Fas topraklarında bir Vietnam köyünün öyküsü

Fas’a dönen bir asker ve Vietnamlı eşi (sosyal medya)
Fas’a dönen bir asker ve Vietnamlı eşi (sosyal medya)
TT

Fas topraklarında bir Vietnam köyünün öyküsü

Fas’a dönen bir asker ve Vietnamlı eşi (sosyal medya)
Fas’a dönen bir asker ve Vietnamlı eşi (sosyal medya)

Fas halkı için dünyanın en uzak noktası Çin, ancak Fas’ın merkezindeki bir bölgede her şey Asya’yı hatırlatıyor.
Fas’ın ‘Vietnam Köyü’ odun ticareti ile bilinen ormanlar bölgesinde bulunuyor. Her tarafı okaliptüs ağaçları ve kiremitten evlerle çevrili olan bu yer, ABD ordusunun Vietnam’daki savaşını anlatan Hollywood filmlerini hatırlatıyor.


Çocukları ile birlikte bir Vietnamlı Faslı çift (sosyal medya)

Vietnamlı Faslılar
1950 yılında o dönemde Fas’ı işgal etmiş olan Fransa, çok sayıda Fas askerini Çinhindi bölgesine göndererek, orada yürüttüğü savaşlarda kullanmış. Bu savaşların en önemlisi de 1954 yılında Vietnam’da yaşanan Dien Bien Phu Muharebesi’ydi. Bu savaşın sona ermesinin ardından bazı Faslı askerler, Vietnam’da mahsur kalıp ülkelerine dönemedikleri için Vietnamlı kadınlarla evlenerek kurdukları aileleri ile birlikte 22 yıldan fazla bir süre orada yaşamışlar.
Vatana dönüş
Dönemin Kralı İkinci Hasan, onların aileleriyle birlikte -85 aile- ülkelerine dönmelerine izin vermesinin ardından, Vietnamlı eşleri ve çocukları ile birlikte 70 Fas askeri 15 Ocak 1972 gece saatlerinde, Fas’ın Kenitra şehrindeki bir askeri hava üssüne ulaşmış. Merhum Kral, bu askerlere kendi şehirlerinde yaşayıp onlara iş sağlamayı ya da Fas’ın batısında yer alan bu bölgede kendilerine toprak vermeyi önermiş.


Geleneksel Vietnam şapkası takan bir kadın (sosyal medya)

Uzun öyküleri
Birçoğu ikinci seçeneği (Fas’ın batısındaki bir bölgede yaşamayı) seçmiş ve Sidi Yahya El Gharb yakınlarındaki bu köye yerleşerek, çok basit bir hayat yaşamışlar. Çocukları büyümüş ve akıcı bir şekilde Vietnamca konuşabilen torunları olmuş. Askerlerin eşleri, az da olsa Arapça öğrenmişler. Çocukların yüz hatlarında ise Asya izleri daha ağır basmış.
‘İmparatorluğun Tozu’
2003 yılında Fransız yazar Nilkia Delanoe’nın Fransız ordusu içerisinde o dönemde ‘Çinhindi’ olarak adlandırılan bölgede hizmet eden Faslı askerlerin öykülerini anlattığı, ‘İmparatorluğun Tozu’ adını verdiği kitabı yayınlandı.
Bu askerler: Muhammed El-Cilani, Bin Tahir, Milod ve Vietnamlı eşleri Ti- An, Wanh ve May ile Arapça ve Vietnamca adları olan çocuklarıdır.
Sömürge döneminde Fas’ta yaşayan yazar Nilkia, kitabının önsözünde şöyle diyor:

  • “Bu askerlerin yaşadıkları maceralar aracılığıyla belki de uzun bir süre sömürgeci Fransa’nın egemen olduğu ve tarihçilerin gizli, karanlık noktalarını aydınlatmasına izin vermediği tarihi yeniden oluşturmak istedim. Bağımsızlıklarını kazanmak isteyen Vietnamlı vatanseverler ile savaşmaya gönderildikleri Vietnam ve ülkeleri Fas arasında bölünmüş olarak yaşayan bu Faslı askerler, belki de amacıma ulaşmam ve sömürge dönemi ile ilgili farklı bir görüntü sunmam da yardımcı olmuşlardır.”

Bu Faslı askerlerin bazıları savaş meydanlarında hayatını kaybederek unutulup giderken, bazıları da hayatta kalıp Vietnam’da yaşayıp öldüler. Landochin (Çinhindi) davası için kendilerini ve geleceklerini tehlikeye attılar.


