Facebook'a yüz tanıma şoku

Facebook'a yüz tanıma şoku
TT

Facebook'a yüz tanıma şoku

Facebook'a yüz tanıma şoku

ABD'de bir federal mahkeme, kullanıcılarının Facebook tarafından geliştirilen yüz tanıma teknolojisini kötüye kullanıldığı gerekçesiyle, firmaya dava açılabileceğine karar verdi.
ABD'nin San Francisco eyaletindeki Dokuzuncu Bölge Temyiz Mahkemesi, Facebook'un geliştirdiği yüz tanıma teknolojisini kullanıcıların rızası alınmadan kullanarak gizlilik hakları yasalarını ihlal ettiğine karar verdi. Federal mahkemede Facebook aleyhine görülen davada, kullanıcıların kendi rızası olmadan yüz tanıma teknolojisi geliştirilmesinin “bireylerin özel ilişkilerini ve somut çıkarlarını yok ettiği” sonucuna varıldı. 
Kararın ardından Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU), kararın aktif Facebook kullanıcılarının yüz tanıma teknolojisini kullanmaları nedeniyle dava açmalarına izin vereceğini belirterek, “Karar, bir ABD temyiz mahkemesinin, yüz tanıma teknolojisinin yol açtığı mağduriyet zararlarını doğrudan ele almasına dair emsal teşkil ettiğini” söyledi. 
Davacı tarafın avukatı olan Shawn Williams bir röportajda “Bu biyometrik veriler o kadar hassas ki, gizlilikleri ihlal edilirse bir geri dönüş olamaz. Numarasını değiştirebileceğiniz bir sosyal güvenlik veya kredi kartı gibi değil, yüzünüzü değiştiremezsiniz” sözleriyle potansiyel tehlikenin boyutuna dikkat çekti.
Dava, 2015 yılında Illinois'deki bir grup Facebook kullanıcısının, firmayı Biyometrik Bilgi Gizliliği Yasası'nı biyometrik veri toplama konusunda ihlal etmekle suçlamasıyla başlamıştı. 
Facebook iddiaları reddetti: Her zaman belirttik
Facebook, karara itiraz etmeyi planladığını açıkladı. Firma sözcüsü bir e-postada “Yüz tanıma teknolojisini kullandığımızı ve insanların istediği zaman açıp kapayabildiklerini her zaman belirttik” dedi. Firma, Facebook'a yüklenen fotoğraflardan sosyal medya hesabında ekli olan arkadaşlarını tanımalarını sağlayan “Etiket Önerileri” özelliğinin yıllardır kullanıldığını ve yeni sistemle ilgili iddialarını savunmak için öne sürdü.
Dünyaca ünlü arama motoru Google, geçtiğimiz Aralık ayında Şikago'da benzer bir davayı temyize götürmüş ve kazanmıştı. 



Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
TT

Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)

Harriette Boucher 

Yeni bir araştırma, yakınını kaybedip yoğun ve uzun süreli yas semptomlarından muzdarip olan kişilerin, sevdiklerinin ölümünden sonraki 10 yıl içinde ölme ihtimalinin, neredeyse iki kata ulaştığını ortaya koydu.

Danimarka'daki araştırmacılar, yakınını kaybedip sürekli yüksek düzeylerde yas tutanların, yasını daha düşük seviyelerde yaşayanlarla kıyasla, sağlık hizmetlerini daha fazla kullandığını ve ölme olasılığının yüzde 88 daha fazla olduğunu buldu.

Araştırmacılar, sevdiklerini kaybedenlerin yaşadığı 5 yas güzergahını tanımladı ve en ciddi şekilde etkilenenlerin daha erken ölme olasılığının daha yüksek olduğunu tespit etti.

Araştırma makalesinin yazarlarından Dr. Mette Kjærgaard Nielsen şu ifadeleri kullandı:

Yüksek yas semptomu seviyeleriyle; kalp damar hastalıkları, akıl sağlığı sorunları ve hatta intiharda görülen daha yüksek oranlar arasında bir bağlantı olduğunu daha önce bulmuştuk. Ancak ölümle ilişkisi daha fazla araştırılmalı.

Bilim insanı, "yüksek" bir yas güzergahına dair risk altında olan kişilerin erken fark edilebileceğini de söyledi:

Bir pratisyen hekim akıl sağlığına dair diğer ciddi rahatsızlıklar ve depresyonun eski belirtilerini arayabilir. Daha sonra bu hastalara kendileri özel takip sunabilir veya onları psikologların özel muayenehanelerine ya da ikinci basamak sağlık kuruluşlarına yönlendirebilirler.

Dr. Nielsen, "Pratisyen hekimler ayrıca yakınını kaybedenlerin ruh sağlığına odaklanılacak bir takip randevusu da önerebilir" dedi.

Bilim insanları, 2012'den bu yana yakınlarını kaybetmiş, yaş ortalaması 62 olan 1735 adet kadın ve erkeği 10 yıl boyunca Danimarka'da izledi. Bu süre zarfında bu kişilere, semptomlarını ve deneyimlerini değerlendiren bir dizi anket gönderildi ve araştırmacılar bunlarla katılımcıların sürekli olarak hangi düzeyde keder yaşadığını belirledi.

Grubun yüzde 66'sı yakın zamanda partnerini, yüzde 27'si bir ebeveynini ve yüzde 7'si de çok sevdiği bir başka kişiyi kaybetmişti.

Sürekli olarak yüksek düzeylerde yas belirtileri yaşayan yüzde 6'lık kesimin 10 yıl içinde ölme olasılığı, sürekli olarak düşük yas belirtileri gösterdiğini bildiren yüzde 38'e kıyasla yüzde 88 daha yüksekti.

Yüksek güzergahta olanların, yakınlarını kaybetmesinin üzerinden üç yıl geçtikten sonra sağlık hizmeti alma olasılıkları da daha yüksek çıktı.

Bu grubun konuşma terapisi veya diğer akıl sağlığı hizmetlerini alma ihtimalleri yüzde 186, antidepresan reçetesi yazılma olasılıkları yüzde 463, yatıştırıcı ya da kaygı giderici ilaç reçetesi alma ihtimalleri de yüzde 160 daha fazla.

 Independent Türkçe,independent.co.uk/news