​Rejim, İdlib’e en yoğun saldırılarından birini gerçekleştirdi

TT

​Rejim, İdlib’e en yoğun saldırılarından birini gerçekleştirdi

Suriye rejimi, Türkiye ile Rusya arasındaki Gerginliği Azaltma Bölgesi anlaşmasından bu yana İdlib’in Maretinuman ilçesine en yoğun saldırısını gerçekleştirdi. Yapılan açıklamalar ölü ve yaralıların olduğu yönünde.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) açıklamasına göre bu, rejimin güvenli bölge anlaşmasının yapıldığı 17 Eylül’den bu yana düzenlediği en şiddetli bombalama. Saldırıda 9’u sivil 11 kişinin öldüğü belirtildi. Sivillerden ikisinin çocuk, birinin de kadın olduğu kaydedildi. Saldırıda ağır şekilde yaralananlar olmasından dolayı ölü sayısında artış olmasından endişe ediliyor.
Söz konusu saldırı, Türkiye ile Rusya arasındaki gerginliğin arttığı bir dönemde yaşandı. Zira Rusya, Ankara’yı teröristleri güvenli bölgeden çıkarmamakla itham ediyor.
SOHR’dan yapılan bir diğer açıklamada da İdlib’te intihar saldırısı yaşandığı bilgisi verildi.
Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt dün Rus Temsilci ile bir araya geldi. Görüşmede 2011 yılında Suriye’nin Arap Birliği üyeliğinin askıya alınması gündeme geldi.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergev Lavrov, son dönemde Arap mevkidaşları ve yetkililerle yaptığı görüşmelerde birçok kez “söz konusu durumun düzeltilmesine” ilişkin çağrıda bulundu.



İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği saldırıda bir kişi hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı

Gazze şehrinde enkaz ve çöp yığınlarının arasında işe yarar eşya arayan Filistinliler (AP)
Gazze şehrinde enkaz ve çöp yığınlarının arasında işe yarar eşya arayan Filistinliler (AP)
TT

İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği saldırıda bir kişi hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı

Gazze şehrinde enkaz ve çöp yığınlarının arasında işe yarar eşya arayan Filistinliler (AP)
Gazze şehrinde enkaz ve çöp yığınlarının arasında işe yarar eşya arayan Filistinliler (AP)

İsrail’e ait bir insansız hava aracının (İHA) bugün, Gazze Şeridi'nin güneyinde bulunan Han Yunus'un doğusundaki Abasan el-Kebira kasabasında bir grup Filistinliye saldırması sonucu bir kişi hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, yerel kaynaklara dayanarak, ‘İsrail İHA’sının, Han Yunus'un doğusundaki Abasan el-Kebira bölgesinde evlerini kontrol eden bir grup vatandaşı bombaladığını, bir vatandaşın yaşamını yitirdiğini ve çok sayıda kişinin de yaralandığını’ bildirdi.

WAFA, ‘işgal güçlerinin Han Yunus'un doğu bölgelerine sürekli ve yoğun bir şekilde ağır makineli tüfeklerle ateş açtığını’ kaydetti. İsrail savaş gemileri de Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kıyılarına top mermileri ateşledi.

Bu saldırılar, 10 Ekim'de yürürlüğe giren ve ABD'nin Hamas ile İsrail arasında aracılık ettiği ateşkes anlaşmasına rağmen gerçekleştirildi.

Ateşkes kapsamında İsrail, Gazze Şeridi'ndeki güçlerini ‘sarı hat’ olarak adlandırdığı bölgeye çekti, ancak halen Gazze Şeridi'nin yarısından fazlasını kontrol ediyor ve sınırı geçen her yardım konvoyunu denetliyor.

Ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana İsrail en az iki kanlı baskın düzenledi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 19 Ekim'de iki askerinin öldürülmesinin ardından İsrail'in Gazze'yi 150 ton bomba ve füzeyle vurduğunu ve cumartesi günü İslami Cihad Hareketi’nin bir üyesini hedef alan bir hava saldırısı düzenlediğini söyledi.


