​BM, İsrail’i Gazze’de savaş suçu işlemekle suçluyor

​BM, İsrail’i Gazze’de savaş suçu işlemekle suçluyor
TT

​BM, İsrail’i Gazze’de savaş suçu işlemekle suçluyor

​BM, İsrail’i Gazze’de savaş suçu işlemekle suçluyor

BM raportörleri, İsrail güvenlik güçlerinin geçen yıl Gazze Şeridi’ndeki haftalık protestolar sırasında 189 Filistinlinin öldürülmesi ve 6 bin 100’den fazla kişinin yaralanmasıyla ilgili savaş suçları işlemiş olabileceğini açıkladılar.
Komisyonun raporunda şu ifadelere yer verildi: “İsrail güvenlik güçleri, vurulduklarında başkalarının ölümü veya ciddi şekilde yaralanmasına yakın tehlike oluşturmayan ve çatışmalara doğrudan katılmayan Filistinli göstericileri öldürdü ve kalıcı sakatlıklara neden oldu.”
Raporda, komisyonun keskin nişancılar ve askeri komutanlar da dahil olmak üzere cinayetlerden sorumlu olduğu düşünülenler hakkında gizli bilgilere sahip olduğu ve bu bilgileri Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) iletmesi için BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet’e sunacağı belirtildi.
Öte yandan İsrail ise, BM Soruşturma Komisyonu’nun ulaştığı sonuçları reddederek “düşmanca, aldatıcı ve taraflı” olarak nitelendirdi.
İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, askerlerin insanlık suçu işlemiş olabileceğini bildiren rapora cevaben yaptığı açıklamada, “İsrail, raporu tamamen reddediyor. Hiçbir kurum İsrail’in kendini savunma hakkını ve şiddetli saldırılara karşı vatandaşlarını ve sınırlarını koruma görevini inkar edemez” dedi.
Filistin Devlet Başkanlığı ve Hamas Hareketi ise BM Soruşturma Komisyonu’nun sonuçlarını memnuniyetle karşıladı. Başkanlık tarafından yapılan açıklamada, “Filistin Yönetimi, BM araştırmacılarının İsrail’in Gazze Şeridi’nde halkımıza karşı işlediği savaş suçları hakkındaki raporunu memnuniyetle karşılıyor” ifadeleri kullanıldı.
Söz konusu açıklamada, ayrıca şu ifadelere yer verildi: “Bu rapor, İsrail’in Kudüs dahil, Gazze Şeridi’nde ve Batı Şeria’da halkımıza karşı savaş suçları işlediğine dair her zaman söylediklerimizi teyit ediyor. Şimdi UCM’den beklenen bu suçlarla ilgili soruşturma açmak için hemen harekete geçmesidir. İsrail’den bu suçların hesabını sormanın zamanı geldi. Hiçbir devlet hukukun üstünde olamaz.”
Hamas, dün uluslararası topluma İsrail’i sorumlu tutma ve hesap sorma çağrısında bulundu. Fransız Basın Ajansı (AFP), üst düzey Hamas yetkilisi Basem Naim’in şu ifadelerini aktardı: “(Hamas) BM soruşturmasının sonuçlarını memnuniyetle karşılıyor ve uluslararası toplumu İsrail işgalini bu suçlardan sorumlu tutmaya ve hesap sormaya çağırıyor. Rapor, İsrail’in barışçıl protestoculara karşı açıkça savaş suçları işlediğini teyit ediyor.”
Öte yandan İsrail ordusu, bu sabah yaptığı açıklamada, Hamas’ın kontrolündeki Gazze Şeridi’nden gönderilen “patlayıcı bir balon” un bir eve zarar vermesi sonrasında Gazze’de çok sayıda Hamas noktasının hedef alındığını duyurdu.
Ordu, Gazze Şeridi’nden gönderilen patlayıcı bir balonun havada patladıktan sonra İsrail’deki bir eve zarar verdiğini söyledi ve şöyle dedi: “Buna cevaben, ordu savaşçıları ve helikopterleri, Gazze Şeridi’nin merkezindeki Hamas askeri sahasında çok sayıda noktayı hedef aldı.”
Gazze’deki görgü tanıkları, bombardımanın Çarşamba günü geç saatlerde Hamas’ın askeri kanadı olan İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın Gazze Şehri’nin güneyindeki Deyr el-Balah’taki noktasını hedef aldığını söylediler.
Gazze’deki kayıplar bildirilmedi
Filistinliler, Gazze Şeridi ile İsrail sınırı yakınlarındaki haftalık protestolarla eş zamanlı olarak, İsrail’in güneyine ara ara patlayıcı balonlar gönderiyorlar.
Geçen 30 Mart’ta bu protestoların başlamasından bu yana, çoğu İsrail’den ayıran sınır hattında ve topçu veya hava saldırısında olmak üzere en az 251 Filistinli öldürüldü.



