Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi Anlaşması: Afrika’nın ortak pazar kurma hayali gerçek mi oluyor?

Nijer’de düzenlenen Afrika Birliği (AfB) 12. Olağanüstü Zirvesi’nden bir kare (AFP)
Nijer’de düzenlenen Afrika Birliği (AfB) 12. Olağanüstü Zirvesi’nden bir kare (AFP)
TT

Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi Anlaşması: Afrika’nın ortak pazar kurma hayali gerçek mi oluyor?

Nijer’de düzenlenen Afrika Birliği (AfB) 12. Olağanüstü Zirvesi’nden bir kare (AFP)
Nijer’de düzenlenen Afrika Birliği (AfB) 12. Olağanüstü Zirvesi’nden bir kare (AFP)

Afrika'yı dünyanın en büyük serbest ticaret pazarlarından birine dönüştürecek, 1960’lardan bu yana hayali kurulan Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi (AfCFTA) anlaşmasının resmi açılışı, Nijer'in başkenti Niamey'de 7 Temmuz’da gerçekleşen Afrika Birliği (AfB) 12. Olağanüstü Zirvesi'yle yapıldı.
AfB dönem başkanı olan Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, iki gün günlük AfB 12. Olağanüstü Zirvesi sırasında AfCFTA’nın resmi olarak yürürlüğe girdiğini duyurdu.
Olağanüstü Zirve
AfB tarafından özellikle AfCFTA’nın başlatılması amacıyla düzenlendiği için ‘olağanüstü’ olarak tanımlanan zirveye 50'den fazla ülkenin liderleri ve hükümet başkanları katılırken, gündemini ise ekonomi, kalkınma ve barışla ilgili başlıklar oluşturdu.
Afrika’nın toplam GSYİH’sı 3.4 trilyon dolar
Uygulamaya geçilmesi için 27 AfB ülkesinden en az 22 ülkenin onayını alarak asgari çoğunluk engelini aşan ve 23 ülke tarafından onaylanan AfCFTA, 30 Mayıs’ta yürürlüğe girdi. Böylece AfCFTA, kıtadaki 1.2 milyar insan ve 3.4 trilyon doların üzerinde gayrisafi yurt içi hasıla (GSYİH) ile dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşması oldu. Özellikle anlaşmanın Etiyopya, Kenya, Mısır, Güney Afrika, Zimbabve ve Burkina Faso gibi kıtanın başlıca ekonomileri tarafından onaylanmasının ardından ortaya çıkan 3.4 trilyon dolarlık GSYİH, Dünya Ticaret Örgütü (WTO) verilerine göre küresel GSYİH'nın yüzde 3'ünü oluşturuyor.
İletişimin geliştirilmesi
Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, zirvede yaptığı konuşmada, Afrika ülkeleri arasındaki sanayi entegrasyonunun her seviyede daha fazla işbirliğini gerektirdiğini söyledi. Altyapının geliştirilmesinin gerekliliğine dikkati çeken Sisi, AfCFTA’nın aktif hale getirilmesi için özel sektör ile iletişimi güçlendirmesi vurgusu yaptı.
AfCFTA’ya resmen katılanlar
Independent Arabia’dan Mahmud Abduh’un haberine göre zirvenin açılış oturumunda, Nijerya Cumhurbaşkanı Muhammed Buhari, Benin Cumhuriyeti yetkilisi, Ekvator Ginesi Devlet Başkanı Teodoro Obiang ve Gabon Devlet Başkanı Ali Bongo Ondimba AfCFTA’yı imzaladılar.
2063 hedefi
AfB Komisyonu Başkanı Musa Faki Muhammed, “AfCFTA’nın imzalanması Afrika halkları için geçmişten bu yana süren bir rüyadır” dedi. Faki, zirvedeki konuşmasında, “Bu tarihi misyonu tamamlamak için AfCFTA’yı aktif hale getirmeye kararlıyız. Bununla birlikte Serbest Ticaret Bölgesi’nde umut vaat eden pek çok beklenti, öncelik ve ilerleme var. Serbest Ticaret Bölgesi gün geçtikçe daha da önem kazanıyor. 2063 gündemine ulaşmak için çalışıyoruz. Afrika halklarının ve gençliğinin özlemlerini karşılamak ve karşımıza çıkan engellerden biri olan yasadışı göçü mümkün olduğunca engellemek için çabalıyoruz” dedi.
