​ABD’li yargıç, DEAŞ’lı Müsenna’nın iadesi için beklenmesi gerektiğine karar verdi

Müsenna’nın avukatı Charles Swift, gazetecilerin sorularını yanıtladı (EPA)
Müsenna’nın avukatı Charles Swift, gazetecilerin sorularını yanıtladı (EPA)
TT

​ABD’li yargıç, DEAŞ’lı Müsenna’nın iadesi için beklenmesi gerektiğine karar verdi

Müsenna’nın avukatı Charles Swift, gazetecilerin sorularını yanıtladı (EPA)
Müsenna’nın avukatı Charles Swift, gazetecilerin sorularını yanıtladı (EPA)

ABD yargısı geçen pazartesi günü, Yemen asıllı ABD’li Hüda Müsenna’nın avukatının, müvekkilinin Suriye’de DEAŞ’lı kadınların bulunduğu bir kampta yaşaması nedeniyle davaya hızlı bir şekilde bakılması yönündeki talebini reddetti.
Avukat Charles Swift, Müsenna’nın kendisi ve oğlunun hayatından endişe ettiğini ve hızlı bir şekilde ABD’ye dönmek istediğini belirtti. Müsenna’nın avukatları, Hüda’nın ABD vatandaşı olmadığını ve dönmesine izin verilmeyeceğini açıklamalarının ardından ABD Başkanı Donald Trump’a karşı dava açmıştı.
AFP’nin dünkü haberine göre yargıç Reggie Walton, Washington’da gerçekleştirilen duruşmanın ardından yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Müsenna’nın uzun bir süre daha Suriye’deki kampta kalması halinde onarılmaz acılar yaşayacağına dair çok sayıda tahminde bulunuluyor. Anca adli süreç olması gerektiği gibi ilerliyor.”
Müsenna’nın avukatı Charles Swift ise konuya dair şu açıklamada bulundu:
“Müsenna bu kampta kalmaya devam ettiği sürece çok sıkıntılı bir durumda olacağına şüphe yok. Yeniden DEAŞ’ın eline geçebilir, öldürülebilir veya ABD’ye dönüş imkanını kaybedebilir.”
Adalet Bakanlığı temsilcisi Scott Stewart ise “Tehlikede olduğuna dair herhangi bir kanıt yok. Aylarca sürebilen ve herkese uygulanan rutin yasal prosedürlerin gerçekleştirilmesi gerekiyor” diye konuştu.
Washington Post gazetesinde dün yayımlanan habere göre Müsenna’nın avukatı Swift’in acele edilme talebinin yargıç tarafından reddedilmesine rağmen müvekkilinin ABD’de doğduğuna dikkat çekti. Avukat geçen ay Trump yönetimine dava açtı. Guantanamo’daki tutukluları da savunan aynı avukat denizcilerle çalıştıktan sonra emekli olmuştu. Swift şu an Anayasa Hukuku Merkezi (CLCMA) Direktörü olarak görev yapıyor.
Trump, Twitter hesabından yaptığı açıklamada Alabama’nın Montgomery şehrinde yaşayan ailesinin yanından 4 yıl önce kaçarak Suriye’ye giden 24 yaşındaki Müsenna’nın birden çok DEAŞ’lı ile evlenerek çocuk dünyaya getirmesi nedeniyle dönüşüne izin vermeme talimatı verdiğini duyurmuştu.
Swift, davayı Hüda Müsenna doğduğunda ülkesini New York’ta temsil eden Yemenli diplomat, babası Ahmed Ali Müsenna adına açtı. Baba Müsenna emekli olduktan sonra Alabama’da yaşamaya devam etti.
Washington Post’un haberinde DEAŞ gelininin durumu terör ve kandırılma arasındaki ilişki ve ülkesine dönme niyetinde olan diğer gelinlere uygulanacak hukuki prosedürlere yönelik zor sorulara neden oluyor.
Trump’ın Twitter’da Müsenna hakkında açıklamada bulunduğu gün, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da Hüda’nın New York’ta doğmuş olmasına rağmen babasının diplomat olması nedeniyle ABD vatandaşı olmadığını açıkladı. Diplomatların ABD’de doğan çocuklarına doğrudan ABD vatandaşlığı verilmediğine dikkat çekti.
Pompeo ayrıca “Müsenna, ABD vatandaşı değil. ABD’ye girmesine izin verilmeyecek. Herhangi bir yasal dayanağı ve ABD pasaportu yok. ABD pasaportu alma hakkına da sahip değil” dedi.
Müsenna’nın avukatlarından Hasan Şibl, müvekkilinin Suriye’ye gitme kararından gerçekten pişman olduğunu belirtti.  Şibl açıklamasında “Orada Hüda gibi DEAŞ’ın eylemlerinden rahatsız olan ABD vatandaşları olup olmadığını bilmiyorum” ifadesini kullandı.
Şibl, Pompeo’nun açıklamalarına Twitter hesabından Hüda’nın 1994 yılında New Jersey’deki Hackensack’de doğduğunu gösteren bir belgeyle cevap verdi. Avukat ayrıca 2004 yılında ABD Temsilciliği’nden BM’ye gönderilen ve baba Müsenna’nın 1 Eylül 1994 tarihine kadar diplomat olarak çalıştığını gösteren bir belgeyi daha yayınladı. Hüda’nın bu tarihten bir ay sonra dünyaya geldiğini ifade etti.
ABD Vatandaşlık ve Göçmenlik İdaresi Yasası uyarınca ülkede doğan yabancı bir diplomatın çocuğu ABD’nin yargısına bağlı değil. Bu nedenle ABD’de doğan herkese tanınan vatandaşlık hakkından yararlanamıyor. Ancak avukat Şibli, Müsenna’nın bir ABD vatandaşı olarak Amerikan pasaportuna sahip olduğunu söyledi. Trump yönetimini bir ABD’liyi vatandaşlıktan çıkarmakla suçladı.



