha önce kurtarılan bir rehineye ait

TT

Netanyahu: Hamas tarafından teslim edilen kalıntılar, ordu tarafından daha önce kurtarılan bir rehineye ait

Netanyahu: Hamas tarafından teslim edilen kalıntılar, ordu tarafından daha önce kurtarılan bir rehineye ait

İsrail yetkilileri bu sabah, Ebu Kabir Adli Tıp Merkezi'nde yapılan kriminal incelemelerin, Hamas’ın gece boyunca taşıdığı tabutun geriye kalan rehinelerden birine ait ceset kalıntılarını içermediğini, bunun yerine daha önce İsrail’e geri getirilen ve defnedilmiş bir rehineye ait kalıntılar olduğunu ortaya koyduğunu bildirdi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ‘Hamas'ın ihlallerine’ İsrail'in vereceği yanıtı güvenlik kurumlarıyla görüşeceğini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail’in Ynet internet sitesinden aktardığı değerlendirmeye göre, pazartesi gecesi teslim edilen kalıntılar Gazze Şeridi'nde bulunan 13 rehineden hiçbirine ait değil, bu da yaklaşık bir haftalık bekleyişin ardından dünkü teslimatın hiçbir kalıntı iadesi olmadan sona erdiği anlamına geliyor.

Netanyahu: Hamas ateşkesi ihlal ediyor

Netanyahu yaptığı açıklamada, Hamas'ın ateşkesi ihlal ettiğini belirterek, İsrail'in Hamas'ın ‘ihlallerine’ vereceği yanıtı güvenlik kurumlarıyla görüşeceğini duyurdu. Netanyahu, “Hamas, öldürülen bir rehinenin cesedinin kalan parçalarını teslim etti. İsrail güçleri bu rehinenin cesedini çok önceden bulmuştu” ifadelerini kullandı.

İsrail medyası, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki sarı hattı genişletmek ve daha fazla araziyi İsrail ordusunun kontrolü altına almak da dahil olmak üzere birkaç olası ‘tepkiyi’ değerlendirdiğini kaydetti.

Ayrıca Ynet internet sitesi, bugün Gazze şehri üzerinde uçan İsrail ordusuna ait bir insansız hava aracının (İHA), Hamas mensuplarının et-Tuffah mahallesindeki bir daireden bir İsrailli rehinenin cesedini çıkarıp dozerle kazılmış çukura yerleştirdiğini ve üzerini toprakla örttüğünü kaydettiğini bildirdi. Birkaç dakika sonra Hamas mensuplarının Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) temsilcileriyle iletişime geçtiği rapor edildi.

İnternet sitesine göre İsrail ordusu görüntüleri yayınlamadı. Ancak olaya tanık olan yedek askerlere göre, cesedin nakledilmesinden gömülmesine ve ardından ICRC ile iletişime geçilmesine kadar tüm olaylar İHA’nın kamerası tarafından kaydedildi.

Hamas, cesetlerin Gazze şehrinin et-Tuffah mahallesinde bulunduğunu ve ABD Başkanı Donald Trump'ın belirlediği son tarihten iki saat önce, saat 21:00 civarında Gazze'nin kuzeyinde teslim edildiğini doğruladı.

Ceset kalıntıları ICRC’ye teslim edildi; ICRC de bunları sınırda İsrail güçlerine teslim etti.

Diğer rehinelerin aranması devam ediyor

Öte yandan İsrail güçleri, Gazze'de diğer rehinelerin cesetlerini aramaya devam ediyor. Güçler, geçtiğimiz haziran ayında Arnon Operasyonu sırasında dört rehinenin kurtarıldığı Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki el-Cemal ailesinin evinde çalışıyor.


