​ABD İran’ın tehditlerine karşı uçak gemisi yolluyor

Amerikan Deniz Kuvvetleri’nin 29 Nisan’daki Akdeniz turu esnasında fotoğrafını yayınladığı Abraham Lincoln Uçak Gemisi Taarruz Grubu
Amerikan Deniz Kuvvetleri’nin 29 Nisan’daki Akdeniz turu esnasında fotoğrafını yayınladığı Abraham Lincoln Uçak Gemisi Taarruz Grubu
TT

​ABD İran’ın tehditlerine karşı uçak gemisi yolluyor

Amerikan Deniz Kuvvetleri’nin 29 Nisan’daki Akdeniz turu esnasında fotoğrafını yayınladığı Abraham Lincoln Uçak Gemisi Taarruz Grubu
Amerikan Deniz Kuvvetleri’nin 29 Nisan’daki Akdeniz turu esnasında fotoğrafını yayınladığı Abraham Lincoln Uçak Gemisi Taarruz Grubu

İran veya müttefiklerinin deniz ve kara güçlerini gönderdiğine ve Amerikan güçlerine karşı muhtemel bir saldırı hazırlığı içerisinde olduğuna dair haberlerin gelmesinin ardından Beyaz Saray, pazar akşamı dikkat çekici bir karar ve kesin bir mesajla uçak gemisi ve bomba fırlatıcılarından oluşan bir ekipmanın Ortadoğu’ya yönlendirilmesini emretti. Bunun üzerine Pentagon, USS Abraham Lincoln uçak gemisini gönderdi.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Avrupa gezisinde kendisine eşlik eden gazetecilere dün sabah, “ABD, İran tarafından bir tırmanış gözlemledi. Bu durumda Amerika’nın çıkarlarına yönelik saldırılardan İranlıları sorumlu tutacağız. İster Şii milisler ister Hizbullah üzerinden böyle bir şey yaparlarsa Tahran’ı sorumlu tutar ve İran yönetimini doğrudan bunun sorumlusu sayarız” açıklamasında bulundu.
Pompeo, Tahran ile Washington arasında tırmanışa geçen uygulamalar hakkında detay vermeyi reddetmekle birlikte Washington’un, alabilecekleri önlemlere karşı nasıl cevap verileceğini İranlılar anlasın diye açıkça iletişim kurmak için iyi bir nedeni olduğuna işaret etti. Ayrıca Amerikan hareketliliği ve İran tehditlerinin Gazze ve İsrail arasında yükselen şiddet olayları ile bağlantılı olmadığını da belirtti.
Reuters haber ajansının dün Amerikalı bir yetkiliden aktardığına göre donanmanın gönderimine ilişkin emirler, İran güçleri ve ajanlarının, bölgedeki Amerikan güçlerine yönelik olası saldırılara muhtemel hazırlıkları olarak görülen durum için caydırıcı olarak verildi. Bununla birlikte yetkili, “ABD, yakın zamanda İran’dan yana herhangi bir saldırı beklemiyor” dedi.
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, pazar akşamı yaptığı açıklamasında ABD’nin USS Abraham Lincoln Uçak Gemisi Taarruz Grubunu ve CENTCOM (Merkez Kuvvetler Komutanlığı) bölgesindeki saldırı güçlerini endişe verici ve artan birçok göstergeye yanıt olarak konuşlandırdığını belirtti. Bolton, söz konusu endişe verici ve artan uyarılara dair detay vermemekle birlikte donanmanın beraberinde bir mesaj taşıdığını belirtti.
Açıklamada belirtildiğine göre bu mesaj, söz konusu ardışık Amerikan güçlerinin, Washington ve müttefiklerinin çıkarlarına yönelik herhangi bir saldırıya ‘hiç de yumuşak olmayan bir güçle’ karşılık vereceğidir.
Bolton, Beyaz Saray’ın İran ile bir savaş peşinde olmadığını, ancak ister ajanları ister Devrim Muhafızları ve ister rejim ordusu güçleri tarafından gelecek herhangi bir saldırıya karşı koymak için de tamamen hazır olduğunu vurguladı.
USS Abraham Lincoln Uçak Gemisi Taarruz Grubu ve ona bağlı bir dizi gemi ve uçak, Akdeniz’de yoğunlaşıyor. Beyaz Saray tarafından duyurulan son gelişmeler, CENTCOM’un Lincoln uçak gemisini Kızıldeniz ve belki Arap Körfezi bölgesine yönlendireceğini haber veriyor.
Aynı şekilde Bolton’un Amerikan saldırı ekiplerinin konuşlandırılmasına ilişkin açıklamaları da Arap yarımadasında saldırı uçaklarının yayılma ihtimaline işaret ediyor. Bu önlem, Başkan Donald Trump Yönetimi’nin son aylarda İran’a yönelik baskıyı artırmak için gerçekleştirdiği hareketler zincirinin en yeni halkası.
