Trump: ABD-İran savaşı uzun sürmez

Geçtiğimiz hafta Umman Körfezi’ndeki USS Abraham Lincoln uçak gemisinden havalanmaya hazırlanan bir F-18 savaş uçağı (EPA)
Geçtiğimiz hafta Umman Körfezi’ndeki USS Abraham Lincoln uçak gemisinden havalanmaya hazırlanan bir F-18 savaş uçağı (EPA)
TT

Trump: ABD-İran savaşı uzun sürmez

Geçtiğimiz hafta Umman Körfezi’ndeki USS Abraham Lincoln uçak gemisinden havalanmaya hazırlanan bir F-18 savaş uçağı (EPA)
Geçtiğimiz hafta Umman Körfezi’ndeki USS Abraham Lincoln uçak gemisinden havalanmaya hazırlanan bir F-18 savaş uçağı (EPA)

ABD Başkanı Doınald Trump, dün yaptığı açıklamada, Washington’ın güçlü bir pozisyonda olduğunu ve olası bir İran-ABD savaşının uzun sürmeyeceğini, çünkü kara birlikleri göndermeyi düşünmediklerini söyledi.
İran Dini Lideri Ali Hamaney ise uygulanan baskının “İran’ın geri çekilmesini sağlamayacağını” vurguladı. Hamaney, ABD’yi “dünyanın en kötüsü” olarak nitelendirdi. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de Washington’a “yanlış yoldan gittiği” uyarısı yaparak nasihatte bulundu.
Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Komutanı General Hüseyin Selami de Washington’ın DMO komutanlarına yönelik yaptırım kararının ABD’ye ait insansız hava aracının (İHA) düşürülmesine bir tepki olduğunu ve bunun her türlü mantıktan uzak ve anlamsız bir hamle olduğunu kaydetti.
ABD Başkanı Trump, İran’la bir savaş yaşanmamasını umduğunu ancak olası bir savaş durumunda bunun uzun sürmeyeceğini belirtti. Trump dün Fox Business’a verdiği röportajda “İran’a yönelik saldırıyı durdurmaya karar verdim ve çok sayıda İranlının öldürülmesine engel oldum” ifadelerini kullandı. Trump, söz konusu kararı İran’ın ABD’ye ait İHA’yı düşürmesinin ardından vermişti.
İran’la savaşmak istemediğini vurgulayan Trump, muhtemel bir çatışma durumunda ABD askerlerinin pozisyonunun ne olacağına ilişkin bir soruyu şöyle yanıtladı:
“Karaya asker indirmekten söz etmiyorum. Söylemek istediğim, eğer bir şey olursa çok uzun sürmeyeceğidir. Çünkü çok güçlü bir pozisyondayız.”
ABD Başkanı son iki ay boyunca şiddet ile uzlaşı arasında değişen farklı tutumlar sergiledi. Önceki gün yaptığı açıklamada Tahran’ı “Amerikan unsurlarına yapılacak herhangi bir saldırıda bulunması halinde yok ederiz” diyerek tehdit ederken İran'ın geçtiğimiz günlerde ABD’ye ait İHA’yı düşürmesiyle gerginliğin daha da artmasına rağmen son günlerde İran ile büyük güçler arasında daha geniş bir nükleer anlaşma imzalanması için yapılacak müzakerelere açık kapı bıraktı.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo dün Yeni Delhi’de, “India Today” televizyonuna verdiği demeçte “Washington, Tahran'la gerilimi azaltmak için elinden gelen her şeyi yaptı. Eğer bir savaş yaşanırsa bu İranlıların tercihi olacaktır. Umarım böyle bir tercihte bulunmazlar” diye konuştu.
Trump, İran’a yönelik baskıyı artırmak için benzeri görülmemiş bir hamleyle pazartesi günü Tahran’a, özellikle de İran rejimindeki üst düzey yetkililer ve DMO’nun bazı komutanlarını hedef alan “güçlü” yeni yaptırımlar uygulanması talimatı verdi. Bununla birlikte Beyaz Saray, İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'in de bu hafta sonu yaptırımlar listesine dahil edilmesinin planlandığını duyurdu.
