Yeni Cezayir Meclis Başkanı'ndan krizi aşmak için diyalog çağrısı

​Yeni Cezayir Parlamentosu Başkanı (ortada), geçen çarşamba günü yasama odasında başkanlığını devraldı (AFP)
​Yeni Cezayir Parlamentosu Başkanı (ortada), geçen çarşamba günü yasama odasında başkanlığını devraldı (AFP)
TT

Yeni Cezayir Meclis Başkanı'ndan krizi aşmak için diyalog çağrısı

​Yeni Cezayir Parlamentosu Başkanı (ortada), geçen çarşamba günü yasama odasında başkanlığını devraldı (AFP)
​Yeni Cezayir Parlamentosu Başkanı (ortada), geçen çarşamba günü yasama odasında başkanlığını devraldı (AFP)

 İslamcı kimliğiyle tanınan Yeni Cezayir Meclisi Başkanı Süleyman Şinin, “halk hareketine eşlik eden ve taleplerini yerine geçirmeye çalışan” orduya ve Genelkurmay Başkanı'na övgüde bulundu.
Ulusal Halk Meclisi’nin yeni başkanı Süleyman Şinin, geçen çarşamba günü “ordunun fedakarlıklarına, halk hareketine eşlik eden liderliğine ve taleplerini yerine getirme çabalarına” övgüde bulundu. “Diyalog, ülkenin tanık olduğu krizden çıkmanın tek yoludur” diyen Şinin, tüm siyasi güçlere, sivil toplum kuruluşlarına ve ulusal isimlere, “anayasal hükümlere uygun olarak bu çabaya katılma” çağrısı yaptı.
Ülke tarihinde ilk defa, Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN) ve Demokratik Ulusal Birlik’in (RND) çoğunluğunu oluşturduğu parlamentonun birinci kanadı olan Halk Meclisi başkanlığına İslamcı bir siyasetçi seçildi.
Dostluk Grubu Başkanı Milletvekili Ahmed Sadok, orduya işaret ederek, Şinin’in meclis başkanlığına gelmesinin üst düzey tarafların önerisiyle olduğunu ifade etti.
Öte yandan avukatlar, 11 Temmuz’da soruşturma oturumlarını boykot ederek, ordu komutanıyla şiddetli bir rekabete giren vicdan mahkumlarının ve halk hareketi aktivistlerinin tutukluluğunu protesto etti. Mahkemeler, hakimlerin güvenilirliğine itiraz eden yüzlerce avukatın düzenlediği gösterilere tanık oldu.
Avukatlar, 11 Temmuz’da, düzenli orduya ihanet ve ordunun moralini bozmakla suçlanan (Fransa’ya karşı bağımsızlık savaşına katılmış) 86 yaşındaki Lahdar Burkia’nın ve gösterilerde Amazig (Berberi) bayrağı taşıyarak Ulusal Birliği tehdit ettikleri gerekçesiyle polis tarafından tutuklanan onlarca eylemcinin serbest bırakılması çağrısında bulundu. Aynı şekilde “orduya karşı komplo kurmakla suçlanan” sosyalist çizgideki İşçi Partisi Genel Başkanı Luisa Hanun’un da serbest bırakılması çağrısı yapıldı.
Öte yandan ordu, geçen çarşamba günü tutuklulara yönelik faaliyetlerini tırmandırdı. Ordu, tutuklular hakkında “Onlar, bu halkın oğulları değil. Değer ve ilkelerini yok ettiklerini ve bu değer ve ilkelerin ulusal tarihle olan bağlantısını bilmiyorlar. Bu durum, yozlaşmış bir zihniyetten kaynaklanıyor” dedi.
Aynı şekilde “Askeri Dergi”, muhalifleri sert bir şekilde eleştirdi. Dergi, 11 Temmuz’da yayınlanan Temmuz sayısında “Ordu, çözüm ithal etmekle görevli Don Kişotların yolunu kesmekte, şüpheli ve kapalı gündemler uygulamakta istekli” ifadelerine yer verdi. Sol partilerin, parlamentoya ve birçok kuruma alternatif bir “Kurucu Meclis” önerdiğine de dikkati çekildi.
Dergide, kimin kastedildiği belirtilmeden “organize suç örgütü”, “paralı askerler, dolandırıcılar ve ajanlar”, “şerefleri ve saygınlıkları bulunmayan hırsızlar çetesi” ifadeleri de kullanıldı. Bu ifadelerden, özellikle de eski Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika döneminden, yolsuzluk suçlaması dolayısıyla şu anda tutuklu bulunan ve Buteflika’ya yakın isimlerin kastedildiği anlaşılıyor.
Diğer taraftan adları yolsuzluğa karışan üst düzey yetkililerin soruşturmasından sorumlu Yüksek Mahkeme hakimi, geçen çarşamba günü eski rejime ait bir yakıt şirketi olan Sonatrach’ın Başkanı Abdul Hafız Fağuli’nin Şekib Halil’in Enerji Bakanlığı görevini üstlendiği dönemde yolsuzlukla, rüşvet almakla ve komisyonculuk yapmakla suçlanmasının ardından dava dosyasının görüşüleceğini belirtti.



Tunus’ta polis şiddeti iddiası sokakları karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Tunus’ta polis şiddeti iddiası sokakları karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.