ABD'nin Batı Şeria'nın ilhakına karşı sert tutumu İsrail'i şaşırttı

TT

ABD'nin Batı Şeria'nın ilhakına karşı sert tutumu İsrail'i şaşırttı

ABD'nin Batı Şeria'nın ilhakına karşı sert tutumu İsrail'i şaşırttı

ABD'nin Batı Şeria'yı İsrail'e ilhak etmek için hazırlanan iki yasa tasarısına karşı sergilediği sert tutum, Tel Aviv'deki siyasi ve medya çevrelerini şaşırttı.

ABD Başkanı Donald Trump, yardımcısı J.D. Vance ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio, ayrı ayrı yaptıkları açıklamalarda İsrail'in bu hamlesini reddettiklerini ifade ettiler. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, ABD'nin eleştirilerine karşı hızlı bir şekilde savunmaya geçerek, ‘hükümetinin henüz ön aşamada olan ilhak tasarısını ilerletmeye çalışmayacağını’ söyledi.

Amerikan tepkisi, İsrail parlamentosunun (Knesset) çarşamba günü iki tasarıyı ön okumada onaylama kararı alması ve Batı Şeria'nın geniş bölgelerinin ilhakı ve bu bölgelere İsrail egemenliğinin dayatılmasına yol açacak süreci fiilen başlatması üzerine uluslararası alanda öfkeyle karşılanmasının ardından geldi.

‘Siyasi bir manevra!’

Netanyahu, o sırada yanında bulunan ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance'i, bunun sağ kesim ve muhalefet tarafından oynanan bir siyasi oyun olduğuna ikna etmeye çalıştı.

defrt
ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance, çarşamba günü Kudüs'te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte (AP)

Ancak Amerikalılar biraz daha derinlemesine baktıklarında, hükümetin bu kışkırtıcı hamlede masum olmadığını ve iki tasarıyı engellemek için daha fazla çaba sarf edebileceğini fark ettiler.

Daha da kötüsü, Eğitim Bakanı Yoav Kisch'in Knesset'e sunduğu yasaya ilişkin resmi yanıtta ‘hükümetin ilke olarak ilhakı desteklediği’ belirtildi.

Kisch, “Biz ilhak konusunda kararlıyız. Ancak ilhak, muhalefet veya hoşnutsuz siyasi güçlerin önerdiği yasa tasarılarıyla gerçekleşmez. Hükümet olarak, ilhakı her gün, sözlerle değil, sahada eylemlerle uyguluyoruz. Ülkenin işlerini yönetme konusundaki benzersiz yaklaşımımızla, ilhakı daha iyi yollarla gerçekleştireceğiz” ifadelerini kullandı.

Vance: Kendimi aşağılanmış hissediyorum

Vance dün öğleden önce Tel Aviv'den ayrılırken basın mensuplarına verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: “Garip bir şey olduğunu anladım, bu yüzden protesto ettim. Ama bana bunun sadece partizan bir siyasi manevra olduğunu söylediler. Eğer gerçekten sadece siyasi bir manevraysa, o zaman aptalca bir manevraydı ve kendimi biraz aşağılanmış hissediyorum. İsrail'in Batı Şeria'yı ilhak etmesine izin vermeyeceğiz ve bu oylamadan memnun değiliz.”

Donald Trump ise, Time dergisinin dün yayınladığı, bu ayın 15'inde yapılan röportajda, İsrail'in Batı Şeria'yı ilhak etmesine izin vermeyeceğini söyledi.

Trump, “İsrail, Arap ülkelerine Batı Şeria'nın hiçbir bölümünü ilhak etmeyeceğine dair söz verdi. Bu şu anda yapılamaz. Bu ilhak gerçekleşirse, İsrail ABD'nin tüm desteğini kaybedecek” şeklinde konuştu.

Bakan Rubio da Tel Aviv'e varışından önce uçağa binerken yaptığı açıklamada, “Knesset'in Batı Şeria'yı İsrail'e ilhak etme oylaması, Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirme anlaşmasını tehdit edebilir” dedi.

Rubio, “Başkan Trump, şu anda bu tür adımları desteklemediğimizi açıkça belirtti. Önümüzdeki haftalarda ateşkesin devam etmesi önemli” dedi. Ziyareti sırasında, Gazze'deki anlaşmanın uygulanmasını denetlemek üzere ABD merkezinde daimî temsilci olarak üst düzey bir ABD Dışişleri Bakanlığı temsilcisinin atandığını duyuracağını da bildirdi.

İsrail'de kargaşa

Sıklık ve liderlik düzeyi açısından eşi benzeri görülmemiş İsrail ziyaretlerinin muazzam ivmesiyle örtüşen Amerikan tutumu (bir hafta önce Trump'ın kendisiyle başlayan, ardından yardımcısı, danışmanları, dışişleri bakanı ve geniş bir general ekibinin devam ettiği), İsrail'de büyük bir kargaşaya neden oluyor.

Bir tarafta aşırı sağ ve diğer tarafta Netanyahu'nun muhalifleri bunu ‘siyasi baskı’ olarak değerlendirip, İsrail'in bağımsızlığını kaybetmiş bir ‘kukla devlet’ olduğunu iddia etseler de, ABD'li yetkililer tarafından ortaya atılan fikirler yavaş yavaş İsrail halkı ve liderleri arasında yaygınlaşıyor.

İsraillilerin ezici çoğunluğu Amerika'yı müttefik, koruyucu ve sadık bir dost olarak görüyor ve Trump'ı ‘tarihte İsrail'in yanında duran en iyi Amerikan başkanı’ olarak değerlendiriyor.

İsraillilerin yaklaşık yüzde 72'si, 19. maddesinde Filistin halkının kendi kaderini tayin etme ve bir devlet kurma yolunu özetleyen Trump'ın savaşı sona erdirme planına destek verdi.

Dolayısıyla İsrailliler, Trump'ın istediğinin, İsrail'i iki yıldır geçerli bir neden olmaksızın süren savaş döngüsünden çıkarıp tüm Arap ve İslam ülkeleriyle ‘barış yoluna’ getirerek İsrail'in çıkarlarına hizmet etmek olduğuna güvenebilirler.

Amerikalılar, bunun İsrail ve Filistinliler tarafından kaçırılmaması gereken bir fırsat olduğuna inanıyor gibi görünüyor. Buna karşı çıkan ve direnenlerin her iki tarafta da aşırılık yanlıları olduğunu ve barış isteyen her iki tarafın çoğunluğu tarafından aşılabilecek bir engel olduğunu iddia ediyorlar.


Knesset, Batı Şeria'daki bölgelerin ilhakına giden yolu onayladı

İşgal altında bulunan Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminde göndere çekilen İsrail bayrağı, 14 Ağustos 2025 (Reuters)
İşgal altında bulunan Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminde göndere çekilen İsrail bayrağı, 14 Ağustos 2025 (Reuters)
TT

Knesset, Batı Şeria'daki bölgelerin ilhakına giden yolu onayladı

İşgal altında bulunan Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminde göndere çekilen İsrail bayrağı, 14 Ağustos 2025 (Reuters)
İşgal altında bulunan Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminde göndere çekilen İsrail bayrağı, 14 Ağustos 2025 (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, şu anda ülkeyi ziyaret eden ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance'in önünde kendisini utandırmamaları için iktidar koalisyonu üyelerine çağrıda bulundu. Diğer yandan Knesset dün Batı Şeria'nın bazı bölgelerine egemenlik uygulanmasına yönelik iki yasa tasarısını onayladı.

Tekliflerden biri Noam Partisi'nden Avi Maoz tarafından, diğeri ise muhalefet partisi Yisrael Beiteinu'nun (Evimiz İsrail) lideri Avigdor Liberman tarafından sunuldu.

İlk yasa tasarısı, 120 milletvekilinin 25'inin (24 hayır) oyuyla kabul edildi. Bu, muhalefetin 52 milletvekilinin tamamı hazır bulunmuş olsaydı tasarıyı reddedebileceği anlamına geliyor. Ancak, 28 milletvekili hazır bulunmadığı için tasarı kabul edildi.

Netanyahu, ilhakı destekleyen Likud Partisi üyelerinden oylamada çekimser kalmalarını istemişti. Mevcut milletvekilleri bu isteğe uydu, ancak eski Knesset Başkanı Yuli Edelstein hariç. Edelstein tasarıyı destekleyerek belirleyici oyu kullandı.

sfrt
ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance, dün Kudüs'te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya geldi. (AP)

Ultra-Ortodoks Birleşik Tevrat Yahudiliği ittifakının iki fraksiyonundan biri olan Degel HaTorah Partisi’nin, İsrail'i en büyük müttefiki olan ABD ile karşı karşıya getirdiği için yasaya karşı oy kullanması dikkat çekiciydi.

Knesset, Kudüs'ün güneyindeki Ma'ale Adumim yerleşimini derhal ilhak etmeyi ve bu bölge üzerinde tam İsrail egemenliği kurmayı öngören Liberman'ın tasarısını onayladı. Tasarı, 31'e karşı 9 oyla kabul edildi.

“Her gün ilhak uyguluyoruz”

İki tasarı da ilk okumadan geçti. Her birinin yasa haline gelmesi için, bir yıla kadar sürebilecek uzun bir görüşme sürecinden geçmesi gerekiyor.

Knesset yasasına göre, her yasa tasarısı bir parlamento komitesi tarafından incelenip, ilk okuma oylaması için genel kurula yeniden sunulacak, ardından komiteye geri dönüp ikinci ve üçüncü okumadan geçecek.

Ancak, sağ kanattaki ve muhalefetteki girişimciler, iki devletli çözüme direnme çabalarının bir parçası olarak ilhak sürecini sürdürmeye kararlı.

İsrail Eğitim Bakanı Yoav Kisch, hükümet adına ilk tasarıya yanıt vererek, ilhakı ilke olarak destekleyen tutumunu ortaya koydu.

sd
Geçtiğimiz pazartesi günü Filistinliler zeytin hasadı yaparken Ramallah'ın dışındaki bir köyde konuşlanmış İsrail askerleri (AFP)

Kisch şunları söyledi: “Biz ilhak konusunda kararlıyız. Ancak ilhak, muhalefet veya hoşnutsuz siyasi güçlerin önerdiği yasa tasarılarıyla gerçekleşmez. Hükümet olarak, ilhakı her gün, sözlerle değil, sahada eylemlerle uyguluyoruz. Ülkenin işlerini yönetme konusundaki benzersiz yaklaşımımızla, ilhakı daha iyi yollarla gerçekleştireceğiz.”

Avrupa'nın olası tepkisi

İsrail Dışişleri Bakanlığı'ndaki uzmanlar ve eski yetkililer, ilhak yasalarının İsrail'in dünyadaki konumuna ve Avrupa ve diğer Batı ülkelerinde düşmanca tepkilere yol açabileceği konusunda uyarıda bulundu.

İsrail Kanal 12 televizyonu, Dışişleri Bakanlığı Siyasi-Stratejik Departmanı eski direktörü Aliza Bin Noun'un “Baskı artıyor, ancak henüz zirveye ulaşmadık” şeklindeki sözlerini aktardı.