Ortak ticaret pazarı
Öte yandan WTO Genel Müdür Yardımcısı Yonov Frederick Agah, anlaşmanın Afrika'da barış ve refaha yönelik önemli bir adımı teşkil ettiğini, aynı zamanda ülkeler arasındaki ticareti teşvik eden, yatırım çeken ve Afrika ülkelerinin hammadde çıkarmasını sağlayan en önemli projelerden biri olduğunu söyledi.
Agah, zirvede yaptığı konuşmada, “Önümüzdeki dönemin, ortak bir pazarın hazırlanması amacıyla, bir program çerçevesinde uygulamaların hayata geçirilmesi ve tamamlanması için daha fazla istişareye tanık olması beklenirken, Afrika ülkeleri arasındaki ticaretin de 2022 yılına kadar yüzde 60’a yükseleceği tahmin ediliyor” ifadelerini kullandı.
Gümrük vergilerinin kaldırılması
AfCFTA’nın yürürlüğe girmesine dair değerlendirmede bulunan Mısır Ticari Temsilciliği Kurumu Başkanı Ahmed Antar, anlaşmanın temelde ticaret engellerini kaldırmayı ve Afrika kıtası ülkeleri arasındaki ticareti teşvik etmeyi hedeflediğini belirtti. Antar, ayrıca anlaşmanın şartlarının AfB üyesi ülkeler arasındaki gümrük vergilerini kademeli olarak kaldıracağını ve Afrika’daki firmaların ticaret yapmasını kolaylaştıracağını kaydetti.
Antar, değerlendirmesine şöyle devam etti;
“Anlaşmanın yürütme aşamalarının tamamlanmasından sonra, 2022 yılına kadar Afrika içi ticaret hacminin yüzde 17'den yüzde 60'a çıkartarak kıtadaki serbest ticaret bölgesine katkı sağlayacağı düşünülüyor. Bununla birlikte ithalatın kademeli olarak azaltılması ve Afrika ülkelerini yüksek büyüme oranlarına ulaştırılması için imalat ve üretim sektörlerine teşvik etmesi de bekleniyor.”
Zorlu müzakereler
Mısır Sanayi ve Dış Ticaret Bakanlığı’ndan bir kaynak, yaptığı özel açıklamada, “Liderin Niamey Zirvesi'ndeki anlaşması, sadece yolun başlangıcındaki önemli ve uzun zamandır beklenen bir adımdır. Teorik olarak hala kağıt üzerindedir ve bu yüzden çok çalışılması ve çaba harcanması gerekiyor” diye konuştu.
AfB’nin 52 ülkenin üye olduğu bir yapı olduğuna dikkati çeken kaynak, her bir ülkenin kendi çıkarları ve kazanımları olduğunu ve bunu elde etmeyi hedeflediklerini belirterek, “Örneğin, Mısır, yeni anlaşmayla Afrika ülkelerine vergilerden muaf olarak mobilya, kimyasal madde, sebze, meyve ve diğer birçok kategoride ürün ihraç etmeyi hedefliyor. Buna karşın, bazı Afrika ülkeleri de Mısır’a kahve, kakao ve kauçuk ihraç etmek isteyebilir” şeklinde konuştu.
Önümüzdeki sürecin ülkelerin çıkarlarını gerçekleştirmek, sınır ötesi ticaret yapmak, fiyat farklılıklarını dengelemek ve bazı uyumsuz teknik sorunlar gölgesinde halkların kazanımlarına ulaşmak amacıyla herkesin fikrini sunacağı zorlu müzakerelere tanıklık edeceğini vurgulayan kaynak, en az iki yıl içerisinde tüm müzakerelerin son ermesiyle birlikte anlaşmanın aktif hale gelmesini beklediklerini kaydetti.