Fas’ta birlikte yaşlanan bir Faslı-Vietnamlı çift (sosyal medya)

Çinhindi Savaşı
Bu savaş, Fransız güçleri ve kendisine bağlı askeri gruplar ile Ho Şi Minh liderliğindeki Viet Minh (Vietnam Bağımsızlığı Birliği) arasında 1946-1954 yılları boyunca devam etti. Her ne kadar silahlı çatışmalar ülkenin her yanını sarmış hatta Laos ve Kamboçya gibi komşu Çinhindi ülkelerine kadar uzanmış olsa da en önemli çatışmalarının birçoğu Vietnam’ın kuzeyinde (Fransızların Tonkin adını verdikleri bölgede) yaşandı.
Tarihi verilere göre Fransa, Vietnam Komünist Partisi’nin kurucusu Ho Şi Minh önderliğindeki Vietnamlılara karşı yürüttüğü savaşta, Kuzey Afrika kökenli 123 bin askeri silahaltına almış. Vietnamlı lider Ho Şi Minh ise en başından beri destekçilerinden kendilerine karşı savaşmamaları için bu askerlerini ikna etmelerini istemiş. Çünkü onların ülkeleri de işgal altında ve Fransa onların  vatandaşlarına da şiddet uygulamaktadır. Bu kampanya sayesinde Vietnamlılar, Faslı askerlerin desteğini elde etmeyi başarmış. Askerlerin çoğu Fransa ordusundan kaçarak, yerli halk arasında saklanarak yaşamış. Vietnam’ın birçoğunu kazandığı çete savaşlarına katılmış. 1954 baharında gerçekleşen Dien Bien Fu Savaşı ile Fransa yenilgiyi kabul etmiş. Ordusu ve sayıları 5 bin 792 olan Afrikalı askerleri 1956 yılının Eylül ayında Vietnam’ı terk etmişler. Bu dönemde Vietnam’da savaşmak için Kuzey Afrika’dan getirtilen askerlerin sayısı ise ölü ve kayıp olanlarla birlikte 20 bin 691’e ulaşmış.
Çinhindi bölgesinde savaşın 1954 yılında sona ermesinin ardından, ulusalcı lider Ho Şi Min’in talimatları ile Faslı askerler, Cezayir, Tunus, Senegal ve Avrupalıların bulunduğu bir tarım kooperitifine gönderilmişler. Vietnamlılar, Kuzey Afrikalı askerlere ‘Siyah Avrupalılar’ adını verirken, 1972 yılında anavatanlarına dönen bu askerlere vatandaşları ‘Şınava’ yani Çinliler adını vermiş.
Vietnam’da Mağripliler Kapısı
Faslı askerler, arkalarında Vietnam’ın hala kendisi ile övündüğü tarihi bir eser de bırakmışlar. Başlangıçta ‘Avrupa- Afrika- Asya Kapısı’ olarak bilinen ve başkent Hanoi’nin kuzeyinde yer alan Bavi- Ha Tay köyündeki  bu kapının adı daha sonra Mağripliler Kapısı olmuş. Bu kapı, Asya’nın derinliklerinde yer alsa da Asya mimarisinden hiçbir iz taşımaz. Bunun yerine daha çok Arap-İslam mimari kültürel mirasına benzer.
Bu bölgede yaşayan, evlenen ve aile sahibi olan Faslılar, burada yaşadıklarına dair bir iz bırakmak için bilhassa savaş sonrasındaki bütün yıkım çabalarına rağmen ayakta kalan bu ilginç yapıyı inşa etmişler.
Esma Başıri - Independent Arabia



Libya’nın yurtdışında dondurulmuş fonlarının çözülmesine yönelik olası gizli anlaşmalar

Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)
Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)
TT

Libya’nın yurtdışında dondurulmuş fonlarının çözülmesine yönelik olası gizli anlaşmalar

Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)
Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)

Zayed Hediyye

Libya'da Abdulhamid ed-Dibeybe’nin başbakanı olduğu Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) son aylarda karşı karşıya kaldığı siyasi ve ekonomik krizler devam ederken UBH ile ABD yönetimi arasında yapılan anlaşmalara ilişkin uluslararası basında art arda çıkan haberler UBH’nin sıkıntılarını daha da arttırdı. Bu anlaşmalar arasında Washington'da dondurulan Libya fonlarının, ABD'ye bu fonların bir kısmının verilmesi karşılığında çözülmesini amaçlayan bir anlaşma da yer alıyor.

Bu anlaşmanın onaylanması halinde bu hamle, Temsilciler Meclisi'nin (TM) yeni bir bütçe vermeyi reddetmesi ve Libya’nın doğu kampının ABD ve Türkiye gibi Libya sahnesindeki önde gelen ve etkili olan uluslararası tarafların teveccühünü kazanmayı başarması sonucu UBH’nin son dönemde rakiplerine karşı gerilediği ekonomik ve siyasi düzeylerdeki konumunu iyileştirmesine katkı sağlayacak.