Taht Revançi: Trump yönetimi kendi koşullarını dayatmaya çalıştı ve ardından savaşa başvurdu

İran'ın Siyasi İşlerden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Mecid Taht Revançi, dün Tahran'da düzenlenen bir konferansta İsrail ile müzakereler ve savaş hakkında konuştu. (IRNA)
İran'ın Siyasi İşlerden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Mecid Taht Revançi, dün Tahran'da düzenlenen bir konferansta İsrail ile müzakereler ve savaş hakkında konuştu. (IRNA)
TT

Taht Revançi: Trump yönetimi kendi koşullarını dayatmaya çalıştı ve ardından savaşa başvurdu

İran'ın Siyasi İşlerden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Mecid Taht Revançi, dün Tahran'da düzenlenen bir konferansta İsrail ile müzakereler ve savaş hakkında konuştu. (IRNA)
İran'ın Siyasi İşlerden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Mecid Taht Revançi, dün Tahran'da düzenlenen bir konferansta İsrail ile müzakereler ve savaş hakkında konuştu. (IRNA)

İran'ın Siyasi İşlerden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Mecid Taht Revançi, ABD'nin İran'ın nükleer programını tamamen durdurmak gibi ‘gayri meşru taleplerini’ gerçekleştiremeyeceğini anladıktan sonra savaşa başvurduğunu söyledi.

Tahran ve Washington, beş tur dolaylı nükleer müzakereye girmiş, bu müzakereler Haziran ayında 12 günlük bir hava savaşıyla sona ermiş ve bu süre zarfında İsrail ve ABD İran'ın nükleer tesislerini bombalamıştı.

Şarku’l Avsat’ın İran resmi haber ajansı IRNA’dan aktardığına göre Revançi, Dördüncü Uluslararası Çağdaş İran Araştırmaları Konferansı'nda yaptığı konuşmada, Washington'un ‘kendi çıkarlarına hizmet eden bir anlaşmayı dayatmak’ amacıyla müzakerelere girdiğini söyledi. Revançi, ABD müzakere ekibinin ‘kaçamak cevaplar verdiğini’ ve nükleer zenginleştirmenin tamamen durdurulmasını talep ederek taleplerinin tavanını yükselttiğini, buna paralel olarak ikna ve tehdit girişimlerinde bulunduğunu belirtti.

Revançi, Washington'un önce ‘teşviklerle Tahran'ı kazanmaya’ çalıştığını, ardından ‘tehdit ve baskıya’ geçtiğini, ancak ‘kendi vizyonunu dayatmaktan umudunu kestiğinde askeri seçeneği tercih ettiğini’ açıkladı.

dfrt
İran Devrim Muhafızları Ordusu'na (DMO) yakınlığıyla bilinen Cevan gazetesinin manşetinde ‘Witkoff'un Avrupa Yanılgısı’ ve ‘Zenginleştirme Devam Edecek’ yazıyor. Zeminde ise ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin fotoğrafları var… Geçtiğimiz mayıs ayında Tahran'daki bir gazete bayisinden (EPA)

İran'ın ‘bir tarafın pozisyonunu diğerine dayatmayan diplomasiye her zaman inandığını’ bildiren Revançi, “Eğer anlaşmazlıklar diyalog yoluyla çözülebilecekse, kimse savaşmayı tercih etmez; yeter ki iki taraf da koşulların niteliğini anlasın ve hiçbir taraf kendi görüşünü dayatabileceği yanılgısına kapılmasın” dedi.

12 günlük savaşın arka planı

Revançi, İsrail ile 12 günlük savaşın patlak vermesinin arka planına değinerek, “Savaşın nedenini açıklamak için tek bir senaryo benimsemek mümkün değildir, çünkü bu ne bilimsel ne de tarihsel olarak doğrudur” dedi. Revançi, Trump yönetiminin iktidara geldiğinde ‘İran Dini Lideri Ali Hamaney'e müzakerelerin başlatılmasını öneren ve bir sonuca varılamaması halinde savaşa girileceğini ima eden bir mesaj gönderdiğini’ bildirdi. İran'ın yanıtında dolaylı müzakerelere katılmayı kabul ettiğini, Washington'un ise doğrudan müzakereler istediğini söyledi.