Bir Vatikan kaynağı Şarku’l Avsat’a konuştu: Vatikan, BM’nin Gazze'deki ‘soykırım’ raporunu kabul edebilir

İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği bombardımanlardan kaçarak Gazze Şeridi'nin güneyine doğru ilerleyen yerlerinden edilmiş Filistinliler, 18 Eylül 2025 (Reuters)
İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği bombardımanlardan kaçarak Gazze Şeridi'nin güneyine doğru ilerleyen yerlerinden edilmiş Filistinliler, 18 Eylül 2025 (Reuters)
TT

Bir Vatikan kaynağı Şarku’l Avsat’a konuştu: Vatikan, BM’nin Gazze'deki ‘soykırım’ raporunu kabul edebilir

İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği bombardımanlardan kaçarak Gazze Şeridi'nin güneyine doğru ilerleyen yerlerinden edilmiş Filistinliler, 18 Eylül 2025 (Reuters)
İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği bombardımanlardan kaçarak Gazze Şeridi'nin güneyine doğru ilerleyen yerlerinden edilmiş Filistinliler, 18 Eylül 2025 (Reuters)

Papa 14. Leo, Katolik Kilisesi'nin lideri seçilmesinden bu yana verdiği ilk röportajda, ‘soykırım’ teriminin, Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi sakinlerinin İsrail işgal ordusunun elinde maruz kaldıkları durumları tanımlamak için her geçen gün daha fazla kullanıldığını söyledi.

‘Vatikan'ın bu konuda henüz resmi bir tutum almaya hazır olmadığını’ belirten Papa, “Soykırımın ne olduğunu tanımlayan çok teknik bir tanım var. Ancak bu terimi kullananların sayısı her geçen gün artıyor; bunların arasında İsrail'de insan haklarını savunan iki örgüt de var” dedi.

Şarku’l Avsat’a konuşan üst düzey bir Vatikan kaynağı, Vatikan'ın Gazze Şeridi'nde yaşananları soykırım olarak nitelendiren Birleşmiş Milletler (BM) raporunun bulgularını benimseme olasılığını dışlamadı.

scdfr
Yerinden edilmiş Filistinli bir çocuk, ailesiyle birlikte Gazze'nin kuzeyinden kaçarken, güneye doğru ilerleyen bir kamyonun içinden dışarıya bakıyor, 18 Eylül 2025. (Reuters)

Papa soykırımla ilgili açıklamalarını yaptığında BM raporu henüz yayınlanmamıştı. Bu açıklamalar, 10 Temmuz'da Peru'lu bir gazeteciye verdiği uzun röportajın bir parçasıydı.

Röportajın tamamı önümüzdeki ay ‘14. Leo: 21. Yüzyılın Küresel Vatandaşı ve Misyoneri’ başlıklı bir kitapta yayınlanacak.

Papa 14. Leo röportajda, Hıristiyanları ‘Filistinlilerin yaşadığı korkunç duruma’ seyirci kalmamaya çağırdı ve buradaki durumu değiştirmek için baskı yapmaya devam etmeleri için onları teşvik etti.

BM İnsan Hakları Konseyi tarafından oluşturulan bağımsız bir uzmanlar komitesi tarafından yayınlanan BM raporunda, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın Filistinlilere karşı ‘soykırım suçları’ işledikleri belirtildi.