İran ise sert açıklamalarını dün de sürdürdü. İran Dini Lideri Ali Hamaney, Beyaz Saray’ın kendisine yaptırımlar uyguladığını duyurmasının ardından yaptığı ilk açıklamada ABD yönetimlerini “dünyanın en kötü hükümetleri” olarak nitelendirdi. İran Devrimi’nin İranlıların başlarına darbe almalarını sona erdirdiğini söyleyen Hamaney, ülkesinin yaptırımlar karşısında geri çekilmeyeceğini vurguladı.
İranlıları 2020’nin mart ayında yapılması planlanan parlamento seçimleri atmosferine hazırlama çabası içerisinde olan Hamaney, ABD’yi İranlıların seçimlere ve devleti destekleyen mitinglere katılmalarını “engellemek” istemekle suçladı. İranlıları hükümet tarafından düzenlenen mitinglere ve seçimlere katılmaya çağıran Hamaney bunun “baskıların İran halkını etkilemediğinin bir göstergesi” olacağını söyledi. Hamaney sözlerini şöyle sürdürdü:
“Seçimler bu yılın sonunda yapılacak. İran halkının, bazıları tarafından empoze edilmeye çalışılan bir takım şüphelere rağmen seçimlere yoğun bir şekilde katılacağını biliyorum.”
Hamaney, ABD’nin müzakere çağrısını da değerlendirdi:
“ABD’nin müzakere önerisi aldatmacadan başka bir şey değildir. Düşman, baskıyla bir sonuca varamayınca İran halkını saf bir millet yerine koyarak, 'İran halkı kalkınmalıdır' diyor. Tabii ki bu millet kalkınacaktır. Ama siz olmadan ve sizin yaklaşmamanız şartıyla.”
Hamaney, üst düzey yargı yetkililerine yaptığı konuşmayı şöyle sürdürdü:
“Eğer müzakerede onun sözünü dinlersen, milleti mahvedecek. Dinlemezsen, siyasi atmosfer oluşturarak propaganda ve baskılarına devam edecek.”
DMO Genel Komutanı General Hüseyin Selami de bu hafta ABD Başkanı Trump tarafından imzalanan yeni yaptırımların, İran’ın ABD’ye ait İHA’nın düşürülmesine karşı bir tepki olduğunu ve Washington’ın çaresizliğini gösterdiğini söyledi. Reuters’ın haberine göre ABD’nin DMO komutanlarına yaptırım uygulamasının İran’ın ustalığı karşısındaki çaresizliklerinin ve öfkelerinin bir göstergesi olduğunu belirten Selami “Bu ağır darbenin ardından Amerikalıların kamuoyu nazarında her türlü mantıktan uzak girişimlerle öfkelerini göstermesi son derece doğal” ifadesini kullandı.
DMO komutanlarını hedef alan yatırımlar ilk kez uygulanırken ABD daha öncede DMO’yu yabancı terör örgütleri listesine eklemişti.
Mehr Haber Ajansı’na konuşan İran Devrim Muhafızları Ordusu Hava-Uzay Kuvvetleri Komutanı Emir Ali Hacızade, ne ABD’nin ne de bir başka ülkenin İran topraklarını ihlal etmeye cesaret edemeyeceğini söyledi. “Savaşın hayaleti ve askeri saldırı” ile ilgili tartışmaların önemini vurgulayan Hacızade, “Bu konuda düşmanın herhangi bir niyeti yok” diye konuştu.
Hacızade, DMO’ya yakın Fars Haber Ajansı’nın aktardığı açıklamalarında da şunları söyledi:
“İHA meselesi, ABD’nin her zaman olduğu gibi uluslararası hukuka olan saygısızlığını ortaya koyarken bölgedeki istikrarlı birlik, İHA’nın düşürülmesi görevini yerine getirdi. Amerikalılar, İranlı liderler ve yetkililerin uyarılarını görmezden gelmenin havalı olduğunu düşünüyorlardı.”
Aynı şekilde İran Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Behruz Kemalvendi dün yaptığı açıklamada İran Atom Enerjisi Kurumu’nun zenginleştirilmiş uranyum üretiminde 300 kilogram sınırının aşılması için verdiği 10 günlük sürenin 27 Haziran’da dolduğunu söyledi.
Bu açıklama, cuma günü İran ile nükleer anlaşmanın tarafları arasında Viyana’da anlaşmanın geleceğini tartışmak üzere yapılacak toplantı öncesinde geldi.
Tahran’ın geçen ay nükleer anlaşmada kalmak için verdiği 60 günlük süreyi duyurmasının ardından anlaşma tarafları söz konusu toplantıyla ilk kez karşı karşıya gelecek. Tahran ayrıca geçen ay birkaç kez, uranyum zenginleştirme oranını yüzde 3,67'den yüzde 5 ile yüzde 20 arasında değişen seviyelere çıkarmayı planladığını duyurmuştu.
İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Abbas Arakçi, 15 Haziran’da yaptığı bir açıklamada, Avrupalılara verilen 60 günlük süreyi uzatma niyetleri olmadığını söyledi. Dört gün sonra 19 Haziran’da bir açıklama yapan Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Kemalvendi ise “Nükleer anlaşmanın taraflarına verdiği iki aylık süre uzatılamaz. İkinci adım, zamanlanan gündeme göre atılacak ve gündem yakından takip edilecek” dedi.
Cumhurbaşkanı Ruhani, aynı tarihlerde “nükleer anlaşmanın çökmesinin, bölgenin ve dünyanın yararına olmayacağı” uyarısında bulundu. Ruhani, Avrupa'nın nükleer anlaşmayı kurtarmak için çok az zamanı olduğunu da sözlerine ekledi.
İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani de iki gün önce yaptığı açıklamada ülkesinin nükleer anlaşmadaki taahhütlerinin azaltılmasında ikinci faza 7 Temmuz itibariyle başlayacağını duyurdu. Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) haberine göre Şemhani, Tahran'ın 2018'in mayıs ayında ABD’nin tek taraflı olarak nükleer anlaşmadan çekilmesinden bu yana anlaşmayı kurtarmak istediklerini söyleyen Avrupalıların sözlerini yerine getirmesi için sabırsızlıkla beklediğini belirtti.
Diğer yandan Cumhurbaşkanı Ruhani, “nükleer anlaşmayı sürdürmek için yeterli çaba sarf etmedikleri” gerekçesiyle Fransa, İngiltere ve Almanya’yı suçlayıcı açıklamalarına hız verdi. Ruhani anlaşma kapsamındaki taahhütleri yerine getirmenin hem Avrupa’nın hem de Washington'ın çıkarına olduğunu sözlerine ekledi.
Fransız mevkidaşı Emmanuel Macron ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından haftalık hükümet toplantısında açıklamalarda bulunan Ruhani, Tahran’ın Avrupalıların nükleer anlaşma konusundaki eylemsizliğine dair yaşadığı hayal kırıklığını yineledi. İran’ın anlaşmada kalmaya devam etmesinin, “Avrupa’nın İran’ın hiçbirine ulaşamadığı ekonomik çıkarlarını sağlayacak sözlerine bağlı olduğunu” vurgulayan Ruhani’nin Macron’a, “İran, anlaşmadan faydalanamazsa anlaşmanın içerdiği taahhütleri sınırlandırır” dediği aktarıldı. Ruhani, telefon görüşmesinde Macron’a ayrıca İran’ın anlaşma ile ilgili yeni müzakerelere hiçbir koşulda girmeyeceğini söyledi.
Ruhani ayrıca İran’ın bölgedeki gerginliği artırmakla ilgilenmediğini ve ABD de dahil olmak üzere hiçbir ülke ile savaş istemediğini de sözlerine ekledi.
Ruhani, dün kabine toplantısında yaptığı konuşmada Amerikalılara hitaben “Seçtiğiniz yol yanlış” dedi. Washington’a bölgedeki gerginliği azaltmak için uzlaşı yoluna dönmesini tavsiye eden Ruhani, “Uzlaşıya dönüş, tüm tarafların çıkarlarını güvence altına almanın en kısa yolu ve aynı zamanda özellikle Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesine İlişkin Antlaşma (NPT) çerçevesinde dünyanın ve bölgenin çıkarlarına olacaktır” şeklinde konuştu.
IRNA haber ajansı, İran Merkez Bankası Başkanı Abdulnasır Hamati’nin, “ABD'nin yaptırımlarına rağmen İran'ın petrol ihracatını artırdığı” şeklindeki açıklamalarını aktardı. Ancak Hamati’nin açıklamaları, Petrol Bakanı Bijen Namdar Zengene’nin geçen hafta İran meclisinde yaptığı konuşmada, “İran artık İran adına petrol satamaz” ifadeleriyle çelişti. Hamati açıklamasında “ABD'nin petrol satışlarını sıfıra düşürme iddiasına rağmen petrol ihracatı artıyor” ifadelerini kullanmıştı.