Trump yönetiminin ‘güçlü konumundan’ kendi vizyonunu dayatabileceğini düşündüğünü ve ABD'nin dünyanın Trump'a ihtiyacı olduğunu hissettiğini, bunun da İran'la ‘eşit olmayan’ bir şekilde ilgilenmesine yol açtığını açıkladı. Ayrıca, Tahran’ın, Birleşik Arap Emirlikleri üzerinden gelen bir Amerikan girişimine yanıt olarak, Ummanlı bir arabulucu aracılığıyla dolaylı müzakereleri kabul ettiğini belirtti.

Revançi, ABD’nin mesajlarını BAE aracılığıyla ilettiğini belirterek, “Ancak biz kendi özel nedenlerimizden dolayı yanıtımızı Umman üzerinden verdik” dedi. Beş tur müzakere yapıldığını ve ‘altıncı turdan yalnızca iki gün önce savaşın patlak verdiğini, bunun uluslararası toplumu -hatta Amerikalı gazetecileri bile- şaşkına çevirdiğini’ ifade etti. Washington’un ‘başından itibaren iyimser bir tablo çizdiğini ve iş birliğine hazır olduğunu gösterdiğini, ancak müzakerelere ikircikli bir dille girerek bu yolla hedeflerine ulaşabileceğini sandığını’ söyledi.

cdfrgt
İsrail'in Tahran'a düzenlediği saldırı sonucu yükselen dumanlar, 23 Haziran 2025 (AP)

Amerikalıların ‘çeşitli yöntemler denediğini’ ifade eden Revançi sözlerini şöyle sürdürdü: “Önce ‘sıfır zenginleştirme’ fikrini önerdiler, İran bunu reddettiğinde ise diğer konulara geçerek aynı anda iki cephede birden oynadılar. Müzakerelerle istediklerini elde edemeyeceklerini anladıklarında, güç kullanmaya başvurdular.”

Ülkesinin ‘hızlı sonuçlar beklemediğini ve uluslararası müzakerelerin iniş çıkışlarla dolu olduğunu bildiğini, ancak diplomasi yoluyla bir sonuca ulaşılabileceğine inandığını’ belirtti.

“Savaşın nedenlerinden biri, ABD’nin ikna veya tehdit yoluyla gayri meşru taleplerini gerçekleştirememesiydi” diyen Revançi şu soruları sordu: “Savaş başından beri onların hedefi miydi? Daha sonra ‘Denedik ama başaramadık, bu yüzden savaşa girmek zorunda kaldık’ diyebilmek için önceden zemin mi hazırlıyorlardı? Siyonist varlığın rolü nedir? Başından beri karşı mıydı, yoksa aralarında planlanmış ve koordine edilmiş miydi?”

Bu soruların kesin cevapları olmadığını söyleyen Revançi, savaşın ana nedenlerinden birinin Washington'un diyalog yoluyla taleplerini gerçekleştiremeyeceğine inanması olduğunu bildirdi ve hedefin ‘İran'ın nükleer programını tamamen durdurmak’ olduğunu belirtti. Revançi, ABD'nin bazen ‘İran'ı ikna etmeye ve teşvikler sunmaya’ çalıştığını, bazen de ‘baskı ve tehditlere’ başvurduğunu bildirdi.

Revançi şöyle devam etti: “Trump veya başka bir hükümetin isteği için, bu kadar yatırım yaptığımız bir programı terk edemeyiz. Karşı tarafın Doğu'dan mı Batı'dan mı olduğu bizim için fark etmez... Böyle bir talebi kabul edemeyiz.”

Diğer yandan İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi perşembe günü yaptığı açıklamada, ‘ABD ile görüşmelerin yanı sıra New York'taki müzakerelerin de askıya alındığını ve ABD'nin aşırı talepleri nedeniyle ilerleme kaydedilmediğini’ söyledi.

Bu bağlamda Revançi, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un ‘New York'ta önceden belirlenmiş bir sonuçla müzakereler yapmaya çalıştığını’ kaydetti. Revançi, doğrudan müzakerelerin genellikle daha hızlı olduğunu, ancak ‘kendi şartlarını dayatmak isteyen’ Washington için uygun olmadığını açıkladı.