Analistler, Bolton’un ek önlemler ve bölgede ek askeri kaynakların konuşlandırılmasına dair sert bir tonla yaptığı açıklamanın, Hürmüz Boğazı’ndaki denizciliği korumak için yapılmasından yana endişelerini dile getirdi. Hatırlanacağı üzere İranlı yetkililer, ilgili ülkelere dünyanın en önemli petrol ulaşım yolu olan Hürmüz Boğazı’ndaki belirleyici konumunu hatırlatmak adına dolaylı yoldan göndermelerde ve belirgin açıklamalarda bulunmuş ve pek çok ülkenin petrol malzemeleri için en önemli deniz koridoru haline gelen bu boğazı günde 18.5 milyon varil petrol taşıyan petrol gemilerine kapatmakla tehdit etmişti.
Analistlerin açıklamalarına göre teorik bakımdan İran’ın petrol gemilerine karşı koymak için demiz gemilerini yayması veya boğazın kapanmasına yol açmak için mayın döşemesi mümkün. Öte yandan Amerikan ordusu, Bahreyn’deki Amerikan donanmasının beşinci filosunun merkezi de dahil olmak üzere bölgede güçlü bir askeri varlığa sahip. Bu yüzden uzmanlar, İran’ın boğazı kapatmaya yönelik tehditlerini uygulamaya sokmasını pek muhtemel görmüyor. Hele de İran, benzer tehditleri defalarca dillendirmişken.
Bir Pentagon yetkilisi, Beyaz Saray’ın uçak gemisi ve başka askeri kaynaklar göndermesine ilişkin kararı ile İran’a bağlı milislerin bölgedeki Amerikan deniz ve kara güçlerine karşı bir saldırıya hazırlandığına dair belirgin göstergelere karşı koymayı hedeflediğini ifade etti. Yetkili, hedef alınan güçlere dair bir açıklama yapmayı reddetti.
Bu gelişmeler, Washington’un zenginleştirilmiş İran uranyumunu satın almaya ilgi duyanlara yönelik yaptırımlar uygulamasının gerginliği artırmasından sonra yaşanıyor. Müttefik olan Avrupalı ülkeler, Trump Yönetimi’nin İran ekonomisini felç etmek için attığı adımlar ve İran ürünlerini satın almak isteyen ülkelere yaptırım uygulamakla tehdit etmesinden doğan sıkıntıları dile getirdi. Fransa, Almanya ve İngiltere Dışişleri Bakanları ile AB Sorumlusu, yaptıkları bir açıklamada kendilerinin halen 2015 yılında İran ile imzalanan nükleer anlaşmanın gereklerine göre hareket ettiklerini ve bu nükleer anlaşmanın Ortadoğu bölgesinde istikrar ve güvenin artması için bir anahtar olacağına inandıklarını belirtti.
İran ile ABD arasındaki gerginliğin boyutu, Donald Trump’ın nükleer anlaşmadan çekilmesinin birinci yıldönümünden önceki üç haftada arttı. Washington, üç hafta önce İran ordusuna denk askeri teşkilat olan Devrim Muhafızları’nı terör listesine dahil etmekle Tahran’a yönelik baskılarını şiddetlendirmeye başladı. Daha sonra 6 ay önce başlayan yaptırımlarda 8 ülkeye tanıdığı petrol muafiyetini sona erdirdi.
ABD, daha da ileriye giderek uranyum zenginleştirmesini durdurmak amacıyla nükleer anlaşmanın taraflarına anlaşma çerçevesinde İran ile işbirliği yapması için tanıdığı muafiyetlerde de birtakım değişikliklere gidildiğini duyurdu.
ABD’nin geçen yıl sekiz İran petrolü müşterisine tanıdığı muafiyetleri sonlandıracağını açıklaması ve müşterilerden ya 1 Mayıs’ta alımlarını durdurmaları ya da yaptırımlarla yüzleşmelerini talep etmesinden sonra İran Devrim Muhafızları, geçen ayın sonlarında Hürmüz Boğazı’nı kapatmakla tehdit etti. Avrupalı hükümetler, Washington’un İran’a yönelik yaptırımları yeniden devreye sokmasına karşı çıktı.
Trump Yönetimi’nin üst düzey bir yetkilisi, İran tarafının Hürmüz Boğazı’nda herhangi bir düşmanca hareketinin haklı bir gerekçesi olmayacağını ve kabul edilmeyeceğini söyledi.
İran, daha önce de su koridorunu kapatmakla tehdit etmiş ancak uygulamamıştı.



