Suriye el-Hol kampı için sağlık işbirliği

​Suriye’nin doğusundaki el-Hol kampındaki mültecilere hizmet sağlayan bir mutfak (Şarku'l Avsat)
​Suriye’nin doğusundaki el-Hol kampındaki mültecilere hizmet sağlayan bir mutfak (Şarku'l Avsat)
TT

Suriye el-Hol kampı için sağlık işbirliği

​Suriye’nin doğusundaki el-Hol kampındaki mültecilere hizmet sağlayan bir mutfak (Şarku'l Avsat)
​Suriye’nin doğusundaki el-Hol kampındaki mültecilere hizmet sağlayan bir mutfak (Şarku'l Avsat)

Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) ve Norveç Kızılhaçı, Suriye Kızılayı ile işbirliği kapsamındaHaseke şehrindeki el-Hol mülteci kampındaki hasta ve yaralıları tedavi etmek amacıyla bir saha hastanesi açtı.
Hastane ilk aşamada 30 yatak, acil servis odası, ameliyathane, laboratuvar, kan bankası ve ameliyat sonrası bakım odası içeriyor. Sağlık personelleri ise Norveç, İzlanda, Danimarka ve Finlandiya Kızılhaçı’na mensup doktor ve hemşireler tarafından denetleniyor.
Söz konusu adımla, geçen Aralık ayından bu yana el-Hol kampında yaşayan ve ‘devam eden düşmanlıklar, ilaç yetersizliği, sağlık merkezlerinin zarar görmesi veya yıkılması dolayısıyla evlerini terk etmesi sonrasında sağlık hizmetlerinden mahrum kalan’ çok sayıda vatandaşın gereksinimlerinin karşılanması amaçlanıyor. Bu çerçevede Suriye’deki ICRC Başkanı Philip Spoerri, kuruluşun resmi hesabında yayınladığı basın bildirgesinde, “Kamptaki sağlık durumunun kötüye gitmesi, bu tıbbi kuruma ihtiyacı artırdı. Yüksek verimli ameliyatlar da dahil, kaliteli bir sağlık hizmeti sunmak için tasarlanan ilk merkezdir” ifadelerine yer verdi.
Spoerri’ye göre el-Hol kampındaki hastane; yaralılar ve doğal felaketlerle başa çıkmak amacıyla en gelişmiş tıbbi tesislerden biri. Aynı zamanda daha üst düzey sağlık hizmeti sunmakta. Philip Spoerri, yaptığı açıklamada “Kamp, hızlı şekilde genişledi. Durum, insani yardım kuruluşlarının talep ve özellikle de sağlık hizmetlerine cevap vermeyi sürdürmesi karşısına engeller koydu. Birçok kişi, çatışmalarda veya kamp yolunda yaralandı. Hala birkaç aydır tedavi edilmeyi bekliyorlar” dedi.
23 Mart’ta uluslararası koalisyonun desteğiyle Suriye Demokratik Güçleri, ülkenin kuzeyindeki Deyr-i Zor kırsalında yer alan Bağuz beldesi içerisinde, DEAŞ’ı kontrol ettiği alandan kovmayı başardı. Ancak Fırat Nehri’nin batısındaki son çatışma, on binlerce kişinin evlerini terk etmesine neden oldu. Bu bağlamda kadın ve çocuklar da dahil 74 binden fazla kişi (yüzde 90) bugün Haseke’nin doğusundaki el-Hol mülteci kampında bulunuyor.
ICRC ve Suriye Kızılay’ı, yaklaşık 1000 çadır ve 328 tuvalet inşa ederken, yaklaşık bin adet de su dağıttı. Aynı şekilde günlük olarak su depoları aracılığıyla 400 metreküp temiz suyu kampa ulaştırmak için 160’tan fazla su deposu, hijyen sağlamak ve bulaşıcı hastalıklardan korunmak amacıyla kampın her bir bölgesine de çöp tenekeleri sağlandı. ICRC ve Suriye Kızılayı, kampta Şubat ayından bu yana sıcak yemekler dağıtıyor. ICRC sözcüsü Adnan Hizam, Şarku’lAvsat’a yaptığı açıklamada, “İhtiyaçları güvence altına almak, yaşam koşullarını iyileştirmek, sıcak yemekler sunmak ve mobil sağlık birimlerini desteklemek istiyoruz” dedi.
Suriye’de 8 yıldır devam eden savaş, 2011 yılı öncesinde ülkenin 22 milyonluk nüfusunun yaklaşık yüzde 60’ını oluşturan 13 milyondan fazla Suriyeliyi yerinden etti. Söz konusu oran, son yıllarda, hiçbir ülke tarafından kaydedilmedi. Hizam, yaptığı açıklamada “Suriye’de yardım, gıda güvenliği ve sağlık hizmetine ihtiyaç duyan 6 milyon yerinden edilmişten söz ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Suriye’nin kuzeybatısındaki son saldırılar, Esed güçleri, silahlı muhalifler ve İslamcı gruplar arasındaki savaşın yenilenmesinin ardından BM verilerine göre, 200 bin kişiyi yerinden etti.
İdlib ve Hama’daki insani durumun son derece kötüye gitmesine de değinen Adnan Hizam, “Savaşlar yoğunlaşırken ve siviller çatışmalardan kaçarken bu gelişme, yaklaşık 13 milyon insanın insani yardıma ihtiyaç duyduğu bir ülkede insani krizi artırdı” ifadelerini kullandı. Hizam, Hama ve İdlib şehirlerinde yerlerinden edilmişler hakkında ise “Çoğunluğu, zor durumda. Güvenlik arayışı içinde geçici kamplara ulaşana kadar sert tecrübeler yaşadılar” dedi.
İdlib ve Hama, şiddetli çatışmalara tanık olan alanlarda göç dalgasına maruz kaldı. ICRC’nin İdlib’deki bir doğum hastanesinin yoğun bakım ünitesine destek sağladığını söyleyen ICRC sözcüsü, “Kızılay ekipleri, hızlı müdahale konusunda eğitiliyor. Yaralı ve hastaları hastanelere ulaştırmak için de 5 ambulans sağlandı” şeklinde konuştu. ICRC’nin aynı zamanda batı Halep kırsalında Suriye Kızılay’ına bağlı 2 klinik ve İdlib’de yerlerinden edilmişlere hizmet etmek için 3 mobil klinik desteği sağladığı belirtildi.



Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.


İsrail tarafından tutulan 23 Lübnanlı mahkumun belgeleri

İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
TT

İsrail tarafından tutulan 23 Lübnanlı mahkumun belgeleri

İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)

Lübnanlı Esirler ve Serbest Bırakılan Tutukluların Temsilciler Komitesi, İsrail tarafından tutulan Lübnanlı esirler dosyasını aktif hale getirilmesi, siyasi ve diplomatik önceliklerin en başına yerleştirmesi çağrısında bulundu. Bu çağrı, aralarında on yıllardır tutuklu bulunan 3 kişi de olmak üzere 23 Lübnanlı esirin yanı sıra son savaş sırasında ve sonrasında tutuklanan yeni esirler ve akıbeti hala bilinmeyen 42 kayıp kişi dikkate alınarak yapıldı.

Bu, ilgili makam tarafından Lübnan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Joseph Avn'a gönderilen resmi bir muhtıra ile dile getirildi. Bu konuda diplomatik, hukuki ve insani yardım da dahil olmak üzere kapsamlı bir ulusal yaklaşımın benimsenmesi ve yetkili uluslararası kurumlar aracılığıyla uluslararasılaştırılması çağrısında bulunuldu.

On yıllardır tutsaklar

Muhtıraya göre, üç Lübnanlı tutsak savaş öncesinden beri İsrail tarafından tutuluyor; biri 1978'den beri, ikincisi 1981'den beri ve üçüncüsü 2005'ten beri. Buna karşılık, son aşamada belgelenen tutsak sayısı 20 yeni tutsağa yükseldi; bunların 11'i Ekim 2024'teki askeri çatışma sırasında, 9'u ise Kasım 2024'teki büyük savaşın sona ermesinden sonra yakalanan sivillerdi.

