​Meksika'dan İspanya'ya yerli katliamları için özür dile çağrısı

Meksika Devlet Başkanı Manuel Lopez Obrador ve  İspanya Başbakanı Pedro Sanchez (AFP)
Meksika Devlet Başkanı Manuel Lopez Obrador ve İspanya Başbakanı Pedro Sanchez (AFP)
TT

​Meksika'dan İspanya'ya yerli katliamları için özür dile çağrısı

Meksika Devlet Başkanı Manuel Lopez Obrador ve  İspanya Başbakanı Pedro Sanchez (AFP)
Meksika Devlet Başkanı Manuel Lopez Obrador ve İspanya Başbakanı Pedro Sanchez (AFP)

Meksika Devlet Başkanı Manuel Lopez Obrador, İspanya’ya 16. yüzyıl başında Amerika kıtasında yürüttüğü işgal ve yerli halka 17. yüzyıla kadar uyguladığı baskı nedeniyle özür dilenmesi çağrısında bulundu.
Obrador, Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla İspanya ve Vatikan'a yerel halka karşı işlenen insanlık suçları için resmi özür dilenmesini talep eden bir mektup gönderdiğini açıkladı.
Tarihsel barış zamanının geldiğini ifade eden Obrador, "Fakat önce gelin özür dileyin. Ben de özür dileyeceğim çünkü yerli halklar sömürge döneminin sona ermesinden sonra da baskı görmeye devam etti” ifadelerini kullandı.
Özür tarihsel barış ve uzlaşı fırsatı
Obrador, 1521'de Meksika topraklarını işgal eden İspanyol Hernan Cortes komutasındaki ordunun bugünkü Meksika sınırlarındaki Tenochtitlan'ı işgalinin 2021 yılında 500. yılı olacağını işaret ederek, bunun tarihsel uzlaşma ve barışma fırsatı olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
İspanya'dan "diplomatik ret"
Meksika'nın mektup içeriğini kamuoyu ile paylaşmasının ardından Madrid'den mektuba "diplomatik ret" cevabı geldi. İspanya yönetimi yaptığı cevabi açıklamada "iki ülke arasındaki işbirliği ve dostluk ilişkilerini güçlendirmek" istediklerini bu sebeple "İspanya'nın gelecekteki zorluklarını ortak bir vizyonla aşabilmek adına uygun çerçeveyi oluşturmak için Meksika ile çalışmaya devam edeceği" ifade edildi.
İspanya hükümetinin tepkisi üzerine Meksika Devlet başkanı, “Uzlaşıdan başka kutlama yok. Özür olmadan uzlaşı yok” ifadelerini kullandı. Bir Meksika hükümeti kaynağı, mesajın İspanya'ya yönelik herhangi bir nefreti yansıtmadığını ancak iki ülke arasındaki nihai uzlaşmayı hedeflediğini söyleyerek, “Meksika olanlar için İspanya’dan tazminat talep etmedi ve etmeyecek” ifadelerini kullandı. Kaynak, İspanya’nın daha önce, Endülüs'ün yıkılmasından sonra Sefarad Yahudilerinden, Engizisyon mahkemeleri ve İspanyol siyasi otoritesinin neden olduğu şeylerden dolayı özür dilediğini ifade ederek, tarihsel hafıza programı aracılığıyla iç savaşta karşıya olan iki ordu arasında nihai uzlaşı istediğini söyledi.
