Sudan'da esirler ve mahkumlar serbest bırakılıyor

Dün serbest bırakılan mahkumlar
Dün serbest bırakılan mahkumlar
TT

Sudan'da esirler ve mahkumlar serbest bırakılıyor

Dün serbest bırakılan mahkumlar
Dün serbest bırakılan mahkumlar

Sudan Askeri Geçiş Konseyi (AGK) ile Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) arasında geçiş dönemi yönetim yapısına ilişkin bir uzlaşıya varılması ve ülkedeki siyasi çıkmazın sona erdirilmesi kapsamında gerçekleşen müzakerelerde ikinci güne girildi. Halk hareket liderlerinin talepleri kapsamında savaş esirlerinin ve bazı siyasi mahkumların serbest bırakılmasına dair ilerleme kaydedildiği belirtiliyor.
ÖDBG kaynakları, Askeri Konsey'in siyasi mahkumların serbest bırakılması ve internetin tam olarak yeniden sağlanması gibi taleplerinin bir kısmına cevap verdiğini teyit etti.
Ülkenin eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir’in azledilmesinden bu yana yönetimi elinde bulunduran Askeri Geçiş Konseyi ile protesto liderleri arasında 11 Nisan’dan bu yana siyasi bir çekişme yaşanıyor. Etiyopya ve Afrika Birliği (AfB) arabuluculuğu sayesinde taraflar, geçiş döneminin ana hatlarını belirlemek üzere müzakerelere yeniden başlamak için çarşamba günü bir araya geldiler.
Protesto hareketine öncülük eden ÖDBG liderlerinden Ahmed er-Rebi, AFP’ye verdiği demeçte müzakerelerin perşembe akşamı da devam edeceğini söylemiş ve geçiş dönemini denetleyecek kurum olan egemenlik konseyi meselesini ele alacaklarını belirtmişti. Nitekim bu hassas mesele, mayıs ayında müzakerelerin askıya alınmasına sebep olmuştu. Ordunun, egemenlik konseyi başkanlığını üstlenmek istediğini dile getiren er-Rebi, kendilerinin ise devletin simgesi olan bir kurumun sivil olması gerektiğini ilettiklerini söyledi.
Tarafların temsilcileri, ordu karargahının önünde gerçekleştirilen oturma eyleminin şiddetle bastırıldığı operasyondan bu yana ilk kez, Etiyopya ve AfB arabulucu heyetin de katılımıyla çarşamba akşamı bir araya geldiler. Arabulucular tarafından hazırlanan geçiş planı kapsamında egemenlik konseyinin 8 sivil ve 7 askeri üyeden oluşması öngörülüyor. Muhtemelen 8 üyeden 7’si ÖDBG tarafından seçilecek, 8’inci kişi ise tarafların ortak kararıyla belirlenecek. Belgeye göre geçiş döneminin yarısı olan ilk 18 ay boyunca başkanlık görevini ordudan bir asker devralacak, daha sonra koltuğu bir sivile bırakacak.
Etiyopyalı arabulucu Mahmud Derir, egemenlik konseyi başkanlığı meselesinin taraflar arasındaki tek anlaşmazlık noktası olduğunu bildiklerini söyledi. ÖDBG, çarşamba günü, üç günü geçmemek kaydıyla “doğrudan müzakerelerin” yeniden başlamasını kabul etti. AfB arabulucusu Muhammed Hasan Lebat da tüm siyasi mahkumlarına serbest bırakılmasına ilişkin karara işaretle tarafların müzakerelerin sorumluluğunu üstlendiklerini ve bu doğrultuda hareket ettiklerini aktardı.
Dün Darfur'daki isyancı gruplardan ve aynı zamanda ÖDBG güçlerinden olan Sudan Kurtuluş Hareketi’nin Hartum yakınlarındaki Omdurman Şehir Hapishanesi'ndeki 235 savaşçısı serbest bırakıldı. Bu savaşçılar yıllar önce Doğu ve Kuzey Darfur savaşlarında hükümet ile girilen mücadeleler sırasında yakalanarak esir düşmüşlerdi. Dün AGK Başkanı Abdülfettah el-Burhan tarafından bir af kararı çıkarıldı. Serbest bırakılan mahkumlardan biri, tutukluluk koşullarının makul olduğunu belirterek “Bize yapılan muamele iyiydi, onur kırıcı herhangi bir şey olmadı. Hapishanenin oldukça kalabalık olması bir sorundu. Hapishanede 7 bin 500 mahkum bulunuyordu” dedi.
Washington’daki Amerikan Barış Enstitüsü’nden Afrika ve Ortadoğu Uzmanı Elizabeth Murray, şu an olmasa da Sudan’da özgür ve adil seçimlerin şart olduğunu söyledi. Şarku’l Avsat’a konuşan Murray, kurulacak geçici bir sivil hükümetin güvenilir seçimler için gerekli hazırlıklar açısından önemli bir adım olduğunu dile getirerek mevcut atmosferde bunun gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını söyledi.
AGK ile ÖDBG’nin geçiş dönemine ilişkin anlaşmazlıklarına da değinen Murray, söz konusu geçiş dönemi hükümetinin belirli bir süre görev yapmasının gerektiğini ve bunun için ideal sürenin iki ila üç yıl arasında olabileceğini söyledi. Adil ve özgür seçimlerin yapılabilmesi için geçici sivil hükümetin de güvenilir olması gerektiğine dikkat çeken Murray, sivil hükümetin belirlenen sorumluluk dairesinin dışına çıkmaması gerektiğini vurguladı.
Göstericilerin askeri konsey ile karşı karşıya gelme gücü ve kapasitesi hakkında da konuşan Murray şu ifadeleri kullandı:
“30 Haziran'daki gösteriler, ÖDBG’nin ve özellikle de SPA’nın Sudan halkının yanında oldukça güvenilir bir pozisyona sahip olduğunu gösterdi. Bu denli kalabalığı harekete geçirmeleri söz konusu güvenilirliği kanıtlayan tek durum değil. Bununla birlikte halkın askeri değil, sivil bir geçiş hükümetinin kurulması konusundaki kararlılığı da bunun bir göstergesidir.”
AGK’nın muhalefetin tüm Sudan halkını temsil etmediği yönündeki suçlamalarına da değinen Murray, gösterilere ve oturma eylemlerine katılan ve halkın her kesiminden katılım gösterilen protestolardan  da anlaşıldığı kadarıyla muhalefetin geniş bir kesimi temsil ettiğini belirtti. Murray değerlendirmesinde iktidarın sivillere devri konusunda orduya baskı yapılmasına ilişkin ABD’nin rolüne ve uluslararası pozisyonlara da değindi:
“Arabuluculuğu ciddiye almaya devam etmelerini sağlamalıyız. Afrika kuruluşları ve bölgesel örgütler bir anlaşmaya varılması yönünde baskı yapmalılar. Askeri Konsey'in muhalifler tarafından belirlenen ön koşulları kabul etmesi için baskı yapılması gerekiyor.”
Los Angeles Times’ın manşetinde de ABD hükümetine ve uluslararası topluma, Sudan’da özgürlüğün temin edilmesi için göstericileri desteklemeleri çağrısında bulunuldu. “Sudan'daki Direnişin Kararlılığı” başlığıyla manşetten yapılan çağrıda dünyadaki çok az yerin Sudan gibi bu kadar kısa sürede, bu tür bir sefalete maruz kaldığına dikkat çekildi. “Sudan, 1956 yılında bağımsızlığını kazandığı sırada Afrika'nın en büyük ülkesiydi. Ancak hızlı bir şekilde bir dizi darbeye ve iç savaşa maruz kaldı” ifadeleri kullanıldı.