Mali’de isyancılar ülkeyi yakıt ablukasına aldı

Mali'de vatandaşlar yakıt alabilmek için uzun kuyruklarda günlerce beklemek zorunda kalıyor (AFP)
Mali'de vatandaşlar yakıt alabilmek için uzun kuyruklarda günlerce beklemek zorunda kalıyor (AFP)
TT

Mali’de isyancılar ülkeyi yakıt ablukasına aldı

Mali'de vatandaşlar yakıt alabilmek için uzun kuyruklarda günlerce beklemek zorunda kalıyor (AFP)
Mali'de vatandaşlar yakıt alabilmek için uzun kuyruklarda günlerce beklemek zorunda kalıyor (AFP)

El Kaide bağlantılı Cemaat Nusret el-İslam vel-Müsliminin (CNIM) örgütünün saldırıları nedeniyle Mali'deki yakıt kıtlığı sürüyor. 

BBC'nin analizinde, CNIM'nin yıllardır süren isyanını ekonomik savaşa çevirecek şekilde genişlettiğine dikkat çekiliyor. 

Militanların başkent Bamako'ya giden 100'den fazla kamyonu ateşe verdiği ve sürücüleri kaçırdığı aktarılıyor. 

Saldırılar nedeniyle milyonlarca Malilinin günlük hayatı altüst oldu. Okulların ve üniversitelerin kapandığı, gıda fiyatlarının yükseldiği, hastanelerin elektrik kesintileriyle boğuştuğu belirtiliyor. 

Bamako'daki bir benzin istasyonunda bekleyen taksi şoförü Sidi Djiré, "4 gündür buradayım, hâlâ yakıt alamadım" diyor. 

Haberde, birçok taksici ve otobüs şoförünün yakıt almak için benzin istasyonlarında uyumaya başladığı belirtiliyor. Çoğu vatandaşın araç bulamadığı için uzun mesafeleri yürüyerek işe gitmek zorunda kaldığı aktarılıyor. 

Bamako'daki Baco Djicoroni pazarında alışveriş yapan Assitan Diarra gıda fiyatlarının üç katına çıktığını söylüyor:

Şu anda gerçekten zor zamanlar yaşıyoruz. Ama ne yapabiliriz ki? Savaştayız. Allah ülkemize huzur ve barış getirsin.

Esnaflar da nakliye maliyetlerinin artması nedeniyle fiyatların yükseldiğini ifade ediyor.

Diğer yandan analizde, ülkedeki kaosun CNIM ve cunta arasındaki anlaşmazlıklardan kaynaklandığına dikkat çekiliyor. 

Ordu yönetimi, ayrılıkçı grupların yarattığı güvenlik krizini çözeceğine söz vermesine rağmen CNIM gibi örgütlerle anlaşmaya varamadı. 

Ülkenin kuzey ve doğu bölgelerinde nüfuzunu artıran El Kaide bağlantılı örgüt, vur kaç saldırılarına ek olarak ülkeye yakıt ablukası uygulamaya da başladı. 

Denize kıyısı olmayan Afrika ülkesi, yakıt tedarikini Senegal ve Fildişi Sahili gibi komşu ülkelerden karayoluyla sağlamak durumunda. Ancak CNIM'nin ulaşım, elektrik ve lojistiğin can damarı olan yakıtı keserek "hükümeti savunma pozisyonuna zorladığı" belirtiliyor. 

Bölgede bir süredir nüfuzunu artıran Rusya ise Mali'ye hem askeri hem de lojistik destek sözü vermişti. 

Rusya'dan bir heyet, geçen ay Bamako'da Mali Devlet Başkanı Assimi Goita'yla görüşmüştü. Toplantıların ardından Moskova, ülkeye ayda 200 bin ton yakıt ve tahıl göndermeyi taahhüt etmişti. 