Grossi, Tahran ile denetimler konusunda yürütülen görüşmelerde ‘zamanın dolmak üzere olduğu’ uyarısında bulundu

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) tarafından bugün Viyana'da düzenlenen üç aylık toplantının başında Genel Direktör Rafael Grossi'nin konuşmasından bir fotoğraf yayınlandı
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) tarafından bugün Viyana'da düzenlenen üç aylık toplantının başında Genel Direktör Rafael Grossi'nin konuşmasından bir fotoğraf yayınlandı
TT

Grossi, Tahran ile denetimler konusunda yürütülen görüşmelerde ‘zamanın dolmak üzere olduğu’ uyarısında bulundu

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) tarafından bugün Viyana'da düzenlenen üç aylık toplantının başında Genel Direktör Rafael Grossi'nin konuşmasından bir fotoğraf yayınlandı
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) tarafından bugün Viyana'da düzenlenen üç aylık toplantının başında Genel Direktör Rafael Grossi'nin konuşmasından bir fotoğraf yayınlandı

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Genel Direktörü Rafael Grossi bugün, Tahran ile ‘İran tesislerinin tam denetimlerinin yeniden başlatılmasına ilişkin görüşmelerin ilerleme kaydettiğini, ancak zamanın azaldığını’ belirterek, görüşmelerin birkaç gün içinde sonuçlanacağını umduğunu ifade etti.

UAEA'nın 35 üyeli Yönetim Kurulu'nun üç aylık toplantısının başında konuşan Grossi, “İran'ın nükleer programı, özellikle haziran ayındaki saldırılardan sonra, son birkaç haftadır çabalarımızın odak noktası” dedi.

Grossi, mevcut koşulları kabul ederek, kapsamlı güvenlik önlemleri anlaşmasıyla uyumlu olduğu sürece, UAEA’nın İran'ın endişelerini ve önerilerini dikkate almaya hazır olduğunu vurguladı. İran ile görüşmelerde ilerleme kaydedildiğini belirten Grossi, ‘bu görüşmelerin önümüzdeki birkaç gün içinde başarılı bir şekilde sonuçlandırılacağını’ umduğunu ifade etti. Grossi, “Hâlâ zaman var, ama çok fazla değil” ifadesini kullandı.

İran'ın uranyum zenginleştirme tesisleri, 13 Haziran'da İsrail'in askeri ve nükleer tesislere düzenlediği saldırılarla başlayan 12 günlük savaş sırasında ABD'nin saldırılarına maruz kaldı ve birçok İranlı komutan ve nükleer bilimci hayatını kaybetti.

Grossi, geçen hafta üye ülkelere İran'ın nükleer programı hakkında ayrıntılı bir rapor gönderdi. Tahran'ın zenginleştirilmiş uranyum stokunun akıbetini açıklamayı veya uluslararası müfettişlerin ABD ve İsrail'in saldırısına uğrayan tesislere erişimini reddettiğini doğruladı.

Son rapora atıfta bulunan Grossi şunları söyledi: “İran ile sürekli ve sistematik temas halindeyim. Bu temasların amacı, dile getirdiğim endişeleri ele almak ve UAEA ile İran arasında gerekli iş birliğini yeniden tesis etmenin yollarını aramak... Tahran'daki son gelişmeleri, özellikle de İran parlamentosunun 25 Haziran'da UAEA ile iş birliğini askıya alan yasayı kabul etmesini yakından takip ediyoruz.”

dfrgt
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) bugün Viyana'da düzenlenen üç aylık toplantısından yayınlanan bir fotoğraf

Grossi, İran ile yaptığı görüşmelerde gelişmeleri dikkate almaya istekli olduğunu belirtirken, İran parlamentosu tarafından kabul edilen yasanın ‘iç yükümlülükler getirdiğini ve UAEA için bağlayıcı olmadığını’ vurguladı.

