WFP: Husiler dağıtılan yardımları kötüye kullanıyor

Geçtiğimiz Pazartesi günü başkent Sana’daki bir pazarda bulunan bir Yemenli (EPA)
Geçtiğimiz Pazartesi günü başkent Sana’daki bir pazarda bulunan bir Yemenli (EPA)
TT

WFP: Husiler dağıtılan yardımları kötüye kullanıyor

Geçtiğimiz Pazartesi günü başkent Sana’daki bir pazarda bulunan bir Yemenli (EPA)
Geçtiğimiz Pazartesi günü başkent Sana’daki bir pazarda bulunan bir Yemenli (EPA)

Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Dünya Gıda Programı (WFP) İcra Direktörü David Beasley, geçtiğimiz pazartesi günü yaptığı açıklamada Husi milislerin yürüttüğü yolsuzluk faaliyetlerine ve yardımlara yönelik ihlallere değindi.
WFP İcra Direktörü David Beasley, Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) yaptığı açıklamada, istenen güvencelerin sağlanmaması halinde, bu hafta sonundan itibaren bölgedeki gıda yardımlarını aşamalı olarak askıya almaya başlayacakları uyarısında bulundu.
Beasley, “Sana’daki bazı faydalanıcılar, herhangi bir gıda yardımı almadıklarını söylüyor. Ancak dağıtım listelerinde parmak izleri bulunuyor. Sana’da 7 merkezle görüşmede bulunduk ve yüzde 60’ı herhangi bir yardım almadıklarını belirtti. Son 60 günde, sadece Sana’da Husi milislerin kontrol ettiği alanlarda 30’dan fazla manipülasyon ve dolandırıcılık vakası tespit ettik” dedi.
BM yetkilisi ayrıca, Husi milislerin kontrolü altındaki alanlarda çalışan personellerin güvenliğine dair endişelerini de dile getirdi. BM’den bir kaynak, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Beasley’in ifadeleri sonrasında WFP personellerinin güvenliği hakkında büyük endişe duymaya başladık. Onlara bazı talimatlar verdik, ancak yine de onlar hakkında endişeleniyoruz.”
Yemenliler de dahil WFP kapsamındaki 640’tan fazla personel, meşru hükümetin ve Husilerin kontrolü altındaki alanlarda faaliyet gösteriyor.
10 milyon insanın gıda yardımlarından mahrum kalabilir
WFP’nin tehdidini yerine getirmesi ve Husilerin sarf ettikleri yolsuzluklar dolayısıyla kontrolleri altındaki alanlarda faaliyetlerini askıya alması halinde, bu bölgelerdeki yaklaşık 10 milyon insanın gıda yardımlarından mahrum kalması bekleniyor.
WFP İcra Direktörü Beasley de BMGK’da yaptığı açıklamada, kuruluşun şu an aylık olarak 10 milyondan fazla kişiye hizmet verdiğini belirtti. Beasley, “Ancak WFP İcra Direktörü olarak, tüm yardımların en fazla ihtiyaç sahibi olana verildiğini garanti edemem” demişti.
WFP, Yemen’de ihtiyaç sahibi yaklaşık 12 milyon kişiye yardım sağlarken, uluslararası toplum tarafından karşılanacak aylık 175 milyon dolarlık tahmini bir maliyetle 2019 yılı sonunda ülke nüfusunun yarısını kapsamayı hedefliyor.
WFP’nin bu uyarısı, Husilere yönelik ilk uyarı değildi. 2019 yılının Mayıs ayında da bazı milis liderler tarafından ortaya koyulan engeller dolayısıyla Yemen’de Husilerin kontrolündeki alanlarda yardımları askıya alacakları uyarısında bulunmuştu.
Aynı şekilde Beasley, geçen pazartesi günü yaptığı açıklamada, “Yemen’deki insani durum üzücü bir boyutta. 20 milyon kişinin maruz kaldığı acıya rağmen, işimizi kararlı şekilde yapmaya çalışıyoruz. İnsanların hayatta kalmasına yardım etmeye çalışıyoruz. BM Dünya Gıda Programı’nın, Yemen’deki insanlara ulaştırmaya çalıştığı gıda yardımları engellerle karşılaşıyor” ifadelerini kullandı.
BM yetkilisi, Aralık 2017’de Husilerle başlayan müzakere maratonuna da değindi. Kontrol altındaki alanlarda en fazla yardıma muhtaç vatandaşları tespit etmeye çalıştıklarını söyleyen Beasley, “Görüşmeler, aylarca sonuçsuz kaldı. 2018 yılı sonunda bu görüşmelerin ortasındayken, bazı gıdaların yanlış kişilere dağıtıldığına dair ciddi kanıtlar bulduk. Husilerle uzun diyaloglar yürüttüm. Onlara, sadece konuşmakla kalmayıp eyleme dökmelerini ve sadece imzalanan anlaşmalara saygı göstermelerini yazdım” dedi.
Yetkili, WFP’nin bağımsız çalışmalara ve yardımların, başka amaçlar için dağıtılmasına izin vermediğine de dikkati çekti.
Aynı şekilde David Beasley, Husilerin üçüncü tarafların takip ziyaretlerinin yüzde 79’unu ve Saada’daki WFP personellerinin ziyaretlerinin de yüzde 66’sını engellediğini vurguladı.
Öte yandan Yemen hükümeti sözcüsü Raci Badi ise dünyanın her geçen gün İran destekli Husi milislerin çirkinliklerini daha iyi şekilde fark ettiklerini belirtti. Şarku’l Avsat’a konuşan Badi, “Beşeri ve siyasi hiçbir sözlük, milyonlarca Yemenlinin maruz kaldığı insani koşullar çerçevesinde bu milislerin yaptıklarını tarif edemez” şeklinde konuştu.