Independent Türkçe, BBC, Reuters


Çin’in nükleer silah biriminde yolsuzluklar: Kapsamlı temizlik yapılıyor

Çin'in gemisavar DF-21D füzesi yaklaşık 4 bin kilometre menzile sahip (Reuters)
Çin'in gemisavar DF-21D füzesi yaklaşık 4 bin kilometre menzile sahip (Reuters)
TT

Çin’in nükleer silah biriminde yolsuzluklar: Kapsamlı temizlik yapılıyor

Çin'in gemisavar DF-21D füzesi yaklaşık 4 bin kilometre menzile sahip (Reuters)
Çin'in gemisavar DF-21D füzesi yaklaşık 4 bin kilometre menzile sahip (Reuters)

Çin'in nükleer silahlarından sorumlu Çin Halk Kurtuluş Ordusu (ÇHKO) Roket Kuvvetleri'nde yolsuzluk gerekçesiyle üst düzey isimler görevden alındı.

Çin Savunma Bakanlığı, 9 üst düzey askeri yetkilinin ve ülkenin ikinci en üst rütbeli generali He Weidong'un Çin Komünist Partisi'nden (ÇKP) ve ordudan ihraç edildiğini geçen ay duyurmuştu. 

Savunma Bakanlığı Sözcüsü Zhang Şiaogang, askeri yetkililerin "ciddi yolsuzluğa" karıştığını bildirmişti. 

He Weidong, Politbüro'nun 24 üyesinden biri olduğu gibi, Tayvan'a yönelik operasyonlardan sorumlu Doğu Cephesi Komutanlığı'nın eski direktörüydü.

New York Times'ın (NYT) analizinde, ÇHKO Roket Kuvvetleri'ne 2023'ten beri yolsuzluk suçlamaları yöneltildiğine dikkat çekiliyor. 

Çin'in nükleer başlıkları, stratejik ve taktik füzeleri Roket Kuvvetleri'ne bağlı geliştiriliyor. Bu birim, sesten 5 kat daha hızlı gidebilen ve seyir halindeyken şekil değiştirdiği öne sürülen bir füze de tasarlamıştı.

Bazı uzmanlar, ordudaki en büyük bütçelerden birinin Roket Kuvvetleri'ne ayrıldığını, bu yüzden birimin yolsuzluğa açık olduğunu söylüyor. 

Analizde, Çin'in nükleer gücünü hızla artırmayı hedeflediği ancak Roket Kuvvetleri'ndeki "kapsamlı temizliğin" bu süreçle ilgili sorunları ortaya koyduğu yazılıyor. 

ÇHKO'nun resmi gazetesinde salı günü yayımlanan makalede, "Yolsuzlukla mücadele ordumuzun kaybetmemesi gereken bir siyasi süreçtir" denmişti.

Şi Cinping'in 2049'a kadar "dünya standartlarında bir ordu" kurma hedefinde önemli rol oynayan Roket Kuvvetleri, Tayvan'ın olası işgalinde de merkezi konumda.  

Amerikan istihbaratına göre Şi, 2027'ye kadar ordunun Tayvan'ı ele geçirecek seviyeye gelmesini planlıyor.

Pekin, "tek Çin" politikası kapsamında Tayvan'ı kendi toprağı olarak görüyor. Son yıllarda askeri baskıyı artıran Çin, adanın anakarayla yeniden birleşmesi için gerekirse güç kullanabileceğini vurguluyor.

Taipei yönetimiyse Çin tehdidine karşı ABD'nin askeri ve siyasi desteğine güveniyor. ABD'de 1979'da yürürlüğe konan Tayvan İlişkileri Yasası kapsamında Washington, olası bir Çin saldırısına karşı Tayvan'a kendini koruyacak askeri teçhizatı sağlamak zorunda. 

Independent Türkçe, New York Times, The Diplomat


Venezuela, ABD’ye karşı “gerilla savaşına” hazırlanıyor

USS Gerald R. Ford, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth'in talimatıyla geçen ay yola çıkmıştı (ABD Donanması)
USS Gerald R. Ford, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth'in talimatıyla geçen ay yola çıkmıştı (ABD Donanması)
TT

Venezuela, ABD’ye karşı “gerilla savaşına” hazırlanıyor

USS Gerald R. Ford, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth'in talimatıyla geçen ay yola çıkmıştı (ABD Donanması)
USS Gerald R. Ford, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth'in talimatıyla geçen ay yola çıkmıştı (ABD Donanması)

ABD'nin "uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele" gerekçesiyle gönderdiği dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un Venezuela açıklarına ulaşmasıyla iki ülke arasındaki gerginlik iyice tırmandı. 