Avrupa kendi ayağına sıktı

Avrupalıların nükleer müzakere sürecinden çekilerek ‘büyük bir hata’ yaptıklarını söyleyen Revançi, İran'ın snapback sonrası Avrupa ve ABD ile ilişkilerinde yaşanan değişime rağmen, bölge ve dünyadaki ülkelerle ilişkilerini sürdürdüğünü bildirdi.

Nükleer meselenin ‘önemli ve ele alınması gereken’ bir konu olduğunu belirten Revançi, İran'ın ‘diplomasi ve diyaloga açık’ olduğunu, ancak bunun ‘müzakere sürecinde gerçekçi ölçütlerle’ yürütülmesi gerektiğini bildirdi. Revançi, “Tutumumuz sabit ve akılcıdır... Müzakereler sürerken bize saldırıldığında, dünya savaş arayışında olan tarafın biz olmadığımızı anladı” dedi.

gthyu
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, geçtiğimiz cuma günü Rusya ve Çin tarafından İran'a yönelik yaptırımların altı ay süreyle ertelenmesi için sunulan kararı reddetti. (Reuters)

Snapback mekanizmasının devreye girmesinin Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nde ‘Güvenlik Konseyi'nin kararlarına ilişkin tamamen çelişkili iki tutum’ ile benzeri görülmemiş bir durum yarattığını belirten Revançi, bunun ‘Avrupa'nın hatası’ sonucu olduğunu düşündüğünü ifade etti. İran'ın snapback aşamasına gelmemek için büyük çaba sarf ettiğini belirten Revançi, İran'ın ‘sorunları diyalog yoluyla çözmek istediğini’ ancak karşı tarafın ‘yaptırımları yeniden uygulayarak daha fazla ayrıcalık kazanacağı’ yanılgısına kapıldığını söyledi. Revançi bunu ‘hayalperestlik’ olarak nitelendirdi.

Savaş sonrası hızlanan bölgesel yakınlaşma

Revançi, İran'ın bölgeden dışlandığına dair görüşe yanıt vererek, “Bu karamsar bir görüş. İran'ı dışlama girişimleri olduğu doğru, ancak İran bundan daha büyük” dedi.

İran’ın bölgedeki geniş ilişkilerine dikkat çekerek, bunun ‘tutumların tamamen örtüştüğü’ anlamına gelmediğini belirtti; ancak ‘komşuluk politikası aracılığıyla ilişkilerin ilerletilmesi’ yönünde karşılıklı bir isteğin bulunduğunu vurguladı. Ayrıca, İran’a yönelik son saldırının ve İsrail’in Katar’a yönelik saldırısının, ‘İsrail’in niyetlerine dair endişe ve ABD’ye duyulan güvensizlik nedeniyle’ bölge ülkelerinin iş birliği isteğini artırdığını ifade etti.

Revançi, İran’ın 15 ülkeyle sınırı olduğunu belirterek, bunun ‘değerlendirilmesi gereken büyük ekonomik ve siyasi imkânlar sunduğunu’ söyledi. Bazı eyaletlerde ‘bölgesel diplomasinin’ etkinleştirildiğine dikkat çekti. Yaptırımların var olduğunu ve ‘göz ardı edilemeyeceğini’ ifade ederek, İran’ın içerde ekonomiyi iyileştirmek, dışarıda ise yaptırımları kaldırmak için çalıştığını açıkladı. Ayrıca, komşu ülkelerle iş birliğinin ‘engellenmesinin zor olduğunu’ ve son 10–15 yıllık deneyimlerin ‘yaptırımların aşılmasının mümkün olduğunu’ kanıtladığını vurguladı.

Güven eksikliği

İlgili bir bağlamda, İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Üyesi İsmail Kevseri, “Trump’ın ülkemizle müzakere etme veya bir anlaşma yapma isteğinden söz ettiğinde, onun sözlerine bir an bile güvenemeyiz… Trump'ın kendisi de, müzakereler sürerken Siyonist varlığın İran'a saldırmasına izin verenin ABD olduğunu biliyor” şeklinde konuştu.