Batı Şeria'daki iki köye düzenlenen saldırının ardından çok sayıda İsrailli sivil gözaltına alındı

Bir Filistinli, Batı Şeria'daki Beyt Lid'e saldıran yerleşimciler tarafından ateşe verilen kamyonu telefonuyla filme aldı (AFP)
Bir Filistinli, Batı Şeria'daki Beyt Lid'e saldıran yerleşimciler tarafından ateşe verilen kamyonu telefonuyla filme aldı (AFP)
TT

Batı Şeria'daki iki köye düzenlenen saldırının ardından çok sayıda İsrailli sivil gözaltına alındı

Bir Filistinli, Batı Şeria'daki Beyt Lid'e saldıran yerleşimciler tarafından ateşe verilen kamyonu telefonuyla filme aldı (AFP)
Bir Filistinli, Batı Şeria'daki Beyt Lid'e saldıran yerleşimciler tarafından ateşe verilen kamyonu telefonuyla filme aldı (AFP)

İsrail ordusu dün, Batı Şeria'da Nablus yakınlarındaki iki köyde Filistinlilere yönelik saldırıya katılan birkaç İsrailli yerleşimciyi gözaltına alındığını duyurdu.

Ordu, onlarca maskeli İsraillinin Filistinlilere saldırdığı ve iki köydeki mülkleri ateşe verdiği yönündeki ihbarlar üzerine Beyt Lid ve Deyr Şeref köylerine gittiğini açıkladı.

İsrail yetkililerine göre saldırıda dört Filistinli yaralandı, on araç, bir ahır, bir plastik fabrikası ve büyük bir depo yandı.

Ordu açıklamasında şu ifadeler yer aldı: "Güvenlik güçleri, çevik kuvvet kullanarak şüphelileri dağıttı ve çok sayıda İsrailli sivil gözaltına alınarak polise teslim edildi."

Ordu, olaydan kısa bir süre sonra onlarca İsraillinin, maskeli saldırganların çoğunun kaçtığı yakındaki Braun sanayi bölgesinde toplandığını belirtti.

Açıklamada şöyle devam edildi: "Ordu güçleri, İsrailli sivillerin askerlere saldırdığı ve bir askeri araca zarar verdiği olay yerine koştu."

Ordu, "subay ve askerleri savunma ve terörle mücadele görevlerinden alıkoyan her türlü şiddeti şiddetle kınadığını" vurguladı.

Bu arada Filistin medyası, İsrail güçlerinin saldırı sırasında yerleşimciler tarafından yakılan bazı alanlara Filistinlilerin erişimini engellediğini bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre yerleşimci şiddeti olaylarında gözaltıların nadir, mahkûmiyetlerin ise daha da nadir olduğunu belirtmekte fayda var.

İsrail polisi daha sonra dört İsrailli şüphelinin sorguya çekildiğini duyurdu ve saldırıyla ilgili soruşturmanın Batı Şeria polis birimi tarafından Şin Bet (İsrail Güvenlik Ajansı) iş birliğiyle yürütüldüğünü ifade etti.