Unutulmuş Ukrayna savaşı daha tehlikeli ve zor olandır

23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
TT

Unutulmuş Ukrayna savaşı daha tehlikeli ve zor olandır

23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)

Refik Huri

Ukrayna savaşı, bazen unutulmuş bir savaş gibi görünse de Gazze ve Lübnan’daki savaştan ve İran'ın başını çektiği tüm “direniş ekseninden” çok daha tehlikelidir. Burada Ortadoğu için yeni bir sahne ya da büyüklerin onayladığı bir bölgesel güvenlik sistemine götürecek beklentiler olmaksızın çok fazla gürültü, slogan ve yıkım var. Gazze, savaş bitmeden sona erdi ve kimse onu yönetmeye hazır değil. Önceki “statüko”nun geri gelmesi yönündeki bahisler arasında, herhangi bir siyasi sempati olmaksızın ya da herhangi bir ülke İsrail ile ilişkilerinin gidişatında herhangi bir değişikliğe gitmeden Lübnan neredeyse tamamen yerle bir oldu. Ama Ukrayna'da oyun daha büyük.

Bu, kıtalararası balistik füzelerle ve Rusya'nın nükleer tehdidinin eşiğinde yürütülen bir savaş. Avrupa'yı kontrol etme ve yeni bir çok taraflı dünya düzeni kurma konusunda belirleyici bir savaş. Hayati bir jeopolitik ve stratejik konum ile bağlantıyı sağlama veya koparma savaşı. Zira Başkan Carter döneminde Ulusal Güvenlik Danışmanı olan Profesör Zbigniew Brzezinski'nin tekrarladığı gibi, “Ukrayna olmadan Rusya'nın imparatorluk olmaktan çıktığı” tarihsel bir gerçektir. Tıpkı Batı'nın, Moskova'nın bir imparatorluk olmasını engellemek için Ukrayna'yı Rusya'dan uzaklaştırmakta ısrar etmesi gibi, Başkan Putin de imparatorluğu kurmak için Ukrayna'yı geri almakta ısrar etti. Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, başından beri bunu fark etmişti ve bunun nedenle anılarında Putin'i kızdırmamak için Ukrayna'nın NATO'ya katılımını ertelemeye çalıştığını söylüyor. Sovyetler Birliği ile Batı arasındaki Soğuk Savaş'ın sona ermesinden yıllar sonra, Rusya ile Batı arasında sıcak bir vekâlet savaşının yaşanması da bu nedenle kaçınılmaz.

ABD ile Çin arasında, Çin'in Tayvan'ı zorla ilhak etmeye karar vermesi durumunda daha da kızışabilecek soğuk savaşın kaçınılmazlığı da buradan kaynaklanıyor. Sahne her şeyi anlatıyor; ABD dünyanın zirvesinde endişeli ve gergin iken, Çin zirveye ulaştıktan sonra kendinden emin ve sakin. Rusya, korkutan ve korkan rolünde seferberlik halinde. NATO'nun kapısına kadar genişlemesinden korkuyor ve NATO'nun Ukrayna'yı kabul etmeyi düşünmesini engellemek için aceleyle savaşa girerek korkutuyor.

ABD, tüm uyarılara rağmen güçlünün yükselen güçten korkmasını simgeleyen “Thucydides” tuzağına düştü. Tarihçilere göre bu, Atina ile Sparta arasında yaşananların bir örneğidir. Güçlü Atina Sparta'nın artan gücünden korktuğu için kendisine savaş açmıştı. Ancak Çin, her ne kadar daha büyük, daha geniş bir tuzağa hazırlanıyor olsa da bu tuzağa düşmemeye çalışıyor.