Avustralya'da Filistinlileri desteklemek için kitlesel gösteriler düzenlendi

Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)
Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)
TT

Avustralya'da Filistinlileri desteklemek için kitlesel gösteriler düzenlendi

Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)
Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)

Merkez sol hükümetin Filistin devletini tanıma niyetini açıklamasının ardından İsrail ile Avustralya arasında gergin ilişkiler yaşanırken, bugün binlerce Avustralyalı Filistinlileri desteklemek için düzenlenen mitinglere katıldı.

Filistin Eylem Grubu, Avustralya genelinde 40'tan fazla eylem düzenlendiğini ve Sidney, Brisbane ve Melbourne gibi eyalet başkentlerindeki yürüyüşlere büyük kalabalıkların katıldığını belirtti.

Söz konusu gösteriler, bu ayın başlarında Sidney Liman Köprüsü’nde on binlerce kişinin katıldığı yürüyüşün ardından gerçekleşti. Bu yürüyüş, Kanberra'nın Gazze Şeridi'ndeki savaşa ilişkin tutumunda bir dönüm noktası olarak görüldü.

fdve
Sidney'deki göstericiler (Reuters)

Filistin Eylem Grubu, Brisbane'de yaklaşık 50 bin kişi olmak üzere, toplam 350 bin kişinin yürüyüşlere katıldığını duyurdu, ancak polis buradaki sayının yaklaşık 10 bin olduğunu bildirdi. Polis, Sidney ve Melbourne'daki kalabalığın sayısına ilişkin tahminlerde bulunmadı.