Grossi, ‘İran'ın Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması kapsamındaki kapsamlı güvenlik önlemleri anlaşmasının yürürlükte olduğunu ve bu anlaşmanın, İran'da güvenlik önlemlerinin uygulanmasına ilişkin UAEA ve İran'ın hak ve yükümlülüklerini düzenleyen tek yasal anlaşma olduğunu’ belirtti.

Grossi, Tahran ve Viyana'da gerçekleştirilen iki taraf arasındaki teknik görüşmelerin ‘güvenlik anlaşması uyarınca İran'da doğrulama faaliyetlerini yürütmek için uygulanacak pratik adımlar üzerinde bir anlaşmaya varmayı amaçladığını’ açıkladı.

UAEA Genel Direktörü Grossi, “İlerleme kaydettik ve önümüzdeki birkaç gün içinde bu görüşmelerin başarılı bir şekilde sonuçlanmasını umuyorum. Bu, İran ile temel çalışmalarımızın yeniden başlamasını kolaylaştıracak” dedi. Grossi, ‘sahadaki pratik adımların, olumlu sonuçlar elde etmek için daha fazla istişare ve diğer önemli diplomatik süreçlerin önünü açacağına’ olan güvenini dile getirdi.

Grossi, ‘genel durumun gerçek anlamda iyileşmesi için zemin hazırlamak’ amacıyla, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'na bağlı güvenlik anlaşması kapsamında her iki tarafın hak ve yükümlülüklerinin tam olarak uygulanması gerektiğini vurguladı.

Güvenlik anlaşması uyarınca İran, nükleer malzeme ve ekipman stoklarını ve bunların depolandığı yerleri UAEA'ya bildirmekle yükümlü.

İran ile ilgili bölümü sonlandırırken Grossi, “Çok fazla olmasa da halen zaman var. İyi niyet ve net bir sorumluluk duygusu olduğunda bu yeterlidir” ifadelerini kullandı.


Finlandiyalı parlamenter: Geçmişte seks işçiliği yaptım

Kontula parlamentoda seks işçilerinin haklarını savunsa da kendi deneyiminden daha önce hiç bahsetmemişti (Instagram/anna_kontula)
Kontula parlamentoda seks işçilerinin haklarını savunsa da kendi deneyiminden daha önce hiç bahsetmemişti (Instagram/anna_kontula)
TT

Finlandiyalı parlamenter: Geçmişte seks işçiliği yaptım

Kontula parlamentoda seks işçilerinin haklarını savunsa da kendi deneyiminden daha önce hiç bahsetmemişti (Instagram/anna_kontula)
Kontula parlamentoda seks işçilerinin haklarını savunsa da kendi deneyiminden daha önce hiç bahsetmemişti (Instagram/anna_kontula)

Finlandiya'daki Sol İttifak'tan Anna Kontula geçmişte seks işçiliği yaptığını açıkladı.

Pirkanmaa bölgesinden parlamentoya seçilen siyasetçinin, ülkesinin Helsingin Sanomat (HS) gazetesine verdiği röportaj cumartesi günü yayımlandı.

Hem maddi güçlük çektiği hem de heyecan aradığı için henüz 16 yaşındayken seks işçiliği yaptığını söyleyen Kontula, müşterilerini gazete ilanlarıyla bulduğunu aktardı.

"Geçimimi sağlamak için bu gayet mantıklı bir çözümdü" dedi. 

İki yıl boyunca sürdürdüğü bu mesleği, ilk eşiyle tanışınca bıraktığını ancak boşandıktan sonra yeniden başladığını belirtti. 

Bu deneyimin kendisini utandırmadığını ifade eden Kontula, siyasi kariyerinin de bu sayede şekillendiğini bildirdi. 

"Bu konu hakkında şimdi konuşmak, toplumsal tartışmaya ve gideceği yöne fayda sağlayabilir" diyen Kontula, 2002'de Finlandiya'daki seks işçileri sendikası SALLI'nın kurucularından biri olmuştu. 

48 yaşındaki siyasetçi, yayımlamaya hazırlandığı otobiyografisinde geçmişindeki bu deneyimleri anlattığını sözlerine ekledi. 

Diğer yandan bu çıkış tepki de topladı.

Röportajın yayımlandığı HS'de hukuk psikoloğu Pia Puolakka'nın yazısına da yer verildi. 

