Osmanlı eserleri, Sultan Kayıtbay’ın mushafı ve Şah Abbas’ın halıları Christie's’te alıcı bekliyor

Son Memlükler Sultanı Kayıtbay için özel hazırlanan büyük boyuttaki mushaf
Son Memlükler Sultanı Kayıtbay için özel hazırlanan büyük boyuttaki mushaf
TT

Osmanlı eserleri, Sultan Kayıtbay’ın mushafı ve Şah Abbas’ın halıları Christie's’te alıcı bekliyor

Son Memlükler Sultanı Kayıtbay için özel hazırlanan büyük boyuttaki mushaf
Son Memlükler Sultanı Kayıtbay için özel hazırlanan büyük boyuttaki mushaf

Şarku'l Avsat, İngiltere’nin başkenti Londra’daki Christie's Müzayede Evi’nin King Street binasında, bugün halka sunulacak İslami sanat eserlerinden bazılarını görme fırsatı yakaladı.
Birinci katta İslam dünyasındaki halı üreticilerinin maharetli ellerinden çıkan ve beraberlerinde taşıdıkları tarihi çeşitlilikleri sizlere sunan birbirinden renkli eserler karşınıza çıkıyor. Müzayede Evi’nin Doğu halıları müdürü uzman Louise Broadhurst ile birlikte gezerek tarihi eserler hakkında bilgi aldık. Ziyaretçilerin her açıdan görebilmesini sağlayan ahşap 2 platform üzerine yerleştirilmiş iki halının bulunduğu loş bir ışıklandırma kullanılan bir odaya girdik. Broadhurst, yüksek bir değere sahip tarihi bir halının genellikle duvara asılarak sergilendiğini ancak ziyaretçilerin renkli ipek ipler ve eski parlaklığını hala koruyan gümüş ve altın teller kullanılarak işlenen her ince ayrıntıyı görebilmesi için bu şekilde sergilemeyi tercih ettiğini söyledi.

Yaklaşık 400 yıl önce İsfahan’da ipek ve kıymetli maden ipleri kullanılarak dokunan iki halı
Tarihi olarak, bu iki halının Safevi Hanedanlığı hükümdarı Şah Abbas’ın talebi üzerine 17. yüzyılın başlarında İsfahan’da saraya özel bir atölyede üretildiğini biliyoruz. Bu özel atölyede üretilen şeyler Şah tarafından büyükelçiler, konsoloslar ve üst düzey yetkililere hediye ediliyordu. Bu parçalar böylece Avrupa’ya ulaşmış oldu. Hükümdar, bu iki halıyı dönemin Polonya Kralı İkinci Augustus’a o da Roma İmparatorluğu Danışmanı Franz von Schönborn’a hediye etmişti. Üç yüz yıldan fazla bir süredir, Almanya'daki en önemli Barok sanat koleksiyonlarında birinin içerisinde korunuyor.

Yaklaşık 400 yıl önce İsfahan’da ipek ve kıymetli maden ipleri kullanılarak dokunan iki halı
Broadhurst, halıların büyük önem taşıdığını belirterek, bu açık artırmaya kadar 300 yıldan fazla bir süredir bir arada muhafaza edildiklerini söyledi. 1960 yılında Kanada'daki Ontario Müzesi'ne taşındılar. Son on yıldır ise onları satın alan ilgili bir kişide bulunduğunu söyledi. Broadhurst, halıların İsfahan’daki atölyede üretildiklerinden beri ilk kez bir açık arttırmada sergilenecek olmalarının önemine dikkat çekti.
Uzman Louise Boadhurst’un dikkat çektiği ikinci nokta ise renkli ipek kumaşlar kullanılarak dokunmuş olmalarına rağmen halıların iyi durumda görünmesi oldu. Broadhurst, “Dokumanın yumuşaklık derecesini bilmek için, dokumada renkli iplikler ile süslenmiş gümüş iplikler kullandığını bilmek yeterlidir. Renklerin çeşitliliği ve ışıltısının etkisini hayal ettiğimizde, görüntü ışıklarla kaplı olacaktır. Ancak bugün çok az bir parlaklık kalmış durumda. Bu etkinin yalnızca çok az bir kısmını görebiliyoruz. 400 yıl sonra bu kalitede bulmak oldukça müthiş bir şey. Böylesi neredeyse kalmadı” dedi.
Broadhurst hafif bir gülümsemeyle, bu iki parçanın dokuma atölyesinde çıkmalarından buyana hiç ayrılmadıklarını söyledi. Uzman, “Bir sonraki duraklarında da birlikte kalmaya devam etmelerini umuyorum” dedi. İlk halının fiyatı 600-800 bin sterlin arasında iken ikinci halıya 550-750 bin sterlin arasında bir paha biçiliyor.
Sultan Kayıtbay’ın mushafı
Halılardan tarihi ve sanatsal açıdan çok büyük önem taşıyan bir başka esere geçtik. Bu eseri incelemede bize Müzayede Evi’nin İslam Sanatı Anabilim Dalı Başkan Yardımcısı Behnaz Atighi Moghaddam eşlik etti. Yan masada kocaman ciltli bir mushaf görüyoruz. Uzman, sayfalarını açmadan önce, yaklaşık 20 kilo ağırlığında olduğunu söyledi. İlk sayfasında 1468-1496 yılları arasında hükümdarlık yapan son Memlükler Sultanı el-Eşref Kayıtbay’ın adı bulunuyor.