Yahudilerle ilişkiler

Papa 14. Leo röportajda, Katolik Kilisesi için çok hassas bir konu olan Gazze Şeridi'ndeki olayların ardından Yahudilerle ilişkiler konusuna değindi.

dfg
Papa 14. Leo, bu ayın başlarında Vatikan'da İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'u kabul etti. (Reuters)

Papa, “Papalığımın ilk aylarında Yahudilerle ilişkiler konusunda hafif bir iyileşme oldu. Yahudilerin kendilerinin de yaptığı gibi, İsrail hükümetinin yaptıkları ile Yahudilerin bu konudaki tutumunu birbirinden ayırmak önemlidir. İki taraf görüşlerini yakınlaştırmak için yakın zamanda toplantılar yaptı. Hıristiyanlığın kökleri Yahudilikte yatmaktadır ve bunu görmezden gelemeyiz” ifadelerini kullandı.

İspanya'nın Gazze soruşturması

Madrid'deki İspanya Başsavcılığı bugün, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki eylemlerinin ‘uluslararası hukuk, insan hakları ve uluslararası insani hukukun ciddi ihlalleri’ olup olmadığını belirlemek için resmi soruşturma açmaya karar verdiğini duyurdu.

Bu açıklamanın ardından, İspanya İnsan Hakları ve Demokratik Hafıza Başsavcısı Dolores Delgado, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları devam ederken, Gazze'de olası insan hakları ihlallerine dair cezai delillerin her geçen gün arttığını söyledi.

“Daha önce hiç bu kadar doğrudan bir uluslararası hukuk ve insan hakları ihlaline tanık olmamıştık” diyen Delgado, ‘mevcut mevzuat altında İspanya'nın kendi toprakları dışında bu tür suçları işleyenleri yargılamasının pratikte imkansız olduğunu’ ifade etti.

cdfvg
Madrid'deki Puerta del Sol'da İsrail tarafından öldürülen Filistinli çocukların isimlerinin okunması için düzenlenen etkinlikten, 15 Eylül 2025 (DPA)

İspanya Başsavcılığı, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında tutuklama emri çıkardığı için İspanyol mahkemelerinin Netanyahu'yu savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan yargılama yetkisi olmadığına karar verdi.

Ancak Başsavcılık, İspanya'nın UCM'nin kararlarını uygulamak ve gelecekteki davalara hazırlık amacıyla delil ve kanıtları korumak konusunda UCM ile iş birliği yapmakla yükümlü olduğunu açıkladı. Gazze Şeridi'ndeki sivil kurbanlar arasında İspanyol vatandaşlarının da olduğunu ve UCM'nin yargı yetkisinin cezasızlığı önlemek için bir araç olduğunu hatırlattı. Başsavcılık tarafından yapılan açıklamada, “Gazze'de işlenen bu tür suçları yargılamak herkesin görevidir. Çünkü bunlar medeniyete ve hepimize yönelik bir saldırıdır” denildi.

İşgalin destekçileri

Bu arada BM Genel Kurulu'nun 18 Eylül 2024 tarihli kararında İsrail'in Gazze Şeridi'nden çekilmesi için belirlenen bir yıllık sürenin dolması vesilesiyle, Uluslararası Af Örgütü, İsrail ile iş yapan 15 uluslararası şirketin listesini yayınladı ve ‘bu şirketlerin yasadışı işgal, soykırım ve diğer insanlık suçlarına katkıda bulunduğunu’ belirtti. Bu şirketlerden bazılarına, BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese'nin raporunda da değinilmişti.

Uluslararası Af Örgütü'nün bu hafta yayınladığı raporda, bu şirketlerin diğer kamu kurumları ve devletlerle birlikte ‘suç ortaklığı ve destekleriyle ya da eylemsizlikleriyle, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki soykırım suçları, tüm Filistin topraklarını işgali ve Filistin halkına karşı uyguladığı apartheid rejimi de dahil olmak üzere uluslararası hukuku ihlal etmesine olanak sağladıkları" belirtildi.