Washington için cazip bir anlaşma

Anlaşmanın ayrıntıları, İngiltere merkezli Middle East Eye haber sitesi ve diğer uluslararası basın kaynakları tarafından hazırlanan ve UBH ile Trump yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan ve 30 milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilen fonlarına ilişkin gizli müzakerelerden bahseden bir haberde ortaya çıktı.

Söz konusu habere göre taraflar arasındaki görüşmeler geçtiğimiz nisan ayı sonlarında Katar'ın başkenti Doha'da gerçekleşti. ABD Başkanı Trump'ın Ortadoğu işlerinden sorumlu kıdemli danışmanı Massad Boulos ile UBH Başbakanı Dibeybe’nin Ulusal Güvenlik Danışmanı ve kuzeni İbrahim ed-Dibeybe’nin bir araya geldiği görüşmede, Libya'nın, Washington'ın dondurulan fonların çözülmesinde rol oynaması karşılığında, dondurulan fonların bir kısmını belirli ABD kuruluşlarına verme planı ele alındı.

Şarku’l Avsat’ın Middle East Eye'den aktardığı kaynaklara göre plan Trump'ın ekibinin ciddi ilgisini çekmiş ve planın uygulanmasına yönelik mekanizmaların takibi için iç görüşmeler çoktan başladı. Ancak bu durum, bazı tarafların dondurulmuş Libya fonlarını bir sonraki aşamada siyasi olarak değerlendirme niyetleri hakkında soru işaretleri yaratıyor.

Libyalı yetkililerden yalanlama

Öte yandan Libya Yatırım Otoritesi (LIA), fonların serbest bırakılmasına ilişkin olarak basında yer alan haberleri yalanladı. Bu iddiaların doğruluktan yoksun olduğunu ve güvenilir kaynaklara ya da yetkili makamlar tarafından yayınlanan resmi raporlara dayanmadığını vurgulayan LIA, tüm yatırım portföylerinin ve egemen fonlarının Denetim Bürosu ve İdari Kontrol Dairesi gibi yerel kuruluşların yanı sıra akredite sahibi uluslararası denetçiler de dahil olmak üzere uluslararası kuruluşlar tarafından periyodik izlemeye tabi tutulduğunu ve hesaplarının uluslararası kabul görmüş yönetişim, açıklama ve şeffaflık standartlarına uygun olarak düzenli olarak gözden geçirildiğini kaydetti.

Libya’dan hamleler

ABD son zamanlarda Libyalı kurumların ve önde gelen resmi şahsiyetlerin Libya’nin ABD bankalarında dondurulmuş fonlarının serbest bırakılmasına yönelik hamleleri için aktif bir arena haline geldi. Libyalı resmi kaynakların tahminlerine göre bu fonlar Libya'nın yurtdışındaki toplam fonlarının yüzde 25'inden fazlasını oluşturuyor ve yaklaşık 200 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.

Bu hamlelerden en öne çıkanı, birkaç gün önce İngiltere merkezli Africa Confidential dergisinin sayfalarında yayınlanan ve Libya Devlet Varlıklarının Geri Kazanımı ve Yönetimi Ofisi (LAROM) eski Başkanı Muhammed el-Menseli'nin ‘çalıntı’ olarak nitelendirilen ve 50 milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilen Libya’nın yurtdışındaki fonlarını kurtarmaya yönelik hamlelerinin ardından ABD makamları tarafından tutuklanmasının hangi koşullarda gerçekleştiğinden bahseden tartışmalı bir haberde ortaya çıktı.

Africa Confidential haberinde, Muhammed el-Menseli'nin geçtiğimiz yıl aralık ayında Washington'da Dışişleri, Adalet ve Hazine bakanlıkları yetkilileriyle bir araya geldiğini ve Muammer Kaddafi rejimi tarafından ABD’deki gizli hesaplara kaçırılan paraları Libya'nın geri alma niyetini kendilerine bildirdiğini aktardı. Habere göre Menseli bundan sadece birkaç hafta sonra 7 Ocak'ta izinsiz eylemlerde bulunduğu ve çifte vatandaşlığa sahip olduğu gerekçesiyle tutuklandı.