Son Memluklu Sultanı Kayıtbay için özel hazırlanan büyük boyuttaki mushaf
Mushaf, Sultan Kayıtbay için özel olarak yazıldı. Güzel yazımı ve tezhipli süslemelerinin zenginliği ile benzerlerinden ayrılıyor. Memluklular döneminde yazılan muhteşem Mushafların nadir bir örneğini sunuyor. Moghaddam, hattatın ilk sureleri, çeşitli bitki ve çiçek resimleri ile süslediğine dikkat çekti. “Hattat renkleri ve süslemeleri çok özgür bir şekilde kullanmış. Hiziplerin yarısı ve dörtte birini ayırt etmek için tek bir üslup tercih etmemiş. Ancak mushafın ayırt edici özelliklerinden biri ayetler arasındaki fasılalara tezhip yapılmış olması. Sayfaların mum ışıkları ve kandillerle görünümü etkileyicidir. Bu fasılalar bir yıldız gibi parlar” dedi.

Son Memluklu Sultanı Kayıtbay için özel hazırlanan büyük boyuttaki mushaf 
Mushaf, tahmini olarak 500 bin ila 800 bin sterlin arasından bir fiyatla satışa sunulacak.
Osmanlı Matarası
Uzman Moghaddam bize, 15 veya 16. yüzyılda yapıldığı düşünülen Osmanlı dönemine ait bir su matarası hakkında da bilgi verdi. Tahmini değerinin 200 bin ila 300 bin sterlin olduğu belirtilen matara, Osmanlı’da ilk dönem madenciliğinin muhteşem örneklerinden birini oluşturuyor. Bunun dışında hakkında bilgi bulunan matara daha bulunuyor. Bunlardan biri New York’taki Metropolitan Sanat Müzesi’nde diğeri de British Museum'da sergileniyor.

15. Yüzyılda ya da 16. Yüzyılın başlarında yapıldığı düşünülen bir Osmanlı matarası
17.yüzyıldan bir usturlap
Müzayedede, İran’da Safevî Hanedanlığının hüküm sürdüğü 17. yüzyıla ait görkemli bir bakır kaplı bir usturlap da bulunuyor. Söz konusu dönem güzelce dekore edilip süslenmiş usturlaplar ile ön plana çıkmıştı. Düz usturlap genellikle astronomik nesneler çizmek, kıbleyi ve namaz vakitlerini belirlemek için kullanılır. Ünlü gökbilimci Muhammed Zaman tarafından yapılan usturlabın, 100 bin ila 150 bin sterlin arasında bir fiyatla satışa sunulması bekleniyor. Muhammed Zaman'ın yaptığı yalnızca birkaç astronomik alet bulunuyor. Bu da ender bulunan bu parçayı, ustasının diğerlerinden ayıran bilimsel bilgi ve kabiliyetin gerçek bir kanıtı yapıyor.