Netanyahu 29 Eylül'de Beyaz Saray'da Trump ile görüşecek

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
TT

Netanyahu 29 Eylül'de Beyaz Saray'da Trump ile görüşecek

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)

İsrail medyası dün, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun 29 Eylül'de Beyaz Saray'da ABD Başkanı Donald Trump ile görüşeceğini bildirdi.

Netanyahu dün, Trump'ın, BM Genel Kurulu'ndaki konuşmasının ardından bu ayın sonlarında kendisiyle görüşeceğini duyurdu.

Netanyahu basın toplantısında, "Trump beni Beyaz Saray'a davet etti. BM'deki konuşmamın ardından onunla görüşeceğim" dedi.

Şarku’l Avsat’ın Times of Israel'den aktardığına göre Netanyahu, İsrail'in Gazze'deki savaş nedeniyle dünya sahnesinde giderek artan bir yalnızlıkla karşı karşıya kaldığı ve önümüzdeki yıllarda daha yalnız bir devlet olmak zorunda kalacağı yönündeki açıklamasıyla tepkilere yol açtıktan bir gün sonra basın toplantısı düzenledi ve piyasaların olumsuz tepkisini "yanlış anlama" olarak nitelendirdi.

Netanyahu, "İsrail ekonomisine tam güven duyuyorum" diyerek, "İsrail ekonomisi son iki yıldır süren savaşta tüm dünyayı şaşkına çevirdi" ifadelerini kullandı.


İspanya, Atlantik'te bir teknede göçmenleri öldürmekle suçlanan 19 kişi tutuklandı

Madrid'deki Colon Meydanı'nda İspanyol bayrağı (Reuters)
Madrid'deki Colon Meydanı'nda İspanyol bayrağı (Reuters)
TT

İspanya, Atlantik'te bir teknede göçmenleri öldürmekle suçlanan 19 kişi tutuklandı

Madrid'deki Colon Meydanı'nda İspanyol bayrağı (Reuters)
Madrid'deki Colon Meydanı'nda İspanyol bayrağı (Reuters)

İspanyol polisi dün, Senegal'den Kanarya Adaları'na doğru yola çıkan ve varışta en az 50 kişinin kayıp olduğu bildirilen bir teknede göçmenleri öldürüp işkence ettikleri iddiasıyla 19 kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

24 Ağustos'ta, Atlantik Okyanusu'ndaki Kanarya Adaları açıklarında harap bir tekneden göçmenler kurtarıldı. İspanyol polisine göre teknede 248 kişi bulunuyordu.

Reuters'ın haberine göre yetkililer yola çıktığı sırada teknede 300 kişinin bulunduğunu ve kayıpların çoğunun 11 günlük yolculuk sırasında denize atıldığını düşünüyor. Polis açıklamasına göre hayatta kalanlar soruşturmacılara, gözaltına alınanların çoğunun "onlarca kişiye saldırdığını, onları dövdüğünü ve çeşitli şekillerde darp ettiğini" söyledi.

Açıklamada ayrıca şunlar kaydedildi: "Bazı durumlarda göçmenleri diri diri denize attılar ve kazara suya düşenleri kurtarmayı reddettiler."

Polis, bazı cinayetlerin batıl inançlarla bağlantılı olduğunu ve mağdurların "büyücülük" yapmakla ve motor arızalarından, yiyecek kıtlığından ve fırtınalardan sorumlu olmakla suçlandığını belirtti. Diğerleri ise zorlu koşulları protesto ettikleri için öldürüldü.

Tutuklu yargılanan 19 şüphelinin tamamı yasadışı göç, cinayet, saldırı ve işkence suçlamalarıyla karşı karşıya.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre son yıllarda binlerce göçmen, Kuzey Afrika'dan İspanya'ya, özellikle de Afrika'nın kuzeybatı kıyısındaki İspanyol Kanarya Adaları'na deniz yoluyla göç etmeye çalışırken hayatını kaybetti.

İspanya, İtalya ve Yunanistan ile birlikte Avrupa'ya giden düzensiz göçmenler için üç ana giriş noktasından biridir.