ı8o9p0
Avustralya genelinde 40'tan fazla gösteri düzenlendi ve Sidney, Brisbane ve Melbourne gibi eyalet başkentlerindeki yürüyüşlere büyük kalabalıklar katıldı. (Reuters)

Sidney'de yürüyüşü düzenleyen Josh Lees, Avustralyalıların ‘Gazze Şeridi'ndeki soykırıma son verilmesini ve hükümetin İsrail'e yaptırım uygulamasını talep etmek için’ şehrin meydanlarına akın ettiğini söyledi. ‘Özgür Filistin’ sloganları atan katılımcıların birçoğu Filistin bayrakları taşıdı.

yuı8
Sidney'de düzenlenen yürüyüşte Filistin bayrağı taşıyan bir kız (EPA)

Öte yandan, ülkenin Yahudi topluluğunun çatı örgütü olan Avustralya Yahudileri Yürütme Konseyi Eş Başkanı Alex Ryvchin, Sky News'e verdiği demeçte, yürüyüşlerin ‘güvenli olmayan bir ortam yarattığını ve yapılmaması gerektiğini’ ifade etti.

 

o90p
Sidney'de Gazze'ye destek yürüyüşü sırasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu aleyhine açılan bir poster (AFP)

Protestolar, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun geçen hafta, Avustralya hükümetinin bu ay Filistin devletini tanıma niyetini açıklaması üzerine Avustralyalı mevkidaşı Anthony Albanese'ye yönelik sert söylemlerinin şiddetini artırmasının ardından patlak verdi.

dcfgthy
Yaklaşık 350 bin kişi yürüyüşlere katıldı, bunlardan 50 bini Brisbane'deydi. (AFP)

Avustralya ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkiler, İşçi Partisi liderliğindeki Albanese hükümetinin Fransa, Birleşik Krallık ve Kanada'nın benzer adımlarının ardından Filistin devletini tanıyacağını açıklaması sonrası gerginleşti.

dfgthy
İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları 60 binden fazla kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu. (AFP)

Avustralya, bu tanıma kararının Filistin Yönetimi'nden aldığı taahhütlere bağlı olduğunu, bu taahhütler arasında Hamas'ın gelecekteki herhangi bir devlette yer almayacağına dair taahhüdün de bulunduğunu belirtti.

fo90p
Gazze Şeridi'ndeki savaş sırasında öldürülen gazetecilerin posterleri, Sidney'de düzenlenen bir yürüyüşte (AFP)

Avustralya bu kararı 11 Ağustos'ta, on binlerce kişinin Sidney Liman Köprüsü’nde Gazze Şeridi'ne yardım ve barış çağrısında bulunduğu yürüyüşün ardından açıkladı. İsrail, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerine düzenlediği saldırının ardından yaklaşık iki yıldır Gazze Şeridi’ne yönelik askerî harekât yürütüyor.

Filistinli yetkililer, İsrail saldırıları sonucunda Gazze Şeridi'nde 60 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini belirtiyor ve insani yardım kuruluşları gıda kıtlığı nedeniyle yaygın açlık tehlikesi olduğu konusunda uyarıda bulunuyor.


SDG: Halk Meclisi seçimleri ‘formalite’ niteliğinde olup Suriye halkının iradesini yansıtmamaktadır

Afrin'deki bir polis karakolunda Suriye hükümetine bağlı İç Güvenlik Güçleri'ne katılmak için kayıt sırasına giren Kürt gençler (AP)
Afrin'deki bir polis karakolunda Suriye hükümetine bağlı İç Güvenlik Güçleri'ne katılmak için kayıt sırasına giren Kürt gençler (AP)
TT

SDG: Halk Meclisi seçimleri ‘formalite’ niteliğinde olup Suriye halkının iradesini yansıtmamaktadır

Afrin'deki bir polis karakolunda Suriye hükümetine bağlı İç Güvenlik Güçleri'ne katılmak için kayıt sırasına giren Kürt gençler (AP)
Afrin'deki bir polis karakolunda Suriye hükümetine bağlı İç Güvenlik Güçleri'ne katılmak için kayıt sırasına giren Kürt gençler (AP)

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kontrolü altındaki Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi (KDSÖY) bugün yaptığı açıklamada, önümüzdeki ay yapılması planlanan Halk Meclisi seçimlerinin ‘demokratik olmadığını ve Suriye halkının iradesini yansıtmadığını’ belirterek, bu seçimleri 50 yılı aşkın süredir devam eden ‘ötekileştirme ve dışlama’ politikasının bir devamı olarak değerlendirdi.

KDSÖY tarafından yapılan açıklamada, seçimlerin şu anda yapılmasının ‘Suriye halkının yaklaşık yarısını katılımdan mahrum bıraktığı’ belirtilerek, bunun ‘seçimlerin kapsamlı bir siyasi çözümün gerekliliklerini karşılamayan formalite icabı bir adımdan ibaret olduğunun kesin kanıtı’ olduğu ifade edildi.