CNN'in aktardığına göre savaş gemisine 9 hava filosu, güdümlü füze destroyerleri USS Bainbridge ve USS Mahan'ın yanı sıra füze savunma komuta gemisi USS Winston S. Churchill ve 4 binden fazla piyade eşlik ediyor.  

Venezuela Savunma Bakan Vladimir Padrino Lopez, ABD'nin Karayipler'deki askeri yığınağını "emperyalist tehdit" diye niteleyerek ülkede 200 bin askerin seferber edildiğini duyurdu. 

Seferberliğin iki gün sürmesi, daha sonra duruma göre yeni bir plana geçilmesi öngörülüyor. 

Reuters'ın aktardığına göre Karakas yönetimi, olası ABD işgaline karşı "gerilla savaşına" hazırlanıyor. Britanyalı haber ajansının incelediği belgelerde, 280'den fazla noktada oluşturulacak küçük askeri birimlerin koordineli sabotaj eylemleri düzenleyeceği belirtiliyor. 

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan bir kaynak, Venezuela yönetiminin "sokaklarda anarşi yaratarak ülkeyi yabancı güçler için yönetilemez hale getirmeyi" planladığını savunuyor. Bu kapsamda silahlı milislerin ve istihbarat servislerinin sahaya sürüleceği aktarılıyor. 

Diğer yandan Venezuela ordusunun, ABD birlikleri karşısında dezavantajlı kalacağına dikkat çekiliyor. Hükümete yakın yetkililerden biri "Konvansiyonel savaşta iki saat bile dayanamayız" diyor. Başka bir kaynak da resmi açıklamaların aksine ülkenin böyle bir savaşa hazır olmadığını söylüyor.

Analizde, Venezuela lideri Nicolas Maduro'nun selefi Hugo Chavez'in izinden giderek subayları bakan veya devlete ait şirketlere yönetici olarak atadığına dikkat çekiliyor. 

Ordunun sadakatine sahip olsa bile Maduro yönetiminin askerlere düşük maaş ödediğine, Venezuela ordusunun cephaneliğinin çoğunun Rus yapımı eski silahlardan oluştuğuna işaret ediliyor. Dolayısıyla herhangi bir sıcak çatışmada askerlerin firar edebileceği değerlendirmesi yapılıyor. 

Maduro, Venezuela'yı savunmak için 8 milyon sivile silah eğitimi verildiğini açıklamıştı. Ancak kaynaklar, sokaklarda anarşi yaratma senaryosunda tahminen 5 bin ila 7 bin kişinin görevlendirilebileceğini savunuyor. 

Gerilla tarzı "direniş savaşı" içinse yaklaşık 60 bin kişilik ordu ve ulusal muhafız birliğinin görevlendireceği aktarılıyor. 

Rus menşeli "Igla-S" tipi kısa menzilli uçaksavar füzelerinin stratejik hava savunma sahalarına konuşlandırıldığı belirtiliyor. Venezuela ordusunun elinde bu füzelerden yaklaşık 5 bin tane var.  

Kremlin, Washington ve Karakas yönetimlerine itidal çağrısı yapmış ancak ABD'nin saldırıya geçmesi halinde Venezuela'ya destek vereceklerini duyurmuştu. 

Güvenlik analisti Andrey Serbin Pont, Venezuela'nın "kaos yoluyla caydırıcılık" mesajı vermek istediğini söylüyor. Maduro rejiminin yıkılması ve olası geçiş sürecinde bu silahların gerilla ve paramiliterlerin eline geçebileceğini, bunun da ülkede şiddet ve istikrarsızlığı körükleyebileceğini belirtiyor. 

ABD'nin Karayipler'deki askeri yığınağı

Trump, uyuşturucu kaçakçılığını durdurma gerekçesiyle Latin Amerika'ya askeri yığınak talimatı vermişti. 

Eylülün başından bu yana bölgede en az 19 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 76'dan fazla kişiyi öldürdü. 

Beyaz Saray, Maduro yönetiminin kartellerle işbirliği yaptığını savunurken, Venezuela iddiaları reddediyor ve ABD'nin ülkede darbe planladığını öne sürüyor. Trump, CIA'e ülkede operasyon talimatı verdiğini de geçen ay duyurmuştu.

Independent Türkçe, Reuters, CNN, Wall Street Journal