İranlı diplomat, Rusya'yı 12 günlük savaşta İsrail'e yardım etmekle suçladı

İranlı diplomat Muhammed Sadr (Khabar Online)
İranlı diplomat Muhammed Sadr (Khabar Online)
TT

İranlı diplomat, Rusya'yı 12 günlük savaşta İsrail'e yardım etmekle suçladı

İranlı diplomat Muhammed Sadr (Khabar Online)
İranlı diplomat Muhammed Sadr (Khabar Online)

İranlı deneyimli bir diplomat, Rusya'yı İran savunma bilgilerini İsrail'e aktarmakla suçlayarak, eski İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin helikopterinin düşürülmesinin İsrail tarafından planlandığını belirtti.

Uygunluk Ayırt Etme Konseyi üyesi Muhammad Sadr, bugün bir gazeteye verdiği röportajda, “İsrail ile İran İslam Cumhuriyeti arasında 12 gün süren savaşta ve önceki savaşta Ruslar, ülkenin savunma merkezleri hakkındaki bilgileri İsrail'e teslim etti” ifadelerini kullandı.

İsrail, ABD'nin de kısa süreliğine katıldığı 12 günlük bir hava saldırısıyla İran'a saldırdı. Bu saldırılar sırasında önemli nükleer tesisleri bombaladı ve üst düzey askeri liderler ile nükleer bilim insanlarını öldürdü.

İsrail, bu savaş sırasında İran'ın hava savunmasını büyük ölçüde yok etti ve İran'ın balistik füze stokunun büyük bir kısmının İsrail saldırıları nedeniyle hasar gördüğü düşünülüyor.

Savaşın sona ermesinden bu yana İran, gelecekteki herhangi bir İsrail saldırısına karşı koymaya hazır olduğunu giderek daha fazla vurguluyor.

Muhammed Sadr şunları söyledi: Burası Rusya. Rusya, NATO üyesi Türkiye'ye S-400 sistemini teslim etmeye hazırdı, ancak bize teslim etmedi. Onunla stratejik anlaşması olan biziz. Sukhoi-35 uçaklarının satın alınması konusunda uzun süredir konuşuluyor, ancak bunları da bize teslim etmedi. Sadr, “Rusya'nın İsrail'e özel bir eğilimi var” diyerek, “Rusya ile ilişkilerimizi sürdürelim, ancak güven olmadan" dedi.

Sadr, Mayıs 2024'te Azerbaycan sınırına yakın dağlık bir alanda düşen Reisi'nin helikopterinin, Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Tebriz Cuma İmam-ı Ayetullah Haşim, Doğu Azerbaycan Valisi Malik Rahmeti, Cumhurbaşkanlığı Koruma Birimi Başkanı Seyyid Mehdi Musevi ve Devrim Muhafızları Ensar el-Mehdi Kolordusu üyelerinden birinin yanı sıra pilot, yardımcısı ve bir teknik yetkiliyle birlikte ölümüne yol açan kazayla ilgili de konuştu. Sadr analizine dayanarak, Cumhurbaşkanı Reisi'yi taşıyan helikopterin düşmesinin İsrail'in işi olduğuna inandığını ifade etti.

Sadr, "İsrail, bu fiili suikastla, İran devam ederse biz de devam edeceğiz mesajını vermek istedi" değerlendirmesinde bulundu. Musa es-Sadr'ın yeğeni ve Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi döneminde eski dışişleri bakan yardımcısı olan Sadr'ın bu açıklamaları, Rusya'nın geri çekilme sürecini engelleyebileceği izleniminin arttığı bir dönemde geldi. Tahran ve Moskova, cumartesi günü Avrupa ülkelerini BM'nin 2231 sayılı Kararı'nın planlanan tarihte uygulanmasını durdurmaya çağırdı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre bu çağrı, Avrupa'nın 2015 nükleer anlaşması kapsamındaki yaptırımları yeniden uygulayarak «Snapback» mekanizmasını harekete geçirme yönündeki ciddi adımlarıyla eş zamanlı olarak yapıldı. Bu arada Tahran, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'ndan (NPT) çekilme tehdidinde bulunuyor.


Fransa, hükümetin antisemitizmle mücadelede başarısız olduğunu iddia eden ABD Büyükelçisi’ni Dışişleri Bakanlığı’na çağırdı

ABD'nin Fransa Büyükelçisi Charles Kushner (AFP)
ABD'nin Fransa Büyükelçisi Charles Kushner (AFP)
TT

Fransa, hükümetin antisemitizmle mücadelede başarısız olduğunu iddia eden ABD Büyükelçisi’ni Dışişleri Bakanlığı’na çağırdı

ABD'nin Fransa Büyükelçisi Charles Kushner (AFP)
ABD'nin Fransa Büyükelçisi Charles Kushner (AFP)

Fransa Dışişleri Bakanlığı, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'a yazdığı mektupta hükümeti antisemitizmle mücadele için yeterli önlem almamakla eleştiren ABD Büyükelçisi’ni Dışişleri Bakanlığı'na çağıracağını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre, ABD'nin Fransa Büyükelçisi Charles Kushner'ın dün basına sızdırılan mektubu, İsrail'in birkaç gün önce Fransa'ya yönelik benzer eleştirilerini yansıtıyor. İsrail’in eleştirileri Paris'ten sert bir tepki almıştı.

Kushner, Macron'a yazdığı mektupta, pazartesi gününün Nazi Almanyası işgali altında ‘Yahudilerin Fransız topraklarından sürülmesine son veren müttefiklerin Paris'i kurtarışının 81. Yıldönümü’ olduğunu belirtti.

Mektupta, “Fransa'da antisemitizmin keskin bir şekilde artmasından ve hükümetinizin bununla mücadele etmek için yeterli önlem almamasından derin endişe duyduğum için size bu mektubu yazıyorum” ifadesi yer aldı.

Mektubun devamında, “Fransa'da Yahudilerin sokaklarda saldırıya uğramadığı, sinagogların ve Yahudi okullarının tahrip edilmediği, Yahudilere ait işyerlerinin vandalizme uğramadığı tek bir gün bile geçmiyor” denildi.

Kushner’a göre, antisemitizm uzun zamandır Fransız yaşamında izlerini bırakmış olsa da, Yahudilere yönelik nefret, 7 Ekim 2023'te Hamas tarafından gerçekleştirilen ve Gazze Şeridi'nde devam eden savaşı tetikleyen acımasız saldırıdan bu yana patlak verdi.

Mektubun yayınlanmasından saatler sonra, Fransa Dışişleri Bakanlığı bu son iddiaları şiddetle reddeden bir açıklama yayınladı ve ‘kabul edilemez’ olarak nitelendirdi.

Dışişleri Bakanlığı, Fransa'nın antisemitizmle mücadeleye ‘tamamen bağlı’ olduğunu vurguladı.

Bakanlık, büyükelçinin açıklamalarının ‘Fransa ile ABD arasındaki transatlantik ilişkilerin kalitesine ve müttefikler arasında olması gereken güvene yakışmadığını’ ifade etti.

Bakanlık, ‘1961 Viyana Diplomatik İlişkiler Sözleşmesi'nde belirtildiği üzere, devletlerin iç işlerine karışmama yükümlülüğüne’ işaret etti.

Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, Kushner'in bugün Dışişleri Bakanlığı'na çağrılacağı bildirildi.

“Antisiyonizm, antisemitizmdir”

ABD Başkanı Donald Trump'ın damadı Jared Kushner'ın babası olan Charles Kushner'ın eleştirisi, Netanyahu'nun Fransa Cumhurbaşkanı’nı Filistin devletinin tanınması çağrısı yaparak ‘antisemitizm ateşine körükle gitmekle’ suçlamasından birkaç gün sonra geldi.

Fransa Cumhurbaşkanlığı, Netanyahu'nun sözlerini kınayarak, Filistin devletinin tanınması kararı ile antisemitik şiddetin artışı arasındaki bağlantıyı ‘yanlışlara dayalı, aşağılık ve kabul edilemez’ olarak nitelendirdi.

Netanyahu gibi Kushner da “İsrail'i karalayan açıklamalar ve Filistin devletini tanıyan adımlar aşırılıkçıları cesaretlendiriyor, şiddeti körüklüyor ve Fransa'daki Yahudi kimliğini tehlikeye atıyor” dedi.

Kushner, “Bugün artık lafı dolandırmaya gerek yok. Antisiyonizm, antisemitizmdir. Nokta” ifadelerini kullandı.

ABD'nin Fransa Büyükelçisi, ‘genç Fransızların yaklaşık yarısının Holokost'u hiç duymadığını’ söyleyerek öfkesini dile getirdi.

Kushner, “Bu cehaletin devam etmesi, Fransız okullarının müfredatını sorgulamamıza neden oluyor” dedi.

Antisemitizm konusu, Batı Avrupa'nın en büyük Yahudi topluluğuna (500 bin kişi) ve Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere sempati duyan büyük bir Arap Müslüman topluluğuna ev sahipliği yapan Fransa'da son derece hassas bir konu.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının başlamasından bu yana her iki toplulukta da nefret suçlarında keskin bir artış kaydedildi.

Macron'un eylül ayında Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantısında Fransa'nın Filistin devletini resmi olarak tanıyacağını açıklaması, o dönemde İsrail'den hızlı bir şekilde eleştiri aldı.

Bu adımın ardından Kanada, Avustralya, Andorra, Finlandiya, İzlanda, İrlanda, Lüksemburg, Malta, Yeni Zelanda, Norveç, Portekiz, San Marino ve Slovenya da eylül ayında Filistin'i tanıma niyetlerini açıkladı.


Trump'ın aralık ayı başında İsrail'e yapacağı ziyaretle ilgili görüşmeler

ABD Başkanı Donald Trump (Arşiv- Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Arşiv- Reuters)
TT

Trump'ın aralık ayı başında İsrail'e yapacağı ziyaretle ilgili görüşmeler

ABD Başkanı Donald Trump (Arşiv- Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Arşiv- Reuters)

“I24 News” televizyonu, dün, Amerikan ve İsrailli yetkililerin, Başkan Donald Trump'ın önümüzdeki aralık ayı başında İsrail'e yapacağı ziyaretle ilgili görüşmelerin sürdüğünü bildirdi.

Ziyaretin kesinleşmesi halinde, Trump'ın ikinci dönem başkanlığı sırasında Kudüs'e yaptığı ilk ziyaret olacak.