Suriye Yüksek Seçim Komisyonu dün, güvenlik sorunları nedeniyle Suveyda, Rakka ve Haseke'de oy kullanmanın ertelendiğini duyurdu.

KDSÖY, Suriye'nin kuzey ve doğusunu ‘5 milyondan fazla Suriyelinin haklarını reddetme politikasını meşrulaştırmak için’ güvensiz olarak nitelendirmenin tamamen anlamsız olduğunu vurgulayarak, bu bölgelerin ‘Suriye'nin diğer bölgelerine kıyasla en güvenli bölgeler’ olduğunu belirtti.

hy
Bedevi savaşçıların Suveyda'ya ilerlemesini engelleyen İç Güvenlik Güçleri’nin kontrol noktasında ellerini kaldıran Bedevi savaşçılar (Reuters)

KDSÖY, ‘tek taraflı bir zihniyetle dayatılan her türlü önlem veya kararı reddettiğini’ ve bu yaklaşımla alınan kararların ‘Suriye'nin kuzey ve doğu bölgeleri için bağlayıcı olmayacağını’ kaydetti.

KDSÖY, uluslararası topluma ve Birleşmiş Milletler’e (BM), Suriye'deki siyasi çözümle ilgili BM'nin 2254 sayılı kararına aykırı olduğunu düşünerek bu seçimleri tanımamaları çağrısında bulundu.

BM Güvenlik Konseyi, 2015 yılında Suriye'ye ilişkin 2254 sayılı kararı yayınladı. Bu karar, mezhepçi olmayan bir hükümetin kurulması ve yeni bir anayasanın hazırlanması da dahil olmak üzere siyasi bir çözüm için bir yol haritasının oluşturulmasını içeriyor.

KDSÖY’nin askeri kanadı olan Suriye Demokratik Güçleri (SDG), 14 yıllık iç savaşın ve geçen yılın sonlarında Beşşar Esed'in devrilmesinin ardından Suriye'yi birleştirmek için yapılan çabaların bir parçası olarak, geçtiğimiz mart ayında Suriye hükümeti ile devlet kurumlarına katılmak üzere bir anlaşma imzaladı.

Söz konusu anlaşma, SDG ve KDSÖY’nin Şam hükümetiyle yeniden bütünleşmesinin önünü açmayı amaçlıyor.


Yemen hükümetinin aldığı önlemler Husi savaş ekonomisini sarsıyor

Yemen para biriminin toparlanması hükümete olan güveni yeniden sağladı, bunun da hizmetleri iyileştirmesi ve emtia fiyatlarını düşürmesi bekleniyor (AFP)
Yemen para biriminin toparlanması hükümete olan güveni yeniden sağladı, bunun da hizmetleri iyileştirmesi ve emtia fiyatlarını düşürmesi bekleniyor (AFP)
TT

Yemen hükümetinin aldığı önlemler Husi savaş ekonomisini sarsıyor

Yemen para biriminin toparlanması hükümete olan güveni yeniden sağladı, bunun da hizmetleri iyileştirmesi ve emtia fiyatlarını düşürmesi bekleniyor (AFP)
Yemen para biriminin toparlanması hükümete olan güveni yeniden sağladı, bunun da hizmetleri iyileştirmesi ve emtia fiyatlarını düşürmesi bekleniyor (AFP)

Yemenli araştırmacılar ve ekonomistler, Yemen riyalinin toparlanması ve parasal dengenin yeniden sağlanmasının ardından hükümetin son dönemde aldığı tedbirlerin Husi savaş ekonomisi üzerinde somut baskı oluşturmada başarılı olduğunu vurguladı.

Şarku'l Avsat'a konuşan araştırmacılar, hükümetin ithalatı düzenleyen ve döviz spekülasyonunu yasaklayan tedbir ve kararlarının, Aden'deki Merkez Bankası'na inisiyatifi geri kazandırdığını ve hükümet kontrolündeki bölgelerle Husi kontrolündeki bölgeler arasındaki parasal uçurumun kapanmasına katkıda bulunduğunu, dolayısıyla grubun döviz kurlarını kontrol etme kabiliyetini ortadan kaldırdığını değerlendiriyor.

Uzmanlara göre, bu önlemler Husileri karşı önlemler almaya yöneltti; bunların en dikkat çekeni, kendi kontrolleri altındaki bölgelerdeki banka ve şirketlerin, hükümet kontrolünde bulunan bölgelerdeki ticari kuruluşlarla işlem yapmasını engellemek ve ek vergiler ve haraçlar koymak oldu. Grubun, mal akışını engellemek ve işletme faaliyetlerini durdurmak gibi halkın acılarını daha da artıracak popülist politikalara başvurması bekleniyor.