Libya’nın fonları onlarca yıldır dondurulmuş durumda

Libya'nın yurtdışında dondurulan fonları, 2011 yılında Muammer Kaddafi rejiminin devrilmesinden bu yana ülkenin karşı karşıya kaldığı en çetrefilli konulardan biri. Zira o tarihten bu yana göreve gelen hiçbir hükümet bu dosyayı yerinden oynatmayı başaramadı. Libya’nın yurtdışındaki fonları, 17 Şubat 2011'deki halk ayaklanmasını bastırmakla suçlanmasının ardından Kaddafi rejimine yaptırım uygulanmasını öngören 1973 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararı kapsamında dondurulmuştu.

Libya’nın dondurulmuş fonları, eski rejimin yurtdışında doğrudan veya dolaylı olarak sahip olduğu tüm finansal varlıkları, fonları ve ekonomik kaynakları kapsıyor. Resmi verilere göre yurt dışındaki bankalarda bulunan dondurulmuş fonlar, varlıklar ve tahviller de dahil olmak üzere 200 milyar dolar tutarında olduğu tahmin ediliyor.

Bu fonların yüzde 37’si Avrupa’da, yüzde 33’ü Kuzey Amerika’da, yüzde 23’ü Afrika’da, yüzde 6’sı Ortadoğu’da ve yüzde 1’i Güney Amerika bulunuyor.

Devasa yatırımlar

Dondurulan fonlar arasında şimdiki adı Libya Yatırım Otoritesi olan Libya Yatırım Fonu'na ait yatırımlar da yer alıyor. Libya'nın egemen varlık fonu, ülkenin fazla petrol gelirlerini yönetmek ve yatırım yapmak için 2006 yılında kuruldu. Kaddafi döneminde 100 milyar dolardan fazla kaynak tahsis edilen fon, tarım, emlak, finans, petrol ve gaz gibi çeşitli alanlardaki yatırımları yönetiyor ve gelirlerinin milyarlarca dolar olduğu tahmin ediliyor.

Bazı ülkeler geçtiğimiz yıllar boyunca, Libya'nın dondurulmuş fonlarına, bu fonlardan faydalanmak amacıyla göz dikti. Bazıları yasadışı yollardan ve Libya'ya karşı tazminat davaları açarak bu fonları elde etmeye çalıştı, ancak tüm bu girişimler başarısız oldu.

LIA Direktörü Ali Mahmud Reuters'a yaptığı açıklamada, LIA’nın 70 milyar dolarlık fonlarının aktif yönetiminin on yılı aşkın bir süre sonra ilk kez BMGK tarafından bu yılın sonlarına kadar onaylanmasını beklediğini söyledi. Mahmud, LIA'nın mart ayında sunduğu yatırım planının kasım ya da aralık ayında BMGK tarafından onaylanacağından emin olduğunu da sözlerine ekledi.

LIA’nın dört bölümden oluşan planının ilk bölümünün oldukça basit olduğunu belirten Mahmud, bu bölümde fonların dondurulduğu yıllar boyunca biriken fonların tahvil ödemeleri olarak yeniden yatırılmasının planladığını ifade etti.

Birçok hedef

Bingazi Üniversitesi'nde ekonomi ve siyaset bilimi profesörü olan Ali Cuma, UBH’nin bu olası anlaşmayla sadece bir değil, birkaç hedefe ulaşmayı amaçladığını düşünüyor.

Prof. Cuma, Dibeybe hükümetinin Libya'nın yurtdışındaki fonlarının kontrolünü yeniden ele geçirme çabasının öncelikle ekonomik sıkıntısını çözmeyi ya da hafifletmeyi amaçladığını, zira hükümetin şu anda TM başta olmak üzere çeşitli taraflarca kendisine dayatılan iç siyasi ve mali baskı nedeniyle kamu harcamalarını karşılayamadığını söyledi.

Prof. Cuma, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“Bu teklif aynı zamanda ABD ve pragmatik tutumlarıyla tanınan yeni başkanı Donald Trump ile ilişkileri geliştirmeyi ve Libya'nın doğu kampının son haftalarda nispeten başarılı olduğu Washington'a karşı üstünlük sağlama çabalarının önünü kesmeyi amaçlıyor.”

Ancak birçok tarafın bu sızıntıları mali kazançlar karşılığında ulusal egemenliğin bir kısmının teslim edilmesi olarak istismar etmeye çalışacağı için anlaşmanın Dibeybe ve UBH üzerindeki olumsuz etkisi konusunda uyaran Prof. Cuma, Dibeybe hükümetinin bu hamlesinin, dondurulmuş fonların geri alınması ile ulusal egemenliğin korunması arasında bir denge kurma becerisi açısından gerçek bir sınav niteliği taşıdığını, fakat mevcut aşamada bu iki zıt kutbu bir araya getirmenin oldukça zor olduğunu vurguladı.