Puolakka, parlamenterin seks işçiliğini diğer mesleklerle aynı kefede tutmasının endişe verici olduğunu söyledi:

Seks işçiliğini normalleştirmek toplumu daha özgür ya da adil bir hale getirmiyor. Medeni bir devletin görevi, hiç kimsenin mahremiyetini satmayacağı koşulları sağlamaktır.

Finlandiya'da muhabbet tellallığına, insan kaçakçılığına ve reşit olmayanların fuhuş yapmasına izin yok ama seks ticareti yasal. 

Tampere Üniversitesi'nde doktora yapan Kontula, tezini seks işçiliği üzerine yazmıştı. 

2011'den beri parlamentoda yer alsa da bunun 4. ve son dönemi olduğunu söylüyor.

Kontula, 2020'de Finlandiya'yla İsrail arasındaki silah ticaretine dikkat çekmek için yaptığı eylemle gündem olmuştu. 

Çitleri aşarak Gazze'den İsrail'e girmeye çalışan 5 insan hakları aktivisti arasında yer alarak Filistinlilerin yaşadığı insani krize işaret etmişti.

Kontula, İsrail'in kendilerine dayattığı itirafı imzalamayı reddettiğini açıklamıştı. 

Independent Türkçe, yle, RT, Helsinki Times


İspanya, deniz ve hava yoluyla silah sevkiyatına kısıtlama getirerek İsrail üzerindeki baskıyı artırıyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İspanyol mevkidaşı Pedro Sanchez ile geçtiğimiz kasım ayında Kudüs'te gerçekleştirdikleri görüşmede (AFP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İspanyol mevkidaşı Pedro Sanchez ile geçtiğimiz kasım ayında Kudüs'te gerçekleştirdikleri görüşmede (AFP)
TT

İspanya, deniz ve hava yoluyla silah sevkiyatına kısıtlama getirerek İsrail üzerindeki baskıyı artırıyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İspanyol mevkidaşı Pedro Sanchez ile geçtiğimiz kasım ayında Kudüs'te gerçekleştirdikleri görüşmede (AFP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İspanyol mevkidaşı Pedro Sanchez ile geçtiğimiz kasım ayında Kudüs'te gerçekleştirdikleri görüşmede (AFP)

İspanya Başbakanı Pedro Sanchez bugün yaptığı açıklamada, hükümetinin İsrail'e silah taşıyan gemilerin İspanya limanlarına yanaşmasını veya İsrail'e silah taşıyan uçakların İspanya hava sahasına girmesini engelleyerek, İsrail üzerindeki baskıyı artıracağını belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre Sanchez, İspanya hükümetinin Filistin Yönetimi ve Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı'na (UNRWA) yaptığı yardımları artıracağını ve işgal altındaki Filistin topraklarında bulunan İsrail yerleşimlerinde üretilen mallara ithalat yasağı getireceğini ifade etti.

Sanchez, yerel bir televizyon kanalında yayınlanan konuşmasında, “Bu önlemlerin Başbakan Binyamin Netanyahu ve hükümeti üzerinde daha fazla baskı oluşturarak Filistin halkının acılarını biraz olsun hafifletmesini umuyoruz” dedi.

‘Gazze Şeridi'ndeki soykırıma son vermek’ için bir dizi önlem açıklayan Sanchez, hükümetinin ‘Gazze Şeridi'ndeki soykırıma son vermek, faillerini yargılamak ve Filistin halkını desteklemek için yeni adımlar atmaya ve dokuz ek acil önlem uygulamaya karar verdiğini’ bildirdi. Reuters'e göre İspanya, soykırıma doğrudan karışanların ülkeye girişini de yasaklayacak.

İspanyol hükümeti, iktidar koalisyonunun küçük ortağı Sumar koalisyonunun baskısı üzerine, İçişleri Bakanlığı için bir İsrail şirketinden mühimmat satın alma anlaşmasını tek taraflı olarak iptal etmişti.

İspanya, Filistin topraklarındaki İsrail politikalarını sürekli olarak eleştirmiş ve Ekim 2023'te, Gazze Şeridi'nde Hamas ile savaşı sürerken İsrail'e silah satışını durdurma sözü vermiş, geçen yıl bu taahhüdünü silah alımlarını da kapsayacak şekilde genişletmişti.

İsrail’in yıkıcı askeri saldırıları Gazze Şeridi'ni enkaza çevirdi, felaket boyutunda bir insani kriz yarattı ve Birleşmiş Milletler'in (BM) güvenilir bulduğu Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı verilerine göre çoğu sivil olmak üzere en az 64 bin 455 kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu.