Irak’ta AIDS salgını artarken yetkililer sessiz

Irak, bağışıklık yetersizliğine sebep olan virüslerin (HIV) bulaştığı kimselere ücretsiz tedavi sunuyor (AFP)
Irak, bağışıklık yetersizliğine sebep olan virüslerin (HIV) bulaştığı kimselere ücretsiz tedavi sunuyor (AFP)
TT

Irak’ta AIDS salgını artarken yetkililer sessiz

Irak, bağışıklık yetersizliğine sebep olan virüslerin (HIV) bulaştığı kimselere ücretsiz tedavi sunuyor (AFP)
Irak, bağışıklık yetersizliğine sebep olan virüslerin (HIV) bulaştığı kimselere ücretsiz tedavi sunuyor (AFP)

Irak hükümeti, bağışıklık yetersizliğine sebep olan HIV/AIDS virüsüne yakalanma vakalarının arttığını doğrulayan bilgileri, yoğun bir şekilde saklıyor. 
Independent Arabia'dan Ömer Latif konuya vâkıf olmak isteyen bir basın kuruluşuna açıklama yapılmasına izin verme sürecinin ‘üst düzey bir güvenlik kuruluşuna’ devredildiğinin bilgisini aldı ki bu, meselenin oldukça hassas olduğunu gösteriyor. 
Bu yılın başına kadar kayıtlı enfeksiyon oranları, en düşük risk seviyesindeydi. Ancak geçtiğimiz şubat ayında Bağdat’taki uzman merkez laboratuvarı Irak’ın farklı bölgelerinden gelen 85 yeni vakayı kaydettiğinde uyarı zilleri yoğun bir şekilde çalmaya başladı. 
Irak Sağlık Bakanlığı yetkililerinden elde edilen bilgilere göre bu sayı, 80’li yıllarından ortasında ilk hastalık bulaşmasının keşfedildiğinden bu yana ülke tarihinde bir ay içerisinde kaydedilen en yüksek rakam. 
Çok sayıda kişinin bu virüse yakalanmasına rağmen ilgili makamlar, bu meseledeki gelişmeleri basının gözünden uzak olarak takip etmeyi yeğleyerek bilgilerin etrafına gizlilik duvarı ördü. 
Ücretsiz tedavi ve tek bir muayene merkezi
Irak, bu virüse yakalananlara ücretsiz tedavi sunuyor ve çalışamayacak durumda olanlara para yardımı yapıyor. Bununla birlikte nihai muayeneyi yapıp bulaşıp bulaşmadığını belirlemek için yalnızca bir laboratuvara sahip. Bu durum, virüslerin geniş çapta yayılmadığından emin olma süreci önüne büyük zorluklar çıkarıyor. 
Irak Sağlık Bakanlığı son yirmi yıldaki ilgili hasta sayısını tek bir toplam içerisinde vermeyi tercih ederek detaylı rakamlar hakkında konuşmayı reddediyor ve büyük rakamların yer aldığı basın raporlarına itiraz etme konusunda da aceleci davranıyor. Bu durum, bu meseleyi saran endişe bulutlarını artırarak sisli bir hava yaratıyor. 
Uzman kurumlar, bu virüse yakalanma vakalarını artıran ve çoğu, Irak’ın 2003 yılından bu yana tanık olduğu göreli açıklık ve alışılmadık yeni olgularla bağlantılı birkaç sebebe odaklanıyor. Bu alışılmadık olgular arasında yurtdışı seyahati, masaj merkezleri ve dövme salonları da yer alıyor. 
Irak’ın başkentinde virüslerin tespit edilmesi ile ilgilenen Merkezî Sağlık Laboratuvarındaki araştırmacılara göre, “Virüs bulaştığı tespit edilen hastalar çoğunlukla daha önce Azerbaycan’a yolculuk etmiş ve bu virüsün bulaştığı kadınlarla cinsel birliktelik yaşayan kimseler oluyor.” 
Sağlık Bakanlığı, güvenlik yetkililerinin yolculuktan dönen tüm Iraklıların muayene edilmesini gerektiren kararı onaylaması için çaba gösterdi ancak bu çabaları başarısız oldu. 
Azerbaycan’ın başkenti Bakü, son üç yıl içerisinde uygun fiyatlar ve elverişli havasından ötürü Iraklılar için gözde bir turizm merkezi haline geldi. 
Irak’taki virüs vakalarının artmasının sebeplerine dair listenin ikinci sırasında masaj merkezleri ve ‘tattoo (dövme)’ salonları yer alıyor. 
Irak’ın başkentindeki masaj merkezleri ve buralarda sunulan hizmetler konusunda, bu merkezlerin gerçekten çalışma iznine sahip mi oldukları yoksa kapılarını açık tutmak için devlet organındaki yetkililerle birtakım ilişkiler mi kurduklarına bir şüphe söz konusu. 
Eylemciler, bu merkezlerin bazılarının cinsel hizmet de sunduklarını söylüyor. 
Bu tür merkezler, gençleri cezbedecek reklamları Facebook üzerinden yürütüyor. Bu merkezleri ele alan kimseler, reklamlarında ‘masaj’ teriminin yanına ‘özel’ kelimesini koyan merkezlerin cinsel hizmetler sunduğunu, görünüşe bakılırsa bunun da meraklılarca anlaşılan bir işaret olduğunu belirtiyor. 
Merkezî Laboratuvarda çalışan araştırmacılar, çok sayıda virüs vakası kaydettiklerini, bu virüslerin bulaştığı kimselerin de Bağdat’taki bir masaj merkezinde cinsel hizmet aldıklarının ortaya çıktığını ifade etti. 
Dövmeye ilişkin olaraksa araştırmacılar, bu virüslerin bulaştığı bazı kimselerin vücutlarının herhangi bir bölgesine ’tattoo (dövme)’ yaptırdıklarına ve muayene sırasında dövme yapılırken kirli malzeme kullanımının anlaşıldığına işaret etti. 
Yurtdışına seyahat, Saddam Hüseyin rejiminin vatandaşların hareketliliğine getirdiği kısıtlamalardan ötürü 2003 yılı öncesinde bu kadar yaygın değildi. Ancak Saddam’ın devrilmesinin ardından işler epey değişti ve Iraklı, herhangi bir kısıtlama olmadan farklı yerlere seyahat edebilme imkânına sahip oldu. Masaj ve dövme ise o dönemde bilinmiyordu. 
Önleyici ilaçlar
Şu an bu virüsü ortadan kaldıracak bir tedavi yöntemi olmamakla birlikte hastaya birkaç sene fazladan yaşama imkânı tanıyan önleyici ilaçlar mevcut. 
Irak Sağlık Bakanlığı, bilgileri veri tabanına girdikten ve dönemsel olarak ilaç payı almalarını sağlayan belgeleri tedarik ettikten sonra hastalara ücretsiz tedavi imkânı sağlıyor. Aynı şekilde geçimlerini sağlamalarına yardımcı olmak adına durumu ilerlemiş olanlar başta olmak üzere her birine aylık 80 ila 400 dolar arasında değişen ödemeler yapıyor. 
Bununla birlikte hastalar, resmî sağlık merkezlerinde bulunmadığı için ilacı komşu ülke Türkiye’den satın aldıklarını söylüyor. 
Bu virüse yakalanan kimseler, hayatı tehlikeye sokan sağlık risklerinin yanı sıra bazen son derece muhafazakâr bir ortamda ciddi bir toplumsal baskıyla da yüzleşiyor. Nitekim ‘yaptıklarının bir cezası olarak, bu kimselerin tedaviden mahrum bırakılmasına’ yönelik çağrılar söz konusu. 
Uzmanlar, cinsel birlikteliğin, virüsün bulaşmasına yol açan pek çok sebepten yalnızca birisi olduğuna ve toplumun, hastalığa yakalananların tamamına yönelik olumsuz bakışını değiştirmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Eylemciler ise uzman merkezler ile doktorlardan, bulaşma sebebine bakmaksızın bu virüse yakalananlara yardımcı olmalarını talep ediyor. 
Eylemciler, hastaların sürekli olarak kınanmak suretiyle toplumdan dışlanmasının onları intihara sürükleyebileceği ya da intikam güdüsüyle hastalığı yaymaya teşvik edebileceği konusunda uyarıyor. Üstelik toplumun bu virüse karşı olumsuz tutumunun hastaları, sağlık durumunu açıklamaktan alıkoyduğuna da işaret ediliyor. 



Libya’nın yurtdışında dondurulmuş fonlarının çözülmesine yönelik olası gizli anlaşmalar

Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)
Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)
TT

Libya’nın yurtdışında dondurulmuş fonlarının çözülmesine yönelik olası gizli anlaşmalar

Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)
Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)

Zayed Hediyye

Libya'da Abdulhamid ed-Dibeybe’nin başbakanı olduğu Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) son aylarda karşı karşıya kaldığı siyasi ve ekonomik krizler devam ederken UBH ile ABD yönetimi arasında yapılan anlaşmalara ilişkin uluslararası basında art arda çıkan haberler UBH’nin sıkıntılarını daha da arttırdı. Bu anlaşmalar arasında Washington'da dondurulan Libya fonlarının, ABD'ye bu fonların bir kısmının verilmesi karşılığında çözülmesini amaçlayan bir anlaşma da yer alıyor.

Bu anlaşmanın onaylanması halinde bu hamle, Temsilciler Meclisi'nin (TM) yeni bir bütçe vermeyi reddetmesi ve Libya’nın doğu kampının ABD ve Türkiye gibi Libya sahnesindeki önde gelen ve etkili olan uluslararası tarafların teveccühünü kazanmayı başarması sonucu UBH’nin son dönemde rakiplerine karşı gerilediği ekonomik ve siyasi düzeylerdeki konumunu iyileştirmesine katkı sağlayacak.

Washington için cazip bir anlaşma

Anlaşmanın ayrıntıları, İngiltere merkezli Middle East Eye haber sitesi ve diğer uluslararası basın kaynakları tarafından hazırlanan ve UBH ile Trump yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan ve 30 milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilen fonlarına ilişkin gizli müzakerelerden bahseden bir haberde ortaya çıktı.

Söz konusu habere göre taraflar arasındaki görüşmeler geçtiğimiz nisan ayı sonlarında Katar'ın başkenti Doha'da gerçekleşti. ABD Başkanı Trump'ın Ortadoğu işlerinden sorumlu kıdemli danışmanı Massad Boulos ile UBH Başbakanı Dibeybe’nin Ulusal Güvenlik Danışmanı ve kuzeni İbrahim ed-Dibeybe’nin bir araya geldiği görüşmede, Libya'nın, Washington'ın dondurulan fonların çözülmesinde rol oynaması karşılığında, dondurulan fonların bir kısmını belirli ABD kuruluşlarına verme planı ele alındı.

Şarku’l Avsat’ın Middle East Eye'den aktardığı kaynaklara göre plan Trump'ın ekibinin ciddi ilgisini çekmiş ve planın uygulanmasına yönelik mekanizmaların takibi için iç görüşmeler çoktan başladı. Ancak bu durum, bazı tarafların dondurulmuş Libya fonlarını bir sonraki aşamada siyasi olarak değerlendirme niyetleri hakkında soru işaretleri yaratıyor.

Libyalı yetkililerden yalanlama

Öte yandan Libya Yatırım Otoritesi (LIA), fonların serbest bırakılmasına ilişkin olarak basında yer alan haberleri yalanladı. Bu iddiaların doğruluktan yoksun olduğunu ve güvenilir kaynaklara ya da yetkili makamlar tarafından yayınlanan resmi raporlara dayanmadığını vurgulayan LIA, tüm yatırım portföylerinin ve egemen fonlarının Denetim Bürosu ve İdari Kontrol Dairesi gibi yerel kuruluşların yanı sıra akredite sahibi uluslararası denetçiler de dahil olmak üzere uluslararası kuruluşlar tarafından periyodik izlemeye tabi tutulduğunu ve hesaplarının uluslararası kabul görmüş yönetişim, açıklama ve şeffaflık standartlarına uygun olarak düzenli olarak gözden geçirildiğini kaydetti.

Libya’dan hamleler

ABD son zamanlarda Libyalı kurumların ve önde gelen resmi şahsiyetlerin Libya’nin ABD bankalarında dondurulmuş fonlarının serbest bırakılmasına yönelik hamleleri için aktif bir arena haline geldi. Libyalı resmi kaynakların tahminlerine göre bu fonlar Libya'nın yurtdışındaki toplam fonlarının yüzde 25'inden fazlasını oluşturuyor ve yaklaşık 200 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.

Bu hamlelerden en öne çıkanı, birkaç gün önce İngiltere merkezli Africa Confidential dergisinin sayfalarında yayınlanan ve Libya Devlet Varlıklarının Geri Kazanımı ve Yönetimi Ofisi (LAROM) eski Başkanı Muhammed el-Menseli'nin ‘çalıntı’ olarak nitelendirilen ve 50 milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilen Libya’nın yurtdışındaki fonlarını kurtarmaya yönelik hamlelerinin ardından ABD makamları tarafından tutuklanmasının hangi koşullarda gerçekleştiğinden bahseden tartışmalı bir haberde ortaya çıktı.

Africa Confidential haberinde, Muhammed el-Menseli'nin geçtiğimiz yıl aralık ayında Washington'da Dışişleri, Adalet ve Hazine bakanlıkları yetkilileriyle bir araya geldiğini ve Muammer Kaddafi rejimi tarafından ABD’deki gizli hesaplara kaçırılan paraları Libya'nın geri alma niyetini kendilerine bildirdiğini aktardı. Habere göre Menseli bundan sadece birkaç hafta sonra 7 Ocak'ta izinsiz eylemlerde bulunduğu ve çifte vatandaşlığa sahip olduğu gerekçesiyle tutuklandı.

Libya’nın fonları onlarca yıldır dondurulmuş durumda

Libya'nın yurtdışında dondurulan fonları, 2011 yılında Muammer Kaddafi rejiminin devrilmesinden bu yana ülkenin karşı karşıya kaldığı en çetrefilli konulardan biri. Zira o tarihten bu yana göreve gelen hiçbir hükümet bu dosyayı yerinden oynatmayı başaramadı. Libya’nın yurtdışındaki fonları, 17 Şubat 2011'deki halk ayaklanmasını bastırmakla suçlanmasının ardından Kaddafi rejimine yaptırım uygulanmasını öngören 1973 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararı kapsamında dondurulmuştu.

Libya’nın dondurulmuş fonları, eski rejimin yurtdışında doğrudan veya dolaylı olarak sahip olduğu tüm finansal varlıkları, fonları ve ekonomik kaynakları kapsıyor. Resmi verilere göre yurt dışındaki bankalarda bulunan dondurulmuş fonlar, varlıklar ve tahviller de dahil olmak üzere 200 milyar dolar tutarında olduğu tahmin ediliyor.

Bu fonların yüzde 37’si Avrupa’da, yüzde 33’ü Kuzey Amerika’da, yüzde 23’ü Afrika’da, yüzde 6’sı Ortadoğu’da ve yüzde 1’i Güney Amerika bulunuyor.

Devasa yatırımlar

Dondurulan fonlar arasında şimdiki adı Libya Yatırım Otoritesi olan Libya Yatırım Fonu'na ait yatırımlar da yer alıyor. Libya'nın egemen varlık fonu, ülkenin fazla petrol gelirlerini yönetmek ve yatırım yapmak için 2006 yılında kuruldu. Kaddafi döneminde 100 milyar dolardan fazla kaynak tahsis edilen fon, tarım, emlak, finans, petrol ve gaz gibi çeşitli alanlardaki yatırımları yönetiyor ve gelirlerinin milyarlarca dolar olduğu tahmin ediliyor.

Bazı ülkeler geçtiğimiz yıllar boyunca, Libya'nın dondurulmuş fonlarına, bu fonlardan faydalanmak amacıyla göz dikti. Bazıları yasadışı yollardan ve Libya'ya karşı tazminat davaları açarak bu fonları elde etmeye çalıştı, ancak tüm bu girişimler başarısız oldu.

LIA Direktörü Ali Mahmud Reuters'a yaptığı açıklamada, LIA’nın 70 milyar dolarlık fonlarının aktif yönetiminin on yılı aşkın bir süre sonra ilk kez BMGK tarafından bu yılın sonlarına kadar onaylanmasını beklediğini söyledi. Mahmud, LIA'nın mart ayında sunduğu yatırım planının kasım ya da aralık ayında BMGK tarafından onaylanacağından emin olduğunu da sözlerine ekledi.

LIA’nın dört bölümden oluşan planının ilk bölümünün oldukça basit olduğunu belirten Mahmud, bu bölümde fonların dondurulduğu yıllar boyunca biriken fonların tahvil ödemeleri olarak yeniden yatırılmasının planladığını ifade etti.

Birçok hedef

Bingazi Üniversitesi'nde ekonomi ve siyaset bilimi profesörü olan Ali Cuma, UBH’nin bu olası anlaşmayla sadece bir değil, birkaç hedefe ulaşmayı amaçladığını düşünüyor.

Prof. Cuma, Dibeybe hükümetinin Libya'nın yurtdışındaki fonlarının kontrolünü yeniden ele geçirme çabasının öncelikle ekonomik sıkıntısını çözmeyi ya da hafifletmeyi amaçladığını, zira hükümetin şu anda TM başta olmak üzere çeşitli taraflarca kendisine dayatılan iç siyasi ve mali baskı nedeniyle kamu harcamalarını karşılayamadığını söyledi.

Prof. Cuma, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“Bu teklif aynı zamanda ABD ve pragmatik tutumlarıyla tanınan yeni başkanı Donald Trump ile ilişkileri geliştirmeyi ve Libya'nın doğu kampının son haftalarda nispeten başarılı olduğu Washington'a karşı üstünlük sağlama çabalarının önünü kesmeyi amaçlıyor.”

Ancak birçok tarafın bu sızıntıları mali kazançlar karşılığında ulusal egemenliğin bir kısmının teslim edilmesi olarak istismar etmeye çalışacağı için anlaşmanın Dibeybe ve UBH üzerindeki olumsuz etkisi konusunda uyaran Prof. Cuma, Dibeybe hükümetinin bu hamlesinin, dondurulmuş fonların geri alınması ile ulusal egemenliğin korunması arasında bir denge kurma becerisi açısından gerçek bir sınav niteliği taşıdığını, fakat mevcut aşamada bu iki zıt kutbu bir araya getirmenin oldukça zor olduğunu vurguladı.