Mars'taki gizemli şeritler sıvı su nedeniyle oluşmamış

Mars yamaçlarındaki şeritlerin, suyun ve yaşam ihtimalinin işareti olabileceği düşünülüyordu (ESA)
Mars yamaçlarındaki şeritlerin, suyun ve yaşam ihtimalinin işareti olabileceği düşünülüyordu (ESA)
TT

Mars'taki gizemli şeritler sıvı su nedeniyle oluşmamış

Mars yamaçlarındaki şeritlerin, suyun ve yaşam ihtimalinin işareti olabileceği düşünülüyordu (ESA)
Mars yamaçlarındaki şeritlerin, suyun ve yaşam ihtimalinin işareti olabileceği düşünülüyordu (ESA)

Bilim insanları Mars'taki gizemli çizgilerin su tarafından oluşmadığını öne sürdü. 

Kızıl Gezegen'in birkaç milyar yıl önce daha sıcak olduğu ve bu sayede sıvı su barındırdığı geniş çapta kabul ediliyor.

Gezegenin yaşanabilirliği açısından kritik önemdeki sıvı suyun bugünkü varlığıysa epey tartışmalı bir konu. Sıcaklık ve atmosferik basınç çok düşük olduğundan, yüzeyinde su bulunması oldukça zor görünüyor.

Öte yandan Mars'taki uçurum ve krater duvarlarında 1970'lerden beri gözlemlenen birtakım koyu çizgilerin, sıvı suyun akması sonucu oluştuğu düşünülüyordu. 

Bilim insanları uzun zamandır bu gizemli şeritlerin nasıl oluştuğunu saptamaya çalışırken yeni bir araştırma su dışında bir kaynağa işaret ediyor.

Bulguları hakemli dergi Nature Communications'ta dün (19 Mayıs) yayımlanan çalışmada 86 binden fazla uydu görüntüsü incelendi. Araştırmacılar bu görüntülerde Mars yamaçlarındaki yaklaşık 500 bin şeridi saptadı. 

Ardından bu gizemli çizgileri analiz etmek için bir makine öğrenimi algoritması geliştirdiler. Ekip daha kısa süre içinde kaybolan ve yinelenen yamaç çizgileri (RSL) adı verilen şekilleri de çalışmaya dahil etti.

Bulgular bu şekillerin sıvı su veya buzun yamaçlardan akması sonucu değil, küçük taneli tozların eğimli arazilerde birikmesi ve ardından rüzgar, meteor çarpması ve depremler gibi tetikleyicilerle yamaçlardan aşağıya doğru itilmesiyle gerçekleştiğine işaret ediyor.

Analize göre sözkonusu şekiller, sıcaklık artışları, yüksek nem veya yamaçların belirli bir yöne bakmasıyla ilişkili değil. Daha ziyade ortalamanın üzerinde rüzgar hızı ve toz birikimiyle oluşuyorlar ve bu da daha kurak bir kökenin göstergesi. 

Brown Üniversitesi'nden makalenin ortak yazarı Adomas Valantinas "Küçük toz parçacıkları sıvı olmadan akıntı benzeri desenler oluşturabilir. Bu olgu, aşırı küçük tozların müdahale durumunda bir sıvıya benzer şekilde davranabilmesiyle ortaya çıkıyor; tozlar akıyor, dallanıyor ve aşağı doğru hareket ederken parmak benzeri desenler oluşturuyor" diyerek ekliyor:

Bu, kuru kumun döküldüğünde su gibi akmasına benziyor. Ancak Mars'ta, ultra ince parçacıklar ve düşük yerçekimi bu akışkan benzeri özellikleri artırarak su akışı sanılabilecek şekiller yaratıyor.

Yeni araştırma, sıcaklıkların donma noktasının üzerine çıkabildiği dönemlerde Mars'ın yüzeyinde sıvı su bulunma ihtimalini elemiyor. 

Bern Üniversitesi'nden çalışmanın bir diğer yazarı Valentin Bickel "Her şey dönüp dolaşıp yaşanabilirlik ve yaşam arayışına geliyor" diyor: 

Eğer yamaç çizgileri ve RSL gerçekten sıvı su veya tuzlu su tarafından oluşturuluyorsa, bunlar yaşam için bir alan yaratabilir. Ancak bunlar nemli süreçlerle bağlantılı değilse, bu durum dikkatimizi daha umut verici yerlere yöneltmemizi sağlar.

Independent Türkçe, IFLScience, Reuters, Nature Communications