Geçtiğimiz ay Reuters, bilgi sahibi bir İranlı kaynağa dayandırdığı haberinde, ‘son haftalarda müzakerelerin yeniden başlaması amacıyla arabulucular aracılığıyla Washington’a birkaç mesaj gönderildiğini, ancak Amerikalıların bu mesajlara yanıt vermediğini’ bildirdi.

Bu ayın başlarında İran Hükümet Sözcüsü Fatma Muhacirani, ABD'li yetkililerin BM Genel Kurulu sırasında İran'ın New York'ta önerdiği toplantıya katılmadıklarını söyledi.

ABD, Avrupalı müttefikleri ve İsrail, Tahran'ı nükleer programını silah geliştirme çabalarını gizlemek için bir paravan olarak kullanmakla suçluyor. Tahran ise nükleer programının barışçıl amaçlarla yürütüldüğünü savunuyor.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na (UAEA) göre İran, nükleer bomba üretimi için gerekli olan yüzde 90'lık teknik eşiğe yakın yüzde 60 oranında uranyum zenginleştiren tek nükleer silahsız ülke.


İsrail: Hamas tarafından teslim edilen ceset kalıntıları Gazze'de kalan rehinelere ait değil

TT

İsrail: Hamas tarafından teslim edilen ceset kalıntıları Gazze'de kalan rehinelere ait değil

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un Hamad kasabasında rehinelerin cesetlerinin aranması sırasında Mısır’dan gelen araçları izleyen Filistinliler, 27 Ekim 2025 (AP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un Hamad kasabasında rehinelerin cesetlerinin aranması sırasında Mısır’dan gelen araçları izleyen Filistinliler, 27 Ekim 2025 (AP)

İsrail yetkilileri bu sabah, Ebu Kabir Adli Tıp Merkezi'nde yapılan kriminal incelemelerin, Hamas’ın gece boyunca taşıdığı tabutun geriye kalan rehinelerden birine ait ceset kalıntılarını içermediğini, bunun yerine daha önce İsrail’e geri getirilen ve defnedilmiş bir rehineye ait kalıntılar olduğunu ortaya koyduğunu bildirdi. Bu bilgi, İsrail’in Ynet internet sitesi tarafından yayımlandı.

Değerlendirmeye göre, pazartesi gecesi teslim edilen kalıntılar Gazze Şeridi'nde bulunan 13 rehineden hiçbirine ait değil, bu da yaklaşık bir haftalık bekleyişin ardından dünkü teslimatın hiçbir kalıntı iadesi olmadan sona erdiği anlamına geliyor.

Diğer yandan Times of Israel gazetesi bugün, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun ‘Gazze anlaşmasının ilk aşamasının Hamas tarafından ihlaline verilecek yanıtı’ görüşmek üzere acil bir toplantı düzenleyeceğini bildirdi.

Gazete, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki sarı hattı genişletmek ve daha fazla araziyi İsrail ordusunun kontrolü altına almak da dahil olmak üzere birkaç olası ‘tepkiyi’ değerlendirdiğini kaydetti.

Hamas, cesetlerin Gazze şehrinin et-Tuffah mahallesinde bulunduğunu ve ABD Başkanı Donald Trump'ın belirlediği son tarihten iki saat önce, saat 21:00 civarında Gazze'nin kuzeyinde teslim edildiğini doğruladı.

Ceset kalıntıları Uluslararası Kızılhaç Komitesi'ne (ICRC) teslim edildi; ICRC de bunları sınırda İsrail güçlerine teslim etti.

Diğer rehinelerin aranması devam ediyor

Öte yandan İsrail güçleri, Gazze'de diğer rehinelerin cesetlerini aramaya devam ediyor. Güçler, geçtiğimiz haziran ayında Arnon Operasyonu sırasında dört rehinenin kurtarıldığı Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki el-Cemal ailesinin evinde çalışıyor.