SDG lideri: Trump'ın temsilcisiyle güçlerimizin Suriye devletine entegrasyonunun hızlandırılması konusunu görüştüm

Suriye Demokratik Güçleri Lideri Mazlum Abdi (Reuters)
Suriye Demokratik Güçleri Lideri Mazlum Abdi (Reuters)
TT

SDG lideri: Trump'ın temsilcisiyle güçlerimizin Suriye devletine entegrasyonunun hızlandırılması konusunu görüştüm

Suriye Demokratik Güçleri Lideri Mazlum Abdi (Reuters)
Suriye Demokratik Güçleri Lideri Mazlum Abdi (Reuters)

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Lideri Mazlum Abdi, dün yaptığı açıklamada, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın pazartesi günü Beyaz Saray'da ABD Başkanı Donald Trump'la yaptığı görüşmenin sonuçlarını, ABD'nin Türkiye Büyükelçisi ve Başkan Donald Trump'ın Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile yaptığı telefon görüşmesinde ele aldığını duyurdu.

X platformunda yaptığı açıklamada, görüşmede ayrıca "Suriye Demokratik Güçleri'nin Suriye devletine entegrasyonunu hızlandırma taahhüdümüzün" de ele alındığını belirtti.

Abdi, Suriye'nin DEAŞ'a karşı uluslararası koalisyona (DMUK) katılma duyurusunu överek, bunu "DEAŞ'ın kalıcı olarak yenilgiye uğratılması ve bölgeye yönelik tehdidinin ortadan kaldırılmasını hedefleyen ortak çabaları güçlendirme ve girişimleri destekleme yolunda önemli bir adım" olarak nitelendirdi.

Suriye Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, ABD Başkanı'nın eş-Şara ile görüşmesinde, Suriye'nin önceki aşamayı başarıyla yönetme çabalarını ve ülke genelinde istikrarı sağlamada elde edilen başarıları takdir ettiğini belirtti. Ayrıca, ABD'nin Suriye liderliğinin yeniden yapılanma ve kalkınma sürecinin başarısını sağlamak için ihtiyaç duyduğu gerekli desteği sağlamaya hazır olduğunu da vurguladı.

Bakanlık açıklamasında, "Görüşmelerde, iki taraf, kurumların birleştirilmesi ve ulusal güvenliğin güçlendirilmesi süreci kapsamında Suriye Demokratik Güçleri'nin Suriye Arap Ordusu saflarına entegrasyonu da dahil olmak üzere, 10 Mart mutabakatı doğrultusunda ilerleme konusunda mutabakata vardı" ifadelerine yer verildi.


Google, Fas'a ilişkin haritalarında herhangi bir değişiklik yapmadığını vurguladı

Google, Fas'a ilişkin haritalarında herhangi bir değişiklik yapmadığını vurguladı
TT

Google, Fas'a ilişkin haritalarında herhangi bir değişiklik yapmadığını vurguladı

Google, Fas'a ilişkin haritalarında herhangi bir değişiklik yapmadığını vurguladı

Google, Fas ve Batı Sahra'yı geleneksel olarak ayıran noktalı çizgilerin Faslı kullanıcılara yönelik haritalarında hiçbir zaman gösterilmediğini belirtti.

BM Güvenlik Konseyi'nin Fas'ın Batı Sahra özerklik planını ilk kez onaylamasından sadece birkaç saat sonra, Faslı çevrimiçi aktivistler çizgilerin yokluğuna dikkat çekti.

Yerel medya kuruluşları, çizgilerin kaybolmasını Google'ın haritalarında yaptığı bir değişikliğe bağladı.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Amerikalı şirketin bir sözcüsü yaptığı açıklamada, "Google Haritalar'da Fas ve Batı Sahra ile ilgili herhangi bir değişiklik yapmadı" dedi ve şirketin tartışmalı bölgelerle ilgili düzenlemelere uyduğunu ifade etti.

"Fas dışındaki haritaları kullananlar Batı Sahra'yı ve noktalı çizgileri görüyor", ancak "Fas'ta kullananlar görmüyor" diye açıkladı.

BM Güvenlik Konseyi, 31 Ekim'de ABD tarafından önerilen bir kararı 11 evet ve üç çekimser oyla kabul ederek, Rabat'ın 2007'de sunduğu planı onayladı.

Güvenlik Konseyi daha önce Fas, Polisario Cephesi, Cezayir ve Moritanya'yı, 2019'dan beri tıkanmış olan müzakereleri yeniden başlatmaya ve "uygulanabilir, kalıcı ve karşılıklı olarak kabul edilebilir bir siyasi çözüme" ulaşmaya çağırmıştı.

Rabat'ın önerisi, Sahra'ya Fas egemenliği altında özerklik verilmesini öngörüyor.