Bu diplomatik kriz, Katalan ayrılıkçı krizi yaşayan ve Katalan Bağımsızlık Hareketi liderlerinin yargılandığı siyasi sahneye tanıklık eden İspanya için siyasi bir kabus haline dönüşebilir.
Katalan Bağımsızlık Hareketi, önümüzdeki 28 Nisan’da yapılması planlanan genel seçimlerin hazırlık sürecinde seçim kampanyasına hız verdi. Sosyalist Parti sükûnet çağrısı yaparken, sağcı partiler Meksika Devlet Başkanı'na yönelik eleştirilerini artırdı ve İspanya’nın Amerika kıtasını fethinin yıldönümünde kutlama düzenlenmesi çağrısında bulundu.
Perulu yazar Mario Vargas Llosa İspanya ve Meksika arasındaki ikili ilişkilere zarar veren ve gerilimi yükselten bu tartışmalar hakkında “Meksika Devlet Başkanı, mektubun gönderildiği adres konusunda hata yaptı. Mektubu kendisine göndermesi gerekiyordu. Niçin bize söyledi. Hem de Meksika’nın Batı dünyasına katılmasından 500 ve bağımsızlığını ilan etmesinden 200 yıl sonra bunu yaptı. Yerel halk hala ötekileştirme, yoksulluk, sömürü ve cehalet sorunuyla karşı karşıya” ifadelerini kullandı.
Arjantin'in Córdoba şehrinde düzenlenen İspanyol Dili Konferansının kapanış oturumunda konuşan Llosa, “Bu sorunun Latin Amerika’daki tüm Devlet Başkanlarına da sorulması gerekiyor. Özellikle ülkelerinde Guatemala, Bolivya ve Peru gibi büyük yerli grupları yaşayan ülkelere sormak gerekiyor. Bu, vicdanımızı rahatsız eden bir sorun, çünkü şu ana kadar başa çıkamadık” dedi.
Nobel edebiyatı ödüllü Llosa, Meksika Devlet Başkanı’na hitaben, “İspanyolca, Amerika kıtasını yalnızca iletişim aracı getirmedi aynı zamanda Yunan felsefesi, insan hakları, rönesans, eleştiri hakkı ve ahlak etiklerini de beraberinde getirdi” diye konuştu. Obrador daha sonra yaptığı açıklamada, “Yerli halkın yaşadığı büyük katliamlar, İspanyol sömürgeleştirmesi sırasında gerçekleşmedi. Daha sonra özellikle Arjantin, Şili ve Amazon'da kauçuk ve diğer maden kaynaklarının çıkarılması sırasında gerçekleşti” ifadelerini kullandı.
Brezilyalı yazar Nélida Benion da Obrador'un mesajı hakkında “Bu talep vaktinde gelmedi. Geçmişin geri gelmesi mümkün değil. Aksi halde, Romalılara ve onlardan önceki dönemlere de geri dönmek zorunda kalacağız. Özellikle de yerli halkın, Latin Amerika ülkesinde beyazların ayrımcılığına uğradığı dönemlere” diye konuştu.



