Avustralya’da bir pilot 40 dakika boyunca baygın halde uçtu

Stajyer pilot, baygın halde 40 dakika tek başına uçtu (The Independent)
Stajyer pilot, baygın halde 40 dakika tek başına uçtu (The Independent)
TT

Avustralya’da bir pilot 40 dakika boyunca baygın halde uçtu

Stajyer pilot, baygın halde 40 dakika tek başına uçtu (The Independent)
Stajyer pilot, baygın halde 40 dakika tek başına uçtu (The Independent)

Avustralya’da bir pilot kahvaltı yapmayınca, hava trafik kontrol çağrılarını duymadan 40 dakika boyunca baygın halde uçtu.
Independent Türkçe'de yer alan habere göre, Avustralya Ulaşım Güvenliği Bürosu’nun incelemesi, stajyer pilotun uçuştan önceki gece yeterince uyumadığını ve sadece enerji içeceği, çikolata ve biraz su tükettiğini ortaya çıkardı.
Pilot, olay gerçekleştiğinde Güney Avustralya'daki kırsal bölge Parafield'den Port Augusta havaalanına tek başına uçuyordu.
Yolculuğun yaklaşık 40. dakikasında, 1,5 kilometre yüksekte uçarken ani baş ağrısı yaşayan pilot uçağı otomatik pilot moduna geçirdi.
Raporda pilotun kısa süre sonra bayıldığı ve 40 dakika boyunca kendine gelemediği ifadelerine yer verildi.
Hava trafik kontrolü, pilota ulaşmak için birçok girişimde bulunsa da başarısız oldu. Uçağın yanından geçen bir başka uçaktaki pilot, baygın pilotun kendine geldiğini bildirmesinin ardından 2 uçak birlikte Parafield’e geri döndü.
Pilotun uçuştan bir gece önce uykusunu iyi alamadığı ve hafif soğuk algınlığını yeni atlattığı belirtilen raporda ayrıca “Pilotun uçuş günü kalkış öncesinde kahvaltı yapmadığı” ifadelerine yer verildi.
Güvenlik bürosunun bildirdiğine göre, uçuş okulu bundan sonra öğrencilerin iyi dinlendiğinden emin olacak ve stajyer pilotlara yorgunlukla başa çıkmaları konusunda eğitim verecek.



Fransa'nın Riyad Büyükelçisi Şarku’l Avsat’a konuştu: İsrail ve İran arasında askeri müdahale çözüm değil

Fransa'nın Suudi Arabistan Büyükelçisi (Şarku’l Avsat)
Fransa'nın Suudi Arabistan Büyükelçisi (Şarku’l Avsat)
TT

Fransa'nın Riyad Büyükelçisi Şarku’l Avsat’a konuştu: İsrail ve İran arasında askeri müdahale çözüm değil

Fransa'nın Suudi Arabistan Büyükelçisi (Şarku’l Avsat)
Fransa'nın Suudi Arabistan Büyükelçisi (Şarku’l Avsat)

Fransa'nın Suudi Arabistan Büyükelçisi Patrick Maisonnave, Fransa'nın askeri müdahalenin İran'ın nükleer programı sorununu çözeceğine inanmadığını belirtti. Büyükelçi, “Bunun etkisiz olduğunu düşünüyoruz. Askeri müdahale, İran'ın nükleer bilgisini tamamen ortadan kaldıramaz ya da gömülü veya konuşlandırılmış nükleer tesislerin tamamen yok edilmesini garanti edemez” dedi.

Şarku’l Avsat’ın sorularını yanıtlayan Büyükelçi, İran rejimini dışarıdan değiştirmeye çalışmanın tehlikesine dikkat çekerek, bunun terör tehdidi ve göç krizlerinin yanı sıra devletin çöküşü, iç savaş, istikrarsızlık ve bölgesel çatışmalar gibi ciddi sonuçlar doğuracağına inandığını, bu durumun Körfez bölgesinin güvenlik ve istikrarını etkileyeceğini ve etkisinin Avrupa'ya kadar uzanacağını söyledi.

Büyükelçi Maisonnave, “Askeri müdahale, kabiliyetlerin ve malzemelerin dağılmasına ve dolayısıyla nükleer silahların yayılması riskine yol açabilir. Suudi Arabistan ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üye ülkeleri arasındaki ortaklarımızın da bildiği gibi bu durum, Körfez suları da dâhil olmak üzere her türlü radyolojik riski beraberinde getirir. Askeri müdahale ayrıca, bölgesel istikrar ve bölgedeki ortak ve müttefiklerimizin güvenliği, özellikle de Hürmüz Boğazı bölgesi, ABD üslerine ve enerji altyapısına yönelik saldırılar açısından büyük riskler teşkil etmektedir” ifadelerini kullandı.

Maisonnave sözlerini şöyle sürdürdü: “Diplomatik bir çözümün en uygun çözüm olduğuna inanıyorum. Bunun zenginleştirme kapasitesi gibi kritik teknik konularda, uluslararası destekle doğrulanabilir ve kalıcı bir anlaşmaya varma imkânı sunduğuna inanıyoruz. Aynı zamanda askeri gerilimle bağlantılı olan yayılma, radyolojik riskler ve bölgesel istikrarsızlık gibi ciddi riskleri de önler.”

Fransız büyükelçi, diplomatik bir çözümün güçlü bir doğrulama mekanizmasına sahip bir anlaşmayla sonuçlanması gerektiğini vurguladı. Bu anlaşma, ilk olarak ‘zenginleştirme kapasitesinin’ teknik yönleriyle, ikinci olarak sürdürülebilirlikle ve üçüncü olarak da tam uluslararası destek ve doğrulanabilirlikle, özellikle de Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) önceden haber vermeksizin istediği zaman tesisleri denetleyebilmesiyle ilgili güçlü unsurlar içermelidir.

Maisonnave, “Bu seçenek krizden çıkmanın en iyi yoludur. Fransa'nın geçmişte seçtiği ve bizim de kalıcı ve barışçıl bir çözüm için en iyi yol olarak gördüğümüz yol budur” şeklinde konuştu.

Maisonnave aynı zamanda İran'ın nükleer programının, bölgesel istikrar üzerindeki potansiyel yansımaları göz önüne alındığında, Fransa ve Avrupa'nın yanı sıra KİK bölgesinin güvenlik çıkarları için de ciddi bir tehdit oluşturduğuna inanıyor. Maisonnave'ye göre bu endişe, UAEA’nın yıllardır programın barışçıl niteliğini tam olarak garanti edememesi nedeniyle daha da artmakta. Fransa ve diğer Avrupa ülkeleri, İran'ın nükleer programının tamamen sivil amaçlar için tasarlanmamış olmasından büyük endişe duyuyor.