Uzmanlar, Avrupa ülkelerinin Filistin topraklarının ilhakına ya da savaşın genişlemesine karşı İsrail’e karşı atabileceği siyasi adımlara örnekler sundular. Bunlar arasında, Avrupa Birliği (AB) ile İsrail arasındaki ticari, siyasi ve kültürel ilişkileri düzenleyen Ortaklık Anlaşması’nın askıya alınması, Horizon bilim programı kapsamındaki hibelerin durdurulması, İsrailli yetkililerin Avrupa ülkelerine girişine yönelik yasağın genişletilmesi, silah satışının yasaklanması, İsrail’den gelen turistlerden vize talep edilmesi, ekonomik boykot uygulanması (özellikle de yerleşim birimlerinde üretilen ürünlere karşı) ve diğer bazı devletlerin Filistin devletini tanıması yer alıyor.

dfrgthy
İsrail'in aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşimini genişletmek için bir harita sunuyor. (Arşiv – AFP)

Aliza Bin Noun, “Dost ülkeler ortaklık anlaşmasını durdurmayı başardılar, ancak onlardan gelen mesajlar, anlaşmanın askıya alınmasına uzun süre karşı çıkmanın mümkün olmayacağı yönünde” dedi.

İsrail'in eski AB ve NATO Büyükelçisi ve İsrail Dışişleri Bakanlığı'nın eski Birleşmiş Milletler (BM) departmanı başkanı Aharon Leshno-Yaar, “İlhak sadece Avrupalıları kızdırmakla kalmayacak, bundan daha fazlasına yol açacak. Bu adım bizi Uluslararası Adalet Divanı'na (UAD) götürecek ve bu da dünyadaki her İsrail vatandaşı için bir tehdit oluşturacak” ifadelerini kullandı.

Leshno-Yaar sözlerini şöyle sürdürdü: “Ayrıca önemli olan, İsrail'e yaklaşmamanın daha iyi olduğu yönünde gelişen atmosferdir. Bu, öncelikle iş adamları, büyük uluslararası şirketler ve akademik çevreler için geçerlidir. Bu çevrelerde, İsrail'deki üniversitelere ve araştırmacılara yönelik açık veya gizli boykotlara yönelik adımlar her gün atılmaktadır. Tehlike budur ve bunlar önceden bilinemeyecek şeylerdir. Bizi endişelendirmesi gereken şey budur ve bu bir gerçeklik haline gelmiştir… Batı Şeria veya Gazze Şeridi'nin bir kısmının ilhakı, Avrupa ülkelerini ciddi adımlar atmaya itecek ve dünya tarafından çok ciddi bir suç olarak değerlendirilecektir. Avrupa'nın atacağı adımlar, İsrail'in hamlesinin ciddiyetine bağlı olarak kademeli olabilir veya bir anda gelebilir.”

Baskı ve barış anlaşmaları

İsrail'in eski Berlin Büyükelçisi Jeremy Issacharoff, ilhak planını uygulamaya koymanın veya savaşı genişletmenin ‘İsrail'in en yakın dostları olan ABD ve Almanya'nın bile kontrol edemeyeceği ve artan baskı çağrısı yapan ülkelere karşı durmaya devam edemeyeceği bir şey’ olduğu konusunda uyarıda bulundu.

Issacharoff, “Asıl soru, Başkan Donald Trump'ın Netanyahu uğruna İsrail ile ne kadar izole olmaya razı olacağıdır. Trump, İsrail'e yönelik politikasını değiştirmesi için önemli siyasi ve iç baskı altında” dedi.

Issacharoff sözlerini şu ifadelerle bitirdi: “İlhak, bölgedeki ilişkilerimiz için bir tehdit oluşturuyor. Sonuçları, İbrahim Anlaşmaları'nı zayıflatmaktan Mısır ve Ürdün ile barış anlaşmalarını zayıflatmaya kadar uzanacak. İsrail için Mısır ve Ürdün ile barış anlaşmaları son derece önemlidir. Etkisi, büyükelçiliklerin kapatılması gibi sembolik olabilir, ancak barış anlaşmalarının iptal edilmesine ve hatta İsrail'e karşı askeri provokasyonlara da yol açabilir.”