Trump ve Netanyahu olası İran anlaşmasını görüştü

TT

Trump ve Netanyahu olası İran anlaşmasını görüştü

Trump ve Netanyahu olası İran anlaşmasını görüştü

Beyaz Saray, ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüştüğünü, görüşmede İran ile olası bir anlaşma, Gazze Şeridi'ndeki durum ve çarşamba akşamı Washington'daki Yahudi Müzesi önünde iki İsrail Büyükelçiliği çalışanının öldürülmesi konularını ele aldıklarını açıkladı.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, Trump'ın dün Netanyahu ile yaptığı görüşmede, İran'la nükleer programı konusunda bir anlaşmaya varmak istediğini açıkça ifade ettiğini söyledi. İsrail Başbakanlık Ofisi’nden yapılan açıklamada, Trump'ın ‘İran'ın nükleer silah elde etmemesinin sağlanması gerektiği konusunda Netanyahu ile hemfikir olduğu’ belirtildi.

Leavitt, ABD ve İran tarafları arasındaki görüşmelerin beşinci turu Umman arabuluculuğunda bugün İtalya'nın başkenti Roma'da gerçekleşirken, Trump'ın İran'la görüşmeler konusunda işlerin doğru yönde ilerlediğini belirttiğini söyledi.

Umman Dışişleri Bakanı Bedr el-Busaidi dün yaptığı açıklamada, Tahran'ın nükleer programına ilişkin dolaylı İran-ABD görüşmelerinin beşinci turunun bugün Roma'da yapılacağını duyurdu.

efrgty67u
ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz nisan ayında Beyaz Saray'da bir araya geldi. (Reuters)

Geçtiğimiz salı günü CNN'de yayınlanan ve ismi açıklanmayan ABD'li yetkililere dayandırılan bir haberde, diplomatik görüşmelerin devam etmesine rağmen İsrail'in İran'ın nükleer tesislerini hedef almaya hazırlandığı belirtildi. Haberin ardından İran, nükleer tesislerine yönelik herhangi bir İsrail saldırısından ABD'yi sorumlu tutacağı uyarısında bulundu.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi dün, İsrail'in İran'ın nükleer tesislerine yönelik bir saldırı planladığına dair haberlerden duyduğu endişeyi dile getirerek, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'na (UAEA) bu haberleri derhal ve kesin bir dille kınama çağrısında bulundu.

Trump'ın koşulları

Başkan Trump defalarca İran'ın nükleer silah edinmesini engelleme sözü verdi; 2015 yılında Obama döneminde varılan ve Trump'ın ilk döneminde, 2018'de çekildiği anlaşmadan daha güçlü bir anlaşmaya varılması gerektiğini vurguladı. Trump, Körfez ziyareti sırasında İran'ın temel koşulları kabul ettiğine inandığını ve diplomatik yaklaşımının askeri çatışmayı önleyeceğini ima etti.

İki taraf, önemli bir anlaşmazlık noktası haline gelen uranyum zenginleştirme konusunda bir anlaşmaya varma ikilemiyle karşı karşıya. 2015 anlaşması sivil kullanım için yüzde 3,67 saflığa kadar düşük seviyede zenginleştirmeye ve 300 kilogramlık bir uranyum stokunun korunmasına izin verirken, İran şu anda uranyumu yüzde 60'a kadar zenginleştiriyor. Ancak bu oran nükleer silah için gereken yüzde 90 seviyesinin halen altında.

UAEA'nın İran'ın programına ilişkin son raporunda, ülkenin zenginleştirilmiş uranyum stokunun yaklaşık 830 kilogram olduğu tahmin ediliyor.

ABD istihbarat kurumları, İran'ın henüz bir nükleer silah programı başlatmadığını, ancak ‘eğer isterse nükleer silah üretmesini sağlayacak faaliyetler yürüttüğünü’ tahmin ediyor.

dfgthyu
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, dün Senato Dış İlişkiler Komitesi'nde konuştu. (AP)

ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff geçen hafta sonunda ABD yönetiminin uranyum zenginleştirmenin tamamen durdurulmasını istediğini söylerken, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio salı günü Kongre'de yaptığı açıklamada, Trump yönetiminin İran'ın uranyum zenginleştirmeyi tamamen durdurması talebine bağlı olduğunu yineledi.

Rubio, “İran uranyum zenginleştirme kabiliyetine sahip olamaz, çünkü bu onu nihayetinde başarının eşiğinde bir nükleer güç haline getirir” dedi.

Bir temsilcinin sorusu üzerine Rubio, ABD'nin 2015 anlaşmasında açıkça ele alınmayan bir konu olan İran'ın balistik füze geliştirmesine yönelik yaptırımları sürdüreceğini belirtti.

Rubio, “Terörizmle ilgili yaptırımlar var, balistik füze programıyla ilgili yaptırımlar var. Bu yaptırımlar, eğer anlaşmanın bir parçası değilse yürürlükte kalacak” ifadelerini kullandı.

CNN'in İran'ın İsrail'in nükleer tesislerini vurmaya hazır olduğuna dair haberinden saatler önce konuşan Rubio, ‘İsrail'in askeri seçenekleri değerlendirdiğinin bir sır olmadığını’ ifade etti.