Komisyon, yeni tutsakların, askeri operasyonlar bağlamı dışında ve bazı durumlarda doğrudan yaralanmaların ardından, balıkçılar, çobanlar, işçiler ve bir belediye polis memurunun dahil olduğu ayrı olaylarda kaçırıldığını belirtti.

d
Beyrut şehir merkezindeki ESCWA binasının önünde İsrail tarafından gözaltına alınan Lübnanlı tutukluların fotoğrafları sergileniyor (EPA)

Muhtırada ayrıca, aralarında öldürülenlerin de bulunduğu 42 kişinin kayıp olduğu ve İsrail'in Uluslararası Kızılhaç Komitesi ile herhangi bir iş birliği yapmaması nedeniyle cesetlerinin İsrail tarafından tutulup tutulmadığının bugüne kadar bilinmediği ifade edildi.

İhlal iddiaları ve harekete geçme talepleri

Komisyon, İsrail'i Uluslararası Kızılhaç ile iş birliği yapmayı reddetmeye devam etmekle, mahkumları ziyaret etmeyi engellemekle veya durumları hakkında bilgi vermeyi önlemekle suçladı. Son zamanlarda serbest bırakılan Filistinli mahkumların ifadelerine dayanarak, Lübnanlı mahkumların fiziksel ve psikolojik işkenceye, yiyecek ve sudan mahrum bırakılmaya, kasıtlı tıbbi ihmale ve özellikle yaralı olanlar için aşağılayıcı ve onur kırıcı muameleye maruz kaldıklarını vurguladı.

sdgt
İsrail tarafından esir tutulan Lübnanlı mahkumların akrabaları ve aileleri, Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenleyerek fotoğraflarını sergilediler (EPA)

Komisyon, Cumhurbaşkanlığı ve hükümete, yemin konuşmasında ve bakanlar açıklamasında belirtilen, tutuklular meselesinin ulusal bir öncelik olarak ele alınması yönündeki hususun, Dışişleri Bakanlığı tarafından Arap ve uluslararası düzeylerde, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi ile koordinasyon içinde, ilgili Birleşmiş Milletler mekanizmalarından yararlanılarak ve dosyayı takip edecek bağımsız bir ulusal komite kurularak derhal hayata geçirilmesi çağrısında bulundu.


Hizbullah, uluslararası yaptırımlardan kaçınmak için mali yapısını yeniden düzenliyor

Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
TT

Hizbullah, uluslararası yaptırımlardan kaçınmak için mali yapısını yeniden düzenliyor

Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)

Hizbullah, uluslararası ve yerel yaptırımlardan ve kapatılması yönündeki baskılardan kaçmak için, Karz-ı Hasen Vakfı adlı mali kolunu parçalara ayırmaya başladı. Bu amaçla, Karz-ı Hasen’in eskiden güvendiği altın teminatına alternatif olarak, taksitler halinde altın satışı yapan bir kurum kurdu; bu girişim "yasal konumlandırma politikası" olarak görülüyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan finans kaynakları, bu önlemin ABD Hazine Bakanlığı'nı tatmin etmesinin pek olası olmadığını, Bakanlığın Lübnan'dan kurumu kapatmasını ve para sektöründeki kontrolsüz faaliyetlere son vermesini talep ettiğini belirtti. Kaynaklar, "Temel sorun devam ettiği sürece, şekli değiştirmek Amerikalıları tatmin etmeyecektir" değerlendirmesinde bulundu.

Bu sırada, Lübnan'ın güneyindeki Litani Nehri'nin güneyinde, Lübnan ve İsrail orduları arasında dolaylı bir çatışma yaşandı. İsrail, Lübnan ordusunun sabah saatlerinde arama yaptığı bir bina için tahliye uyarısı verdi. İletişim sayesinde bombardıman "geçici olarak" durduruldu, ancak ordu binayı tekrar aradı ve içinde herhangi bir silah bulamadı.