Biden yönetimi Çin ile ilişkileri üç şekilde özetliyor: rekabet, husumet ve iş birliği. Trump yönetimi ise daha büyük bir şeyden söz ediyor. Başkan Şi Cinping iş birliği arzusunu kullanıyor ancak pratikte “dünyayı yeniden oluşturmak, Batı değerlerini uluslararası kurumlardan kovmak ve doları tahtından indirmek” istiyor. Stanford Üniversitesi'nden ve “Çin'e Göre Dünya” kitabı yazarının Elizabeth Economy’nin söylediğine göre, Şi ayrıca, “Kuşak ve Yol, küresel büyüme, küresel güvenlik ve küresel medeniyet” programlarını gerçekleştirmek için uluslararası uzlaşma çağrısında bulunuyor. Bu ise kısaca, sadece çok kutuplu bir sistemden ibaret olmayan yeni bir dünya düzenidir.

Ancak ABD'de ve tabii ki Avrupa'da, Çin ile anlaşmayı savunanlar da az değil. G7 ve G20 arasında ABD ve Çin’den oluşan “G2” fikrini öne sürenler var. Nitekim tarihçi Adam Tur, “Çin'in tarihsel yükselişine uyum” çağrısında bulundu. Siyaset bilimci Graham Allison, “Asya'daki Çin etkisinin” kabul edilmesi çağrısında bulundu. Ancak olumsuz dalga da artıyor. Tufts Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü Michael Buckley, “hayati çıkarların çatıştığına ve iki ülkenin sistemlerinde bunun güçlü köklere sahip olduğuna, güç dengesinde büyük bir değişiklik olmadan düşmanlığın azaltılamayacağına, düşmanlığın iki tarafın birbirini yanlış anlamasından değil, birbirini iyi tanımasından kaynaklandığına” inanıyor. Dahası eski ulusal güvenlik danışman yardımcısı Matt Pottinger ve eski kongre üyesi Mike Gallagher Çin ile rekabeti yönetmeyi reddedip, Pekin ile çatışmacı bir söylem ve böylece “rekabeti kazanmayı” talep ediyorlar.

Şi’ye gelince Çin'in yükselişte, ABD'nin ise düşüşte olduğuna inanıyor. Çin Komünist Partisi'nin 2021 yılında yayınlanan “100 Yıllık Resmi Tarihçe”sinde şu ifadelere yer verildi: “Çin, dünya sahnesinde merkeze eskisinden daha yakın. Kendi doğuşuna hiçbir zaman bugün olduğundan daha yakın olmamıştı.”  Şi'nin istediği, Çin ile savaşın üzerinde çok fazla duman görmek isteyen ABD ile “dumansız bir savaş” kazanmaktır. Gerçek şu ki her zaman soğuk savaş zihniyetinden uzaklaşma çağrısında bulunan Çin, ABD’ye karşı bir soğuk savaş başlattı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre ABD'ye karşı koymak ve dünyadaki Amerikan hegemonyasını zayıflatmak için Rusya ile “sınırsız ortaklık” kurmayı tercih etti. Her ne kadar Çin, Kuşak ve Yol çerçevesinde yüzden fazla ülke ile anlaşmalar imzalamış olsa da Pew Vakfı'nın 2023 yılında tüm kıtalardan 24 ülkede yaptığı kamuoyu yoklaması, katılımcıların yüzde 22'sinin Çin'i tercih ettiğini, yüzde 60'ının ise ABD'ye olumlu baktığını ortaya koydu.

Oyun ikili bir oyun değil, üçlü bir oyun; Çin ve Rusya, ABD'ye karşı. Sıcak arena Ukrayna savaşı nedeniyle Avrupa, Gazze ve Lübnan savaşları nedeniyle de Ortadoğu ise ekonomik ve jeopolitik rekabetin soğuk arenası, Küresel Güney olarak adlandırılan bölgedir. Ama bu, Hindistan, Güney Afrika, Brezilya ve Endonezya gibi rolleri olan büyük ülkeleri içerdiğinden coğrafi olarak tamamen güneyli değil. Aynı zamanda İran, Türkiye ve İsrail gibi rolleri olan bölge ülkelerini de içeriyor.

Hiç kimse bir soğuk savaşı tamamen kazanamaz. İlk soğuk savaş bile bir ölü ve bir yaralı ile sona erdi. Zafer coşkusu ve “tarihin sonu” konuşmalarının ardından yaşanan olayların da doğruladığı gibi, ölen Sovyetler Birliği, yaralı ise ABD’deydi.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.